Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları TELE1’de ‘Murat Taylan ile Gündem Özel Liderler’ programının konuğu oldu.
Hatimoğulları programda yerel seçim başta olamak üzere gündeme dair açıklamalarda bulundu.
“Bu Nevruz’da kitle barış, diyalog ve müzakere mesajı verdi” diyen Hatimoğulları,”DEM Parti’nin alacağı oy kesinlikle bir barış talebi. Türkiye’de uzun yıllara dayalı yaşanan bir sorun vardır ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde çok temel bir engeldir Kürt meselesi. Bu sorunun barış yoluyla çözüleceğine dair talepler çok yükseldi bu dönem. Özellikle bu Nevruz’da kitlenin en temel mesajlarından biri buydu” şeklinde konuştu.
Hatimoğulları, ‘yeni çözüm süreci’ iddialarına ilişkin ise “Çözüm sürecinin olması gerekiyor. En çok isteyen parti DEM Parti. Bir her fırsatta bir çözüm süreci, demokratik zeminde bir sürecin başlamasını hep talep ettik. Hala talep ediyoruz. Seçimden sonra da talep edeceğiz. “Bu işi Erdoğan çözer” meselesine indirgememek gerekiyor. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için çaba veren bir partiyiz biz. Ama Kürt sorunu seçim malzemesi yapılmayacak kadar önemli bir mesele” ifadelerini kullandı.
AKP’nin kayyum atadığı belediyelerle ilgili de konuşan Hatimoğulları, “Kayyumlardan inanın AKP seçmeni bile bıkmış durumda. AKP’nin kayyum rejimi çok ciddi bir yıpranmış hal almış durumda. Hem seçenin, hem de seçilenin iradesi gasp edildi. Kayyumda hizmet yapılmadığı gibi kasaların içi de boşaltılmış” dedi.
Hatimoğulları’nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Rusya’da yaşayan acı katliamı kınıyorum. IŞİD’in üstlendiğini haber almış olduk. Gerçekten çok acı bir olay. Çok sayıda Rus yurttaşı yaşamını kaybetmiş. Baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. Bu olaydan duyduğumuz üzüntüyü kamuoyuyla paylaşmak isterim.
Seçimler oldukça yoğun, son günlere de girmiş oldu. Çok hareketli ve heyecanlı ilerliyor. Uzun zamandır sahadayız. Gittiğimiz bütün yerlerde 2023’ü aşan moral ve motivasyon gördük. Bu umut verici. Katıldığımız bütün programlarımız kitlesel, kalabalık ve coşkuluydu. Özellikle bölge ziyaretlerimizde kayyuma karşı duyulan öfkeyi fark ettik. Halkın iradesinin gasp edilmesine çok ciddi bir tepki. Bunun bir bakıma yerel seçimlerde hesap sorma isteği var kitlelerde.
Ekonomik krizin sokaktaki yansımasını 2023’te hissediyorduk ama bu seçimde çok daha fazlasını hissettik. Emeklilere dönük politikalar… Emeklilerin ücretlerinde enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında büyük bir erime yaşandı. Evet bir yerel seçimdeyiz ama aynı zamanda mevcut olan iktidarın merkezi politikaların yerele yansımasını hissettik. DEM Parti seçmeni çok motive. Nevruz kutlamaları çok kalabalık geçti bu sene. İstanbul, Diyarbakır, Van mitingleri de geçmiş senelerle kıyaslandığında oldukça kalabalık ve coşkuluydu. Mitinglerde bizlere bu coşkuyu yaşatan halklarımıza teşekkür ediyoruz.
“Nevruz’da barış ve diyalog mesajı verildi”
-Bu Nevruz’da verilen mesaj bir barış mesajıydı. Bir diyalog ve müzakere süreci mesajıydı. Bu bakımdan da DEM Parti kitlesi oldukça motive. Barış konusundaki ısrarının bu seçimlerde de bir gösterge olmasını istiyor elbette ve tavrını bu şekilde ortaya koyuyor. DEM Parti’nin alacağı oy kesinlikle bir barış talebi. Türkiye’de uzun yıllara dayalı yaşanan bir sorun vardır ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde çok temel bir engeldir Kürt meselesi. Bu sorunun barış yoluyla çözüleceğine dair talepler çok yükseldi bu dönem. Özellikle bu Nevruz’da kitlenin en temel mesajlarından biri buydu.
