Çocuğa cinselliği anlatırken paniklemeyin, gerçek bilgiler verin

“Çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmeli? Hangi kritik hatalardan uzak durulmalı” sorularına cevap arayıp, bu eğitimin çocuğun gelişim sürecinde ne denli önem taşıdığına, konunun teferruat değil zaruret olduğuna bakalım.

“Ben dünyaya nasıl geldim? Anne ben senin karnına nasıl girdim? Ebeveynseniz ya çoktan bu sorulara maruz kaldınız ya da eli kulağındadır, şüpheniz olmasın. Madem kaçarı yok bu sorularla karşılaşmanın, o halde neden idmanlı olmayalım öncesinde? Leylek yalanını can simidi olarak görmek epey geride kaldığına göre ya da öyle olduğunu umalım… O halde “Çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmeli? Hangi kritik hatalardan uzak durulmalı” sorularına cevap arayıp, bu eğitimin çocuğun gelişim sürecinde ne denli önem taşıdığına, konunun teferruat değil zaruret olduğuna bakalım.

Kısa bir girizgah yapıp; zamanında, doğru ve dozunda verilmeyen bilgilerin çocuğun hayatında birçok soruna yol açacağını söyleyip, hemen altını çizelim, cinsel eğitimin bir dili olmalı. Bu şu demek, anne babalar çocukların meraklı sorularını yanıtlarken kullandıkları kelimelerden, o anki beden dillerine kadar özenli ve bilinçli olmalı. Bu konudaki duyarlılık ve tutarlılığınız, onları sorularının cevabını arkadaşlarından ya da arama motorlarından değil sizden almasını sağlar. Yani hayatta en güvenebileceği kişilerden…

Diğer kilit nokta, vereceğiniz bilgilerin gerçek, yalın, sınırlı ve yaşına uygun olması. Gelişim düzeyine uygun olmayan detaylar, kavrama güçlüğü, kafa karışıklığı ya da korku yaratabilir. Kendinize bu konuda yeterince güvenmiyorsanız, ki bu da çok olağan. Bir uzmana danışabilir ya da internetten kolayca ulaşabileceğiniz güvenilir kaynaklardan yararlanabilirsiniz. Eğer beklemediğiniz bir anda geldiyse sorular, nereden başlayacağınızı nasıl anlatacağınızı kestiremiyorsanız, paniklemeyin, cevap vermek için çocuktan zaman istemek de bir seçenek.

Uzmanların, üstüne basarak söylediği diğer şey, cinsel eğitimin, cinsel ilişkiyi öğretmek olmadığı, cinsellik ve seks kavramlarının ayrımını bilmek gerektiği. Öte yandan araştırmalara göre, cinsel eğitimi erken yaşta alan çocuklar cinselliği daha ileri yaşlarda deneyimliyor. Ayrıca sağlıklı bir cinsel eğitim, çocuk istismarına karşı verilecek mücadele önemli bir rol üstleniyor. Çünkü doğru bilgiyle donatılan çocuklar, kendini korumasını sağlayacak kişisel sınırlarını ve mahremiyeti öğreniyor.

Utangaç ya da sorulara nasıl cevap vereceğini bilmeyen ebeveynlere, kaçamak ya da yanlış yanıtlardan uzak durarak, işi içinden çıkılmaz hale gelmesini önleyecek önerileri, çocuklar ve ergenler için cinsel eğitim rehberi olan “Nasıl Anlatsam?” kitabının yazarı Uzman Psikolojik Danışman Buket Bayındır ve Uzman Klinik Psikolog Canan Çelik Özden veriyor.

CİNSELLİK VE SEKS KAVRAMLARI YANLIŞ KULLANILIYOR

Toplumda cinsellik ve seks kavramlarının yanlış kullanıldığını söyleyen Buket Bayındır, “Eş anlamlı kelimeler olarak kullanılıyor ancak vajina ve penis birlikteliğinin gerçekleştiği kısma seks diyoruz. Cinsellik ise erotizmi, romantizmi, bedensel farklılıklarımızı, bireyselliği içinde barındıran daha geniş bir kavram. Bu yüzden cinsel eğitim derken sosyal, duygusal, psikolojik, ilişkisel bir boyuttan bu eğitimi amaçlıyoruz.”

