Burcu Karakaş
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtüsünü yasal güvenceye almak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) teklif sunacaklarını açıklamasının ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Açıklamanın ardından CHP, "Kadınların Yürüttükleri Mesleğin İcrası Kapsamındaki Kılık ve Kıyafeti Giymek Dışında Herhangi Bir Zorlamaya Tabi Tutulamaması Hakkında Kanun Teklifi"ni Salı günü Meclis Başkanlığı'na sundu. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtı ise "Gelin, çözümü yasa değil, Anayasa düzeyinde sağlayalım" oldu. Kadınların giyiminin yine siyasetin gündemi olması ve erkek siyasetçiler tarafından tartışılması hakkında kadınlara ne düşündüklerini sorduk.
Müslüman feminist aktivist Zeynep Duygu Ağbayır, Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü teklifinin muhafazakâr seçmende karşılığı olduğu kanaatinde. AKP'nin iktidarına işaret eden Ağbayır "Keşke 20 yılın sonunda bu konuşmaları yapıyor olmasaydık. Yirmi yılda sıradanlaşmış olmalıydı" diyor.
Yakın zamanda başörtüsü takmayı bıraktığını söyleyen Ağbayır, diğer yandan "Başörtüsü örtmeye zorlanan birçok kadın da biliyoruz. Gönüllü örtmek isteyenler de var, ailelerin kızlarının okula gidebilmesi için bunu pazarlık meselesi haline getirmesi nedeniyle takanlar da. Biz aslında bunları tartışmalıydık. Bunları konuşabilecek noktaya gelmeliydik" diye ekliyor.
Karaca: Daha kalıcı adımlara ihtiyaç var
CHP'nin Meclis'e sunduğu teklifte, "Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz" ifadeleri yer aldı.
Gazeteci Nihal Bengisu Karaca, Kılıçdaroğlu'nun çıkışını, CHP'nin toplumun çoğunluğunu ilgilendiren konularda ana akım siyaset yapmaya başlaması olarak yorumluyor. Meclis'e sunulan teklifi değerlendirirken, "Elbette başörtüsü sorunu çözülmedi' demiyoruz ama endişeler var çünkü bu endişeleri diri tutan şeyler halen yaşanıyor" diyor. Karaca, başörtüsü tartışmaları konusunda "bunun sadece muhafazakârların sorunu olmadığı noktasında" bir zihniyet değişimi yaşanması gerektiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
"Daha önce yasak uygulanırken de bir yasaya referansla uygulanmıyordu. Mesnetsiz yönetmeliklerle ya da bir iş yerinde bir amirin emriyle uygulanıyordu. Dolayısıyla tekrar oraya dönmemek için daha kalıcı adımlara ihtiyaç var. Birileri rahatsız olabilir ama önemli olan bazı hak ve özgürlüklerin siyasi partilerin kazanmasına ve oy elde etmelerine bağlanmaması."
"Kadınların ne giyeceği eril siyasetin konusu olmaktan çıkmalı"
Kadın hakları savunucusu Özgül Kaptan ise teklifin oldukça zamansız ve yanlış bir şekilde ortaya atıldığı kanaatinde.
"Kadınların ne giyeceği, tayt mı giyecek, başını mı örtecek, kısa etek mi giyecek konusunun eril siyasetin konusu olmaktan artık sonsuza kadar çıkması lazım. Ama bunun yasal güvencesi var. Laik hukuk zemininde eşitliği garantileyen yasalarımız yeterince güçlü, mesele uygulama. Bunların daha eşitlikçi hale getirilmesinin koşullarının yaratılması gerekiyor. 'Kadınların ne giydiğine siyasetin karışmamasını sağlayacak eşitlikçi politikaları uygulayalım' denseydi toplumun her kesiminden kadın alacağı mesajı alırdı."
Zeynep Duygu Ağbayır'a göre de, Müslüman kadınlar başörtüsünün siyasi malzeme olmasından sıkılmış durumda. Diğer yandan, muhafazakâr kesim için başörtüsü meselesinin gündem olmaktan çıkmadığını da dile getiriyor.
"Bizim gündemimizde ekonomik meseleler, ayrımcılıklar olabilir ama başörtüsü bu toplumun çocuklarının, ailelerin hep gündeminde."
"Tartışmaların Anayasa'ya gelmesi kaygı verici"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Çözümü Anayasa düzeyinde sağlayalım" sözleri, başörtüsünün anayasaya alınıp alınmaması gerektiği konusunda da bir tartışma başlattı.
Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Özgül Kaptan, başörtüsü teklifiyle başlayan tartışmanın Anayasa'ya gelmesini son derece kaygı verici bulduklarını söylüyor. "Çünkü biz bu koşullarda anayasanın görüşülemeyeceğini, tartışılamayacağını çok net olarak görüyoruz" diyor.
Zeynep Duygu Ağbayır ise Anayasa tartışmasının ve başörtüsüne verilecek anayasal güvencenin sonuçlarının hukukçular tarafından değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.