Deprem bölgesinde çekilen bir kare fotoğraf, ceza davasına dönüşebilir

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Serkan Ayan, deprem bölgesinde çekilen video ve fotoğrafların delil olabileceğini söyledi.

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde 40 bine yakın insan hayatını kaybetmiş, binlerce bina yıkılmıştı.

Yıkılan binalara ilişkin soruşturmalarda tutuklamalar yapılırken, binalardan alınan örnekler soruşturma dosyalarına girmişti.

Prof. Dr. Serkan Ayan, normal koşullarda bina yıkıldıktan sonra cumhuriyet savcılıklarının olaya el koyduğunu, bilirkişi vasıtasıyla numuneleri alıp kontrolleri yaptığını belirtti.

Binanın neden yıkıldığının teknik olarak tespit edilmesinin ardından yargılama sürecinin başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Ayan, delillendirme sürecini anlattı.

Prof. Dr. Ayan, şöyle devam etti: "Binaların demirlerinden, birleşim noktalarından beton kesitlerin alınarak muhafaza edilmesi, poşetlenmesi, mühürlenmesi gerekir. Numune doğru alındıktan sonra ileride analiz edilecek ama laboratuvarlar da zarar gördüğü için bu numuneler muhtemelen başka şehirlere gönderilecek. Benim önerim barolar ve mimar mühendis odalarıyla iletişime geçilmesidir. Çevre ve Şehircilik müdürlükleri ve belediyelerle iletişim kurularak enkaz kaldırılmadan önce bu tespitlerin yapılması lazım. Eğer hiçbir imkan yoksa o binayla ilgili televizyonda çıkan kamera görüntüleri ya da fotoğraflar dahi dava konusu olduğunda delil değeri taşıyabilir."

'Delil karartmaya çalışan var'

Bazı yerlerde müteahhitlerin delilleri karartmaya çalıştığı yönünde duyumlar aldıklarını belirten Prof. Dr. Serkan Ayan, "Vatandaşlar enkazdan çıkarıldıktan sonra molozu alıp atanlar oluyor. Buna mutlaka engel olmak lazım. Aksi takdirde ilerideki yargılamalarda çok ciddi ispat problemi ortaya çıkabilir. Konu yargı organlarının önüne geldiğinde delillerin usulüne uygun toplanıp, toplanmadığıyla ilgili bir değerlendirme yapılacak" dedi.

Profesör, kamu binalarındaki projelerin de önemine dikkat çekti.

Zamanaşımı olur mu?

Deprem nedeniyle zarar gören kişilerin uğradıkları maddi ve manevi zararlar için tazminat davaları açabileceğini dile getiren Prof. Dr. Serkan Ayan, şunları kaydetti: Yargıtay'ın davaların açılmasının süresiyle ilgili 1999 depreminden sonra ortaya koyduğu bazı ilke kararları bulunduğunu hatırlatarak zaman aşımı süresinin deprem tarihinden itibaren başladığını belirtti. Vatandaşların davayı geç açmaları nedeniyle zaman aşımı sorunuyla karşılaşmayacağını söyleyen Ayan, "Örneğin 2023 yılında deprem oldu. 2000 yılında yapılan bir binada teknik kurallara uyulmadığında, depremin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıllık süre içinde vatandaşlar müteahhitlere dava açabilirler. İnşaat yapılması teknik olarak mümkün olmayan bir yere ruhsat verildiyse onayı veren belediyenin idari hukuk anlamında, bu olaydan zarar gören vatandaşlarımıza karşı bir tazminat zorunluluğu olur." (DHA)

Gündem Haberleri