MEHMED SALİH BEDİRHAN / ADIYAMAN
Şehir girişindeki mahallenin ismi Yunus Emre Mahallesi, ilk bakışta benzin istasyonlarındaki araç kuyrukları ambulans sesleri yıkılan binaların başında bekleyen insanların çığlıkları kentteki yıkımın özeti gibi.
Elimizde kamera ve fotoğraf makinesini gören insanlar, 3 gündür enkaz altında kalan yakınlarını kurtarmaları için arama kurtarma ekiplerini beklediklerini söylüyorlar.
Kamerayı arabanın bagajından alırken bir kadının bize; ‘’Lütfen ağrı kesici ilaçlarınız var mı?! Çocuklarımın ateşi düşmüyor!’’ diye sesleniyor. Sırt çantamızda ve aracın içinde yer alan ilaç depomuzu kadınla paylaşıyoruz.
Atatürk Bulvarı’na doğru ilerlerken Dedeman Oteli’ninim civarında kalabalık ve koşuşturma yaşanıyor. Oraya doğru yöneldiğimizde yerel bir market zincirinin, marketinin kapısını açarak istedikleri gıdayı almalarına izin verdiğini bunu duyan insanların markete yöneldiklerini öğreniyoruz.
Yaşar isimli market sahibi bize, ‘’Ben böyle bir günde hayır etmeyeceksem insanlarımıza yardım etmeyeceksem ne zaman edeceğim’’ diyor. İnsanlar marketten su ve temel gıda malzemeleri aldığını görüyoruz.
Yakındaki petrol ofisinde çalışan Hataylı bir vatandaş bize; ‘’Kendi imkanlarımızla insanları çıkarıyoruz. İlk 2 gece enkazın altından ‘İmdat, anne, baba’ diye sesler vardı. Şimdi bu sesleri de duyamaz olduk.’’ diyor. ‘’Bizi bu binaya götürebilir misin’’ diye sorduğumuzda kendisini takip etmemizi söylüyor. Yunus Emre Mahallesi’nin içine doğru ilerliyoruz. Mahalledeki birkaç sokaktan geçtikten sonra mahalledeki bina stokunun %70’nin hasarlı olduğunu görüyoruz.
Hataylı vatandaşın bizi götürdüğü enkaza geldiğimizde, yıkılan binada yakınlarını Nevzat Taş isimli vatandaş ağıtları ile karşılaşıyoruz. Taş, hiçbir mülki idare amirinin kendilerine yardım etmediğini belirtiyor. Yıkılan aile apartmanında 13 kişinin yaşadığını 2 kişiyi sağ 3 kişiyi de ölmüş halde enkazın altından çıkardıklarını söylüyor. Hıçkırıklarla sağ çıkarılan 2 kişinin de hastanede öldüğünü yıkıntıların altında 8 kişinin olduğunu söylüyor. Taş, mülki idare amirlerinin biran önce enkazlara iş makinaları ve uzman arama kurtarma ekibi gönderme çağrısında bulunuyor.
Ambulans ve siren seslerini Adıyaman’ı çevreleyen dağlardan esen soğuk rüzgarın etkisi ile de şehrin her tarafında duyuluyor.
Yıkımın çok yaşandığı Atatürk Bulvarı’na doğru yo alırken 2 vinç ve belediye ekipleri Zümrüt Apartmanı’nda 3 kişinin cansız bedenine ulaşıyor. Enkazın başına bekleyen 60’lı yaşlarda bir kadıl ‘’Birin torinê min birin, ocaxa min birin/ Götürdüler torunlarımı götürdüler, yuvamı söndürdüler’’ yakıyor.
Yüzü yara içinde 30’lu yaşlarda bir genç dikkatimizi çekiyor. Yanına yaklaşıp, ‘’Enkazdan mı çıktınız?’’ diye soruyoruz. İsminin Behçet olduğunu söyleyen genç,’’ En üst katta oturuyorduk. Depremin ilk günü ben kendim çıkabildim. Ölümü gördüm. Yeniden doğdum’’ diye cevaplıyor.
Sesi titreyen Behçet, enkazın altında 4 kardeşinin olduğunu açıklıyor.
Zümrüt Apartmanı’nda çalışan bir Abbas isimli bir belediye yetkilisi Zümrüt Apartmanı’nın 6 katlı olduğunu toplamda 12 dairenin olduğunu söylüyor. Abbas şimdiye kadar 6 kişi sağ çıkardıkları enkazın altındaki insan sayısını netleştiremediklerini ifade ediyor.
Atatürk Bulvarı’ndan sonra, dolaştığımız Yeşil Yurt Mahalle ve Sıratut Mahallesi’nde her 100 metrede bir yıkılan binanın ve bu binaların başında çaresiz ağlayan insanlar ile karşılaşıyoruz.
İkindi saatlerine doğru Soma Maden İşçileri ve AFAD yetkililerinin de enkazlara müdahale etmeye başladığın görüyoruz. Şehir sanki bir filmin senaryosunu yaşıyor. Siren, rüzgar ağlama ve ambulans sesleri birbirine karışıyor. Ambulanslar hastaneye yaralı ve cenaze taşıyor.
Depremin yarattığı yıkım elektrik su ve kanalizasyon şebekesinde de tahribata yol açmış durumda. Üstünde nakit para taşıyamayan vatandaşlar, petrol istasyonlarından akaryakıt alamıyor. ATM’lerden para çekemiyorlar.
Son durağımız hastane, hastanedeki yerel kaynakların aracılığı ile ölü ve yaralılara dair bilgi almak istiyoruz. Hastane girişinde bekleyen güvenlik güçleri bizi hastaneye almadı ve Adıyaman’daki ölü ve yaralılara dair hastane yetkililerinden bilgi almamız engellendi.
AFAD ve Kızılay çadır kurmamış geçici barınma merkezleri oluşturmamış. Bazı depremzedeler kendi kaderlerine terk edildiklerini savunurken mikrofon uzattığımız bazı depremzedeler ise hükümet ve belediye yetkililerini krizi iyi yönettiklerini savunuyor.
İnsanlardaki umudun azaldığı, öfkenin gözlerden okunduğu Adıyaman’da karanlığın çökmesiyle enkaz önlerinde ateş yakılıyor, arama kurtarma çalışmalarından akrabalarına dair müjdeli haberler bekleniliyor. (Kısa Dalga)