ESRA TOKAT
14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere doğru hızla giderken Alevilerin talepleri ve Alevi seçmen davranışlarının nasıl şekillendiğini Kısa Dalga olarak mercek altına aldık.
Alevilerin taleplerini, oy davranışlarını ve 14 Mayıs'ta yapılacak seçimde alacakları tavrı değerlendiren Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, "Aleviler Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oylarını net bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’na verecek" derken Akademisyen-Yazar Fatih Yaşlı "Aleviler genelde demokratik sol, sosyal demokrat olarak adlandırılan yani siyasi yelpazenin solunda yer alan ve esas olarak sekülerizm, laiklik, cumhuriyet, kadın erkek eşitliği gibi değerleri savunan ve Siyasal İslam'dan olabildiğince uzak olan partileri tercih ediyor" dedi. Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Cuma Erçe ise "Aleviler kadın düşmanı, doğa düşmanı, emek düşmanı ve savaş yanlısı politikaların karşısında olmuş ve oylarını da bu yönde kullanmışlardır" şeklinde konuştu. Siyaset Bilimci Dr. Onur Alp Yılmaz ise "14 Mayıs’taki seçimlerde zaten HDP de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana bir tutum ortaya koyduğu için oy geçişleri HDP ve CHP arasında olacaktır. Ama tabii ki pastanın çok büyük bir bölümünü CHP alacaktır" yorumunu yaptı.
Bugün Türkiye’de yaşayan Alevilerin sayısı hala kesin olarak bilinmiyor. Sabahat Akkiraz'ın CHP İstanbul Milletvekili iken 2012 yılında Meclis'e sunduğu bir rapora göre 2012'de Türkiye’de 12 milyon 521 bin Alevi yaşıyordu. 2019 yılında KONDA tarafından yapılan bir araştırmada ise 2018 sonu itibarıyla 4 milyon kişinin Türkiye'de kendine Alevi dediği kaydediliyor. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Musa Kulu ise bir söyleşisinde Türkiye'de 25 milyon Alevinin yaşadığını ifade ediyor. Bazı kaynaklar ise Alevilerin Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak dörtte birini oluşturduğunu belirtiyor.
Gördüğümüz gibi tam bir netlik olmasa da Türkiye'de Alevi nüfusunun yoğun olduğunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz. Sayıları hala net olarak bilinmese de Alevilerin seçmen davranışlarının özellikle laiklik ekseninde şekillendiği bir gerçek. Bu nedenle Alevi seçmenler için öne çıkan ilk siyasi parti de CHP oluyor. Ancak bu durum elbette her zaman böyle karşımıza çıkmıyor.
1950’li yıllarda DP tercihi
1950 yılında çok partili hayata geçişle birlikte Demokrat Parti (DP) seçimlerde, Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları bazı illerde Alevi adaylar gösterdi ve bir kısım Alevi seçmenler bu yerlerde DP’ye destek verdi. Aşağıda Alevilerin yoğun olarak yaşadığı 7 ilde 1950 seçimlerinin DP ve CHP oranları yer almakta. Burada DP’nin oylarının CHP’de yüksek olduğunu görüyoruz.
1954 Genel Seçimlerinde de DP Alevilerin yoğun yaşadığı Amasya, Çorum, Erzincan, Hatay, Maraş, Sivas, Tokat ve Yozgat illerinde birinci parti oldu. 1954 seçimlerinde Alevilerin yoğun yaşadığı şehirlerdeki DP ve CHP’nin oy dağılımları ise şöyle:
1954 seçimlerinde Alevilerin yoğun yaşadığı Kars, Malatya ve Tunceli gibi şehirlerde ise CHP birinci parti oldu.
1957 seçimlerine geldiğimizde DP, Hatay, Maraş, Tokat gibi şehirlerde CHP karşısında üstünlüğünü yitirdi ve seçmenler tekrar CHP’ye yöneldi.
