Kısa Dalga - Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve birçok siyasi parti lideriyle görüşmüş ve genel başkanları 1 Temmuz'da görülecek olan duruşmaya davet etmişti.
Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, bugünkü yayımlanan "Sinan Ateş’in eşi, HDP ile hatta Kandil ile ne zaman görüşecek" başlıklı yazısında, şöyle demişti:
"Ömürleri boyu ülkücü düşmanlığı yapan CHP’ye gidip dert anlatıyorsunuz. 22 kişinin tutuklanmasını yetersiz bulup, 'Daha fazla tutuklama olsun' diyorsunuz. O zaman ben size bir öneride bulunayım. Bu işlerde çok mahirdirler.
HDP’ye gidin, onlardan yardım isteyin. Ortalığı birbirine katarlar. 'Kobani’ye niye yardım gitmiyor' diyerek, tüm Türkiye’yi ateşe verdiler. Eğer Sinan Ateş’in hayatta iken savunduğunu iddia ettiğiniz ilkelerin, sizin gözünüzde hiçbir değeri yoksa, HDP’den de yardım isteyin. Hatta bir zararı yok, Kandil’e de ziyarette bulunup azmettirici hayali katil hakkında destek talebinde bulunun."
"Cinayet, bir karanlık el tarafından sürüncemede bırakılıyor"
Ateş, sosyal hesabından yaptığı paylaşımda, Karahasanoğlu'na yanıt verdi.
"Sayın Ali İhsan Karahasanoğlu, pek hâkim olmadığınız dosya hakkında size birkaç bilgi verip yazınızdaki eksikleri gidermek isterim" diyen Ateş, şu ifadeleri kullandı:
"Öncelikle, 'Tetikçiyi Ankara’ya getirene kadar, hatta İstanbul’a geri götürene kadar hepsi içeride' demişsiniz. Fakat tetikçinin taşındığı 06 AT 5021 plakalı tahsisli araçtan bahsetmemişsiniz. Belki de bu detayı size söylememişlerdir.
Sonra şöyle devam etmişsiniz: 'Kim bilir belki de cinayetin gerçek azmettiricileri, bu olay üzerinden oluşturacakları algı operasyonlarını yürütmek için, bugün yaşadığımız gelişmeleri de önceden planlamışlar, yazmışlardır.' Ancak hemen ardından -kendi kendinizi yalanlamak pahasına- azmettiricinin belli olduğunu bizim hayalî bir azmettirici ürettiğimizi söylemişsiniz. Ben kocama karşı gerçekleştirilen bu menfur cinayetin azmettiricilerinin kimler olduğunu savcılıkla da kamuoyuyla da paylaştım. Siz duymamışsınız. Dosyası ayrılan 17 kişiye bakın. İsimlerini orada bulabilirsiniz.
Soruyorum size Ali İhsan Karahasanoğlu: Tolgahan Demirbaş nasıl bir azmettiricidir ki –yine iddianamedeki delillere dayanarak konuşuyorum- Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’dan bu alçak suikastin hazırlık aşamasında Sinan Ateş hakkında bilgi toplaması için sürekli talimat alıyor.
Yazınızın devamında elimizde bir belge olmadığını ima etmiş, eğer elimizde bir belge varsa neden savcılığa vermediğimizi sorgulamışsınız. Burada da bilgisizliğiniz ön plana çıkmış. Çünkü biz dosyadaki delillerin, ifadelerin neden iddianameye girmediğini, 17 kişinin soruşturmasının hangi sebeple bu iddianameden ayrıldığını, bütün delillerin niçin tek bir çatı altında toplanmadığını, bütün şüphelilerin hangi maksatla aynı iddianamede ele alınmadığını sorguluyoruz. Yani deliller zaten savcılıkta var. Anlayacağınız o ki çoktan çözülmüş bir cinayet, bir karanlık el tarafından sürüncemede bırakılarak zaman kazanılmaya çalışılıyor.
"Siz de ona bir ayva ısmarlayın"
Ardından 'Acılı eş, ülkücü düşmanlarına ziyaretlerde bulunuyor onlarla görüşmeler yapıyor' sözlerinizin Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef almadığını varsayıyor, buna ilişkin bir yorum yapmıyorum. Ama size şunu sormadan da geçemiyorum: Ne yapayım. Bir başsağlığı dilemeyenlerin, kocamı katledenlerin kapısına mı gideyim? Ki siz de yazınızda, şu anda tutuklu bulunan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılarının, MHP yöneticisinin, MHP milletvekili adayının hükmünü 'Bu suça karışanların hepsi içeride' diyerek vermişsiniz.
Kaleme aldığınız yazıda kendinizle sürekli çelişmiş, bir satır önce söylediğinizi bir satır sonra yalanlamışsınız. Bunun sebebinin olay hakkında bilgi sahibi olmamanız olduğunu düşünüyorum. Keşke bu alçak suikastin öncesine ve sonrasına ilişkin biraz daha bilgi toplayıp yazınızı öyle kaleme alsaydınız. Bu sizin için daha doğru, daha hakkaniyetli olurdu.
Yazınızı da şu şekilde noktalamışsınız: Bu CHP, bu Cumhuriyet gazetesi, bu Birgün gazetesi… Sinan Ateş’in acılı eşinin sözlerini manşete taşıyorlarsa. Acılı eş kendisine sormalı: 'Ben nerede hata yapıyorum?'
Hayır, ben şunu soruyorum: Sinan’ın ömrünü verdiği davayı güden medya kuruluşları neden bu alçak suikastin aydınlanması için çaba harcamıyor? Neden Sinan, hiç öldürülmemiş gibi davranıyor?
Yazdıklarımı okumayı bitirdiyseniz size bu ısmarlama yazıyı her kim kaleme aldırdıysa siz de ona bir ayva ısmarlayın. Damağı tadına alışsın." (Haber Merkezi)