CHP Kadıköy aday adayı Barış Antik: Murat Kurum'un kariyeri Fikirtepe

Bu hafta İstanbul'un 'kalelerinden' birinin adayı belirlenecek. 2019 seçimlerinde CHP Kadıköy'de yüzde 65.99 oranında oy aldı. Bu seneki seçimlerde hedef bu oranın üzerine çıkmak. CHP'nin aday adaylarından Barış Antik ile sohbet ettik. Antik CHP gençlik kollarından gelip, belediye meclis üyeliği yapmış bir isim. Bu kez de Kadıköy'ü yönetmeye talip olmuş... Antik Kısa Dalga 'ya projelerini anlattı.

ÇAĞRI SARI


Cumhuriyet Halk Partisi pek çok merkezde adaylarını açıkladı. Kalan il ve ilçeleri de bu hafta duyurması bekleniyor. Onlardan biri de İstanbul Kadıköy. Kulisler Kadıköy'de mevcut belediye başkanı ile devam etmeyeceği yönünde...14 aday CHP'den aday olmak için yarışıyor. Ancak CHP burada aday değil adeta belediye başkanı belirliyor. 2019 seçimlerinde CHP Kadıköy'de yüzde 65.99 oranında oy aldı... En yakın rakibi AKP 19.54'de kaldı. Yani burası bir 'kale'.

"Yerel seçim Kadıköy için bu hafta sonuçlanacak" desek abartı olmaz. Biz bu tarifimizi CHP aday adaylarından Barış Antik'e de yorumlattık. Antik, tespitin doğru olduğunu söylese de böyle tarif edilmesini çok doğru bulmadığını anlattı: "Topluma karşı bir sorumluluğum var. Buraya Ahmet'i aday yaptık. Tamam gidip Ahmet'e oy verelim değil. Kadıköylü yurttaşın particiliğe katılmasının sağlaması gerek siyasete katılmasının sağlanması gerek. Ben bunun için çalışıyorum."

Kadıköy'ün çok fazla özelliği var. Ancak bugünlerde Fikirtepe'yi de konuşmak gerek. Bu devasa kentsel dönüşüm iktidarın eline yapıştı zira. 2006 yılında başlayan proje, neredeyse AKP ile yaşıt ve halen tamamlanamadı. Neolotik çağdan kalan semt, kocaman bir beton yığınına dönüştü, yaşayanlar da şehrin başkaca yerlerine gönderildi.

Proje, ne Çevre ve Şehircilik Bakanları ne TOKİ başkanları eskitti. Her iki görevi de tüketen Murat Kurum bu kez de AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığına talip. Eğer ki CHP'den Barış Antik aday olursa, seçim sürecinde özellikle Fikirtepe üzerinden bu iki isim sık sık karşı karşıya gelebilir. Zira Barış Antik de aynı zamanda Kadıköy Belediyesi Meclis üyesi olarak, İmar Komisyonu, Deprem ve Afet Yönetimi Komisyonu ve Çevre Komisyonu Başkanlığı görevlerini sürdürmüş bir isim. Yani kent projelerine yabancı bir isim değil... Kendisi de zaten Fikirtepe'yi sorduğumuzda "Murat Kurum'un kariyeri" diye cevap veriyor.

Genç bir isim Barış Antik. CHP'nin çekirdeğinden de gelen bir isim... Hem kendisini anlattı hem Kadıköy'ü anlattı Kısa Dalga'ya.

Barış Bey belediye başkan adayları arasında en genç adaylardan birisiniz. Uzun süredir de siyasetin içindesiniz. Kısa Dalga okurlarına kendinizi anlatır mısınız?

1988 yılında doğdum. Hayatım boyunca Kadıköy’de yaşadım. Babamlar 80 öncesinde gelmişler, annem zaten Eyüplü. Bütün ilkokul, ortaokul eğitim hayatım Koşu Yolu’nda geçti. Maltepe Üniversitesine gittim. O esnada Cumhuriyet Halk Partisine üye oldum. Kadıköy gençlik kolu başkanlığı, sonra İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı yaptım. Canan Kaftancıoğlu'nun ilk döneminin yönetimindeydim. Şimdi 5 yıldır belediye meclis üyesiyim. Gezi sürecinde de SODEV yönetim kurulu üyesiydim. Aynı zamanda Sosyal Haklar Derneği üyesiyim. 18 yaşımdan beri aktif olarak siyaset yapıyorum.

