Burhan Şeşen:  Hayatına kıymayı düşünen duayen sanatçılar var

Kısa Dalga Kontrast programında, pandemi nedeniyle durma noktasına gelen müzik sektörünü, çaresizlik içinde çıkış yolu arayan müzisyenleri ve müzisyen intiharlarını ele alıyoruz. Müziğe yıllarını vermiş usta isimler, bir yıl boyunca geçimlerini nasıl sağlayabildiklerini, içinde bulundukları ekonomik sarmalı anlatıyor.

Pandemi boyunca üzerinde kara bulutların dolaştığı sektörlerin başında, müzik ve eğlence piyasası var. Salgınla mücadele kapsamında, özellikle konser salonları ve gösteri merkezlerinin faaliyetleri durdurulunca, geçimini sadece bu işten sağlayan binlerce sahne emekçisi, hayatlarının en ağır sınavını vermeye başladı.

Resmi rakamlar, 50 bin müzisyenin işsiz kaldığını söylese de bu sayının daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Hele de kayıtsız çalışanlar düşünüldüğünde. Son aylarda birbirini ardına gelen müzisyen intiharları ise, işsizliğin yarattığı psikolojik yıkımın da ne denli ciddi olduğunu gösteriyor. Müzik meslek örgütleri, kendilerine ulaşan bilgiler doğrultusunda, 102 müzisyenin intihar ettiğini doğruluyor ancak ne yazık ki sayının daha yüksek olabileceği endişesi taşıyorlar.

Kiralarını, faturalarını ödeyebilmek, dahası gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için müzik aletini dahi satmak zorunda kalan, meslek değiştiren, daha ucuz şehirlere taşınan müzik emekçileri, “artık dayanacak gücümüz kalmadı” diye seslerini duyurmaya çalışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müzisyenlere yönelik başlattığı 3 aylık 1000 TL’lik ödemesi gecikmiş ve yetersiz olsa da pozitif bir adım. Ancak onlar, kendileri ve sektör için kalıcı çözümler, gerçekçi politik yaklaşımlar üretilmesini bekliyorlar.

Kısa Dalga Kontrast programında, pandemi nedeniyle durma noktasına gelen müzik sektörünü, çaresizlik içinde çıkış yolu arayan müzisyenleri ve müzisyen intiharlarını ele alıyoruz. Müziğe yıllarını vermiş usta isimler, bir yıl boyunca geçimlerini nasıl sağlayabildiklerini, içinde bulundukları ekonomik sarmalı anlatıyor. 

Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYORBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Şeşen, dikkate alınması gereken önemli bir vurgu yapıyor: “Etrafımda intihar aşamasına gelen çok kişi var”. Giderlerini kısmak için İstanbul’dan küçük bir şehre taşınan Halk Müziği sanatçısı Nilüfer Sarıtaş da, yaşadığı ruhsal çöküntüyü “ ‘Ne anlamı var ki yaşamın’ dediğim çok zaman oldu!” diye anlatıyor.  Udi Burak Özdemir ise maddi kaybından bahsediyor: “Bir yıldır tüm birikimimi harcadım. Şu an cebimdeki parayı söyleyemeye dahi utanırım.”

 

Pandemi sektördeki 400 bin kişiyi etkiledi

MÜYOBİR Yönetim Kurulu Başkanı müzisyen Burhan Şeşen’e göre, sadece sahne sanatçıları değil, sektöre dâhil yüz binlerce kişi ekonomik olarak büyük yara aldı. Bu rakamı 400 bin olarak ifade ediyor.

“Özellikle canlı müzik sektörü, tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. Telif sektörü biraz daha yürüdü çünkü şarkılarımız televizyonlarda, radyolarda çaldı ama konser sektörü; konser mekanları, ses ışık sistemleri, rodiler, müzisyenler olarak baktığınızda geniş bir sektör. Ulaşımından güvenliğine, konaklamasına kadar. Kabaca hesabıma göre 400 bin kişi etkilendi. Pandeminin ilk döneminden itibaren hiçbir zaman müzik sektörünün adı anılmadı. Hep sinemadan, tiyatrodan bahsedildi.