Alevileri temsil eden ilk parti deneyimi: Birlik Partisi
1960’lara geldiğimizde ise Türkiye’de Alevileri temsil eden ilk siyasi parti deneyimi ile karşılaşıyoruz. 1966 yılında Hasan Tahsin Berkman öncülüğünde Birlik Partisi kuruldu. Partinin ambleminde ise Ali ve On İki İmam’a atıf yapılarak 12 yıldız içinde aslan resmi kullanıldı.
Partinin programında düşünce, din ve fikir özgürlüğünün ve laikliğin korunması gerektiği belirtilirken hiç kimsenin dini inanç ve ibadet konusunda da kısıtlanmayacağı belirtildi. Partinin 12 ilkesi ise devrimcilik, toplumculuk, Atatürkçülük, demokrasi, halkçılık, devletçilik, cumhuriyetçilik, bağımsızlık, özgürlükçülük, laiklik, eşitlik ve yurtseverlik olarak belirlendi.
1971 yılında partinin ismine ‘Türkiye’ ibaresi eklendi ve siyasi hayatına TBP olarak devam etti. TBP on dört yıl sürecek olan siyasi yaşamında Alevilerin yaşamış olduğu sorunları parlamento içerisinde temsil ederek, parlamentoda çözüm arama iddiasında olan, Alevi kimliği ile bilinen ilk parti olarak kayıtlara geçti.
İlk Alevi partisinin 8 milletvekili
TBP 2 Haziran 1968 yılında yapılan mahalli seçimlere Alevi nüfusun yoğun olduğu Amasya, Çorum, Malatya, Sivas ve Tokat gibi toplam 17 ilde katıldı. BP 1969 genel seçimlerine 29 ilde girdi ve Türkiye genelinde 254.708 (yüzde 2.80) oy alarak parlamentoya 8 milletvekili girdirdi. Parti 1973 seçimlerinde ise yüzde 1.1 oy oranı aldı ve sadece Sivas’ta genel başkan Mustafa Timisi’yi parlamentoya taşıyabildi.
1977 seçimlerinde ise TBP Türkiye genelinde sadece 58.540 (yüzde 0.4) oy aldı ve parlamentoya milletvekili gönderemedi. Tüm bunların nedeni olarak ise siyaset sahnesine Alevilerin talepleri ile çıkan partinin bu taleplerden giderek uzaklaşması gösterildi.
Öte yandan 70’li yıllarda Aleviler sosyalist partilere de örneğin TİP’e yönelmeye başladı. Ancak çoğunluk 1972’de Bülent Ecevit’in genel başkan olmasıyla birlikte 1973 ve 1977 seçimlerinde CHP’yi destekledi.
Alevi dernekleri açılmaya başladı
1963 yılında ise ilk Alevi derneği açıldı. “Hacı Bektaş Tanıtma Derneği” 1963’de Ankara’da cem ayini düzenledi. Ancak 1980 darbesi ile bu dernek de kapatıldı. Sonraki yıllarda tekrar açılarak üye sayısı 90’lı yılların ortalarında 60 bine kadar ulaştı. Merkezi Ankara’da olan 1988’de Sivas’ın Banaz köyünün derneği olarak faaliyete başlayan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) de 1993’deki Sivas Katliamı’nın ardından tüm ülkede tanınır hale geldi.
Siyasal İslamın yükselişi
1990’lı yıllara geldiğimizde ise Siyasal İslam’ın yükselişiyle Aleviler laiklik politikasına daha fazla sarıldı ve bu doğrultuda da CHP’ye ve onun ardılı olan SHP-DSP gibi partilere oy verme eğiliminde artış oldu.
1991 seçimlerinde DYP-SHP koalisyonunda ilk kez Seyfi Oktay, Mehmet Moğultay ve Azimet Köylüoğlu gibi Alevi kimliğini gizlemeyen siyasi isimler bakan oldu. 1991-1995 yasama döneminde 436 milletvekili olan parlamentoda SHP’nin 88 milletvekilinden 27 tanesi Aleviydi.
