SELMA KARA
Ailesi depremi yaşayan bir arkadaşım duygularını şöyle anlatmıştı:
“Depremden birkaç gün sonra enkazdan ufak tefek eşya alacaklarını söyledikleri zaman albümümü almalarını istedim ailemden. Yoksa 16 yaşına kadarki anılarımı kaybedecektim. Deprem insanlara suretlerini kaybettirdi…”
6 Şubat’ın birinci yıl dönümü için çekim yapmak üzere iki hafta önce Adıyaman’a gittim. Mikrofon uzattığım suretlerin hepsi kaybettiklerine yanıyordu. Suretlerindeki sahipsizlikleri, mahzunlukları, umut arayışları artık sîretleri haline gelmişti. Sonra fark ettim ki aradıkları aslında sıretleri idi; zahirdeki zaten yerle bir olmuştu, aradıkları yaşamaları için ihtiyaç duydukları “ruh” idi.
Depremin 6. gününde Kahramanmaraş, 7 ve 8. günlerinde de Hatay’da idim. Canlı yayınlarda verdiğimiz enkazdan kurtarma çalışmaları; dilimize pelesenk ettiğimiz mucizeler, boş bakışlarla mikrofonlara anlatılan deprem anı ve sonrasında yaşananlar… Yaptığımız iş artık gerçeğin “ruhu”nu yansıtmaktan çıktı bir yerden sonra suretlere odaklandık her zamanki gibi; mucizevi sayılar, kayıp sayıları… Halbuki suretlerin arkasında canını yitiren, gittikçe görünmez olan bir “ruh” vardı.
Depremin birinci yıl dönümünde bu üç şehri ve “ruhunu kaybetme” üzerine çok düşündüm. Bir şeyin bilgisine sahip olmak o şeyi gerçekten bildiğiniz anlamına gelmiyor ya da bir şeyin görünen yüzü, arkasındaki gerçeği; “ruhu”nu eksik yansıtabiliyor. Yani deprem bölgesinin gerçeği suretlere bakarak anlaşılmıyor ve seçim sonuçları da…
31 Mart seçimlerinde Adıyaman, beklenmedik bir oy farkı ile 22 yıl süren AK Parti iktidarını tersine çevirdi.
Bu başarı şüphesiz, milletvekili olduğu günden bu yana önce tütün çiftçileri, sonra da deprem dönemindeki çalışmaları ve her genel kurulda memleketinin bir sorununu dile getiren CHP Milletvekili ve artık Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ve onun samimiyetinin idi.
Sahip çıktığı tütün çiftçileri gibi bir çiftçi ailenin çocuğu olan ve her fırsatta sermayesinin eğitimi, bilgi birikimi ve memleketine sevgisi olduğunu söyleyen Tutdere’nin ‘ezici’ başarısı, seçim öncesinde suretlere bakıp tahmin yürütenlere göre çok olası değildi. Çünkü Adıyaman AK Parti’nin kalelerinden biriydi ve bu kale nasıl yıkılabilirdi?
Seçim sürecinde ve öncesindeki gözlemlerime göre o kale şunlardan dolayı yıkıldı:
- AK Parti’nin adayı şehirde karşılık bulmadı.
- Yeniden Refah Partisi AK Parti’nin bir kısım oyunu böldü (bir kısım diyorum çünkü şehirde sandığa gitmeyen yüzde 20’lik de bir kitle bulunuyor, YRP’nin aldığı oyun büyük bir çoğunluğu da aslında AK Parti’ye oy vermeyen daha muhafazakar bir kitle; buradan Menzil’e vurgu yaptığım anlaşılmıştır).
- Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen söz verilen vaatler yerine getirilmedi (Bakanlık rakamlarına göre 6 Şubat depremlerinde Adıyaman’da 64.811’i konut ve köy evi, 17 bin 392’si ise iş yeri olmak üzere 82.203 bina yıkıldı. İnşasına başlanan konut sayısı ise 41.292. Yani yüzde 50.23’ünün inşasına başlandı. Teslim edilen konut sayısı: 2798. Konut sayısı bakımından gerçekleşme oranı yüzde 4.3, hak sahipliği bakımından gerçekleşme oranı yüzde 7.2).
- Kentte enkazlar çoğu yerde kaldırılmadı, yıkım çalışmaları da usulüne uygun yapılmıyor.
- Hastane çilesi vatandaşı canından bezdirdi. Kentteki tek, 400 yataklı hastanenin yükü kaldıramaması ve artık sağlık çalışanlarının şehirde kalmak istememesi ya da yeni sağlık çalışanlarının gelmek istememesinden kaynaklı eksikler.
- Konteyner kentlerde altyapı, içme suyu, hijyen, ulaşım sorunları bitmek bilmedi (Örneğin en büyük konteyner kentlerden biri olan Vartana’da, altyapı sorunundan dolayı sürekli evlerin altından su sızıyor. Şehirde içme suyuna dair net bir açıklama yokken her bir konteynere günlük sadece 5 litre içme suyu veriliyor).
- Depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen, bazı mahallelerde halen daha gıda ve hijyen ihtiyacının devam etmesi, “Biz vatandaş değil miyiz?” diye düşündürttü (En büyük ayıp da bu).
- Tutdere’nin, şehirde CHP’ye olan mesafeye karşı “Bu bir parti değil, memleket meselesi” şeklindeki söyleminin karşılık bulması.
Bunlar suretteki bileşenler. Bir de sıretteki bileşenler var:
- Halkın, her hafta Adıyaman ve Ankara arasında mekik dokuyan ve parti fark etmeksizin kentinin sorunlarına sahip çıkan bir milletvekilinin olduğunu bilmesi (Tutdere).
- Tutdere’nin politik bir kurgu olmaması; oturuşundan kalkışına, sevincinden üzüntüsüne kadar her tavrının gerçek olması yani capcanlı “ruhu” olan bir siyasî kimlik olması.
Olmazı ezberleten çok sayıda seçim sonucu, seçimlerle ilgili türlü komplolar (gerçekliği de var elbette), rakamlara kilitlenmişlik halimiz (ki onlar gerçeği çoğu zaman saptırır), samimiyetin bu topraklarda halen geçer akçe olduğunu unutmamız... Yani nihayetinde, suretlere takılıp sıreti görmezden geldiğimiz için şaşırdığımız bu seçim sonucunu, şehrinin suretlerine değil de sıretlerine bakan bir siyasî anlayışa borçluyuz.
Siyaset sahnesinde ruhların vücuda gelmiş dönemleri var. Erdoğan için bu “94 ruhu.” 31 Mart seçimleri de Adıyaman’dan bir başka “ruh”u uyandırdı.
Bu “ruh” kelebek etkisi yaratacak mı, hep birlikte meraklı gözlerle izliyor olacağız…