YEŞİM ÖZDEMİR
Eskişehir’de birkaç yıldır yapılması planlanan ancak pandemi nedeniyle ertelenen 3D Gençlik Festivali 17 Mayıs Salı Günü, yoğun ve hareketli bir program takvimiyle başladı ve üç gün devam etti.
Festival, sabah saatlerinde başlayarak çeşitli etkinliklerle geç saatlere kadar devam etti. Eskişehir genelinde birçok festivalin iptal edilmesinden üzüntü duyan gençler 3D festivalinde bir araya geldi.
DİNLEME, DİYALOG, DAYANIŞMA
Kanlıkavak Parkı'nda düzenlenen festivalde sadece eğlence yoktu. 3D yani Dinleme-Diyalog-Dayanışma amacıyla siyasi parti temsilcilerinin, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, çeşitli resmi-sivil kurum ve kuruluşların gençlerle ortak siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel sorunların konuşulup tartışıldığı oturumlar da yapıldı.
Eskişehir’in merkez ilçelerinden Odunpazarı Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı Festival, Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilmiş oldu. Odunpazarı Belediye Başkanı Avukat Kazım Kurt festivalle ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi:
"Bu festivali kuzey ülkelerinden izlediğim, takip ettiğim için Türkiye’de de yapılması gerektiğini savunanlardanım. Bir denemedir, umarım bundan sonraki yıllarda çok daha verimli olur. Temel amacımız; gençlerin birbiriyle tanışması, konuşması ve demokratik bir ortamın yaratılması. Eskişehir’de buna uygun bir ortam var. Öğrenci kardeşlerimizin katılımı bizi memnun etti.”
Kurt, iptal edilen festivallere ilişkin ise “demokrasi diyorsak, özgürlük diyorsak, insan hakları diyorsak, temel insan haklarını hiç kimsenin yasaklamasına gücü yetmez diye düşünüyorum. Gençlerin yan yana gelince kötü işler yapmadığı, birbirini yemediği anlaşıldı diye düşünüyorum" diyor.
BİRBİRİMİZİ DİNLERSEK DİYALOG KURABİLİRİZ
Festivalin koordinatörü Eskişehir Avrupa Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Erhan Akdemir de festivalin önemini şöyle açıkladı:
"Eskişehir Avrupa Birliği Derneği olarak 2019 yılından beri faaliyet gösteriyoruz. Temel amacımız; gençlerin Avrupa Birliği’nin sunduğu fırsatlardan yararlanmasını sağlamak ve Eskişehir kamuoyunda Avrupa Birliği konusunda bir farkındalık yaratmak. Tabi ki Avrupa Birliği denilince akla özgürlükler, fırsat eşitlikleri gibi ana temalar geliyor. Biz de bu konuda ne yapabiliriz diye düşündük. Türkiyedeki aslında en büyük sorun fikir değil, farklı fikirler var da kimse kimseyi dinlemiyor. Ötekileştirilmiş, birbirinden uzaklaşmış bir toplum yapısına sahibiz maalesef şu anda. Dinlemediğimiz için de ortak sorunlarımızı keşfedemiyoruz. Ortak ekonomik, siyasal, kültürel sorunlarımız var. O yüzden de diyaloğa ihtiyacımız var. Birbirimizi dinleyebilirsek diyalog kurabiliriz.”
DÖRDÜNCÜ "D", DEMOKRASİ OLABİLİR
Eskişehir’deki tüm siyasal aktörleri bir araya getirerek ortak sorunlara, ortak çözümler üretebilmeyi amaçladıklarını dile getirdikleri için festivalin adının 3D Dinleme-Diyalog-Dayanışma olarak belirlendiği ifade eden Akdemir, şöyle devam etti:
“Aslında 3D bir yazıcı gibi geliyor insanın aklına ama doğru aslında biz Dinleme -Diyalog - Dayanışma 3D yaratırsak dördüncü D bizim için demokrasi yani üç boyutlu bir çıktı alırız. Yani birbirimizi dinliyoruz, diyalog kuruyoruz, dayanışma gösteriyoruz. Bugün mesela bana siyasi parti temsilcileri dedi ki ‘biz daha önce birbirimizi hiç böyle yakından dinlememiştik’ çok farklı siyasi kanattan kişilerin birbiriyle konuşabildiğini gördük. Demokrasi dediğimiz şey farklılıklarla birlikte var. Farklılık yoksa çoğulculuk yok, çoğulculuk yoksa demokrasi olmaz."
