Erdoğan: "Bay Kemal devletin kurumlarına rastgele gidemeyeceksin, bitti artık"

Erdoğan: "Bay Kemal devletin kurumlarına rastgele gidemeyeceksin, bitti artık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun MEB ziyaretine ilişkin "Kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. CHP'nin başındaki zatın bu eşkiyavari baskınlarla derdi kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON)12. Olağan Genel Kurulu'na katıldı.  Erdoğan konuşmasında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Milli Eğitim Bakanlığı'na alınmamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken, "Cinsi, cibiliyeti bozuk" ifadelerini kullandı. Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:

"BİR ÇEŞİT EŞKIYALIK"

"CHP'nin başındaki zat, son günlerde terör örgütünün güdümündeki partiyle kurduğu sıkı fıkı ilişkilerin de etkisiyle olsa gerek kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi.

Önce Merkez Bankası'na randevu istedi. Merkez Bankası kendisine randevuyu verdi. Gitti, kendisine brif edildi. Fakat çıktı, çıktıktan sonra da yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. Arkadan, İstatistik Kurumundan randevu istedi. Tabii İstatistik Kurumu randevu vermedi. Ne dedi? Dedi ki 'siz imtihanı kaybettiniz'. Niye? Merkez Bankası'na gittiniz, orada içeride başka, dışarıda başka hareket ettiniz. Dolayısıyla İstatistik Kurumu sır bir kurumdur, 'siz burada da aynı yollara başvurursunuz, talebiniz neyse bize bildirin, biz talebinize gerekli cevabı veririz' dedi ve bunlar kalktılar İstatistik Kurumunun önüne geldiler orada gösteri yaptılar. İçeri giremediler.

Şimdi bir süredir helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini ne kadar demokrat, özgürlükçü, kucaklayıcı göstermeye çalışırsa çalışsın başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada işte böyle hortluyor. Sosyal medyadan 'yarın şuradayım' diyerek kapısına dayandığı kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için tabii olarak kapıda kalıyor.

Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanlığı'nda yaşadık. Halbuki aynı partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Eğitim Komisyonu üyesi olan milletvekilleri, davet edildikleri 20. Milli Eğitim Şurasına katılma tenezzülünde bile bulunmadılar. Aynı şekilde meclis açıldıktan sonra da eğitim meselelerini görüşmek üzere komisyon üyeleri bakanlığımıza davet edilmişlerdi. Bu davete de sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi.  Milli Eğitim Bakanımız çeşitli vesilelerle sık sık meclise gidiyor. Kendisine orada da her zaman ulaşmak ve konuşmak mümkün.


"DERDİ KAOS ÇIKARMAK"

CHP'nin amacının Milli Eğitim Bakanlığı'na gidip orada bakanla ve bakanlık bürokrasisiyle eğitimimizin meselelerini konuşmak, görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Kendi evladının evine bile haber vermeden, karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP'nin başındaki zatın bu eşkiyavari baskınlarla derdi kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık.

Her şeyden önce devletin kurumlarına gidebilmek, dürüstlük gerektirir. Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi Savunma bakanlarımı gönderdim, yeri geldi dışişleri bakanımı gönderdim. Gidin bilgilendirin diye dedim. Ama sen adam değilsin. Dürüst değilsin, dürüst. Sana Dışişleri Bakanlığını gönderen, sana Savunma Bakanlığı'nı gönderen bu Cumhurbaşkanı. Her noktada 'Merkez Bankası bağımsız değil' diyordun. Hep Merkez Bankası da seni kabul etti. E buyur, demek ki bağımsız. Ama sen bağımsız değilsin. Ben senin ipini kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabii, inşallah. Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyorlar. Halbuki genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bıraktım, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma, istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını çok iyi biliyorum. Ama dert başka olunca ortaya işte böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor"


"YA SEN İKTİDARA MI GELECEKSİN?"

Atalarımızın üzüm üzüme baka baka kararırmış dediği gibi bunlar da Kandil'in kuklası yoldaşlarıyla otura kalka edebiyle siyaset yapmayı unutmuşa benziyorlar. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Ya sen iktidara mı geleceksin? Kandil'deki yoldaşlarınla kol kola, dirsek dirseğe, dolaşan adam sen değil misin ya? Ankara'dan İstanbul'a, onlarla beraber yürüyen sen değil misin ya? Senin neren onlardan koptu? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun.

Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Bu kadar yavrularımız bizim şehit edildi hiç umurunda değil. Zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya? Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınızı kurdunuz, bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksin. Milletimiz kendi değerlerine düşmanlığı kamu görevlilerine ve kurumlarına saldırıyla bir adım öteye götüren bu zorbalara hak ettikleri dersi inşallah ilk fırsat. sandıkta verecektir."

Gündem