 İşsiz müzisyen sayısı 50 binin üzerinde

 “Türkiye'de şu anda 52 bin 500 kayıtlı müzisyen var. O da son Kültür Bakanlığı’nın yaptığı destekle. Ancak kayıtlı müzisyenlere para yardımı yapılabileceği için 37 bin 500 müzisyeni hemen hemen kayıt altına aldık ve onun dışında da zaten 20 bin civarında meslek birliklerinin toplam bir üye sayısı vardı. İşsiz müzisyen rakamının 50 binin daha üstünde olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar çok zor durumda. Enstrümanlarını satma aşamasındalar. Enstrümanla bir müzisyenin çok doğal, duygusal bir bağı vardır. Bir mal, eşya gibi bakmamak gerekir.  Ben 17 yaşındayken Kapalıçarşı'da bir kürkçü dükkanından aldım ilk gitarımı. Onun parayla, pulla karşılığı yok. Müzisyenler bu duruma geldi. Sebebi sosyal devlet olmamak, bir kültür politikasının olmaması.”

 Hayatına kıymayı düşünen duayen sanatçılar var

 İntihar eden müzisyen sayısını doğrulatmaya çalıştığını ancak net bir bilgiye ulaşamadığını  söyleyen Şeşen, etrafında intihar aşamasına gelen çok müzisyen olduğuna vurgu yapıyor.

“102 müzisyenin intihar ettiğini, sayıyı birkaç yerden doğrulamaya çalıştık ama ne yazık ki kayıtlı olmadıkları doğrulamak mümkün değil. Bazı bakanlıklara da sorduk ama kimseden somut cevap alamadık. Ama inanın o aşamaya gelen çok insan var, çok tanıdık isimler var.  Torununa köfte yapmadığı için hayatına kıymayı düşünen duayen sanatçılar var.  Yakınımda olan isimler. Bunları söylediğimizde insanlara palavra gibi geliyor. Sanki müzisyenler havayla suyla yaşayan canlılar gibi.  Hepimiz faturalarımızı, ev kiralarımızı, çocukların okul taksitini ödemeye çalışıyoruz. Devlet hemen hemen hiç yardımda bulunmadı. Son 1000’er liralık Kültür Bakanlığı desteğini saymazsak.  Ne faturalarımızda ötelenme oldu, ne borçlarımıza af geldi.  Sanki bizim için hayat normal şekilde devam ediyor gibi. Hatırlanmayan bir şey var. Bir senedir işsiziz. Bütün performans mekanları ve emekçi arkadaşlarımız işsiz. Sadece devletten de değil, büyük holdinglerden de destek bekliyorum.”

 

“Ben de sınırdayım uyuyamıyorum”

 

Usta sanatçı, “Son zamanlarda artık benim de psikolojim iyi değil” diyor ve ekliyor:

“İlk dönemler çok kötü değildim. Son zamanlarda hele de arka arkaya arkadaşlarımızı kaybetmemizle, resmen son sınırdayım. Normalde sakin, duygularını bastırmayı bilen bir adamım ama çaresizlik, mantıksızlık karşısında zorlanıyorum. Sabaha kadar süren büyük bir uykusuzluk var, yani uyku ilaçları almama rağmen. Çünkü sürekli kafamda düşünceler var”

 Binlerce kişinin katıldığı kongreler yapılırken bizim suçumuz ne!

 Şeşen, gerekli tedbirler alındığında konserlerin yapılabileceğinin altını çiziyor:

“Hijyen koşulları, mesafe sağlandığında konserlerin, en azından çok büyük olmayan etkinliklerin yapılması taraftarıyım. Meslek birliği olarak hem Valiliğe hem Hıfzıssıhha ‘ya sorduk kimseden cevap alamadık. Bir tarafta on binlerce kişinin katıldığı parti kongreleri, toplantıları olurken bizim suçumuz ne? Valilikler neye göre bu kararları veriyorlar. Burada vahim bir durum var.”

 Müzik camiası eylem lafından bile korkuyor

 “Çözüm için bizim sendikalaşmamız lazım. Örgütlü mücadele içerisine girmemiz lazım ki, bakanlığın devletin karşısında dik durabilelim. Eğer bundan önceki dönemlerinde maçlar, diziler, reklamlar, sinemalar, tiyatrolar devam ederken sadece müzik yasaklandığı zaman sesimizi duyurabilseydik, örgütlü olabilseydik, zaten bu hallere gelmezdik. Müzik camiası ne yazık ki örgütlü olmaktan çok uzak, ortak hareket etme kültürünü bilmiyor. Her koyun kendi bacağından asılır mantığıyla hiçbir zaman ulusal bir harekete katılmak düşüncesinde değiller. Eylem lafından bile korkuyorlar.” 

