Değer Akal
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerden sonra Almanya'dan üst düzey bir konuk ağırlayacak.
DW Türkçe'nin edindiği bilgiye göre Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye'ye ilk devlet ziyaretini Nisan ayının son haftasında gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Ziyaret, 10 yıl gibi uzun bir aradan sonra Almanya'dan cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleşecek ilk ziyaret olması bakımından büyük önem taşıyor.
Büyük ilerleme yok ama en azından kriz yok
Almanya'nın saygın düşünce kuruluşlarından Bilim ve Politika Vakfı'nın (SWP) Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Dr. Yaşar Aydın, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier'in Türkiye ziyaretindeki gecikmede, ikili ilişkilerde son on yılda yaşanan krizlerin etkili olduğunu söyledi.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Aydın, ayrıca Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş ile ivme kazanan otoriterleşme hamlelerinin de Steinmeier'in Ankara'ya mesafeli bir tutum takınmasına ve "bekle gör" stratejisi izlemesine yol açtığına işaret ederek şu değerlendirmeyi aktardı:
"Ancak Almanya'da umut edilenin aksine Erdoğan Mayıs 2023'teki seçimleri kaybetmedi, aksine konumunu sağlamlaştırdı. Erdoğan büyük olasılıkla bir dört yıl daha iktidarda. Almanya-Türkiye ilişkileri potansiyelinin çok, çok altında ve Gümrük Birliği modernizasyonu, vize serbestisi gibi önemli konularda ilerleme kaydedilemese de en azından ilişkiler geçmişte olduğu gibi krizlere, gerilimlere sahne olmuyor."
Steinmeier beklemeyi tercih etmişti
Sosyal Demokrat Partili (SPD) siyasetçi Steinmeier, hem Türkiye'nin reformlarla Avrupa Birliği'ne (AB) yakınlaştığı yıllara, hem de demokrasideki büyük gerilemeyle gittikçe otoriterleşmesine yakından tanıklık eden bir isim.
2005-2009 yılları ve 2013-2017 yılları arasında Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Steinmeier, Ankara'ya çok sayıda ziyaret gerçekleştirdi. Ancak 2017 yılında Cumhurbaşkanı olan, 2022'de ikinci kez seçilen Steinmeier, Erdoğan'ın ısrarlı davetine rağmen bugüne kadar Türkiye'yi ziyaret etmemeyi, beklemeyi tercih etti.
Oysa Almanya cumhurbaşkanları görev süreleri boyunca yurtdışı programlarına aslında Türkiye'yi de dahil ediyor. Steinmeier'den önce en son 2014 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, 2010 yılında da dönemin Cumhurbaşkanı Christian Wulff Türkiye'yi ziyaret etmişti.
Türkiye ekonomisi Almanya'yı kaygılandırıyor
CATS uzmanı Aydın, Türkiye'nin jeopolitik öneminin son dönemde arttığına işaret ediyor. Ortadoğu'da İsrail-Hamas savaşı ile tırmanan gerilime, Rusya'nın Ukrayna savaşının yanı sıra Güney Kafkasya, Irak ve Suriye'de yaşanan kritik gelişmelere dikkat çeken Aydın, "Türkiye, kartların yeniden dağıtıldığı bu bölgelerde, önemli bir aktör ve yaşanan gelişmeler Almanya için de önem taşıyor. Bu nedenle Almanya, Türkiye ile diyaloğun sürdürülmesine önem atfediyor" diye konuştu.
Almanya'nın hem Ermenistan ile Azerbaycan hem de Yunanistan ile Türkiye arasında arabuluculuk rolleri üstlendiğini aktaran Aydın, Erdoğan'ın son dönemde İsveç'in NATO üyeliğine onay, Yunanistan ile yakınlaşma, Rusya'ya ihracatı sınırlama gibi bazı alanlarda Batılı başkentlerde olumlu karşılanan adımlar attığına vurgu yaparak şunları kaydetti:
"Erdoğan direksiyonu biraz Batı'ya doğru kırmış gibi görünüyor. Ayrıca Türkiye ekonomisinin zorda olması Almanya'yı kaygılandırıyor. Hem Türkiye ekonomisinin Avrupa'ya olası etkileri hem de bunun yeniden Avrupa'ya yeni bir göç akınını tetiklemesi, Almanya'yı endişelendiriyor. Türkiye ekonomisi zorda, enflasyon dizginlenemiyor. Yatırım da çekemiyor, cari açık arttı. Erdoğan'ın eli güçlü değil, bu nedenle Batı ile ipleri daha fazla germek istemiyor."
