Tiyatro Dergisi’nden Pınar Çekirge, Ayşe Gruda için kaleme aldığı yazıda, “Tiyatroda bir ömür. Üstelik her anı, zamanı ‘gelip geçiciliğe, popüler olan’a çok aldırmadan yaşanmış, hep çalışılmış, ‘tiyatro hayat tarzı’ olmuş. ‘Ben kısaca ve sadece oyuncuyum’ demiş ve bir oyuncu gibi yaşamış onca seneyi. Onuruyla, duruşuyla. Eğilip kırılmadan. Muhalifti. Her gerçek sanatçı gibi muhalifti Ayşen Gruda. İlkelerinin cesur bir savaşçısıydı her şeyden önce. Hem de sonuna kadar. Onun başkaldırısı, günlük yaşamına sirayet etmiş, asla sanatçı kimliğimden ödün vermeden başı dik, alnı ak yoluna devam etmişti. Üstelik dikensiz gül bahçelerinden geçen bir yol değildi bu. Nice düşbozumu, yalnızlıktan çıkıp gelmişti. Yedeğinde hüzün, direniş, acı, umut vardı. Evet, umut. Gözpınarlarına mühürlenmiş bir umut bu. Gölgesiz, taptaze” diyor.
Ayşen Gruda’nın tiyatro serüveni, lisedeyken babasının vefatıyla, ailesine destek olmak için okulu bırakmasıyla başlıyor. Ayşen Gruda, ablası Ayten Erman’ın sahne aldığı Tevhid Bilge Tiyatrosu’ndaki ilk oyununu şöyle anlatmıştı:
“Tiyatroda hizmetçi kız rolü için oyuncu arıyorlarmış, ablam da benim oynayabileceğimi söylemiş (…) Öyle küçük yaşlarda tiyatrocu olmayı kafasına koyanlardan değildim. Ama mukallit bir çocuktum, komik şeyleri görürdüm. İyi gözlemciydim. Tevhid Bilge Tiyatrosu turne tiyatrosuydu. Çocuk yaşımdaydım, annemden ilk kez ayrılmışım, hiç tanımadığım bir ortamdaydım. İlk oyun Çorlu’da. Şuursuz bir şekilde sahneye çıktım. Dört beş laf ettim, bir kıyamet, bir alkış koptu. Ben hiç üzerime alınmadım. Oyun bitti, dışarı çıktık, Tevhid Bilge, Müşerref Çapın ve diğer oyuncular bana sarıldılar öptüler, ‘Aferin’ dediler. O günden sonra mecburiyetten tiyatrocu olmuştum.”
Gruda, sonrasında Avni Dilligil, Muammer Karaca Tiyatroları, Devekuşu Kabare, Egemen Bostancı’nın Şan Tiyatrosu müzikalleri, Levent Kırca Tiyatrosu’nda sahne aldı.O dönemler için “Tevhid Bilge Tiyatrosunda esnaflığı öğrenmiştim, Avni Dilligil Tiyatrosu’nda akademik oyunculuğu. Ben usta çırak ilişkisiyle yetişmiş alaylı oyuncuyum” demişti.
Komedyenliğini ise şöyle anlatmıştı: “Anlamıyorum yani, komiklik başka bir şey, komedyenlik başka. Komik duruma düşmek ise bambaşka! Ben komedyenim. Komedyen her rolü oynar.”
Güzellik Yarışmaları’nın ele alındığı bir parodiyle şöhret olmasının ardından Adile Naşit’in önerisiyle Ertem Eğilmez’e giden Ayşen Gruda, Hababam Sınıfı’nda da rol aldı. Sonrasında sinem ve tiyatroda başarılar ardı ardına geldi.
Ajda Pekkan, Erol Evgin, Sezen Aksu, Emel Sayın, Nükhet Duru’lu müzikal gösterilerde de yer alan Ayşen Gruda, o kabarelerden birini şöyle anlatmıştı:
“Yıllar önce ‘Sezen Aksu Aile Gazinosu’ adlı bir kabarede oynuyoruz. Allah rahmet eylesin Altan Erbulak oyunda birkaç karakteri canlandırıyor. İçimden hep Altan’a bir şey demek geçiyor ama ne söylemem gerektiğini bulamıyorum. Sabahlara kadar düşünüyorum. Altan, kırmızı ceketli, beyaz gömlekli bir kostüm giyiyor ve papyon takıyor. O zamanlar Marlboro sigarası da çok moda. Bir gece yine oyun oynuyoruz, Altan final antresini yaptı, hesap pusulasını getirdi, ‘Ha geldi yine kısa Marlboro’ dedim ve o sahne dakikalarca alkışlandı.” (Kısa Dalga)