Demirtaş, Millet İttifakı'nın Mutabakat Metni'ni yorumladı: 'Hem eksik hem pusulası bozuk'

Millet İttifakı'nın yol haritasının önemli bir göstergesi olan Ortak Politikalar Mutabakat Metni hakkında açıklamalar yapan Selahattin Demirtaş, metin için eksik ve pusulası bozuk dedi.

Edirne F Tipi Cezaevinde 2016 yılından beri tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Millet İttifakı'nın 9 ana başlık 75 alt başlık ve 2 bin 300’den fazla maddenin yer aldığı “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” hakkında açıklamalarda bulundu.

Millet İttifakı olarak seçim işbirliğini oluşturan Altılı Masa’daki siyasi partiler, seçim bildirgesi ve hükümet programının ana eksenini oluşturacak “Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni” 30 Ocak’ta kamuoyuna açıkladı. 9 ana başlık 75 alt başlık ve 2 bin 300’den fazla maddeden oluşan metni ittifak içerisindeki partilerin temsilcileri kamuoyu ile paylaştı.

Metin belirli bir kesim tarafından onaylanırken, bazı kesimler tarafından eleştirildi. HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazeteci Cüneyt Özdemir’in, Altılı Masa'nın Mutabakat Metnini ve adayın önemine ilişkin sorularını yanıtladı.

Demirtaş, Millet İttifakı'nın açıkladığı ortak metne ilişkin, "Tümden bir kenara fırlatılacak bir metin değil ama hem eksik hem de benim düşünceme göre metnin pusulası bozuk" dedi.

Cüneyt Özdemir'in "Sayın Demirtaş, nasıl buldunuz? Metne yönelik eleştirileriniz var mı?" sorusuna Demirtaş'ın yanıtı şöyle oldu:

Her şeyden önce, çok sayıda kişinin yoğun emeğiyle ortaya çıkmış bir metin olduğu için eleştirmeden önce hakkını teslim etmem lazım. Altı değişik partinin yan yana gelerek bu çalışmayı ortaya koymuş olması önemlidir. Elbette metnin bütününde iyi ve doğru şeyler yapma çabası var, bunu görmek gerekir. Dolayısıyla tümden bir kenara fırlatılacak bir metin değil ama hem eksik hem de benim düşünceme göre metnin pusulası bozuk.

Neden derseniz çünkü hep devleti gösteriyor, halkı ve bireyi değil. Yani metin devletçi bakış açısıyla kaleme alınmış, devleti büyütmeyi, her alana müdahale eden yaygın bir devleti hedeflemiş.

Devletin güçlü olması ile büyük olması birbirine karıştırılmış. Devletin müdahale alanlarını azaltıp küçülterek de güçlendirebilirsiniz. Oysa demokrasilerde formül şudur: “Az devlet, çok toplum.” Metin bu pencereden bakmamış. Bu yönüyle ideolojik bir tercihi de ifade ediyor. Özgürlükçü devlet yerine güvenlikçi devlet, zaten ilk etapta bu şekilde inşa ediliyor. Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenmiş oluyor.

Devlet dediğimiz mekanizma, toplumun kılcal damarlarına kadar bir defa etki etti mi giderek otoriterleşmesi, kontrol manyağına dönüşmesi engellenemez. Metin bu yönüyle bize, yeni bir demokratik devlet mimarisi vaat etmiyor, var olan otoriter devleti düzenliyor, yeni kurumlar ekleyerek devleti daha da büyütüyor. Oysa yapılması gereken şey sivil alanı özgürleştirmek ve genişletmek olmalı. Devlet birçok alanda destekleyen, ön açan, yasaklamayan, teşvik eden pozisyonda kalarak demokratik toplumun güçlenmesine alan açmalı. Demokratik devlet dediğimiz şey esasında bu zaten.

Ancak bu metin, teknokrat bir bakışla devletin dökülen sıvalarını, patlayan borularını onarmayı hedeflemiş. Ekonomide neo liberal çözümlerin ötesine geçememiş, özgürlük alanlarında da radikal demokrasi yerine devletin liberal özgürlük penceresinden bakmış.

"Dünya'ya sağdan bakmanın sonucu"

Tabii ki tüm bunlar bilinçli bir tercih çünkü Millet İttifakı sağ bir ittifak. Dolayısıyla ortaya çıkan metin de dünyaya sağdan bakmanın sonucu. Durum böyle olunca kolektif haklar, grup hakları, sınıf hakları hiçbir şekilde metne yansımamış. Mesela metnin Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı hakları, Alevilerin inanç ve eşit yurttaşlık talepleri, kadın bakış açısı da son derece sıkıntılı. Toplumsal cinsiyet kimliği penceresinden eşitlik ilişkisi kurmak yerine, erkek devletin kadına birtakım haklar lütfetmesi olarak ele alınmış. Zaten sunumun yapıldığı salon da erkek bir salondu.

Emekçilerin grev hakları, sendikal özgürlükler, eylem ve yürüyüş hakları, işçilerin sosyal güvence ve iş güvenliği hakları, LGBT+’ların ayrımcılığa uğramaktan kaynaklı beklentileri gibi temel konuların yanından bile geçmemiş. Demokratik ekonomi dediğimiz kooperatifleşme, vergi adaletinde emeğin gözetilmesi, bütçenin yapılması aşamasında emekçilerin katılımı, yatırım planlamalarına işçi sendikalarının katılımı gibi konular böylesi metinlerde olmaz. Neden? Yukarıda da belirttiğim gibi bu metin devletin çatısında oturup oradan aşağıya ve sağa doğru bakılarak yazılmış. Sokakta halkla birlikte ve sola dönerek yazılsaydı başka bir metin ortaya çıkardı.

Sonuç olarak bu metin yetmezliklerine rağmen halkın bir kesiminde karşılık bulacaktır. Çünkü halka daha iyisinin olabileceği anlatılamadı, gösterilemedi. Bu da Türkiye'de solun eksiği ve sorumluluğudur. Emek ve Özgürlük İttifakına düşen de bu eksiği tamamlamak, halka başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstermektir. (Kısa Dalga)

Gündem Haberleri