Biraz Kadıköy’ü anlatır mısınız? Biz dışarıdan pek çok kişinin yaşamak istediği ama çok pahalı olan bir semt olarak biliyoruz. Cumhurbaşkanı da burada yaşayanlar için ‘kaymak tabaka’ tarifi yapmıştı.

Kadıköy’ün yoksul ve zengin mahalleleri diye bir ayrım eskiden vardı. Sosyoekonomik olarak alt gelir seviyesine sahip olan Fikirtepe, Merdivenköy kısmen 19 Mayıs’ın mahallesi bu kapsamdaydı. Ama değişmeye başladı. Bence çok ciddi bir sınıfsal kayma var. Eskiden burada yaşayanların gelir seviyesi daha yüksek olabilir ama şu anda nüfusun beşte biri 65 yaşın üstünde, emekli geliri ile yaşamaya çalışan insanlar var. Ayrıca yoğun bir nüfusun olduğunu da söylemek gerek. Yani doğru düzgün ekonomik kaynağı olmayan insanlar bunlar.

Kadıköylülerin sosyoekonomik durumu benim ailemden çok farklı değil. Benim annem, babam, emekli bir tane evleri var. Emekli maaşıyla yaşayamaya çalışıyorlar. 2019 seçimlerinden önce tanzim noktası açtı anımsarsınız. Orada sahadaydım, çoğunluğu bizim Caferağalı, Feneryolu, Göztepeli amcalar ve teyzelerdi. Yani Kadıköy İstanbul'un birçok yerine göre çok pahalı bir semt ve bu pahalılıkta yaşamaya çalışıyor insanlar.

'Mahalle temelli bir yönetişim anlayışı sağlamak şart'

Yerel yönetimler deyince, ilk aklımıza gelen şey deprem oluyor artık. Kadıköy’ün zemini eski ama bazı bölgelerde alüvyon toprak var. Binalar da eski. Siz de belediye Meclisindeki deprem alanında çalışmışsınız… Kadıköy’ü bu anlamda tanımlar mısınız. Depreme hazır olmadığını biliyoruz bu kentin…

Beş yıllık süreçte sadece imar komisyonu başkanlığı yanı sıra deprem konusunu da çalıştım. 1999 depreminde Adapazarı’ndaydım. Onun nasıl bir kaos olduğunu biliyorum. Kadıköy’ün zemini İstanbul'un diğer ilçelerine nazaran görece daha iyi. Ama üç tane dere geçiyor. Haydarpaşa'nın yanında akan bir dere var. Kurbağalıdere ve Bostancı deresi. Bu üç derenin çevresi riskli. Yapı stokumuz ise yaşlı bir yapı stoku. 1999 depreminden sonra dönüştürülen, değişen yapı oranımız, toplam yapı storumuz içinde yüzde 18. Bizim kampanyanın da temelini oluşturan, mahalle bazlı bir yönetişim anlayışı. Deprem içinde bu şart. Mahalle temelli bir yönetişim anlayışı sağlamak gerekli. Hem belediyecilik anlamında hem de yerel yöneticiliği ontolojisinden dolayı politik tarafı da var. Bu ikisini doğru bir şekilde yerleştirmek gerekiyor.

Mesela mahalle bazlı bir yönetimi anlayışı depremde çok ciddi bir avantaja sebep olur. İstanbul depremi gerçekleştiğinde, biz mahallelerimizde mahsur kalacağız. Bizim dosyalarımızda eylem planlarımız var. Şu anki mevcut belediyede de var. Bu bakanlıkta da var, kaymakamlıkta da her yerde var.

Mahallede, muhtarlıkta orada olur, çeşitli politik, siyasi, kültürel aktivasyonlar da olur ama deprem anında afetten sonra da oranın merkez olması lazım.

Örneğin Koşuyolu 12 bin 500 kişilik bir mahalle. 480 bin kişiyi idare etmek de var ama 12bin 500 kişinin kendi içinde organize olması daha kolay. Bu projenin adı KADAK. Kadıköy Deprem Affet Koordinasyon Merkezleri. Bunlar kağıt üstünde. Kadıköy belediye meclisi üyesi olarak 5 yıldır zaten üstünde çalıştığım bir proje. Şu anda da meclis gündeminde duruyor. Belediye Başkanı olduğumda uygulamaya geçeceğiz.