SİYASAL KATILIM: 11 MADDEDE GENÇLERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Festivalin birinci gününde ana tema “Demokrasi ve Siyasal Katılım”dı.
A çadırında “Gençlerin Siyasal Hayata Katılımı” başlıklı oturum yapıldı. Doç. Dr. Erhan Akdemir’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen ilk oturumda gençlerin siyasal hayata katılımı önündeki engeller ve sorunlar konuşuldu. Siyasi parti temsilcilerinin genç üyelerinin de bulunduğu oturumda gençlerin siyasi partilere ve sivil toplum örgütlerine katılımının giderek azaldığı gündeme getirildi. Gençler, siyasal hayatta katılımlarının önündeki engelleri şu başlıklarla açıkladılar:
- Siyasi partilere güvenin azalması,
- Siyasi partilerin sorunlara çözümcül yaklaşmaması,
- Siyasetin güç malzemesi olarak kullanılması
- Siyasi partilerin gençlerin sorunlarını ve taleplerini anlamamaları
- Yaşça büyük siyasi parti üyelerince gençlerin ilgi alanlarının küçümsenmesi, fikirlerinin dikkate alınmaması,
- Gerontokrasiye yani yaş ve tecrübe hiyerarşisine maruz kalmaları,
- Siyasi partiler ve diğer kurumlardaki hiyerarşik yapılaşma,
- Siyasi iklimin yarattığı korku ve endişe,
- Ailelerin yaratılan bu korku iklimi nedeniyle çocuklarını siyasetten uzak tutmak istemesi ve herhangi bir topluluğa üye olmalarını engellemeleri,
- Gençlerin ciddi bir ekonomik bunalım içinde olmaları,
- Gençlerin “başıma bir iş gelir mi?” korkusu taşıması,
Burada sadece öne çıkan başlıkları özetlemeye çalıştım ama daha birçok farklı nedenlerle gençler siyasal hayata katılımlarının engellendiğini anlattılar. Bu sorunlara çözüm önerileri de konuşuldu elbette. Çözüm önerilerinde en çok “Türkiye’nin siyasi yapısının değişmesi, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması, bozulan hukuk ve adalet sistemine güvenin yeniden tahsis edilmesi, ekonominin düzelmesi gerektiği” noktalarında ortaklaşıldı.
TOLERANS VE UZLAŞI
B çadırında ise Dr. Öğretim Üyesi Duru Şahyar Akdemir’in moderatörlüğünde “Tolerans ve Uzlaşı” başlıklı oturum gerçekleştirildi.
Tahammül ve hoşgörü kavramları üzerinde de tartışmalar yürüten gençler, toplumda LGBTİ+ bireylere, mültecilere veya farklı etnik kökendeki kişilere hoşgörünün olmadığına değindiler. Toplumdaki dil, din, ırk farklılıklarının ayrışmalara neden olduğuna, tolerans ve uzlaşıya bu anlamda daha çok ihtiyaç olduğuna dikkat çekildi.
Diyalog eksikliğinin en önemli nedeninin önyargılardan kaynaklandığı belirtildi. Kişileri yaşam tarzlarına göre veya giyim tarzına göre “etiketleme” eğiliminin toplumda çok yaygın olduğu ve bu etiketlemenin önyargıları pekiştirdiği dile getirildi. Çeşitli iletişim eksikliklerinden kaynaklı kişilerin birbirlerini dinlemeye tahammül ve sabırlarının olmadığı, özellikle bu diyalog eksikliğinin kuşaklar arasında daha fazla hissedilerek kuşaklar arası çatışmalara neden olduğu konuşuldu.
