ERSAN ATAR
Anayasa Mahkemesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1993-1996 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin simgelerinden biri olan “Nezir Tekçi Davası”nda etkili bir yargılama yapılmadığına karar verdi. Yüksek Mahkeme, mayın üzerine oturtularak askerler tarafından öldürüldüğü bilinen çoban Nezir Tekçi’nin ölümü ile ilgili “Yüksekova Davası”nın yeniden görülmesi gerektiğine hükmetti.
Nezir Tekçi, çobanlık yaparken Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağla Yukarı Ölçek Mezrası’nda 28 Nisan 1995’te operasyona giden askerler tarafından koyunlarını otlatırken gözaltına alındıktan sonra kaybedildi. O dönemde yüzbaşı olan emekli Albay Ali Osman Akın ve yine o dönemde teğmen olan emekli Yarbay Kemal Alkan tarafından mayın üzerine oturtularak öldürüldüğü bilinen Tekçi’nin ölümü önce askeri savcılık tarafından soruşturuldu ve kısa süre sonra takipsizlik kararı verildi. 2010 yılında, Yunus Şahin isimli bir tanık, kendisinin askerlik yaptığı sırada, yerel kıyafetler giydikleri için terörist denilerek birçok kişinin gözaltına alındığını, bunlardan Nezir Tekçi’nin öldürüldüğünü anlattı. Yunus Şahin ifadesinde, Ali Osman Akın’ın Nezir Tekçi’yi önce, operasyona katılan askerlere öldürtmek istediğini, askerlerin bunu kabul etmediğini, bunun üzerine Kemal Alkan’ın ateş ettiğini bir süre sonra da mayın patlaması duyduklarını, bu patlama sırasında Nezir Tekçi’nin kıyafetlerinin havaya uçuştuğunu, sonra da Tekçi’nin gövdesinden ayrılmış başını askerlere gösterdiğini anlattı. Bu ifadeyle yeniden açılan soruşturma, askeri savcılık ve dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılıkları arasında gitti – geldi. Sonunda Emekli Albay Ali Osman Akın ile Yarbay Kemal Alkan hakkında “canavarca hisle kasten öldürme” suçundan Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Güvenlik gerekçesiyle Eskişehir’de görülen dava sırasında, o dönemde askerlik görevini yapan tanıklar dinlendi. Bu tanıklardan da pek çoğu Nezir Tekçi’nin mayın patlatılarak öldürüldüğü yönünde ifadeler verdi ancak Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, bu tanık anlatımlarını, “cezalandırmaya yeterli delil” olarak kabul etmeyip, 2015 yılında sanıkların beraatine hükmetti.
Nezir Tekçi’nin ailesi, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun olmadığı dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de başvurmuş, AİHM Türkiye’yi 90 bin Euro tazminata mahkum etmişti.
İşte Anayasa Mahkemesi’nin tespit ettiği 5 ihlal nedeni
Nezir Tekçi’nin babası Halit Tekçi ve kardeşleri beraat kararının kesinleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan yeniden yargılama sürecinden de sonuç alamayınca bu kez bireysel başvuru yolu açılınca Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi Nezir Tekçi’nin babası Halit Tekçi ve kardeşlerinin başvurusu sonuçlandırdı. Yüksek Mahkeme, Nezir Tekçi’nin ölümüyle ilgili soruşturma ve yargılama aşamasında birçok usul eksikliği belirledi. Mahkeme’nin “ihlal kararı” belirtilen eksiklikler özetle şu başlıklar altında toplandı:
1- Olayın gerçekleştiği tarihlerde bölgede görev yapan diğer askeri birliklerin tespit edilerek bu birliklerde görev yapan kişilerin beyanlarının alınmaması olması.
2- Olayı gördüğü belirtilen bir uzman çavuşun ifadesine başvurulmamış olması
3- Nezir Tekçi’nin öldüğü 1995 yılının Nisan ve Mayıs aylarında olayın yaşandığı Aşağı Ölçek ve Yukarı Ölçek köyleri çevresinde görev yapan askerlerin silahlarının seri numaralarının tespit edilmemesi ve bunların bulunan boş kovanlarla karşılaştırılması.
4- Keşif sırasında bulunan bez parçasının Nezir Tekçi’ye ait kıyafetin bir parçası olup olmadığına yönelik biyolojik bir araştırma yapılmamış olması.
5- Nezir Tekçi’nin gömüldüğünü belirten tanıklara Tekçi’nin mezarının yerini gösterip gösteremeyeceklerinin sorulmamış olması.
“Yeniden yargılama yapılsın”
Anayasa Mahkemesi, hak ihlaline neden olan eksiklikleri sıraladıktan sonra bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılabileceğini tartıştı. Yüksek Mahkeme, Nezir Tekçi’nin babası ve kardeşlerine 90 bin TL tazminat ödenmesine hükmederken bu tazminatın ihlali ortadan kaldırmayacağına karar verdi. Mahkeme bu nedenle yargılamanın yenilenmesi gerektiğine hükmetti. Kararın gerekçesinde bu durum özetle şöyle aktarıldı:
“İncelenen başvuruda, başvuruya konu ceza yargılamasındaki bazı eksiklikler nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlal, etkisiz yürütülen yargılama sonucunda verilen mahkeme kararından kaynaklanmaktadır…
Anılan eksiklikler dikkate alındığında, söz konusu ihlal tespitiyle davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı saptanmıştır… Dolayısıyla yaşam hakkının usul boyutunun ihlaline ait sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir.”
2 Yıl sonra zamanaşımı
Anayasa Mahkemesi bu gerekçelerle davanın yeniden görülmesi için dosyayı Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Dava 2 yıl içinde sonuçlanmazsa 30 yıllık zamanaşımına uğrama tehlikesi ile karşı karşıya kalacak.