1996 yılında ise Aleviler bir siyasi parti kurma girişimi daha yaşadı ve Barış Partisi (BP) kuruldu. 1999 genel seçimlerine katılan BP ülke genelinde yüzde 0.2 oy aldı. Bu başarısız sonucun ardından parti feshedildi ve mal varlığı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışladı.
Aleviler ne istiyor?
Yaşanan tüm bu süreçte Alevilerin talepleri temel anlamda neredeyse hiç değişmedi. Alevilerin en önemli talepleri arasında cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi gelirken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi ve zorunlu din derslerinin kaldırılması da yer alıyor.
25 Aralık 2022’de Alevi kurumlarının "Laik ve demokratik Türkiye için" çağrısıyla düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı’nda kaleme alınan temel talepler arasında da Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilmesi, bu statünün gerektirdiği tüm hakların tanınması, el konulmuş dergahların ve mekanların iade edilmesi, zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, toplumun tümüyle çağın gerisine savrulmasına neden olan eğitimin dinselleştirilmesinden vazgeçilmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın temel siyasal sorunlarımız konusunda bir referans mercii olmaktan uzaklaştırılması ve nihayet tasfiyesine dönük adımların atılmaya başlanması, gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması, başta Aleviler olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimler aleyhine sürdürülen negatif ayrımcılığa son verilmesi, Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve bu gibi nefret suçlarının önüne geçilmesi için gerekli hukuki tedbirlerin alınması, Alevilere karşı yapılmış olan kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi, Alevi inancında özel yeri olan günlerin resmi tatil edilmesi ve eşit yurttaşlığı içeren yeni bir anayasanın yapılması gibi maddeler bulunuyor.
Alevilerin talepleri ve oy davranışlarını Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Cuma Erçe, Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, Akademisyen ve Yazar Fatih Yaşlı ve Siyaset Bilimci Onur Alp Yılmaz Kısa Dalga için değerlendirdi.
'Aleviler eşit yurttaşlıktan yana olan siyasetin arkasında yer almıştır'
“Aleviler her seçimde Türkiye’de demokrasiden, emekten, kardeşlikten, eşit yurttaşlıktan, birlikte yaşamdan yana olan siyasetin arkasında yer almıştır” diyen Erçe “Aleviler kadın düşmanı, doğa düşmanı, emek düşmanı ve savaş yanlısı politikaların karşısında olmuş ve oylarını da bu yönde kullanmışlardır. Aslında Alevilerin neyi seçtiklerinden çok neyi seçmedikleri öne çıkıyor” dedi.
'Biz bu ülkede ne istiyorsak aslında herkes için istiyoruz'
Alevilerin taleplerine de değinen Erçe şunları söyledi:
“Türkiye’de Alevilerin istekleri hiçbir zaman toplumun isteklerinden bağımsız olmamıştır. Biz bu ülkede ne istiyorsak aslında herkes için istiyoruz. Emekten ve barıştan yana bir siyaset istiyorsak, eşit yurttaşlık istiyorsak herkes için istiyoruz demektir bu. Alevilerin olmazsa olmaz taleplerinden biri toplumsal barıştır. Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın tümüyle lağvedilmesi, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması, Türkiye’de fetva kurumu ve gericiliğin merkezi haline gelmiş Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tasfiye edilmesi, gasp edilen ibadethanelerimizin iade edilmesi, Sivas Katliamı Davası’ndaki zaman aşımının kaldırılması en önemli taleplerimizdir.”
‘Asıl isteğimiz laik ve demokratik bir Türkiye’nin yeniden inşası’
“Asıl isteğimiz aslında Cumhuriyetin ikinci yüzyılında laik ve demokratik bir Türkiye’nin yeniden inşa edilmesi. Bugüne kadar bir türlü olamayan laikliğin bütün kurumlarda bütün kurallarıyla inşa edilmesi gerek. Bilim ve aklın esas alındığı bir yaşam ve eğitim sistemi inşa edilmeli.”
'Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde yoğunlaşacak'
14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlere dair de konuşan Erçe, “Alevilerdeki ilk eğilim, bugüne kadarki imhacı, inkarcı siyaseti güden; toplumu kutuplaştıran, ayrıştıran ve her geçen gün tek adam anlayışını dayatan, Türkiye’yi hızlı bir şekilde şeriata sürükleyen iktidara dur diyecek bir tutum belirleyecekler. Bu tutum da Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde yoğunlaşacaktır” dedi.
'Bazı bölgelerde CHP bazı bölgelerde HDP öne çıkabilir'
Milletvekili seçimlerinde ise Alevilerin daha seçici olacağını dile getiren Erçe, “Bulundukları yere göre aday belirleyecektir. Bazı bölgelerde CHP öne çıkarken bazı bölgelerde de HDP öne çıkabilir. Bu yüzden Aleviler milletvekili seçimlerinde ayrı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ayrı bir tutum sergileyeceklerdir” diye konuştu.
Alevilerin seçimlerde demokratikleşme, hak ihlalleri, özgürlükler ve ekonomi gibi pek çok etkeni dikkate alarak tutumlarını belirlediklerini ifade eden Fırat, “Aleviler particilik yapmaz ilkelere bakarlar ve ona göre oy verirler” dedi.
Alevilerin, talepleri doğrultusunda sol sosyalist partilerle çok daha yakın ilişkiler kurduğunu belirten Fırat, “Aleviler seçimlerde çoğunlukla CHP ve HDP’ye oy verme eğilimi gösteriyorlar. Özellikle Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde tüm dinlere eşit mesafede yaklaşılması, kendilerini ifade edebilme ve laiklik ilkesi nedeniyle Aleviler kendilerini CHP’ye yakın gördüler. Ancak CHP’nin yeterince Alevilere sahip çıkıp çıkmadığı konusu da eleştirel bir yerde” dedi.
Alevilerin Türkiye siyasetinde parti kurma deneyimlerine de değinen Fırat, “Herkesi kendi gibi gören ve ötekileştirmeyen Aleviler, sadece Alevi partisi diye bir partiye oy vermez. Tarihte de bunun örneğini gördük. Alevilerin taleplerini kapsayan, kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin kendinden bir şey göreceği ve herkesin yan yana durabileceği, özgürlüğün, demokrasinin ve eşit yurttaşlığın savunulduğu siyasi partiyi Aleviler daha çok tercih eder. Şu an Türkiye koşullarında da sadece Alevilerin taleplerini kapsayan bir siyasi partiye ihtiyaç yok bizce” dedi.
‘Genç kuşak Aleviler daha çok HDP’ye yönelmiş durumda’
Genç kuşak Alevilerin daha çok HDP’ye ilgisinin olduğunu da belirten Fırat şöyle konuştu:
"Gençler, yetişkin Alevilere göre sol ve sosyalist partilere oy verirken çoğunluğu ise HDP’ye yönelmiş durumda. Çünkü anti-demokratik uygulamalardan, adaletin tesis edilmemesinden dolayı HDP’ye yöneliyorlar. Tabii HDP’nin politikalarına eleştirilerimiz yok mu? Tabii var. Ama faşizan bir saldırıya karşı daha çok HDP’nin yanında duruyor gençlerimiz diyebiliriz.”
‘Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde net bir şekilde Kılıçdaroğlu’
“14 Mayıs’taki seçimlerde Aleviler milletvekilleri seçimlerinde çok titiz davranacak, talepleri irdeleyecek ve Emek ve Özgürlük İttifakı’na yoğun bir şekilde oy vereceklerini düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise net bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’na verecekler. Çünkü Alevilerin Kemal Kılıçdaroğlu’na büyük bir sempatisi var, bunu kimse görmemezlikten gelemez.”