Sizin üzerinize çalışıp oluşturduğunuz bir proje mi bu?

Projeyi ben bulmadım, projeyi Japonlar bulmuş, yani onlar diyorlar ki yönetebilmek için bu işi lokalleştirmek lazım, yerelleştirmek lazım. Aslında bu mantıkla sadece depremi ele almıyoruz. Demokrasiyi geliştirmek için degerekli. Bizim buradaki temel meselemiz mahalleden bir yönetim anlayışı yaratmak, afet durumunda da bunun katkısı çok yüksek. Genel olarak siyasette bir merkezileşme eğilimi var.

‘Murat Kurum’un tüm kariyeri Fikirtepe… ve bugün ne halde’

Kentsel dönüşümde bir yılan hikayesine dönen Fikirtepe de sizin sınırlarınız içinde… yapamadı, dönüştüremedi iktidar orayı. Ne oldu. Son olarak hangi aşamada?

AKP iktidara geldiğinde bence neoliberal bir sınıf atlama yaşadık. Ekonomik yürütücüler bize dedi ki, “Türkiye'ye siz marka kentler yaratacaksınız. Marka kentlerden prestij caddelerine…” Erdoğan yönetimi aslında bu marka kenti İstanbul olarak belirledi. Erdoğan’ın inşaat politikasıyla daha da yoğunlaştırdık. Fikirtepe ilçemizdeki en korkunç örneği. Bence Türkiye'deki en korkunç örneği. Fikirtepe gecekondu mahallesiydi. İki üç katlı binalar vardı. Ben çok gençlik kolu başkanıyken Fikirtepe'de düğüne gittiğimi biliyorum. Sokak düğününe sünnet düğünleri olurdu, öyle bir yerdi. Ama Kadıköy’ün de en değerli yerlerinden bir tanesi. Maden olarak gördü bu bölgeyi… Oradaki inşaat rantiyerlerinin de iştahını kabarttı. Buranın dönüşümü evet lazımdı ama doğru planlanması gerekliydi. Erdoğan’ın temsil ettiği inşaat zihniyeti orayı birdenbire bir “çekim merkezi” olarak tanımladı. Yedi bin yıllık bir yer orası. Yani neolitik çağ kadar dayanan tarihi var Fikirtepe’nin. Ne yaptı, sattı… projeleri de tamamlayamadı. Murat Kurum’un bütün kariyeri Fikirtepe. Fikirtepe hikayesinin göbeğinde Kurum var…

Mahallede müteahhit görünümlü çantacılar kapı kapı gezip işte biz burayı bakanlıktan çözdük. Her birinize işte birer ikişer değil, dörder beşer daireler vereceğiz. Böylece siz de ekonomik anlamda refah içinde yaşayacaksınız diye insanları kandırdılar. Daha sonra zaten süreç çıkmaz bir duruma geldi.

Fikirtepe tarihsel olarak Bizans'tan daha eski, neolitik çağ kadar uzanan bir arkeoloji üzerinde oturuyor. Fikirtepe höyüğünde cilalı taş devrine geçmeden önceki buluntular var. Şu anda biz o arkeolojik mirasının üzerindeyiz. Şimdi bu dünyanın hiçbir medeni toplumunun kabul edilebilecek bir şey değil.

Sizin sloganınız “müşteri değil, kentli, seçmen değil, yurttaş…”

Neoliberal rüzgarın içinde politik üreten politikacılar süreci nasıl bakıyor? Aslında diyor ki, biz herkesi müşteri olarak görüyoruz. Sokakta yaşayan insanı da müşteri olarak görüyoruz. Biz kentli olmanın ne demek olduğunu, kentlerde nasıl politika yapılabileceğini ve mali müştereklerde bu nasıl ortaya çıkar? Bunun üzerine gidiyoruz.

'Gar vasfı devam etmeli'

Haydarpaşa da merak ediliyor… Bir yangın çıktı. Şu anki aşaması ne?

