Emek Partisi’nin (EMEP) düzenlediği Kapitalizm Kıskacında Tarım, Gıda ve Emekçiler Sempozyumu; üreticiler, akademisyenler ve konunun uzmanlarının katılımıyla bugün Ankara’da yapıldı. Makine Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi’ndeki sempozyumda üreticiler, ekonomik kriz nedeniyle yaşadıkları sorunları dile getirdi.
"KÖY TASFİYE OLUYOR"
Sempozyumun “Dünya’da ve Türkiye’de Tarım” konulu oturumda, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Metin Özuğurlu, "Şehir nüfusu ilk defa kır nüfusunu geçti. İnsanın doğayla ilişkisinde, müşterek ihtiyaçlar çerçevesinde tarım yerini sanayiye bırakıyor. Köy, tasfiye oluyor, yerimi kente bırakıyor. Bir tarihsel akış olarak resmetmek anlamlı olabilir. Üretici güçlerinin gelişmesinin etkileri olarak düşünebilir ama bu aynı zamanda uygarlık tasfiyesidir" dedi.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Dr. Fatih Özden ise çiftçilerin kendi ürettiği ürüne yabancılaştığını ve Türkiye’de de buna benzer durumların yaşadığını söyledi.
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez de tarımın dünü bugünü ve geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ise, “AKP’nin ajandasında, tarımsal üretim, dağıtım ve pazarlamada rol oynayan tüm kurumların satılması, tarım desteklerinin atılması, küçük üreticilerin tarım şirketlerinin karşısında korunmasız bırakılması vardır. Tohumdan, yeme, ilaçtan gübreye dışa bağımlılığın artması… Gıda güvenliğinin yerine tedarikçilik vardır” diye konuştu.
Toplantıya Türkiye’nin farklı bölgelerinden katılan çiftçiler, ektikleri ürünlerde yaşadıkları sorunları şöyle anlattı:
"İKİ FİRMA ŞU ANDA TARIM KREDİLERE ET VERİYOR, ZARARI DEVLET ÖDÜYOR"
Suluova Besiciler Kooperatifi Başkanı Kenan Ağcıhan: Ülke zor durumda, adam kalkmış gitmiş Endonezya’da tarım üretiyor. Beşli çete Tarım Bakanlığı’nda çok. Cumhurbaşkanı, ‘Eti yüzde 30 düşürdük’… Ya neyi düşürdün? İki firmadan eti alıyor. İki firma şu anda Tarım Kredilere et veriyor, zararı devlet ödüyor. Biz de bağırıyoruz, diyoruz ki ‘Sayın Cumhurbaşkanım halktan al’. Şu anda Tarım Bakanlığı’nın internet sitesinde bir kilo et 120 lira maliyeti var. Şu anda 100 liraya satamıyoruz. Bu zararı kim ödeyecek?
"BİR YIL İÇERİNDE 1,5 MİLYON İNEK KESİLDİ"
Besici Metin Öz: Hayvancılıkta en büyük gider yem. Yemin içerisinde mısır, buğday, arpa, soya var. Mısır Amerika’dan, soya Arjantin’den geliyor. Buğdayımız Rusya’dan, ayçiçeği küspemiz Ukrayna’dan geliyor. Hatta bir ara savaştan dolayı ayçiçeği küspesi gelmedi, yolunu gözledik. Bu zararların sonucunda da küçük aile işletmeleri dayanamadılar, inekleri kesime yolladılar. Şu bir yıl içerinde 1,5 milyon inek kesildi. Bir ineğin kesilmesi, gıda güvenliği meselesidir. İnek olmazsa buzağısı olmaz, et olmaz, süt olmaz.
"FINDIK DİREKT SERBEST PİYASAYA BAĞLI"
Artvinli çay ve fındık üreticisi Murat Üzüm: Çayımızda kota belirlenirken yüzde 50’sini ÇAYKUR alıyor, yüzde 50’sini serbest piyasa alıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayıp zor şartlar altında çayla ilgilenirken aldığımız emeğin karşılığını, kota ve kontenjan uygulandığı için kaybediyoruz. Fındık daha kötü. Çaya nazaran fındıkta hayatın direkt serbest piyasaya bağlı. Bu seneki fındık randımanım 54 liraya geldiği halde ben 44 liraya sattım. Çünkü başka yere veremiyorum, fındığın başka alıcısı yok.
"EVE BİR KİLO SOĞANI ARTIK PAZARDAN GÖTÜRÜYORUZ"
Polatlılı çiftçi Lokman Işık: Pancar ekiyordum, 600 tonun üzerinde kotam vardı. Şimdi bir kilo pancar ekemiyorum. Maliyet çok fazla. Soğan üretiyordum, dönem dönem kapımıza geldiler, ‘hain’ ilan ettiler. Eve bir kilo soğanı artık pazardan götürüyoruz. Köylerimizde genç nüfus kalmadı, kimse çiftçilik yapmak istemiyor. 60 yaş üzeri çiftçiliğe devam ediyor. Sonuç; ‘Biz üreteceğiz’ diyoruz ama hiçbir siyasinin üretim üzerine politikası yok. Biz, atadan ne gördüysek o şekilde devam ediyoruz.
Mersinli üretici Feyyaz Görgülü: Zeytin, narenciye, tamamen ürettiğimiz ürünlerimiz. Geçen yıl 50 kiloluk çuvala 150 lira verirken bu yıl 700 liraya kadar çıktı. Mazot, ilaç ona keza… Festivalini yaptığımız üzümü 3 liraya sattık. Bizim de sizlerin gibi çocukları var. Onların okulları var.