DEM Parti açısından, gerek genel seçmenlerin sorunlarına baktığımız zaman DEM Parti’ye hiç oy vermemiş kesimlerle de görüştüğümüz zaman şunu çok net gördük: Ekonomik kriz, açlık, yoksulluk, ücretlerin erimesi… Türkiye’de bu kadar yağ, et için kuyruğa girmiş insanlar oluşmamıştı hiçbir zaman.
“Kayyumdan akp seçmeni de bıktı”
-DEM Parti seçmeni, bilinçli ve politik bir seçmen. Kendi partisine bağlı bir seçmen. Bizim partimiz de seçmene, seçmen gözüyle bakan bir parti değil. Bu yüzden partiye yüksek bir bağlılık var. Sahada çok dolaştık. Kayyumlardan inanın AKP seçmeni bile bıkmış durumda. AKP’nin kayyum rejimi çok ciddi bir yıpranmış hal almış durumda.
-Kayyum erken dönemde bütün yurttaşların iradesini gasp etti. Hem seçenin, hem de seçilenin iradesini gasp etmektir. Kayyumda hizmet yapılmadığı gibi mevcut olanın da içini boşaltmış. Bunlar DEM Parti’nin iddiası değil. Sayıştay’ın raporlarını incelediğinizde kayyumların yolsuzluğunu görüyorsunuz. Borçsuz olarak yönettiğimiz belediyelerin kasasını eritmişler ve hiçbir hizmet yok. Belediyeleri aynı zamanda çok yüksek oranda borçlandırmışlar.
“AKP ile görüşmemiz olmadı”
AKP ile siyasi anlamda hiçbir görüşmemiz olmadı. Ancak AKP; bölgede, hatta İstanbul, Adana, Mersin, İzmir gibi yerlerde şu propagandayı çok ciddi bir şekilde yapıyorlar: ‘1 Nisan sonrası bir şeyler olacak’. Böyle bir imaj yaratmaya çalışıyorlar. Bunlar doğru şeyler değildir.
Bu söylentiyi yayarken, Kürt seçmeni kendine doğru konsolide etmeyi hedefliyor. Kürt seçmen çok politik bir seçmen. DEM Parti’nin tabanı bunları fark edebiliyor. Bir yandan hayal satmaya çalışırken, diğer yandan Hakan Fidan olmak başta olmak üzere hükümet nezdinde birçok temsilci ABD ve Irak arasında mekik dokudular. Buradan bir savaş ve çatışma süreci tetikleniyor. Bunu savaş zirvesi diye tabir ediyorum. Bu tür zirveleri yapıp bir de ‘1 Nisan sonrası bir şeyler olacak’ diyeceksiniz.
“Çözüm sürecinin olmasını istiyoruz”
Çözüm sürecinin olması gerekiyor. En çok isteyen parti DEM Parti. Bir her fırsatta bir çözüm süreci, demokratik zeminde bir sürecin başlamasını hep talep ettik. Hala talep ediyoruz. Seçimden sonra da talep edeceğiz. 'Bu işi Erdoğan çözer' meselesine indirgememek gerekiyor. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için çaba veren bir partiyiz biz.
Geçmiş dönemlerde de söyledik şimdi de söylüyoruz. Türkiye tarihinin son 40 yılında ayyuka çıkmış ve bu kadar bilinen bir meselenin çözümü, bir yerel seçime sıkıştırılacak bir sorun değildir. Seçim malzemesi yapılmayacak kadar önemli bir meseledir. Çünkü çok acı çekiliyor. Kürt halkı acı çekiyor, batıda bizler acı çekiyoruz. Sonuçta bunu çok az konuşabiliyoruz ama güvenlik politikalarına, özel savaşa ayrılan bütçeyi düşündüğümüz zaman, bir Türk işçinin, bir Arap ve farklı halklara mensup işçilerin boğazından kısılıyor.