İstanbul Gençlik Kolları başkanıydım yangın çıktığında. Daha söndürülme devam ederken ilk basın açıklamasını biz gerçekleştirdik. Burada amaç Haydarpaşaport, bu Galataport projesi gibi bir proje. Hep gündemde olan bir projeydi. Biz bununla ilgili buradaki bütün sivil toplum örgütleriyle beraber, demiryol işçileriyle de beraber mücadele ettik ve sonuç gösterdi. Bu mücadele, gar vasfını yitirmemesine sebebiyet verdi. Onların planı şuydu: Konaklama, otel, AVM gibi bir alana çevirmek, öndeki gar yapısını da bir ara otel gibi bir şey yapmak. Yangın sonrası restorasyon çalışmaları başladı. Zorlu bir restorasyon bu ama tabi 13 yıl sürmez. Oradan geçen derenin aynı zamanda Kalkedon Limanı olduğu biliniyordu. Bölgede çok sayıda buluntu çıktı. Arkeoloji Müzesi'ne götürüldü bunlar. Çok iyi bir çalışma da yaptılar, arkeolojik anlamda. Şimdi kamuoyuna duyurulan şekilde orası gar olarak kullanmaya devam edecek.

Ama bu sivil toplumun, demokratik kitlenin, siyasi partilerin ve kent hakkı savunucularının başarısıdır. Biz de gar vasfının kesinlikle devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz

Kitap fuarı falan yapılıyordu garda…

Aykut bey döneminde… çok da keyifliydi aslında. Sonuçta bizim Kadıköy kent kültürü için çok sembolik bir alan orası. İstanbul kent kültürü için de sembolik. Ama insanın soyutlandığı bir noktaya döndü. Son aldığım bilgiye göre restorasyon bitiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu katılımcı ve toplumcu bir yerden çeşitli proje yarışmaları yaptı. Kadıköy rıhtımı düzenleme projesi de var bunların arasında. Taksim Meydanı’nda aynı şekilde yapıldı. Salacak da… Tüm yarışma mimari usullere göre yapıldı. Halka soruldu ve çıkan sonuçlar ilan edildi. Daha sonra ne oldu? Bunların tamamının uygulanabilmesi için kurullara gitti. Orada bekletiliyor proje. Yaklaşık 3 buçuk yıl bekletildi. Benim aldığım bilgiye göre Kadıköy’ün için onay aşamasına gelmiş. Büyük ihtimalle, önümüzdeki dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi tekrardan Cumhuriyet Halk partisinde geçerse yapılacak.

Şerdil Dara Odabaşı ile aranız nasıl?

Kişisel olarak çok iyi.

Hedeflerine ulaşabildi mi?

Benim partimin adayı, başarılı olduğunu düşünsem aday olmazdım.

Siz aslında Kadıköy’de AKP ile değil, diğer adaylarla yarış halindesiniz…

14 tane aday adayı var. Biz olaya biraz şöyle tersten baktık. Yoğun bir kampanya dönemi yaşıyoruz. 14- 15 kişilik bir sosyal medya ekibimiz var, içlerinde akademisyenler de var. Projeler yapıyoruz. Form açtık, insanlara “merak ettiklerinizi sorun” dedik… Bizim anlayışımız bu. Biz toplumcu belediyecilik nasıl olur? Kadıköy'de bu nasıl başarılır? Kafa yoruyoruz. Kadıköy için evet kesin bir yer. Ama aday olan insanın bir siyasi sorumluluğu, toplumsal sorumluluğu yok mu? Sen neye adaysın, neyi vaat ediyorsun, neyi başaracaksın? Bu ufku olmayanın, bu ufku anlatma derdi olmayanın bence aday olmaması da lazım.