 

Cebimdeki parayı söylemeye utanırım

 Ud sanatçısı Burak Özdemir de, pandemi nedeniyle içinde bulunduğu ekonomik çöküşten, hayatına olan etkilerinden bahsediyor:

“Bu süreçte, var olan birikimlerimin tamamını kullandım. Bankada olan paralar kullanıldı artık birikim de kalmadı. Cebimdeki parayı hesaplamaya kalksam, ne kadar para çıkar inanın söylemeye utanırım. Herkes zor durumda. Bazı arkadaşlarımız, kurye sisteminin gelişmesi nedeniyle moto-kuryelik yapmaya başladı. Durumu anlatabilmek için şu örneği de vermek isterim. Konservatuara girdiğim yıl okulumda bir hocamız, büyüğümüz vardı. O hocam benden borç para istedi. Yani 60 yaşında bir adamın benden 50 TL borç para istemesi boyutu gösteriyor. Parayı verirken de utandım, bunu teklif ettiği zaman karşısında olmaktan dolayı da utandım. Keşke büyük bir para isteseydi o daha makbul bir şey olurdu. Psikolojik olarak da sağlıklı olduğumuz söylenemez. Biz bunu insanlara anlatmaya çalıştığımız zaman, bize şu cevap geliyor. ‘Kardeşim bu dönemde herkes aynı durumda.’ Doğru herkes aynı durumda ama Türkiye'de maalesef hiçbir hakka sahip olmayan tek meslek grubu belki de sanatçılardır.’

 

Bakanlığın desteğini reddettim çünkü…

 Bakanlığın verdiği 1000 TL’lik desteği almayı reddettiğini söylüyor Özdemir. Nedenine gelince, şu açıklamayı getiriyor:

“Kültür Bakanlığı'ndan sanatçılara Ocak, Şubat, Mart ayı için yardım yapılacağı söylendi.

Ama diyor ki, ‘ Bana bir video gönder. Ben o gönderdiğin videoya bakacağım. Senin sanatçı olup olmadığına karar vereceğim. Eğer buna karar verirsem aylık 1000 TL yardım yapacağım.’ Açıkçası bunu aşağılayıcı buldum. Video göndermedim, beni değerlendirecek kurum meslek birlikleri olmamalı. Yani benim zaten sanatçılığım tescil edilmiş. 35 senelik müzisyenim, yaşım 46. Konservatuvar mezunuyum, kaldı ki devlete çalışmışım. 7 yıl TRT’de çalıştım. Hiçbir albümde, herhangi bir prodüksiyonda adımız geçmiyor. Bu yüzden de meslek birliklerine üye değiliz. Biz günlüğü 250 -300 liraya sahneye çıkmak zorunda kalıp, 5 saat boyunca sahnede kalan ve bunun karşılığında sigortası,  emekliliği olmayan hayatın hiçbir alanında sosyal güvencesi olmayan insanlarız. Evet bu dönem hepimiz için zorlayıcı bir dönem. Garsonlar işten çıkartıldı, mekanlar kapatıldı. Herkesin en azından alacak bir işsizlik parası vardı, biz de o bile yok. Çünkü sosyal güvencemiz yok.”

 Borcunu ödeyemeyen müzisyenlerin enstrümanları ikinci el olarak satılıyor

 “Müzisyenler ne yazık ki enstrümanlarını satıyor. Bir müzisyen ancak daha iyisini alabilmek için satar enstrümanını. Normalde 10 bin liralık udu, şu anda 2 bin liraya satın alabilirsiniz. Çünkü evine haciz gelmiş, banka borcunu, kredi kartı borcunu ödeyememiş müzisyen arkadaşlarımızın enstrümanları, ikinci el olarak satılıyor. Türkiye’deki ünlü müzisyenler arasında enstrüman satanlar var. Bu duruma gelindi. Benim bir sanat akademim vardı. Yaklaşık 100 öğrenciye yakın kapasitesi olan bir okuldu. Şu anda bütün akademiler gibi biz de can çekişiyoruz.” 

