1 Mayıs'ta Taksim yasağına suç duyurusu

Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Taksim'in 1 Mayıs kutlamasına yasaklanmasına tepki gösteren DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, "Asıl suçlu 2024 1 Mayıs'ında şehri halka kapatan, Taksim'i işçilere, işçi sınıfına kapatan idare ve yöneticilerdir. Suçlu olan Taksim'e çıkmak için yollara düşen, gözaltına alınan, tutuklanan ve halen tutuklu olan arkadaşlarımız değildir. Bize Taksim'i yasaklayan emekçilere şehre çıkmayı sokağa çıkmayı yasaklayan idarecilerdir" dedi.

DİSK İstanbul Bölge Temsilciliği, KESK İstanbul Şubeler Platformu, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu ve İstanbul Tabip Odası'nın katılımıyla, 1 Mayıs'ta gözaltına alınanlar için İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapıldı.

Avukatlarının suç duyurusunda bulunduğunu belirten DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, asıl suçlunun Taksim'e gitmeye çalışan ve gözaltına alınanların değil, bu yasaklama kararını çıkaranların olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Biraz önce avukatlarımız suç duyurusunda bulundular. Suç duyurusunda da belirttiğimiz gibi asıl suçlu 2024 1 Mayıs'ında, şehri halka kapatan Taksim'i işçilere, işçi sınıfına kapatan idare ve yöneticilerdir. Suçlu olan Taksim'e çıkmak için yollara düşen, gözaltına alınan, tutuklanan ve halen tutuklu olan arkadaşlarımız, gençler, dostlarımız, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız değildir.

"1 Mayıs'ı terörize etmek istiyorlar"

Yapılmak istenen açık ve nettir. Yıllardır 1 Mayıs'ı terörize etmek istiyorlar. 1 Mayıs'ı kriminalize etmek istiyorlar ve marjinalleştirmek istiyorlar. Türkiye işçi sınıfının gerçek 1 Mayıs alanı olan Taksim'e ailesiyle birlikte çocuklarıyla birlikte o kampanyada da belirttiğimiz gibi bir elinde karanfil bir elinde çocuklarıyla çıkmasını engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Burada bir kere daha tekrar ediyoruz, 2024 1 Mayıs'ını da Taksim'e bizi kapatanlar bunu bilsinler ki 2025 1 Mayıs'ında, 2026 1 Mayısı'nda da Türkiye işçi sınıfı gerçek 1 Mayıs alanı Taksim Meydanı'na çıkacaktır. Ve 1 Mayıs'ı adına yakışır şekilde kutlamakta ısrar edecektir. O gün de engellenirse mücadeleye devam edecektir. Ve bu bir haktır. Asla suç değildir. Suçlanması gereken bugün hukukçularımızın dilekçelerine yansıttığı gibi bize Taksim'i yasaklayan emekçilere şehre çıkmayı sokağa çıkmayı yasaklayan idarecilerdir.

"Bu yasağı bugüne kadar tanımadık, bundan sonra da tanımayacağız"

"Taksim'e çıkabilseydik, böyle adaletsiz bir vergi sistemi istemiyoruz diyecektik. Bugün yılın daha ortasına gelmeden her bir emekçi bordrosundan maaşını almadan 5 bin liradan 10 bin liraya kadar vergi ödediğini, bu devlete, maliyeye peşin peşin vergi ödediğini görüyoruz. Böyle adaletsiz bir vergi sistemine "hayır" diye haykıracaktık. Ve ekmek alırken, su alırken, yemek alırken çocuğumuza bez alırken, süt alırken en zengin insanlarla birlikte en yoksul insanlar, emekçiler aynı miktarda vergi ödüyorlar. Bu dolaylı vergiyle ikinci defa soyuluyorlar. "Böyle adaletsiz vergi sistemi istemiyoruz" diye haykıracaktık Taksim Meydanı'ndan. Çok çalışıyoruz. Dünya ülkeleri arasında en uzun süreyle çalışan, en az maaş alan işçiler Türkiye'de. Asla bu yasağı kabul etmiyoruz. Böyle bir yasağı bugüne kadar tanımadığımız gibi bundan sonra tanımayacağız." (ANKA)

Gündem Haberleri