Mehmet Şimşek de Mayıs'ta Berlin'e gelecek
Yerel seçimlerden sonra Berlin-Ankara hattında yoğunlaşacak diplomasi trafiği kapsamında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de Almanya'yı ziyaret etmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği'nin en büyük ekonomisi Almanya, Türkiye'nin en önemli dış ticaret ortağı konumunda. Şimşek'in, Türkiye ekonomisinin zor bir süreçten geçtiği ve hükümetin uluslararası finansman aradığı bir süreçte Berlin'i ziyaret edecek olması bu nedenle önem taşıyor.
Şimşek'in ziyaretini Mayıs ayında gerçekleştirmesi için planlamaların sürdüğü, Berlin'de siyasi temaslarının yanı sıra Alman iş dünyası temsilcileri ve yatırımcılarla bir araya gelmesinin de öngörüldüğü belirtiliyor.
Eylül ayında ise Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Berlin'de Almanya-Türkiye Ekonomi ve Ticaret Ortak Komisyonu (JETCO) toplantısına ev sahipliği yapacak. Geçen hafta Berlin'de temaslarda bulunan Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın bu toplantı için yeniden Almanya'ya gelmesi bekleniyor.
Üçok: Devletler arası ilişkiler için önemli
Almanya-Türkiye ilişkilerini yakından izleyen TÜSİAD'ın Berlin Direktörü Alper Üçok, son gelişmelere ilişkin gözlemini "Türkiye'nin hem Almanya hem de AB ile ilişkilerinde olumlu bir yola girildiği düşüncesindeyim" sözleriyle aktardı.
DW Türkçe'ye konuşan Üçok, Cumhurbaşkanı Steinmeier'in Türkiye ziyaretinin devletler arası ilişkilerde olumlu yönde ilerleme kaydedilebilmesi için önemli bir fırsat olduğunu, motivasyon sağlayacağını vurguladı, "Her iki taraf da iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi ile alakalı olarak olumlu bir anlayış içerisinde" dedi.
Almanya AB'de ağırlığını koymaya başladı
Almanya'nın son dönemde Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi için ağırlığını koymaya, inisiyatif almaya başladığına işaret eden Üçok, "Almanya'nın, Brüksel'deki AB liderler zirvesinde, Türkiye ile ilişkilerin geleceğine dair yol haritası öneren Borrell raporunun en azından tartışılması için ne kadar bastırdığını ben biliyorum" bilgisini paylaştı.
Almanya'nın AB'de Türkiye'ye yönelik olumlu bir mesaj verilmesi için Kıbrıs ve Yunanistan ile perde arkasında müzakereler yürüttüğünü anlatan Alper Üçok, her iki tarafın ilişkileri yörüngeden çıkartacak büyük hatalar yapmaması halinde ağır ve yavaş da olsa olumlu yönde ilerleme kaydedileceğini söyledi.
Türkiye Alman yatırımcıları ikna eder mi?
TÜSİAD Direktörü Üçok, Türkiye'nin Almanya ile ticaretinin 55 milyar euroyu aştığına, Almanya'nın Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülke olduğuna vurgu yapmakla birlikte, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı:
"Ama yatırım çekemiyoruz. Sadece Almanya'dan değil dünya genelinden yatırım çekemiyoruz. Bunun en önemli nedenleri makro ekonomik istikrarsızlık ve hukuk devletindeki gerilemeler. Yerel seçimlerden sonra bir yapısal reform süreci başlar, makro ekonomik istikrar bir miktar yakalanırsa, Batı'dan çok büyük miktarlarda olmasa da yatırım gelecektir. Türkiye, başta Almanya olmak üzere AB'deki sanayisizleşme süreci nedeniyle belli sektörlerde yatırım çekebilirdi… Ama ne yazık ki ekonomik ortam nedeniyle yatırımcılar başka ülkelere yöneliyorlar. Eskiden Polonya rakibimizdi, sonra Romanya ve Bulgaristan oldu, şimdi ise artık Fas ve Mısır ile rekabet eder noktaya geldik maalesef. Bu yüzden Türkiye'nin kendi ekonomik ortamını iyileştirmesi, yeniden rekabet gücünü arttırması gerekiyor."