 Arabamı sattım İstanbul’dan ayrıldım

 25 yıllık Halk Müziği sanatçısı Nilüfer Sarıtaş, daha az para harcamak için İstanbul’dan küçük bir şehre taşındı. Üstüne otomobilini satıp, bir yıl boyunca bu parayla idare etmeye çalıştı. “Ekonomik boyutundan geçtim, psikolojik olarak çok ağır bir süreç” diyor.

“Bir yıldır hiçbir şey yapmıyoruz denebilir. Elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz. Bu işten bir nevi para kazanıyordum, hayatımı devam ettirecek kadar ya da ufak tefek yatırımlar yapabilecek kadar. Şu an maalesef hiçbir şey yapamıyoruz. Bu süreçte arabamı sattım. Zaten krediyle almıştım bir dünya para ödeyerek. O para beni son iki aya kadar idare etti. Ayrıca İstanbul'dan da ayrıldım. Şehir değiştirenlerden biri de benim. Yazlığımız var babamın oturduğu, oraya geçtim. Şu an Altınoluk'ta yaşıyorum. Maddi maddi boyutunu geçtim, psikolojik boyutu gerçekten ağır. Depresyona girdim. O derece ağır etkiledi beni. Çünkü sahnede olamamak, müzik yapamamak bir işe yaramadığını hissettiriyor insana. ‘Meğer benim bir işim yokmuş, bu bir iş değilmiş. Daha doğrusu para kazanma aracı değilmiş’ diye düşündüm.”

 

Yaşamın hiçbir anlamı yok dedim

 

“İntihar eden meslektaşlarıma çok üzülüyorum, içim parçalanıyor. Çünkü biliyorum günübirlik çalışan insanlar onlar. Enstrümanlarını satanları gördüm arkadaşlarımdan. Çünkü başka çareniz yok. Çoğu zaman ben bile ‘Ne işin var ki? Artık yaşamanın hiçbir anlamı yok’ dedim. Yani psikolojik olarak yıktı beni ayrıca başka işler bulma derdine düştüm. Hayatımda hiç yapmam diyebileceğim şeyleri yapmak istedim açıkçası. Ne yapacağım kaygısı, paniği hayatınızda sıkışmış hissetmek, maddi olarak çaresiz olmak zaten psikolojik olarak da sizi derin etkiliyor. Umarım kazasız belasız çıkarız bu durumun içinde.”

 

Devletin verdiği destek komik bir rakam

 

“Evet devletin verdiği desteğini aldım çünkü bu benim hakkım. Daha da fazlası hakkım. Hatta komik bir rakam, hiç önemli değil. Kimseye kalsın istemedim açıkçası. Çok sinirliyim bu konuda. Yani ufacık da olsa almak istedim ki zaten ihtiyacım var. Hayatımızı sürdürmemiz için asla işe yaramayacak bir rakam. Acil önlem planları yapılıyor olması lazım. Biz büyük bir devletiz görünüşe göre ama bu süreçte anladık ki hiçbir gerçekliği yok. Biz müzisyenler olarak hiçbir zaman bir devlet desteği görmedik, göremeyeceğiz de bence bu gidişle. Böyle bir zamanda olmayacaksa ne zaman destek olacak müzisyenlere? Öyle çok ciddi paralar kazanmıyoruz, dışarıdaki insanlara göre.”

 

Hiçbir kurumu yanımda hissetmedim

“Ramazan gelir iş biter, okullar açılır ekonomi düşer bize yansır. Savaş olur, şehitler olur bize yansır. Yani 365 günün belki yarısını bu haberlerle geçiriyoruz. Bu ülkede bir şekilde müzik yapmamız engelleniyor, sürekli engelleniyor. Malum anlayış da zaten bunu sürekli körüklüyor. Bir şekilde bu durum işlerine geliyor açıkçası. Eğlence mekanlarının kapatılması aslında onların ekmeğine yağ sürdü. Hiçbir kurumu ve devleti yanımda hissetmedim. Hiç öyle bir duygu oluşmadı. Daha da kötüsü güvendiğimiz kurumlar vardı. Acil durumda yardım edebileceğini düşündüğüm kurumlar vardı. Meslek birliklerinin bir çözüm getirmesi gerekirdi.”

 

 HABERİMİZİN PODCASTİNİ DİNLEMEK İÇİN PLAY TUŞUNA BASINIZ

 

Araştırma Haberleri