Kısa Dalga kitap köşesinde bu hafta sizlere 2022’de basılmış, çok konuşulan ya da gözden kaçmış olabileceğini düşündüğümüz metinlere yer verdiğimiz bir seçki hazırlamaya çalıştık. Hazırladığımız bültenin armağan vermenin bir gelenek olduğu yeni yıl akşamı için sizlere fikir verebilmesini umut ederiz. Birlikte düşünmek başka olasılıkları unutmamak için çıktığımız bu yolculukta, bize eşlik ettiğiniz için teşekkür eder, yeni yılda tekrar karşılaşmak umuduyla iyi yıllar dileriz.
111
Georgi Gospodinov, “Zaman Sığınağı”
Zaman insan türü için soyutluğundan dolayı anlamlandırma çabası açısından zor bir konudur. Gospodinov bu kitabında okuru zaman hakkında farklı şekillerde düşündürmeye çalışıyor. Geçmişi unutmamak ne kadar önemliyse onu takıntı hâline getirmekte sorunlu olabiliyor ki yazar, bu açıdan kavramı sorgulatırken, zamanın hem geçmiş boyutunu hem de şimdiye yansımasını konu ederek, okuru iyi bir kurmacayla buluşturuyor. Fikrimizce, yılın önemli kurmaca metinlerinden olan “Zaman Sığınağı”nı hâlâ okumayanlar için listemize ekledik. Kitap, Metis Yayınları tarafından, Hasine Şen Karadeniz çevirisiyle basıldı.
“Efendinin araçları efendinin evini asla yakmaz” diyen Audre Lorde, bu kitabında şiirden, dayanışmaya, direnmeye, farklı olanla ilişkimize dair feminist bir yaşam perspektifi sunuyor. Nerede ve nasıl olursa olsun efendilere değil kendimize, kurduğumuz dostluklara ve bağlara, içimizin karanlık imkânına, şiire, ilişkisel zeminler yaratmaya ve dayanışmaya çağıran bu kitabı sizlere hatırlatmak isteriz. Metin, Otonom Yayıncılık tarafından, Gülkan ‘Noir’ ve Yusuf Demirörs çevirisiyle basıldı.
Ernaux’nun başlığına tek kitap sığmazdı. 2022 Nobel ödülünü de alarak hak ettiği yere ulaşan yazarın, bir dönem hikâyesini kendi yaşamıyla kesiştirdiği “Seneler” (Çev. Siren İdemen), babasını adeta bir karakter gibi işleyerek anlatısına taşıdığı “Babamın Yeri” (Çev. Siren İdemen), kişisel bir zaman hikâyesi olan ve yazarın kendi öznelliğini tamamen ortaya koyarak oluşturduğu, “Yalın Tutku” (Çev. Yaşar Avunç), ve yine kişisel izleği takip edebildiğimiz ancak hikâyesini anlatmak için yarattığı Denise Lesure karakteriyle, genç bir kadının kendi olma hikâyesini bulabildiğimiz, “Boş Dolaplar” (Çev. Siren İdemen), Can Yayınları tarafından basılmıştı. Ernaux’nun anlatısıyla tanışmamış olanlar için Türkçede yer alan metinlerini hatırlatmak istedik.
Don Delillo’nun Aylin Ülçer çevirisiyle Siren Kitap tarafından basılan “Sessizlik” adlı kitabı, teknolojinin hâkim olduğu bir dünyanın içinden seslenirken, dijital çağın çok tartışıldığı zamanımıza kurmaca bir metin üzerinden dahil oluyor. Delillo, ekranların ve teknolojik imkânların insan bedenini tamamen kendisine bağımlı hâle getirdiği bir çağın distopik hikâyesini anlatıyor. Hem distopya metinlerini seven hem de güncel bir meseleye kurmaca üzerinden bakmak isteyen okur için listemize bu kitabı da ekledik.
Pieter Brueghel’in “Körün Kıssası” veya “Körlerin Yürüyüşü” adıyla bilinen tablosunda altı “kör” insan resmedilir, Hofmann “Körler Kıssası” adlı kitabında bu insanların hikâyesine ulaşmaya çabalıyor. Bunu yaparken de sanatın nesnesi olan insanın konumunu eleştirel bir bakışla ele alıyor. “Körler”, yoksullar, dilenciler sanata konu olduğunda aslında onların bir öznellik konumu oluşuyor mu yoksa sanatçı kendi konumunu inşa ederken onları sadece temsil nesnesine mi indirgiyor? İşte, bu soruları sorduran bir metin “Körler Kıssası”, konuya meraklı okurlar için kitabın listede olması gerektiğini düşündük. Metin Jaguar Kitap tarafından, Gül Gürtunca çevirisiyle basıldı.