Biz bugün barışı talep ederken sadece Kürt halkı için talep etmiyoruz. Barış Türkiye’yi rahatlatacak bir şeydir. Türkiye’deki işçiyi, emekçiyi rahatlatacak, demokratikleşmenin önünü açacak bir şeydir. Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesi talebini yıllardır ifade ediyoruz. Bunun muhatabı çok net. Bunun muhatabı devlettir.
Dünya tarihine baktığımız zaman, çatışmalı süreçlerin hep tarafların yan yana gelerek çözüldüğünü gördük. Üçüncü göz olmuştur. Muhatap devlettir. İcra makamı olarak elbette hükümettir. Şimdi bu hükümet var yarın başkası olur. Ez cümle söyleyeceğim şudur: 1 Nisan’dan sonra bir şeyler değişecek gibi’ kendi yüzünü yumuşatmaya çalışan bir iktidar var. Bu sorunun çözümü için çabamız devam edecek. Ama seçim malzemesi haline getirilmesi kabul edilemez.
Kent uzlaşısı açıklaması
Kent uzlaşışı, sadece seçime girme yeterliliği olan partilerle bir araya gelmek değil. Demokratikleşmenin en temel yöntemlerinden birisi. Yöntemlerinden birisi, kentin bütün dinamiklerini, kaderini belirleyecek bir seviyede olması.
Biz, güçlendirilmiş yerel yönetimleri savunan bir partiyiz. Çünkü güçlü bir yerel yönetim yoksa demokrasiden bahsetmek mümkün değil. Kent uzlaşısı derken, A kenti diyelim, hem muhalefetteki partiler aynı zamanda o kentin bütün toplumsal dinamiklerini (STK’lar) de içerir.
İstanbul açıklaması
İstanbul’da aday göstermemizle ilgili parti tabanında bir talep vardı. 2023 seçimlerinin hemen sonrasında halk toplantıları yaptık. Yerel seçimlerde yer yer kendi adaylarımızı çıkarma politikası gelişti. O nedenle İstanbul’da kendi adayımızı çıkardık. İlçeler bazında kent uzlaşısı sağlanan yerler de var.
Büyükşehirle ilgili politik olarak bazı kırmızı çizgilerimiz var. DEM Parti’nin İstanbul için -çünkü İstanbul Türkiye’nin çeyreği- neye önem veriyoruz? Demokrasi açısında, çoklu yaşamın farklı kültürlerin bir arada olduğu bir kent İstanbul. Ortak bir yaşamın inşa edileceği bir kent. Mevcut iktidarın en fazla negatif olarak yoğunlaştığı bir kent İstanbul. İstanbul’daki kardeşlerimin uyanık olduğunu biliyoruz. Daha da uyanık olmamız gerekiyor bu konuda.
Anayasa açıklaması
Bir Anayasa hazırlığında olduklarını biliyoruz. Ama basına çeşitli kulislerden yansıyan kimi bilgilerden fazlasına da haiz değiliz. Siz parlamentoda yer alan siyasi partilerle bunu paylaşmamışsınız. ‘Gelin bir Anayasa yapım sürecine gireceğiz’ diyeceksiniz, komisyon kuracaksınız. Bütün siyasi partilerden eşit bir şekilde temsilci alacaksınız. Komisyonun izdüşümlerine oluşturacaksınız ki önce oluşum şeklini oluşturmuş olacaksınız.
Demokratik bir Anayasa talebimiz hep vardı. Hem hukukçularla hem de toplumsal dinamiklerle bir çalışma yürüttük. Kent uzlaşısı kapsamında tek tek bu süreci tartıştık. Demokratik bir Anayasa şarttır. Ama bu iktidar, bu Anayasa’yı demokratikleştirmek yerine daha beterini getirecekse, burada elbette muhalefetin karşı duruşuyla karşılaşır. Benim bu iktidarın bunu yapabileceğine dair beklentim yok."