Eğitim sisteminin, medyanın ve aile yapısının belirli öğretileri kutsayarak topluma aktarmasıyla yanlış da olsa bazı değer ve normların doğru kabul edilmesi ve kalıplaşması toplumdaki farklılıkların birbirini kucaklaması ve ortak bir uzlaşı sağlaması açısından engel teşkil ettiği belirtildi.
Konuşulan sorunlara çözüm önerileri de getiren gençler, toplumda insan haklarının sağlanması, çeşitli sivil toplum örgütlerinin konuyla ilgili çalışmalar yürütmesi, bu tarz dinleme, diyalog ve dayanışma ortamlarının daha çok kurulması gerektiğini belirttiler.
Festivalin ilk günü, oturumların ardından başlayan dans gösterileri ve konserlerle geç saatlere kadar devam etti.
DİJİTAL OKURYAZARLIK VE SOSYAL MEDYA KULLANIMI
Festivalin ikinci gününde oturumların ana teması “Dijitalleşme ve Toplumsal Dönüşüm” idi. Bu kapsamda, A çadırında “Dijital Okuryazarlık ve Sosyal Medya Kullanımı” başlıklı oturum yapıldı. Doç. Dr. Alaaddin Faruk Paksoy’un moderatörlüğünde teknolojinin gelişimi, teknolojiye erişim imkanları, dijital dünyaya uyum, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma becerisi gibi konularda tartışmalar yapıldı. Tartışmada öne çıkan başlıklar şöyleydi:
- İnternetin özgürce kullanılamaması,
- İnternete ve teknolojiye erişimde eşitliğin sağlanmaması,
- Kaynak kullanımının yetersizliği, kaynak erişim problemi,
- Sosyal medya hesaplarının anonim kullanılması (botlar),
- Sosyal medyanın ve internetin bilinçsizce kullanımı,
- Sosyal medyanın kutuplaştırmayı ve nefret söylemini arttıran bir ortam yaratması,
- Gözetim ve denetim toplumu yaratılarak ifade özgürlüğünün kısıtlanması,
- Sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltıların artması
- Sosyal medyanın yargı mekanizmasına dönüşmesi gibi konu başlıklarına değinildi.
Oturumda, ayrıca sosyal medya kullanımlarının günlük hayatı domine etmeye başlaması, kişilerin bireysel ve toplumsal ilişkilerini olumlu-olumsuz açılardan etkilemesi değerlendirildi ve konuya ilişkin çözüm önerileri sunuldu.
DİJİTAL KUŞAKLAR VE Z KUŞAĞINI ANLAMAK
B çadırında ise Dr. Öğr. Üyesi Tezcan Özkan Kutlu’nun moderatörlüğünde “Dijital Kuşaklar ve Z Kuşağını Anlamak” başlıklı oturum gerçekleştirildi. Oturumda; kuşaklar arası farklılıklar, kuşaklar arası çatışma ve dayanışma konuları üzerinde duruldu. 2000-2020 yılları arasında dünyaya gelen Z kuşağının, bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımlarıyla diğer kuşaklardan ayrıldığı ve bu kuşağın teknolojiyi ileri seviyede kullanma becerisine sahip olduğuna değinildi. İstatistiklere göre Türkiye nüfusunun yüzde 39’unu oluşturan Z kuşağının, seçmen potansiyeli açısından siyasi partilerin de odağında olduğuna dikkat çekildi.