'Bu ülkeye artık bahar gelsin'
Türkiye’de AKP politikalarına en net tepki koyan kesimin Alevilerin olduğunun altını çizen Fırat, “Aleviler hiçbir dönem AKP ile yan yana gelmedi çünkü söylemlerini hiçbir zaman doğru bulmadılar. Aleviler AKP’nin yapmak istediği şeyleri her zaman reddetti. Bu ülkeye artık bahar gelsin. İnsanlar ötekileştirilmesin. Alevi, Kürt, Çerkez ayrımı gözetmeksizin yarınlarımızı şekillendirip kavgadan uzaklaşmamız lazım. Yunus’un ‘Bizim dinimiz sevgidir, biz başka dine inanmayız’ dizelerine kulak vermek lazım. El ele verirsek ülkemizi güzelliklerle buluşturabiliriz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
'Aleviler laik bir devlette yaşayabileceklerini görmüşlerdir'
Türkiye’de Alevilerin seçmen davranışına bakıldığı zaman esas olarak onların Cumhuriyet ile olan ilişkisine bakmak gerektiğini ifade eden Yaşlı da “Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Alevilik, Diyanet İşleri Bakanlığı tarafından bir inanç olarak kapsanmadı. Genel olarak Sünni-Hanefi mezhebi bir nevi devletin resmi mezhebi olarak görüldü ama buna rağmen Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaşadıklarıyla kıyaslandıklarında Aleviler, Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhuriyet ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmışlardır. En azından eşit vatandaşlık temelinde ve laik bir devlette yaşayabileceklerini görmüşlerdir. O zamandan bu zamana kadar da esas olarak Alevilerin siyasal davranışlarını bunun üzerinden okumak gerekir” diyerek sözlerine başladı.
'Aleviler sandığa gittiğinde genellikle CHP’den yana oy kullanırlar'
Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren Türkiye’de öğrenci ve işçi hareketinin ve genel olarak da solun yükselişiyle birlikte Alevilerin solun adeta doğal tabanını oluşturduğu yorumunda bulunan Yaşlı şöyle konuştu:
“Alevi inancındaki eşitlik ve adalet inancı, arayışıyla solun eşitlik ve adalet inancının kesiştiği noktalar oldu. Bu yüzden Aleviler sandığa gittiğinde genellikle CHP’den yana oy kullanırlar çünkü karşıdaki güçlü sağ partinin, bu Demokrat Parti, Adalet Partisi ya da bugün AKP olabilir, kendileri açısından hayırlı olmayacağını bilirler. Seçmen ve sandık davranışının dışında özellikle 60’lardan 12 Eylül’e kadar geçen dönem içerisinde ve hatta günümüzde de genel olarak Alevilerin sosyalist sol ile de bağlantılı olduklarını ve sosyalist sol partileri de tercih edebileceklerini biliyoruz.”
'Aleviler sosyalist partileri haklı görse de...'
“Burada bütün seçmen davranışlarını belirleyen ayrıca bir olgu var. Genelde halkımız sandığa gittiğinde seçim barajı nedeniyle oyunu barajı geçebilecek partiye verir. Sosyalist partileri haklı görse de Aleviler sandık tercihlerinde barajı aşabilecek partiden yana kullanırlar. Barajı aşabilecek olan parti için de cumhuriyetçilik, laiklik, sekülerlik ve sol değerler üzerinden değerlendirirler. Barajı geçebilen parti de zaten genelde CHP’dir.”
'Aleviler Siyasal İslam'dan olabildiğince uzak partileri tercih ediyor'
"CHP’nin siyaset sahnesinde olmadığı zamanlar Aleviler SHP’ye oy vermiştir. 90’larda CHP biraz zayıfken Ecevit’in DSP’sine oy vermişlerdir. Kısacası genelde demokratik sol, sosyal demokrat olarak adlandırılan yani siyasi yelpazenin solunda yer alan ve esas olarak sekülerizm, laiklik, cumhuriyet, kadın erkek eşitliği gibi değerleri savunan ve Siyasal İslam'dan olabildiğince uzak olan partileri tercih ediyor Aleviler.'
