AKP'li Galip Ensarioğlu: Çözüm Süreci’nde Öcalan daha samimiydi... PKK sadece şiddet konusunda muhatap olabilir

AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Çözüm Süreci’nin tekrar başlaması halinde ise PKK’nın sadece şiddet konusunda muhatap alınabileceğini söyledi.

14 Mayıs'ta AKP'den Diyarbakır Milletvekili seçilerek 5 yıllık aradan sonra TBMM'ye geri dönen Galip Ensarioğlu'na göre bu dönemin en önemli gündemi yeni anayasa olacak.

Gazete Duvar'dan Can Bursalı'nın sorularını yanıtlayan Ensarioğlu, Çözüm Süreci’nin tekrar başlaması halinde ise PKK’nın sadece şiddet konusunda muhatap alınabileceğini söyledi. Ensarioğlu, Size CHP’den teklif geldiği yazıldı. Geldi mi böyle bir teklif? sorusu üzerine "Böyle bir teklif geldi, görüştük ama bunlar özel birtakım şeylerdir" dedi. Ensarioğlu özetle şunları söyledi:

Bölgedeki oy oranı

* "Muhafazakâr kitlenin ana damarı tabii ki AK Parti’dir. Biz bölgede hem demokratik anlamda hem de ekonomik anlamda büyük reformlar yaptık. Ama bazen bölgenin psikolojisini ve algısını doğru yönetemediğimiz dönemler olabiliyor.Yaptıklarımıza bakılırsa, almamız gereken oy bu değil. HDP’nin alması gereken oy da bu değil. Demek ki burada oy alamadığımız zaman milleti suçlama yerine dönüp kendimize bakacağız, demek ki eksik bırakmışız, algıyı iyi yönetememişiz, psikolojiyi iyi yönetememişiz.

Milliyetçilik

* Bir normal milliyetçilik vardır, bir de ırkçılık vardır. Mesela Zafer Partisi ırkçı bir parti. Kurucusu Ümit Özdağ’ın kişiliğine ve fikir yapısına uygun bir parti olduğunu görüyoruz. Takiye yapmıyor. Üç günde kurulan bir parti bir anda sert bir söylem ile direkt hedefini belirterek 1,5 milyon oy alıyor. Hedefi iktidar olmak değil, kendisi gibi düşünen kitleyi kapsamak. Ama Sinan Oğan’ın, MHP’nin milliyetçiliği ayrı bir şey. AK Parti’nin milliyetçiliği ise Türkiye milliyetçiliği. Yani bağımsız, büyüyen, gelişen, özüne dönen bir Türkiye olarak tarifleyebiliriz.

* Ben bir Kürdüm, demokratım, muhafazakârım, liberal bir insanım. Türkiye milliyetçiliği dersek yanlış anlaşılır. Benim millet kavramım ümmettir, insandır. Ben buna bakarım.

Kabine

* Kabine son yılların en güçlü kabinesi. Kabinede 3,5 Kürt var diyebiliriz. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Bey, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Bey ve Sağlık Bakanı Fahrettin Bey Kürt’tür. Hakan Fidan’ın da Kürt olduğunu söyleyenler var. Ama yani Kürt olup olmamak önemli değil. Kabinede bölgesel dağılım ve liyakat çok önemli. Bu kabine, liyakat anlamında ve bölgesel dağılım anlamında herkesi tatmin eden bir kabinedir.

Çözüm süreci

* (Bu dönemde katkınızı olası bir Çözüm Süreci içinde görebilir miyiz? Siyasette böyle bir gündem var mı?) Çözüm Süreci çok klişe bir laf oldu artık. Çözüm Süreci bitti, bittiği yerden başlamaz. (Sürecin muhatabı kim olur? PKK sürece dahil edilir mi?) Öyle şey olur mu? Zaten yanlışlarımızdan biri de oydu. PKK şiddetin muhatabıdır. Ama Kürt sorununun veya demokratikleşmenin muhatabı bu ülkede yaşayan herkestir. (Size göre Kürt sorunu çözüldü mü?) Yüzde 95 çözülmüştür

PKK, IRA’ya, ETA’ya benzemez

* Şiddetin muhatabı PKK’dır. Kürt sorununun muhatabı herkestir. Çözüm Süreci’nde belki sadece şiddeti PKK ile konuşmanız gereklidir. Farklı çözümleri tüm kesimlerle konuşmanız gerekir. Bunu da Akil Adamlar toplantılarıyla kısmen yaptık. Çözüm yöntemleri konusunda dünyadaki örneklerine bakarak yol aldık. Fakat benzer dünya örneklerinin hiçbirindeki örgüt PKK’ya benzemiyor. Biz bunu atladık.

* PKK, IRA’ya, ETA’ya benzemez. Mesela İspanya’da, İrlanda’da bu işin siyasetini yapanlar silahlı örgüte yön verebiliyordu. Türkiye’de bu siyaseti yapanlar, PKK’nin vesayeti altındadır. Buradaki siyasetçiler, örgüt üzerinde belirleyici olamazlar. Ama diğer dünya örneklerinde siyaset yapanların örgüt üzerinde belirleyici rolleri vardır. Burada örgütün yüzde 100 hâkimiyeti vardır. Siyaset alanını, kiminle neyi ne kadar yapacağını, adaylarını belirleyen örgütün kendisidir.

Demirtaş

(Selahattin Demirtaş’ın bazı söylemleri PKK ve HDP’yle ayrışıyordu…)

Buna katılmıyorum. Demirtaş geçmişte Kandil ile doğru orantılı ilerliyordu. Abdullah Öcalan’la değil.

(Öcalan ile Kandil arasında bir fark var olduğunu mu düşünüyorsunuz?)

Var elbette. Bu fark Çözüm Süreci’nde çok bariz bir şekilde ortaya çıktı. Öcalan daha samimiydi.

Çözüm Süreci’ni bitiren kimdi, Kandil’deki örgüt yöneticileri miydi?

Kandil’in ve Selahattin Demirtaş’ın sürecin bitmesinde günahı var. Kandil’e isteyerek veya istemeyerek boyun eğdi. Öcalan’ı ve Çözüm Süreci’ni boşa çıkarmada irade ortaya koyamadı.

7 Haziran seçimlerinden önce “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı sürecin bitmesine mi neden oldu?

”Seni başkan yaptırmayacağız” lafının arkasında sadece Kandil yoktu. Bu laf Batı’nın da lafıydı.

Abdullah Öcalan bu sözü desteklemiyor muydu?

Desteklemiyordu. Ama sonuçta millet iradesi hakim oldu.

Samimiyetine inandığınızı söylediğiniz Abdullah Öcalan’ın olası bir süreçte, yeniden muhatap yapılmalı mı?

Demokratikleşecekseniz Kürt sorununu çözecekseniz hiç kimseyi muhatap almak zorunda değilsiniz. Başarabiliyorsanız, dünyadaki demokratik, evrensel normlar çerçevesinde eşit yurttaşlık temelinde Türkiye’de demokrasiyi tesis edebiliyorsanız sizin muhataba ihtiyacınız yok. Ama hani şiddetin muhatabı örgüttür. Örgüt ile -diyalog kurulur mu kurulmaz mı onu devletin ihtiyacı belirler.

Yeni dönemde reformist bir AK Parti mi göreceğiz?

İnşallah. Yeni anayasa en önemli şeydir. 1921 anayasası, demokratik ve sivil bir anayasaydı. O da zaten kısa sürdü. Türkiye’ye yakışır, kalıcı bir anayasa yapmamız gerekiyor. (Kısa Dalga)

Söyleşinin tamamı

Gündem Haberleri