Ankara’da 1 Mayıs İşçi Bayramı, binlerce yurttaşın katılımıyla Tandoğan Meydanı’nda kutlandı. Binlerce emekçi AKM’den Tandoğan’a yürüdü. Gazeteci meslek örgütleri de gazetecilerin ve gazeteciliğin haklarını savunmak için alandaydı.
"Özgür basın sisteminin kurulmasını talep ediyoruz"
ÇGD Başkanı Kıvanç El, şunları söyledi:
“Bizim için 1 Mayıs'ın önemi biraz daha farklı. Biz artık basın özgürlüğü konusunda hükümetten, son siyasal iklimin de çerçevesinde bazı adımlar atmasını bekliyoruz. Çünkü bu halk baskı oldukça ceza kesmeyi yerel seçimde gösterdi. Basının önemini de bu süreçte gördük. Onun için de buraya, 1 Mayıs'a çağrı yaptık sesimizi duyurmak için. Hava şartlarına rağmen yoğun bir katılım var. Bizim talebimiz çok basit. Basınının daha özgür bir şekilde Anayasa'ya getirilen sansür düzenlemesinin uygulanmadan, yeniden bir düzenleme yaparak özgür basın sisteminin kurulmasını talep ediyoruz.
"Gazetecilerin orada görevlerini yaptığını bir kez daha hatırlatıyoruz"
Taksim tüm emekçiler için bir simge. Bu konuda hükümetin direnişini anlamak mümkün değil. Taksim halkın, emekçilerin meydanı olsun deniyor. Çok basit bir talep. Güvenlik önlemleri alınır ve yapılır. Bunu bir kavga, inatlaşma, -her alanda olduğu gibi, sadece Taksim değil- toplumun taleplerine ‘Aman izin vermeyelim’ yaklaşımıyla davranılıyor. Evet, vazgeçilmiş ne yazık ki. Ama biz üyelerimize de çağrı yaptık, Taksim'e gidilmesi noktasında. Bu süreçte birçok gazeteciye de birçok müdahale olmuş, polis tarafından sert müdahaleler yapılmış. Bunları da ÇGD olarak kınıyoruz. Gazetecilerin orada görevlerini yaptığını bir kez daha hatırlatıyoruz ve Taksim'e çıkana kadar bu mücadele önümüzdeki yıllarda da sürecek. Hükümete de bu inadından vazgeçmesi çağrısını yineliyoruz.”
"Bunu düşünmeden haber yapmak istiyoruz"
TGS Ankara Şube Başkanı Sinan Tartanoğlu, şöyle konuştu:
“Alanda olmamızın 3 tane gerekçesi var aslında. Birincisi: Gazeteciler de işçi ve giderek fakirleşiyorlar. Biz aslında temel olarak gazetecinin özgürce ve sağlıklı haber yapabilmesi için birinci şartın maaşının en az iki asgari ücret olmasını talep ediyoruz. İkincisi: Refah seviyemizin yükselmesini istiyoruz çünkü buralarda haberleri yaptıktan sonra markette alacaklarımızın fiyatını düşünmek istemiyoruz. Bunu düşünmeden haber yapmak istiyoruz. Üçüncüsü: 212 sayılı kanun çerçevesinde çalışmak istiyoruz. Bu artık giderek dayatılan bir çalışma koşulu haline getirildi, 212'siz çalışma koşulu. Bir televizyon kanalı çalıştırıyorsanız nasıl kamerasız çalışmayı göze alamıyorsanız, bunu düşünemiyorsanız gazetecinin de 212'siz çalışmasını düşünemezsiniz diyoruz ve tabii ki ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün korunmasını istiyoruz. Bu şartlar gerçekleşmeden özgürce haber yapılabileceğini, eleştirel düşüncenin özgüre yayılabileceğini düşünmüyoruz. Bunun için alanlardayız.”
"Taksim'e çıkmak isteyenleri marjinal olarak gösteren Cumhurbaşkanı'dır"
Tartanoğlu, Saraçhane’de yaşanan polis müdahalesine ilişkin şunları söyledi:
“Burada sonuçta bütün örgütler bir çağrı yapıyor alanlara ve bir şekilde buradaki insanların da sağlıklarının korunması gerekiyor. Çağrıcı örgütlerden hiçbirisi burada bir kişinin burnunun kanamasını istemez ama eleştirinin yöneltileceği kesim polistir, İçişleri Bakanlığı'dır. Dün Taksim'e çıkmak isteyenleri marjinal olarak gösteren Cumhurbaşkanı'dır. 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasının, Tandoğan'da kutlanmasının, Sıhhiye'de kutlanmasının iktidar, bakanlık, bürokrasi açısından hiçbir farkı yoktur. Burada talep edilenler, atılan sloganlardır önemli olan ve bunlar zararlı içerikler değildir. İnsanlar kendi haklarını savunmak için buradalar. Haklarını nasıl savunduklarını göstermek için bir arada olduklarını göstermek için buradalar. Taksim de işçilerin, emekçilerin alanıdır. Yapılan bu açıklamaların yapıldığı her yer işçilerin alanıdır, çünkü sosyal hayat buralarda yaşanıyor bütün sorunları ve çözümleriyle beraber.”
"İktidarın bir Taksim alerjisi olduğu çok açık"
ÇGD Ankara Şube Başkan Yardımcısı Mustafa Bildircin, şöyle konuştu:
“Gazetecilik belki de mobbingin en görünür olduğu alanlardan biri. 212 sigortası yapılmayan, uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalan ve baskı altın -hem iktidarın hem de kurum içi baskı altında çalışmaya çalışan- gazeteciler bugün alanlarda haklarına sahip çıkıyorlar. ÇGD olarak buradayız; haklarımıza sahip çıkmak, emek ve dayanışma göstermek için. İktidarın bir Taksim alerjisi olduğu çok açık. Bu sene de taksimi yasaklayarak bu alerjisini ortaya çıkarttı ancak emekçiler Taksim'e girmekte direttiler. Meydanlar emekçilerindir, Taksim'in yasaklanması sembolik olarak bir şey ifade ediyor olsa da uzun vadede direnen emekçiler kazanacaktır.”
ÇGD Yönetim Kurulu üyesi Ceren Bayar ise şunları söyledi:
“Artık çalışma ve yaşama koşullarımız çok zor. Çok düşük ücretlerle çalışıyoruz pek çoğumuz, iş güvenliğimiz yok, pek çok işyerinde mobbinge uğruyoruz. Bunun yanı sıra haber yazma özgürlüğü konusunda da çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Sansürün, sansür yoksa otosansürün olduğunu biliyoruz. Tüm bunlarla birlikte mücadele ederiz. Birlikte mücadele edersek sonuç alabiliriz. Bu yıl Taksim'e girmek konusunda güçlü bir istek ve inat vardı. Bu bir başlangıç, keşke biraz daha dirençli olup Taksim'e girilebilseydi. Umarım önümüzdeki sene 1 Mayıs'ı Taksim'de hep birlikte kutlayabiliriz.” (ANKA)