Dijital Kuşaklar ve Z Kuşağını Anlamak başlığı altında, gençlerin ekonomik sorunları, gençlerin çözülmeyen toplumsal sorunlar nedeniyle umutsuzluğa kapılması, gençlerin emeğinin sömürülmesi ve emek değerinin ucuzlaması, gençlerin yeteneklerinin desteklenmemesi, artan işsizlik nedeniyle gençlerde beyin göçü oranlarının artması, eğitimlerin giderek kalitesizleşmesi, gençlerin her alanda ve sektöre gerontokrasiye maruz kalması, sınıfsal eşitsizliklerin giderek artması ve yeni kuşaklarda örgütlenme eksikliği gibi konular konuşuldu.
GENÇLERİN İSTİHDAMI, EĞİTİM VE SOSYAL SORUNLAR
Festivalin son günü yine yoğun bir programla başladı. A ve B çadırları birleştirilerek tek oturum yapıldı. “Gençlerin İstihdamı, Eğitim ve Sosyal Sorunlar” başlığıyla gerçekleştirilen oturuma Prof. Dr. Nilgün Çağlarırmak Uslu ve Doç. Dr. Seda Tekeli moderatörlük etti.
Oturumda gençlerin istihdam, eğitim ve sosyal sorunları dinlenildi. Gençler şu başlıklar altında istihdam, eğitim ve sosyal sorunlarını paylaştılar: İşverenlerin cinsiyet eşitsizliği yaratması, sosyal güvencesiz çalışma koşulları, iş güvenliğinin olmaması, üretimin yetersiz kalması, sanayinin gelişmemiş olması, gençlere potansiyellerini ortaya koyabilecek pozisyonlarda görev verilmemesi, kırsal kesimlerde eğitime ulaşılamaması, öğrencilerin kredi borçlarıyla mezun olmaları, öğrencilerin gelecek kaygısı taşımaları ve öğrencilerin barınak ihtiyaçlarının karşılanamaması.
Sorunlara ilişkin; eğitimde eşitliğin sağlanması, nitelikli iş gücünün arttırılması, liyakat sistemiyle işe alımın sağlanması, gençlerin ucuz iş gücü olarak kullanımının engellenmesi, gençlerin beslenme, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasına destek verilmesi, kültürel etkinliklerin yasaklanması yerine ulaşımının kolaylaştırılması ve fırsat eşitliğinin yaratılması gibi çözüm önerileri sunuldu.
GENÇLER NE DİYOR?
Festivale katılan gençlerden Mümine Özçelik, farklı fikirlerin bir araya gelerek bir tartışma platformunun oluşturulması açısından festivalin çok önemli olduğu dile getirdi. Özçelik, katıldığı oturumlarda en çok yaşlı iktidarının gündeme getirildiğini ve gençlerin yönetim kadrolarındaki oranlarının yetersiz olduğuna dikkat çekildiğini belirtti.
Gizem Delikara ise iptal edilen diğer festivallerle ilgili üzüntüsünü belirterek, farklı konularda bilgi aktarımının gerçekleştirildiği, aynı zamanda çeşitli etkinliklerle eğlence ortamının sağlandığı bu tarz festivallerin arttırılması gerektiğini ifade etti.
Semih Sönmez, evlere kapandığımız uzunca bir pandemi döneminin ardından bu festivalin bir araya gelebilmek ve eğlenebilmek için çok iyi fırsat olduğunu söyledi.
Siyasi parti temsilcilerinin de katıldığı festivale Türkiye İşçi Partisi temsilcisi olarak katılan Cemre Nur Şahin, gençlerin sorunlarının konuşulduğu bu organizasyonda, yaşlıların gençler adına konuşmasını yersiz bulduğunu belirterek yaşça büyük olan kişilerin kendi deneyim ve tecrübelerini gençlere dayatmaktan vazgeçmesi gerektiğini ve gençlere alan açmaları gerektiğini ifade etti.
Eğlence ve şenliklerle gün boyu devam eden Festival’e yoğun bir ilgi vardı. Özellikle “Evdeki Saat” müzik grubunun sahne almasıyla coşkulu bir kitle oluştu. Festival geç saatlere kadar süren konserin sona ermesiyle noktalandı.