Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Güçlü bir iktidar istendi neden, altyapısı hazırlanmış projelerin hayata geçirilmesi için güçlü bir iktidara ihtiyaç vardı. Altyapısı hazır olan projeler kimlerin projesi hiç milli ve yerli projeler değil. Ne bunlar? Türkiye’de tarımın bitirilmesi, genç kuşağın beyin göçü adı altında yurtdışına gitmesi, medyanın baskılanması, demokrasinin baskılanması, askeriyenin güçsüzleştirilmesi, toprak paylaşımına açık bir ortam oluşturulması” dedi.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, sosyal medya hesabında “Kötü senaryonun kötü oyuncularıyla vedalaşma vakti” notuyla bir video yayınladı. Baş, Türkiye tarihini 1950’de doğmuş bir çocuk üzerinden anlatarak yaşanan zorluklara dikkat çekti. Baş’ın konuşması şöyle:
"Türkiye'de vatandaşa nefes aldırılmalı"
“1950 yılında doğdun, 10 yaşına geldin. Yıl 1960 darbe olmuş. Ondan sonra normalleşiyorum diyorsun, 66’larda, 67’lerde Türkiye’de bir sürü iç karışıklık, bundan sonra 70’lere gelindiğinde bir darbe girişimi, darbe girişimiyle birlikte asılan Deniz Gezmiş’in de içinde olduğu gençler… Tam bu düzeldi, toparlandı derken yıl 74 oluyor Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapıyoruz, kesinlikle doğru bir harekat ama sana ambargo uygulanıyor, ‘şu kuyrukları, bu kuyrukları’ anlattıkları ambargo sürecinde yaşananlar. Tam ‘oradan çıktım kendimi toparladım’ diyorsun. Sen 30 yaşına geldiğinden 80 darbesi oluyor. Muhtemelen o yaşlarda ya sağ ya sol görüşe zaten dahilsin, oradan kurtuldum diyorsun 90’lara yaklaştığında Türkiye’de bir terör belası. Sokağa rahatça çıkamadığın bir ortam. Her an her yerde bir şey patlayabilir ve böyle bir geçmişin var. Böyle bir hayat yaşantısı. Türkiye’de vatandaşa nefes aldırılmadı.
"Hiç milli ve yerli projeler değil"
Güçlü bir iktidar istendi neden, altyapısı hazırlanmış projelerin hayata geçirilmesi için güçlü bir iktidara ihtiyaç vardı. Altyapısı hazır olan projeler kimlerin projesi hiç milli ve yerli projeler değil. Ne bunlar? Türkiye’de tarımın bitirilmesi, genç kuşağın beyin göçü adı altında yurtdışına gitmesi, medyanın baskılanması, demokrasinin baskılanması, askeriyenin güçsüzleştirilmesi, toprak paylaşımına açık bir ortam oluşturulması.
Milletin topyekun oy verdiği güçlü gördüğü bir figürün bunları hayata geçirmesi lazım. 1955, 1960’larda bu ülkede yakalanan ajan sayısı, o günün teknolojisini düşün, yakalanan ajan sayısı bugün yakalananın on katı. Bugün normalde çok daha fazla tespit etmen gerekmiyor mu? Ama plan o gün işliyordu, plan o gün yapılıyordu, o gün daha çok ihtiyaç vardı. Bugün neye döndü? Adam içerde zaten, adam senin oy verdiğin, Meclis’e gönderdiğin adam. Şu anda 20 yıldır bunu yaşamıyorsun ama ne yaşıyorsun altyapısı yapılmış, hikayesi yazılmış, senaryosu geçerli, yönetmeni belli filmin oynanması gerekiyor.” (ANKA)