Karamollaoğlu'ndan Bahçeli'ye: "Bana Deli Dumrul'u anımsattı"

Karamollaoğlu'ndan Bahçeli'ye: "Bana Deli Dumrul'u anımsattı"
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili açıklamalarının kendisine 'Deli Dumrul'u anımsattığını belirterek, "Köprüden geçenden bir, geçmeyenden sopayla iki... Allah akıl fikir versin" diye konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu,  genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, özetle şunları söyledi:

“ŞİDDET UYGULANMASINI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL: Adana’da Furkan Vakfı Başkanı ve arkadaşlarına polisin sert müdahalesi gündeme yansıdı. Oradaki şiddeti görünce, bu nasıl bir psikolojidir insan anlamıyor. Zorlanıyor anlamakta. Gerekçesi ve içeriği ne olursa olsun bir basın açıklaması, yürüyüş, protesto gibi en temel anayasal haklarını kullanan insanlara böylesine şiddet uygulanmasını kabul etmemiz mümkün değil. Biz, coplayanın da coplananın da kılık kıyafetine takılıp kalmıyoruz. Bizim için önemli olan, o copun bir şekilde insanın sırtına inip kalkmasıdır. Hem de vatandaşları korumakla görevli emniyet mensupları tarafından.






MAHKEMELERE BU KADAR MÜDAHALE OLMADI: Üyesi olduğum partiler kapatıldı ama adaletsizliğin bu denli zirve yaptığı bir dönem olmadı bu ülkede desem, yanlış olmaz kanaatindeyim. Hem de adalet işliyormuş kanaatini millete aşılayarak. Adaletsizliği adaletmiş gibi göstererek. İhtilal mahkemeleri hariç, askeri vesayet dönemlerinde bile mahkemelere bu kadar müdahale olmadı kanaatindeyim. Ben, bizzat yaşadığım için biliyorum. Hakkımda birçok davalar açıldı, ihtilal mahkemelerinin devamı mahiyetindeki mahkemelerde görüldü bu davalar, ama hepsinden beraat ettim.

İÇİŞLERİ BAKANI'NIN KILI KIPIRDAMIYOR: Meydana gelen hadiselerin, şiddetin esas müsebbiplerini mutlaka cezalandırmak gerekir. Ne yazık ki burada sadece Emniyet görevlilerini değil, onlara bu talimatları veren, bu şiddeti uygulamalarına göz yuman bakanlar da buna dahildir, başta İçişleri Bakanı olmak üzere. Kılı kıpırdamıyor, anlamak mümkün değil. Böyle hadiselerin aması, fakatı olmaz.

BİR PARTİ YEMEĞİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kulliye'de bir yemek verdi, geçmişten bugüne kadar AK Parti’nin il başkanlığı ve milletvekilliğini yapmış kişilere. Yani bir parti yemeği bu. Eski milletvekilleri, parlamenterleri, başka partilerin başkanlarını davet etmiyor. Sadece AK Parti milletvekilleri, il başkanları. Hangi sıfatla bu yemek düzenlenmiş, ben şahsen anlayamadım. Bu yemekli toplantı, içinde bulunduğumuz değerlerin ne kadar aşındığını göstermek için çok büyük bir önem arz ediyor. Paranız mı yok? Toplantı yapmaya imkanlarınız mı yetmiyor? Külliye var. Orada her şey var; yemeğin en iyisi, en pahalısı, en şatafatlısı. İnsanın aklına, ister istemez oraya bir de otel yapsanız da bir konaklama tesisi, davet ettiğin insanlar orada yatsa kalksa; böylece Kızılcahamam’a, Afyon’a toplantı yapmak için gitme zahmetinden kurtulsanız. Ben bunu böyle söylüyorum, kulaklarına kaçarsa, ‘Hakkaten, neden bunu yapmıyoruz’ derlerse benim de payıma bir şey düşer mi bilmem. Erdoğan, özellikle naslara önem veriyor. ‘Burada nas var, bir şey yapmayız’ diye. Ama başka naslar da var. Birini tutacağım derken öbürünü çiğnerseniz oradan hayır gelmez.

ZAM YAPILMAYAN ÜRÜN KALMADI: Akaryakıt fiyatları can yakıyor. Şehirlerarası otobüs biletlerine yüzde 20 bir zam daha yapıldı. Kırmızı et fiyatlarına yüzde 48 zam yapıldı. Ekmeğe, süte, patatese... Zam yapılmayan hiçbir ürün kalmadı. İnsanımızın gücü yarı yarıya düştü. İnsanımız, çarşı-pazara çıkamaz, evinde kombisini, lambasını yakamaz hale geldi. Ama gözlerinden ışıltı saçan Bakan ise hamasi söylemlerde bulunmaya devam ediyor. Bununla da ekonominin düzeleceğini zannediyor. Aslında o da ekonominin düzelmeyeceğini biliyor.

İSLAM ALEMİNDE KANAYAN YARALARIMIZ VAR: Türkiye, konumu itibariyle herhangi bir ülke değil. Dünyanın en stratejik konumundayız. Dış politikayı ihmal etme lüksümüz yok. Tarihi müktesebatımız, coğrafi konumumuz ve sorumluluklarımız gereği biz asla edilgen bir dış politika yürütemeyiz. Edilgen bir konuma düşersek bizi parçalamak için ellerinden gelen tüm gayreti gösterirler. Hem geri bırakılmış ülkeler hem İslam ülkeleri darmadağınık. Komşularımıza, İslam ülkelerine mesuliyetimiz var. Biz, bu mesuliyeti hiç idrak etmeyen bir yönetimle karşı karşıyayız. Oysa bir tarağın dişleri gibi yan yana olmamız, birbirimizin dertleriyle dertlenmemiz gerekir. Hükümetimizin bu politikaları gündemine almak bir tarafa, kavgalı olmadığı ülke kalmamışken Ukrayna gündemimizin başına oturdu. Şu an İslam aleminde kanayan yaralarımız var bizim. Katliamı politika olarak benimseyen İsrail’e nasıl ve ne zaman tavır koyacağız? Suriye'de barışın sağlanması için ne zaman adım atacağız? Ne zaman Keşmir’e el uzatacağız ve Hindistan'a karşı ne zaman tavır belirleyeceğiz?”

“DEVLET BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMASI DELİ DUMRUL'U HATIRLATTI"

Karamollaoğlu, Devlet Bahçeli'nin 1915 Çanakkale Köprüsü'ne ilişkin açıklamalarıyla ilgili soruya, "Devlet Bahçeli’nin açıklaması, bana Deli Dumrul’u hatırlattı. Köprüden geçenden bir, geçmeyenden sopayla iki… Allah akıl fikir versin. Bu mantıkla hiç kimse ülkenin problemlerini çözemez, Sayın Bahçeli hiç çözemez" yanıtını verdi. (ANKA)

Gündem