Hayatımın tam yarısı parti içinde geçti. Mahalle örgütlenmeleri, parti içindeki delegasyon sistemleri, kongreler. O anlamda CHP içindeki particilik dediğimiz o işte, mahallelere sandıklar konuyor. Delegeler belirleniyor, kurultay oluyor değil mi… Kadıköy belediye başkanını belirleme iradesi sadece bu particilik içine sıkıştırılmamalı. Çünkü partinin buraya koyduğu aday, belediye başkanı oluyor. Ön seçim tarafıyım ama ön seçim olmadığı koşulda da ön seçim varmışçasına toplumu hedefleyen bir kampanya yapacağım ve madem Cumhuriyet Halk Partisi adayı belediye başkanı olarak belirliyor. O zaman toplumsal olarak da benim topluma karşı bir sorumluluğum var. Toplumsal olarak böyle olmadığı zaman, “işte buraya Ahmet'i aday yaptık. Tamam gidip Ahmet'e oy verelim” değil. Kadıköylü yurttaşın, particiliğe katılmasını sağlamaya çalışıyorum. Bu, bugün yaptığım bir şey değil. Ben bunu 10 yıldır yapmaya çalışıyorum. Particiliği toplumsallaştırabildiğimiz ölçüde yani toplumun tabanına yaydığımız ölçüde, değişim tartışmalarının aslında bu şekilde var olabileceğini düşünüyorum. Öteki türü şöyle oluyor. Cumhuriyet Halk partisini yöneten g0rupla ya da kitleyle toplum arasında makas açılıyor. Ben bu makası kapatmaya talibim. Aslında yerel yönetici olarak da diyorum ki, normal sıradan insan, emekçi, emekli, siyaset kurumuna güvenini kaybetmiş olan kişiler bir plastik gibi görünüyor.

Biz ayrıca, siyaset kurumundan uzaklaşmış olan yurttaşı, siyasetin içine çekmeye çalışıyoruz. O yüzden tabandan içinde örmeye çalışıyoruz.

Yani biz geldiğimizde ilk başta ne yaptık ilk ziyaretlerimizi belediye emekçilerimize, sendikalarına yaptık ilk önce DİSK ve KESK’e gittik, ilk duraklarımız bunlar. Yani tiyatrolarla ilgili ne yapacaksın? diye sorduklarında burada kültür aktörleriyle bir araya geliyorum. Sayfalarca notlar alıyorum. Belediyecilik böyle bir şey.

Eklemek istiyorum. En başa geri dönerek, Kaymak tabaka ama kültürel olarak bir kaymak tabaka Kadıköy. Türkiye'nin en entellektüel ilçesi ve bu kültürü, bu politika kültürünü tabana yaymamız gerekiyor. Belediye Başkanı olsam olmasam meselesi değil sadece ama siyasetin formunun bu şekilde geçmesi lazım.

'Biz zaten Kadıköy’de kazanırız' deyip bu işin içinden çıkmayacağız

Hem yerel hem genç yöneticilere işaret ediyorsunuz…

Ben diyorum ki Türkiye'nin yaş ortalaması belli, benim yaşım belli. Ülkeyi bizim kuşağımızın yönetmesi lazım. Ben aslında toplumdaki hakim kuşağın, Türkiye'nin bugün yaş ortalaması 32. Siyasette ve üretimde de hakim olması gerektiğini düşünüyorum. Siyaset kurumuna güvenmeyen, “ya işte bu siyasetçilerle olmaz” diyenleri de politikanın içine çekmemiz lazım.

Hem Kadıköy’de hem başka yerlerde, daha önce CHP’ye oy vermemiş insanların oy vermeyi ikna edilmesi lazım. Yoksul mahallelere gidip derdini anlamamız ve nasıl çözeceğimizi de anlatmamız gerekiyor. Bu bence bizim ekibin yapabileceği bir iş. “Biz zaten Kadıköy’de kazanırız” deyip bu işin içinden çıkmayacağız. Şöyle bir iddiamız var. Biz AKP’yi i Kadıköy meclisi dışında bırakmak gibi iddiaya sahibiz. İkincisi de bu Kadıköy'de yaşıyoruz ve Kadıköy'de çok küskün insan var. Son genel seçim sonrasında daha da arttı. Hepimiz çok motive ettik. Bir şey psikolojik yıkım oldu… Onları da kazanacağız. Yani biz Kadıköy'de en çok oyu alacak ekibiz çünkü proje yerimiz belli, ayağımızı bastığımız yer belli. Bir de kurumsal yaklaşımımız belli. Toplumcuyuz. Biz hazırız buraya. Ne söylediğimiz belli, ucu belli arkası belli. Ayrıca, IBB ye de, yani ana kente de en fazla oyu biz taşırız. Kadıköy'deki çok yüksek olan askeri geçim standardına katkı koyabilecek sosyal projeleri de biz yaparız ve pragmatik olarak da ya da rasyonel olarak da en çok oyu biz alırız.

Söyleşi Haberleri