Canan Çelik Özden de, çocuğun cinsellik algısının yetişkinden farklı olduğuna vurgu yapıyor: “Cinsel eğitim dediğiniz şey aslında çocuğun bilmediği ama keşfetmeye başladığı, içinde biraz oyunun, merakın olduğu bir alandır. Yetişkinin aklında oluşan cinsellikle ilgili şeyler, çocuğun kafasında oluşan cinsellikle ilgili kavramın içinde yoktur. Cinsellik dediğiniz şeyin içine cinsel organlar, hormonlar, üreme, cinsel kimlik, cinsiyete özgü roller girer. Bir de bedensel temasın yarattığı haz girer. Çocuğun yaşına uygun olarak bunların hepsinden yeri geldikçe belli dozlarda bahsetmek gerekir. Belki de üç yaşından başlayarak vereceğiniz bir şey. Ve sadece cinsel organın ne olduğunu anlatarak da başlayacağımız bir şey. Çok karmaşıklaştırmamız gerekmez.”

CİNSEL EĞİTİMDE 3 YAŞA DİKKAT

En sadeleştirilmiş haliyle, çocuğun ihtiyacı olduğu kadarını anlatmaya nereden başlamalı ve nasıl anlatmalı? Vereceğiniz bilginin onun için yeterli olup olmadığına, ya da ne kadarına ihtiyaç duyduğuna nasıl karar vereceğiz? Bayındır’a göre bunun net bir formülü yok: “Her birimiz, her çocuk biricik. Hepsinin ihtiyacı, nereden başlanılacağını, uygunluğu tamamen ona göre değişir, şekillenir. Anne babanın çocukla arasındaki ilişki ne kadar iyi, sağlıklı ve güçlü ise ‘cinsel eğitimi ne zaman vermeye başlamalıyım’ sorusunun cevabı o kadar doğru öğrendikleri bir yer. Ama genel bir cevap verecek olursam, doğumdan itibaren başlar ve yaşam boyu devam eder. 3 yaş itibariyle artık tuvalet eğitiminin zamanı olduğu için daha fazla soru sormaya, sosyal arkadaşlıklara dahil olmaya, televizyondaki bir kareyi fark edebilmeye başlarlar. Beraberinde sorular gelir. Genellikle bu dönem, anne babaların cinsel eğitimi yüklenmeleri gereken bir zaman. 10 yaş ve üstü ise cinsel ilişki ve seks kelimesinin duymaya hazırdır. Ama bu demek değildir ki, 7 yaşındaki çocuk asla duymamalı. Çocuk detaylandırılmaya ihtiyaç duyuyorsa buna artık zemini var diyebiliriz.”

ERKEN YAŞTA FAZLA BİLGİ CİNSELLİĞE DAİR KORKU YARATIR

Canan Çelik Özden de, bilişsel gelişimin gereği olarak, çocuklardan sorular gelmeye başladığında, bu anları fırsat olarak görüp, cinsel eğitime başlanabileceğini, çocuğun buna hazır olduğunu belirtiliyor.

3 yaşına gelen bir çocuğun, kendi cinsel organını, başkasının cinsel organını, yani kendi cinsiyetini ve cinsiyetler arasındaki farkı merak etmeye başlaması gerekir. Bu bazı şeyleri algılamaya başlamasıyla ilgili bir şey. Bunu şöyle görürsünüz. ‘Anne senin memelerin çok büyük, babamın neden yok? Ben neden oturarak çişimi yapıyorum başka bir erkek arkadaşım ayakta yapıyor?’ Ya da kardeşi doğar bebeğin altı değiştirilirken görür. Bu sorular varsa cinsel eğitime başlama yaşı gelmiş demektir. Erken dönemde temeli atıan, zamanı geldikçe de üzerine katlar çıkılan bir yapıdır cinsel eğitim. Sadece sorulduğu soru kadarına basit açıklamalar yapmak, konuyu çok derinleştirmemek gerekir. Çünkü erken yaşlarda fazla bilgi cinselliğe dair korku, kaygı yaratabilir. İleriki cinsel yaşama dair olumsuz etkisi olabilir. Her ne kadar hazır desek de ne kadarını almaya hazır olduğunu ölçmek önemli. Fazla bilgiyi işleyebilecek bir bilişsel gelişime sahip olmaz erken yaşta çocuklar.”

