Depremde kaybolanlar... İsmail Saymaz: Dirisini enkazdan çıkaramadınız, bari ölülerini bulun

Gazeteci İsmail Saymaz şu ana kadar 2401 kayıp tespit edildiğini bu sayının 1999 kayıplarını çok aşacağına, iktidarın sorumluluğuna dikkat çekti

Gazeteci İsmail Saymaz deprem sonrası kayıplara işaret ederek ''2401 rakamı bütün kayıpları içermiyor da olabilir. 17 Ağustos Depremi’nde bile 5840 kayıptan söz edilirken; kapsamı, yarattığı hasar ve meydana gelen kayıp itibariyle Kahramanmaraş Depremi’nde kayıp sayısı 2401’i hayli aşar. Depremin ilk iki gününde, sağ çıkarılması mümkün olan belki binlerce yurttaş AFAD ekipleri ulaşmadığı için hayatta kalamadı. İktidara büyük bir sorumluluk düşüyor. Dirisini enkazdan çıkaramadınız. Bari ölülerini bulun.'' görüşünü dile getirdi.

Saymaz'ın yazısı şu şekilde;

Depremin üzerinden iki hafta geçti ve fizikçi Yusuf Karlı gibi, yakınlarına, ölü ya da diri, ulaşamayanlar var.

29 yaşındaki Karlı, Avusturya’da fizik doktorası yapıyor.

Depremden bir gün önce, 5 Şubat’ta, Eskişehir’de konferansa katıldı. Konferanstan sonra Hatay’a geçerek, üniversitede okuyan kardeşlerini ziyaret etti.

30 yaşındaki ablası Ayşegül de Hatay’daydı.

Abla-kardeş bir otobüse binerek, Adıyaman’daki baba evlerine gittiler. Onlar evlerine vardıktan iki saat sonra Adıyaman sarsıldı.

Eski Saray Mahallesi Sağlık Ocağı Caddesi’ndeki beş katlı aile apartmanı yıkılmadan saniyeler önce Yusuf, anne ve babasını kirişin altında topladı. Cenin pozisyonunda birbirlerine sarıldılar. Ablası Ayşegül ise odada kaldı.

Karlı anlatıyor:

“Ablamın zaten psikolojik sıkıntısı vardı. Ondan ses alamadık. Büyük ihtimalle korkudan bayıldı, hareket edemedi. Evimiz yıkılınca babam kayanın altında kaldı ve vefat etti.”

Ayakları taşlar arasında sıkışan Yusuf, bir esinti hissetti. Başını çevirdiğinde enkazdaki boşluktan gökyüzünü gördü.

Karlı:

“Annemi kucağıma aldım. Enkazın üzerine çıktık. Otuz dakika yardım istedik, gelmedi. Suriyeli arkadaşlar yardım etti, annemi indirdik. Ayağımdaki kırıkların etkisini hissetmeye başladığım için hareket edemez hale geldim. Beni de sırtlarında indirdiler. Yoldan geçen Suriyeli bir arkadaşın arabasıyla hastaneye gittik.”

Karlı’nın annesi bir ofis sandalyesi buldu ve oğlunu oturtarak, acil servise kadar sürükledi.

Yerde kan gölü vardı.

Ölüler ve yaralılar yan yanaydı.

Elektrik yoktu.

Karlı, kendi yarasına müdahale etmek zorunda kaldı.

Ambulanstan sonra kayıp

Karlı babasını, amcasını, halasını, eniştesini, ninesini kaybetti. Kendisi, annesi, halası ve kuzenleri sağ kurtuldu. Ablası Ayşegül yaralı olarak çıkarıldı.

Karlı:

“Halamın anlattığı; ablam enkazdan çıkarılırken su istemiş. Su vermişler. Yorgana koymuşlar. Yolda götürürken, ambulansı durdurup almalarını sağlamışlar. Nabzına bakmışlar, yaşıyormuş. Bilincini kaybetmiş.”

Sonrası yok.

Karlı Ailesi, o günden beri Ayşegül’den haber alamıyor. Annesi Adıyaman’daki hastaneleri ve morgları gezdi, ölülere tek tek baktı, kızını bulamadı. Emniyet’e ihbarda bulundular, ses çıkmadı.

Çanakkale’de bir arkadaşının evinde kalan ve ayakları kırıldığı için yürüyemeyen Yusuf Karlı ise sosyal medyadan çağrılar yaparak, ablasına ulaşmaya çabalıyor.

Karlı:

“Benim kanaatim, bir şehre sevk edilirken yolda öldü ve farklı bir şehrin morgunda bulunup isimsiz şekilde gömüldü. Çok düşük bir ihtimal, bir yoğun bakımda bilinci kapalı şekilde ve uyanmamış da olabilir. Ama artık umudum kalmadı.”

Karlı, ablasını ararken, onlarca benzer vakayla karşılaştıklarını söylüyor. Adıyamanlı bir kişinin arayıp “Cenazemizi Mersin’de morgda bulduk” dediğini anlatıyor. Karlı, “Umarım ablamın da DNA ve parmak izi alınmıştır” diyor.

Karlı’nın annesi DNA örneği verdi.

Eğer kimsesizler mezarlığına gömüldüyse, bu yolla Ayşegül’ü bulmayı umuyorlar. Ancak aradan geçen 14 güne rağmen hiçbir yetkilinin kendilerini aramadı.

Yazının devamı için tıklayınız.

(Kısa Dalga)

Gündem Haberleri