Pandemi sürecinde dayanılmaz boyutlara ulaşan nöbet sayılarının fazlalığından, nöbetlerin ardından verilmeyen izinlerden ve mobbing uygulamalarından şikayet eden asistan hekimler, "Tükeniyoruz, çığlığımızı duyun. Çalışma ve eğitim koşullarını iyileştirin" dediler.
Asistan hekimler seslerini duyurabilmek için İstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzenledi. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu'nun da katıldığı toplantıda basın açıklamasını asistan hekim Dr. Merve Yıldırım yaptı.
"Yakın zamanda kaybettiğimiz asistan hekim Dr. Mustafa Yalçın için son derece üzgün olduğumuzu belirtir, yakınları ve tıp camiasına başsağlığı dileriz" diyerek sözlerine başlayan Dr. Yıldırım, "Hekimlik mesleği tıp fakültesine adım atıldığı anda başlayıp ölene kadar devam eden bir serüvendir" dedi.
Tıp ve uzmanlık eğitiminin, Sağlıkta Dönüşüm Programı, üniversitelerin özerkliğine müdahale ve üniversitelere dayatılan 'Sağlık Bakanlığı ile Birlikte Kullanım Sözleşmesi'yle hasara uğratıldığını ifade eden Dr. Merve Yıldırım, şunları söyledi:
"Büyük hayaller ile başladığımız uzmanlık eğitimi; çalışma koşulları ve maruz kalınan mobbing ile hayal kırıklığına dönüşüyor. Günlük 36 saate varan çalışma süreleri, ücretli nöbet ertesi izin hakkının yok sayılması, görev tanımının dışındaki angarya işlerle uğraşmak bugüne dek sıklıkla dile getirdiğimiz sorun başlıklarından bazıları.
16 saat sonrası 36 saat nöbet
Asistan emeğinin sömürüsünün en çarpıcı hali nöbetlerdir. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği 'Uzmanlık öğrencileri 3 günde birden daha sık olmayacak şekilde nöbet tutmalıdır' demesine rağmen resmiyete yansımasa da kimi kliniklerde nöbet sayısı ayda 14-15’i bulabiliyor. Günlük 8 saatlik mesainin ardından 16 saat nöbet tuttuktan sonra ertesi gün çalışmaya yani 36 saatlik nöbete zorlanıyoruz. Mevzuatta 'Gece nöbeti tutanlara ertesi günü görev verilmez' ifadesi yer almasına rağmen başhekimlere kurumda hizmetin aksamaması gerekçeleriyle nöbet ertesi dinlenmesi gereken hekimi mesaiye devam ettirme yetkisi verilmiştir. Asistan hekimlerin çoğunun aylık nöbet süresi 130 saati aşmasına rağmen 130 saati aşan nöbet ücretleri yine mevzuata göre ödenememektedir. Nöbet sonrası izin kullanabilenlere ise nöbet ücreti ödenmemektedir. 'Nöbet ücreti' ile 'nöbet ertesi izin' taleplerinin de karşıt talepler olarak düzenlendiği mevcut sistemde hekimin ya dinlenme hakkından ya da emeğinden vazgeçmesi isteniyor."
Eğitim geri planda
Dr. Merve Yıldırım, asistan hekimliğin temelde bir sağlık hizmeti değil eğitim süreci olduğunu ifade ederken, "Sürecin sonunda asistan hekimden kendi branşının yeterliliğini sağlaması ve bir uzman hekim olarak mesleğini layıkıyla yerine getirmesi beklenir. Bunun mümkün olması için bu süreçte asistan hekimlerin aldığı eğitimin nitelikli olması şarttır. Performans sistemi ve kışkırtılmış sağlık talebi nedeniyle asistan hekimler sağlık hizmeti için bir iş gücü yığını olarak görülüyor, eğitimi geri plana atılıyor. Polikliniklerde eğitici yönlendirmesi ve denetimi olmadan hasta muayenesi yapmak, konsültasyon hizmeti vermek zorunda kalıyor. Bu durum hem eğitimin hem de sağlık hizmeti kalitesinin düşmesine neden oluyor" dedi.
Sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak zaman bulamadıklarına işaret eden Dr. Yıldırım, bunun da "tükenmişlik sendromu"yla sonuçlandığını söyledi. Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
Huzurlu çalışma ortamı yok
"Hiyerarşik ilişkiler mobbinge neden olabilmektedir. Sağlık ortamında kıdem ve usta-çırak ilişkisi Hipokrat’tan beri bilinen, tıp eğitimi ve uygulamasının en önemli temellerinden biridir. Ancak bazı durumlarda bu ilişki asistan aleyhine işleyerek iş bölümü, akademik ve uygulamalı eğitim süreçlerinde mobbing olarak karşımıza çıkıyor. Mobbingi bildirmek ve şikâyet etmek isteyen asistan hekimler eğitim alamama, huzurlu bir çalışma ortamında çalışamama gibi tehditlere maruz kalıyor. Bu durum mesleğinin henüz başında olan hekimin motivasyonunu kırıp, yalnızlığa, çaresizliğe veya istifaya sürüklüyor.
Çığlığımızı duyun
Pandemi süreciyle beraber asistan hekimler için tüm bu sorunlar katlanarak arttı. Pandemi servislerinde, polikliniklerde, acil servislerde, filyasyonda, laboratuvarda yani pandemi ile mücadelenin her alanında özveri ile görev almamıza rağmen artan iş yükü, ihmal edilen uzmanlık eğitimi, ücret adaletsizliği ve artan mobbing ile karşılaştık.
Bizler sayısı 30 bini bulan asistan hekimler olarak; çığlığa dönüşen sorunlarımızın duyulmasını, nöbet sayılarının insani sınırlara çekilmesini, koşulsuz nöbet ertesi izni verilmesini, eğitim sürecimizin performans sistemine kurban edilmemesini, sağlıkta mobbingin son bulmasını, bu konuda bütün meslektaşlarımızın üzerine düşen görevi yerine getirmesini, mobbinge karşı şikâyet, denetleme ve cezalandırma mekanizmalarının uygulamaya sokulmasını, tıp eğitimini yaralayan üniversite özerkliğine müdahale ve sözleşme dayatılmasından derhal vazgeçilmesini, pandemi görevlendirmelerinin adil bir şekilde yapılmasını, bütün hekimlerin insani çalışma şartlarına sahip olmasını, hak ettikleri emekliliğe yansıyan performansa dayanmayan ücret almasını talep ediyoruz."
(ANKA)