İsmail Gezgin, “Uygarlaşan İştah-Atalarımız Nasıl Besleniyordu”
İnsanın tarihsel hikâyesinde Neolitik Dönem ilerlemeci bir bakışla ele alınması sorun yaratıyor. Bu insan türünün yaşamının her alanında hâlâ belirleyici bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Son dönem çalışmalar bu sürecin insan türü ve dünyanın geldiği nokta açısından epey sorunlu olduğunu ve pek çok çelişki içerdiğini gösteriyor. İsmail Gezgin kitaplarında bu sorunu farklı şekillerde gündeme getiren bir isim. “Uygarlaşan İştah-Atalarımız Nasıl Besleniyordu” adlı kitabında, konuyu bu sefer beslenme üzerinden ele alarak insan türünün gittikçe uygarlaşan, uygarlaştıkça da daha yıkıcı hale gelen “iştahını” sorguluyor. Arkeoloji meraklısı okurlarımız için bu kitabı yılın listesine taşımak istedik. Metin, Redingot Kitap tarafından basıldı.
Uğur Şahin Umman, “Çalışma Acısı ‘Emek ve Eziyet Deneyimleri’”
Neoliberalizmin, güvencesiz, performans odaklı çalışma düzeninde çalışan emekçilerin, görünmez yaralarına dokunan bu kitap, İletişim Yayınları tarafından basıldı. Çalışmanın insanın hem ruhunu hem de bedenini nasıl etkilediğine odaklanan metinde, Uğur Şahin Umman “çalışma acısı” kavramından yola çıkarak meseleyi ayrıntılı bir biçimde tartışıyor ve Neoliberalizm şartlarında emekçilerin koşullarını gündeme getiriyor. Dünyanın ve coğrafyamızın güncel sorunlarına dokunan bu kitap yıl içinde de epey konuşulmuştu. Gözünden kaçıran, vakit yaratamayan okurlar için metni hatırlatmak isteriz.
Geçtiğimiz yılın en beğenilen polisiye kurgularından biri olarak anılan, Chris Whitaker’in “Sondan Başlıyoruz” adlı kitabı, Domingo Yayınları tarafından Ülgen Dal çevirisiyle yıl içinde basıldı. Yirmi sekiz dile çevrilen ve polisiye/gerilim türünün en prestijli ödülü Altın Hançer’i kazanan roman, çıktığı günden bu yana eleştirmenlerden büyük övgü topluyor. Polisiye meraklısı okurlarımızın gözünden kaçmış olabilir diyerek bu yılın kitaplarından derlediğimiz listemize bu kitabı da eklemek istedik.
Yazar olmak isteyenler için olduğu kadar, daha iyi bir okur olmak isteyenler için de zengin bir maden olarak yıl içinde gündeme düşen, Francine Prose’un “Bir Yazar Gibi Okumak” adlı bu kitabı Kıraathane Kitapları tarafından, Seda Çıngay Mellor çevirisiyle basılmıştı. Dostoyevski, Flabuert, Kafka gibi ölümsüz yazarlara dair okumalarımızda kılavuz bir kaynak olarak görülebilecek bu metin yine yılın konuşulan kitaplarından oldu. Yazar kitapta, Batı kanonuna odaklanan bir okuma listesi de sunuyor ve yeni keşiflere kapı aralıyor. Yıl içinde kitabı inceleme fırsatı bulamayan okur için hatırlatmak istedik.
Yılın son haftalarında gelen bu kitap haberi epey ilgi uyandırdı. Dünyanın geleceği sanırım 2022 yılında da en çok konuştuğumuz konulardan oldu ve kitap tam da konuda derin bir düşünce izleği oluşturuyor. Didem Bayındır ve Mine Yıldırım’ın derlenen, “Ekoloji: Bir Arada Yaşamın Geleceği” kolektif bir kitap ve 2023 yılında da çok konuşulacağını düşünüyoruz. Tüm canlılarla paylaştığımız dünyamızda umutlu bir son için bu metnin ortaya koyduğu tartışmayı önemli buluyoruz. Bu nedenle kitabı tekrar gündeme getirmek istedik.
Elbette çocuk okurlarımızı da unutmadık. Çocukları felsefeyle ve filozoflarla tanıştırmayı, onları küçük yaşta felsefeyle karşılaştırmayı amaçlayan bu seriyi tekrar hatırlatmak isteriz. Kant, Descartes, Sokrates, Lao-Tzu, Marx, Leibniz, Ricoeur, Einstein, Diyojen ve başka filozofların hikâyelerinin anlatıldığı bu metinlerin önemli olduğunu düşünüyoruz. Filozofların çocukluk, gençlik hikâyelerinin felsefeleri bağlamında, çocukların anlayabileceği düzeyde işleyen bu metinleri dikkatinize sunarız.