Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Maraş depremlerinin ardından mimar ve ressam Ertuğrul Özakdemir’in talebiyle tüm geliri depremzedelere bağışlanacak bir resim sergisi açmayı planladı.
Bu görüşmeler ve sergi hazırlığı sürecinde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ölümüne kadar Ertuğrul Özakdemir’e yazdığı mektupların hikâyesi de gün yüzüne çıktı.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan bu hikayeyi Kısa Dalga'da yayımlanan köşesinde aktardı. "92 yaşında bir çınar, depremde yaşananların hüznü ve bir şey yapma kararlılığının enerjisiyle bizi büyük bir tanıklığın yolculuğuna çıkarttığının farkında değildi" diyen Tezcan'ın verdiği bilgilere göre Özakdemir ile Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yolu Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde kesişiyor. Özakdemir'in resim yolculuğu da böyle başlıyor.
1963 yılında Bayındırlık Bakanlığı Türkiye Cumhuriyeti Bonn Büyükelçiliği Binası Mimari Proje yarışmasını açıyor. Bu eserlerin yapımı sürecinde, Bedri Rahmi ve Ertuğrul Özakdemir’in dostluğu daha da gelişiyor. Bedri Rahmi’nin yazdığı her mektup Ertuğrul Reis diye başlıyor ve mektuplar içeriği ile çizgileri ile bütünleşerek sanata dönüşüyor. Karakuş Candan yazısında yıllar sonra ortaya çıkan mektuplardan da örnekler veriyor:
Üstümüzden kamyon geçti
"Bedri Rahmi Eyüboğlu, 12 Mayıs 1973’de İstanbul Kalamış’tan Ertuğrul Özakdemir’e bir mektup yazar:
"Sevgili Ertuğrul Reis Merhaba, oldukça geç kalan bir merhaba, ama sen halden anlarsın dilden anlarsın. Üstümüzden bir kamyon geçti. Ezdi geçti. Kardeş ölümü, insanın kendi ölümünü görmesi gibi bir şey. Belki de en büyük en kesin, en son provası oyunun. Bundan ötesi selamet. (...) Gelelim dünya işlerine” diyerek devam eder. Ve mektup “Bu mektup bugün uçmalı ayın 12 si, 20 sine kadar senden bir ses çıkmalı, ez cümle seni ve yuvanı kucaklıyorum..."
Tek satır yazmadılar
Bedri Rahmi Eyüboğlu 15 Mayıs 1975’te safrakesesi ameliyatı olmasının ardından Ertuğrul Özakdemir’e Fransa’ya postalanmak üzere bir mektup yazar:
“Ertuğrul Reis Merhaba!
Bu merhabayı sarı kalemle yazmam lazım. Ama ne yazık ki hastanede sarılığın her çeşidi var ama kalemi yok.Senin anlayacağın yirmi gündür hastanedeyim. Safra kesesi alınalı on gün oldu.İnşallah bir hafta sonra taburcuyum.Beraber gerçekleştireceğiz diye sevindiğim işten bir yıldır ses çıkmadı. Eksik olmasınlar Bayındırlıktaki arkadaşlarda, söz verdikleri halde bir tek satır yazmadılar. Bereket versin bu konularda şerbetlendik de canımız o kadar acımıyor.”
ÖNEMLİ NOT: Bu yazıda yayınlanan resimlerin her hakkı mahfuzdur. Kaynak belirtilerek dahi kullanılamaz.