Tarihsel olarak bakıldığında sadece Alevilerin talepleri üzerine kurulmuş partilerin Türkiye’de pek başarılı olmadıklarını ifade eden Yaşlı, "Aleviler kendilerini genellikle Alevilerin de taleplerini aşan genel evrensel sol değerleri savunan partilerde temsil edildiklerini ve Alevilerin yönelimlerinin de bu partiler olduğunu görüyoruz" dedi.
Alevilerin 14 Mayıs'taki seçimlerde sergileyecekleri tutum hakkında da konuşan Yaşlı şunları söyledi:
"20’nci yılın sonunda artık AKP iktidarının kaybedebileceğine dair genel bir kanaat ortaya çıkmışken, bu iktidarın Alevilere bakışı da belliyken; cumhuriyet ile laiklik ile seküler yaşam ile derdi ortadayken Alevilerin blok halinde CHP’ye ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini düşünüyorum."
"Üstelik burada ayrıca bir faktörü de değerlendirmek lazım. Kılıçdaroğlu’nun kendisi Alevi, CHP’nin başına geçen ilk Alevi lider ve üstelik seçilirse Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk Alevi cumhurbaşkanı olacak. Tüm bu faktörleri bir araya getirdiğimizde Aleviler için Kılıçdaroğlu’ndan başka bir alternatif görünmüyor."
'Aleviler kötünün iyisi seçeneği işaretliyorlar'
"6'lı masaya baktığımız zaman ise Saadet Partisi, AKP’nin içinden çıkan DEVA ve Gelecek Partisi var. Alevilere bakışını az çok bildiğimiz Ülkücü hareketin içerisinden çıkan İYİ Parti var. 6’lı masanın CHP dışındaki ortakları genel olarak Türk sağından ve Türk sağınında Alevilere bakışı belli. Ancak karşı tarafta öyle bir ittifak ortaya çıktı ki AKP, MHP, HÜDA-Par ve Yeniden Refah Partisi. Dolayısıyla şu an Aleviler kötünün iyisini ya da Ehven-i Şer olan bir seçeneği işaretliyorlar. Evet bir yandan Kılıçdaroğlu’nun ilk Alevi cumhurbaşkanı olacak olması Aleviler arasında bir heyecan ve coşku yaratıyor ama diğer yandan 6’lı masanın diğer ortakları söz konusu olduğunda onlara yönelik bir çekinceleri olduğu da bir gerçek. Ama Aleviler şimdilik bu çekinceleri erteleyip öncelikli görevin AKP’den ve AKP’nin oluşturduğu ittifaktan kurtulmak olduğunu düşündükleri için sandığa gittiklerinde gözlerini kapatıp Kılıçdaroğlu’na oy verecekler gibi duruyor.
'Aleviler, Sünni çoğunluğa karşı kendilerini güvende hissettikleri aktöre yöneliyor'
Alevilerin oy dağılımını şekillendiren en temel şeyin Sünni çoğunluğa karşı kendilerini güvende hissettikleri, kendilerini dışlamayacakları aktöre yönelmeleri olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Yılmaz ise “Osmanlı ile Cumhuriyet arasındaki en önemli fark Cumhuriyet’in en azından etnik ve dini olarak Alevilere karşı kör olmamasıydı" dedi.
1950’lerin başında Alevilerin bir süre Demokrat Parti’ye oy verdiğini ifade eden Yılmaz şöyle konuştu:
"Bu çok yadırganacak bir durum değil çünkü 1950’li yıllarda Türkiye’de demokratikleşmenin getirdiği umut Alevileri de etkiledi. Demokratikleşme bir yerde sandık kaygısı da demektir siyasi partiler için, sandık kaygısı da her toplumdan gelen talepleri dikkate almak demektir. Bu yüzden o dönemin sosyalistlerinin dahi DP’ye destek verdiğini bile biliyoruz. Mesela Soysal ailesi, Behice Boran gibi. Bu anlaşılır bir durum. Ancak 1950’lerin sonuna doğru DP’nin tarikatlar ve cemaatlerle yakınlaşması Alevilerde ciddi bir kaygı ortaya çıkardı ve yavaş yavaş CHP’ye dönüşler başladı. Çünkü CHP artık DP’nin otoriterleşme durumuna karşı bir birleşme merkezi haline gelmişti."