BİYOLOJİK TERİMLERE BAŞVURUN

‘Nasıl anlatılacak?’ kısmında, biyolojik terimlere başvurmak gerektiğini belirtiyor Bayındır ve yetişkin kelimesine vurgu yapılmalı diyor. “Annenin vücudunda bebeğin oluşumu için üretilen özel bir hücre var ve biz buna yumurta diyoruz. Babanın vücudunda da bebeğin oluşumuna özel üretilen bir hücre vardır. Buna sperm diyoruz. Sperm ve yumurta birleştiğinde, bu birleşmeden çocuk meydana gelir. İki yetişkinin birbirlerine sevgiyle sarılmaları, sevgiyle dokunmaları, yetişkin oyunu oynamaları gibi şekillerde anlatılabilir. Sadece sorduğu kadarına cevap vermek, ötesi değil. Ona alan bırakalım, o merak etsin sorusu yeniden gelsin.”

CİNSEL İLİŞKİYİ ANLATMANIZ GEREKMEZ

Bedensel olarak farklılaşmaya başlayan çocuklara hangi düzeyden bilgi verilmeli? Çocuklar bu dönemde daha ileri bilgiye mi ihtiyaç duyarlar? Klinik Psikolog Özden, bu dönemler hakkında önceden konuşulması gerektiğini, aksi halde çocukların duygusal olarak zorlanabileceğini anlatıyor:

Bedensel olarak değişen bir çocuğa yeni duruma uyum sağlayabilmesi farklı düzeyden bilgi vermelisiniz. Hormonları, kızlara ve erkeklere özgü farklılıkları anlatmak gerek. Çocuk neyle karşılaşacağını bilmeli ki, karşılaştığında korkmasın utanmasın, incinmesin, bunun normalliğin kavrayabilsin. Bu bilgileri vermek temelde bizim görevimiz yani hayatta en güvenilir kaynaklar olarak ebeveynlerin görevi. Mesela cinsel ilişkiyi çocuğa anlatmanız gerekmez. Cinselliğin o kısmını konuştuğunuz zaman vurgulamanız gereken şey, bunun sevgi ve yakınlık içeren bir şey olduğudur. Birbirini seven bir kadın ve erkeğin yaşadıkları deneyim olduğu ve buradan bir bebek dünyaya geldiği anlatılmalı ama yine biyolojik sınırlar içinde. Çok derinleşiyorsa sorular, ‘ileri yaşta mesala 12 yaşına geldiğinde seninle konuşmayı arzu ettiğim bir konu, şimdilik bu kadarında kalabiliriz’ de diyebilirsiniz elbette.”

ÇOCUK YA HİÇ MERAK ETMİYOR, SORU SORMUYORSA?

Çocuk okul çağına gelmesine rağmen bu konuları merak etmiyor, soru sormuyorsa? Bunu bir uyarı olarak kabul edebilir miyiz? Bayındır şöyle yanıtlıyor:

“Soru sormuyorsa da bu konuşmaları başlatmak ebeveynin sorumluluğunda. Günlük hayatın akışı içerisinde anlatılabilir. Bir dizi izlerken, mesela hamile bir kadının görüntüsünü gördünüz. ‘Ne görüyorsun, neler biliyorsun bu konu hakkında’ gibi önce onun ne bildiği, neler duyduğu hakkında fikir sahibi olabileceğiniz ufak sorularla o ilişkiyi başlatmak, ardından da eğer konu gebelik ise bebeğin anne karnına nasıl girdiğini konuşabilirsiniz. Yaşı gereği uygunsa cinsel ilişkiyi konuşabilirsiniz. Bir kareden, sohbet ediyormuş da kendiliğinden gelişmiş gibi doğal bir yerden bunu parçalara bölerek anlatmak gerek. Doğal akış içerisinde verildiğinde çocuk zaten zorlanmadan, ona fazlalık gelmeden sıkışmadan ve bunun sindirdiği bir yerden alıyor olacaktır.”

CEZALANDIRILACAĞINI DÜŞÜNÜYOR OLABİLİR


Çocuk, ailesinin cinselliğe yönelik tabularını bildiği için bu konuları konuşmuyor, hiç soru sormuyor da olabilir. Ancak vurgulamak gerekir ki, aileyle açık iletişim, çocuk için her zaman güvenli bir limandır. Onun yanlış denemelerinin, hatalar yapmasının önüne geçer. Bayındır’a göre de çocuk ailesinden yeterli güveni alamadığı için yaşı gelmesine rağmen soru sormuyor olabilir:

