Enflasyonla ilgili doğru bilinen yanlışlar

Nisan sonu itibariyle enflasyon yüzde 70'e dayandı. Bu şekilde, enflasyonda en son 1999'da gördüğümüz seviyelere geri döndük. 2001 krizi sonrası Merkez Bankası bağımsızlığı ve kredibilitesi yolunda büyük bedel ödeyerek elde ettiğimiz kazanımları da maalesef geride bıraktık.

Koç Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp BBC Türkçe için kaleme aldığı yazısında enflasyonun yükselmesine neden olan hataları yazdı. Selva Demiralp'in yazısından bir bölüm şöyle:

Fiyat istikrarının birincil sorumlusu Merkez Bankası'dır. O nedenle enflasyonun böylesine hızlı yükselmesinin sebeplerini de politika hatalarında aramak lazım. Peki nedir o hatalar?

1) Enflasyonun sebebi global arz şoklarından kaynaklanıyor

Önce pandemi, arkasından da Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedeniyle küresel çapta iki önemli arz şoku ile karşı karşıya kaldık. Arz şoku, talebin artmasından değil üretim maliyetlerinin artmasından kaynaklanan enflasyonist baskıya verilen teknik isimdir.

Doğal olarak bu problemler tüm dünyada enflasyonist baskıları artırdı. Ancak buradan yola çıkıp Türkiye'de yaşanan enflasyon, tamamen dünyada yaşanan küresel problemlerin bir yansımasıdır sonucu çıkarılamaz.

Şekilde Mart 2022 itibariyle gelişmiş ve gelişmekte olan bir grup ülke için yıllık enflasyon rakamlarını görüyoruz. Bize en yakın enflasyon, yüzde 16 ile savaşın bizzat yaşandığı ve yaptırımlara tabi olan Rusya'da görülüyor. Onlarla bile aramızda (Mart itibari ile) manşet rakamlar üzerinden 40 puan üzerinde bir fark var. Elbette küresel bir enflasyon var. Ancak salt küresel faktörlerden kaynaklanan etkiler, yaşadığımız enflasyonun oldukça sınırlı bir miktarına tekabül ediyor.

2) Arz enflasyonuna karşı Merkez Bankası bir şey yapamaz

Para politikası talebi yavaşlatmak sureti ile enflasyonu düşürür. Merkez Bankası faiz artırdığında borçlanma maliyeti arttığı için harcamalar yavaşlar. Zayıflayan talep fiyatlar üzerindeki baskıları da azaltır. Ancak faizi artırmak tedarik zinciri sorunlarını çözmez. Rusya savaşının daralttığı petrol arzına çare olmaz. Bu nedenle, eğer arz faktörlerinin geçici olduğuna inanılıyorsa Merkez Bankası'nın bunu piyasalara iyi anlatıp hiç müdahale etmemesi uygundur. TCMB de artan enflasyona karşı tepkisiz kalmasını büyük ölçüde bu mantıkla açıklamaya çalışıyor.

Ancak, arz kaynaklı enflasyonun uzaması halinde beklentiler bozulmaya başlar. İşte o noktada Merkez Bankası'nın müdahalesi arz enflasyonunu düzeltemese de bunun genele yayılmasını engeller. Batılı ülkelerin bir ağızdan faiz artışlarına geçmelerinin en önemli sebeplerinden biri bu.

İlave olarak, Türkiye'de yaşanan arz enflasyonun en önemli sebeplerinden bir tanesi TL'deki değer kaybının getirdiği geçişkenlik etkisi. Yani söz konusu olan arz şoku dışarıdan gelen ve para politikasının kontrolü dışında olan bir etmen değil. Bilakis, TCMB'nin faizleri enflasyonun altında seviyelere çekmesinden kaynaklanan bir politika hatasının sonucu. İşte bu sebeple söz konusu hatayı düzeltmek de bizzat Merkez Bankası'nın görev alanına giriyor.

YAZININ TAMAMI

Ekonomi Haberleri