“1960 darbesini izleyen süreçte İsmet İnönü’nün, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hakikaten bir Diyanet İşleri Başkanlığı’na dönüşmesi için Mezhepler Müdürlüğü kurulması gerektiğini söylemiş ve burada sağ basınç yani DP ve DP geleneğinden gelen partilere yakın yerlerde Alevileri aşağılayan yayınlar yapıldı. Dolayısıyla bunlar Alevileri DP’den ciddi bir şekilde uzaklaştırdı.”
'Alevilere dönük şiddet bir kırılma oldu'
1990’lı yıllarda yaşanan Sivas Katliamı ve Gazi Katliamı’nı hatırlatan Yılmaz, “Alevilere dönük şiddet bir kırılma oldu. Bu Alevilerin daha fazla örgütlenmesi ve daha fazla içe kapanmasına neden oldu. Hep şöyle derim: ‘Devlet 28 Şubat’tan sonra Alevileri yeniden keşfetti.’ 28 Şubat’tan sonra yükselen Siyasal İslam’ın sonucunda Aleviler bir şiddete uğruyor dolayısıyla şöyle bir tez ortaya atılıyor devlette: ‘Alevilik Türklere has bir İslam yorumudur, gerçek Türk İslamı Aleviliktir.’ Bu dönem yapılan Alevi Şenliklerine Cumhurbaşkanı dahi katılıyor. Yükselen Siyasal İslam karşısında Alevilerin bir anda makul vatandaş olduğunu görüyoruz. Türkiye’de laiklikle alakalı, seküler rejimle alakalı kaygılar arttıkça Aleviler de daha fazla CHP ile oy ilişkisine girmeye başladı" diye konuştu.
'2015'ten sonra bir grup Alevi HDP'ye yöneldi'
2000’li yıllarda AKP’nin Alevi açılımının da hayal kırıklığı ile sonlanmasının ardından Alevilerin tekrar ana muhalefetten yani CHP’den yana tavır koyduğunun altını çizen Yılmaz şunları söyledi:
"Öte yandan 2015’ten sonra HDP’nin iktidar ile ilişkisini kesmesinden sonra bir grup Alevinin HDP’ye yöneldiğini söylememiz mümkün. İki dışlanmış grubun bir şekilde dayanışması olarak ifade edebiliriz belki de bunu. 14 Mayıs’taki seçimlerde de zaten HDP’de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana bir tutum ortaya koyduğu için oy geçişleri HDP ve CHP arasında olacaktır. Ama tabii ki pastanın çok büyük bir bölümünü CHP alacaktır.
'Seçimden sonra anti-Erdoğanizm konforu olmayacağını düşünürsek...'
Seçimden sonra anti-Erdoğanizm konforu olmayacağını düşünürsek hem CHP hem de bütün bir muhalefet için Alevilerin oyu kesin olmayacak. Çünkü Alevilerin daha eleştirel bakarak belki yoksulluk, sınıfsal temelli şeyler talep ederek daha sol-sosyalist hareketle ilişki kurmaya çabalaması mümkün görünüyor. Burada CHP’nin Türkiye’de merkez yeniden inşa edildikten sonra ne kadar solunda kaldığıyla, kamuculuğu ne kadar tartışacağı da etkili tabi.
Sonraki Türkiye’de CHP’ye dönük Alevi ezberi kırılabilir. Çünkü Aleviler CHP’yi onu çok sevdikleri için değil, karşılarındakinden çok korktukları için tercih ediyorlar. O yüzden bu oy davranışı da ilerde değişebilir."