Kendisine kızılacağını, yargılanacağını, soru sorduğunda cezalandırılacağını düşünüyor olabilir. Anne ve baba olarak çocuğa karşı nasıl bir tutum içerisindeyim? Genel anlamda otoriter bir ebeveyn miyim, hep yargılayan mıyım? Bunlara bakılmalı. Onu eleştirmeden, yargılamadan, aşağılamadan ihtiyacı olan ne ise ebeveynin de kendi bildiği ölçüde bunu cevaplandırıyor olması gerek. Bilmeme hakkınız da var. ‘Bilmiyorum’ demek de aslında çok güvenli bir ilişkidir. Öğrendikten sonra bunu ifade edebiliyor olmak çocukla ebeveyn arasındaki bağı güçlendirir.”

SİZ BİLGİ VERMEZSENİZ CEVAPLARI BAŞKA YERDE ARAR

Canan Çelik Özden de, “Anne babalar zorlanıyor çünkü utanıyorlar. Cinsellik tabu bir konu. Konuşulması, açıklanması zor bir konu. Daha önemlisi belki de ne anlatacaklarını bilmiyorlar. Bazen öyle sorularla karşılaşıyoruz ki, onu çocuğun yaşına indirgeyerek nasıl anlatabileceğimizi hemen akıl edemiyoruz. O yüzden de zor geliyor ama eğer biz çocuğun sorularına cevap vermezsek, o çocuk merakını gidermek için ya arkadaşlarının bilgisine ya görsel, yazılı materyallere başvuracaktır. Ancak doğru bilgiyi edinip edinmediğini kontrol etme şansımız kalmaz” diye konuşuyor.

CİNSEL EĞİTİM ÇOCUĞU SEKSE TEŞVİK ETMEZ


Ailelerin, cinsel eğitimin çocuğu sekse teşvik edebileceği kaygısı taşıdığına dikkat çeken Bayındır, araştırmaların bunun tersini gösterdiğini söylüyor.

“Ebeveynlerden, ‘seks eğitiminin çocuğu sekse teşvik etmek mi, aklında olmayanı aklına sokmak mı’ gibi cümleler duyuyorum. Oysaki araştırmalar bize şunu gösteriyor. Ne kadar erken cinsel eğitimi verirsek, çocuğun bu ihtiyacını ne kadar çok karşılarsak, cinsel birlikteliği yaşama yaşı o kadar ileri bir noktaya gidiyor. Çünkü bilinçlendiği, bu konuyu sağlıklı ele aldığı ve baktığı bir yerde oluyorlar.”

ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARDAN KORUNMAYI ÖĞRENİYOR

Özden’e göre, cinsellikle ilgili farkındalık kazanıp, kendi vücudunu tanıyan çocuklar cinsel istismara karşı da kendilerini koruyabilme farkındalığı ediniyor.

“Bu eğitimi sadece bebek nasıl oluşurla sınırlayamazsınız. Cinsellik eğitimi fizikselden başlayan, istismara kadar kendini korumasını sağlayacak kişisel sınırların ve gizliliğin oluşumuna kadar giden bir yol. Çocuğa ‘çıplaklık nedir, iyi dokunuş, kötü dokunuş nedir’i de öğretiyorsunuz. Seni rahatsız hissettiren dokunuş kötü dokunuştur. Birinin sana dokunmasından, sana yaklaşımından rahatsızsan, kalp atışların hızlandıysa, konforun bozulduysa buna hayır deme hakkına sahipsin. Bunu hemen yakınındaki bir yetişkine bildirme hakkına sahipsin. Bunlar da cinsel eğitimin bir parçası. Dolayısıyla bunu öğrettiğiniz çocuğa aslında kendini nasıl koruyacağını da öğretmiş oluyorsunuz. Cinsel istismara uğrama ihtimalini düşürüyorsunuz.”

ÇOCUĞUN HAYIR DEME HAKKINI DOĞURUR

Bayındır da bu konunun önemine dikkat çekiyor:

Çocuğun bedeninin sınırlarını, özgüvenini, bunu yalnızca kendisine değil, bir ötekine karşı da sınırlarını koruyabilmeyi, sınırlarına uyum sağlayabilmeyi, yani daha doğrusu sınırında durabilme deyimi öğrettiğimiz için istismarın da aynı zamanda büyük noktada önüne geçiyoruz. Çünkü çocuk cinsel eğitim veriyor olmak çocuğun hayır deme hakkını doğurur.”

Özel Haber Haberleri