Fehmi Koru, "değişim" beklenen bakanlığı yazdı

Fehmi Koru, "değişim" beklenen bakanlığı yazdı
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün istifasının ardından  “Başka kim gidebilir?” sorusuna gazeteci Fehmi Koru şu yanıtı veriyor: "Hazine bakanı ve adalet bakanı gitti yerlerine yenileri geldi; dışişleri bakanlığında da değişim yaşanırsa şaşırmamanız için, bu beklentimi paylaşmak istedim. Giden bakanlara bakarak bu beklentiye ulaşmış değilim, yerlerine gelenlerin özellikleri beni böyle düşündürüyor."

Gazeteci Fehmi Koru, kişisel blogunda yayınladığı köşe yazısında Adalet Bakanı ve Hazine Bakanı'nın yerlerine atanan yeni isimlere bakıldığında bir bakanın daha gidici olduğunu belirtti.

Koru, "Başka kim gidebilir?” diye düşündüğümde aklıma biraz yukarıda yaptığım “İç ve dış muhalefet ile dişe diş mücadele dönemi” açılacağı tespitimin ‘dış muhalefet’ bölümü geliyor." diye yazdı. Koru'nun yazısı özetle şöyle:

"(...) Artık yeni bir sistemle yönetiliyoruz; kendi hükümetine alacağı bakanları cumhurbaşkanı atıyor… Görevden alınan bakanları kamuoyu -bu arada bakanların kendileri de- Resmi Gazete’den öğreniyor.

Gece yarısı… Adalet bakanı Abdülhamit Gül’ün başına da aynı durum geldi. Onun koltuğunun boşaldığı, yerine Bekir Bozdağ’ın getirildiği Resmi Gazete’den gece yarısı duyuldu.

(...) Gün boyu konuyla ilgili görüş açıklayanlara kulak verdim. Herkes bakan değişikliği için her biri gerçekten ilginç sebepler ileri sürdü. Giden bakanın kendilerince eksileri sıralandı açıklama olarak; geçmişte uzunca bir süre aynı görevi yerine getirdiği için gelen bakanın neden tercih edildiğini yorumcuların tahmin etmeleri de zor olmadı.  

Dinlediğim her yorumcunun ileri sürdüğü sebebe genellikle hak verdim.

Tek itirazım, giden bakanın kendisinden beklendiği üzere davranmadığı için yerini kaybettiği gerekçesine… Aslında Abdülhamit Gül ara sıra genel politikalarla ters düşer görünen açıklamalar yapsa bile, hemen her konuda kendisinden beklenen tutumlar almaktan geri durmadı. 

İlk bakışta ters gibi gelen söylemlerine artık ihtiyaç kalmamış olmalı ki, görevini söylemiyle eylemi arasında fark bulunmayacak isme bıraktı.

Bundan böyle yargı reformu yapılacağına dair vaatler işitmeyebiliriz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi kararlarına yerli mahkemelerin uyması gerektiği türden açıklamaları da…

Yasalara uygun olmayan uygulamalara da karşı çıkılmaz herhalde…

Çelişen açıklamalarının sorun haline geldiğini fark ettiği için, giden bakan, bir süredir uyumlu sözler sarf etmeye başlamıştı. 

Sezen Aksu ve Sedef Kabaş konularında olduğu gibi…

(...) “Başka kim gidebilir?” diye düşündüğümde aklıma biraz yukarıda yaptığım “İç ve dış muhalefet ile dişe diş mücadele dönemi” açılacağı tespitimin ‘dış muhalefet’ bölümü geliyor.

Dışişleri bakanı, hiç kuşkusuz kendisini o göreve getiren iradenin yönlendirmesiyle, bir süredir en fazla vaktini aranın açık olduğu ülkelerle yakınlaşma çabasına ayırıyor. Mısır’la başladı, Birleşik Arap Emirlikleri ile devam etti, Ermenistan’la mesafe aldı, İsrail ve Suudi Arabistan ile bile yeni birer sayfa açılması yolunda girişimleri oldu.

Hemen her şeyin seçime ayarlı olduğu şu günlerde, bir biri ardına hayata geçirilen bu yakınlaşma arayışları oya tahvil edilebilir mi, yoksa çatışmacı bir söylem mi tereddütte olan AK Parti seçmenleri üzerinde daha ikna edici sonuç getirebilir?

Ayrıca, galiba bu arayışlardan beklendiği kadar sıcak cevaplar da alınamadı.

Hazine bakanı ve adalet bakanı gitti yerlerine yenileri geldi; dışişleri bakanlığında da değişim yaşanırsa şaşırmamanız için, bu beklentimi paylaşmak istedim.

Giden bakanlara bakarak bu beklentiye ulaşmış değilim, yerlerine gelenlerin özellikleri beni böyle düşündürüyor."



YAZININ TAMAMI

Gündem