Güncel siyasete ve dünyanın sorunlarına dokunan metinler
Kısa Dalga kitap köşesinden tekrar merhaba. Bu hafta sizin için farklı türden, güncel siyasete ve dünyanın sorunlarına dokunan kitaplardan, dikkatimizi çekenleri derledik. Başka imkânları unutmamak, birlikte düşünmek için...
110
Sabriye Ak Kuran, “Gıdanın Ekolojisi, ‘Türkiye’de Gıda Sistemlerinin Dönüşümü’”
Nika Yayınevi tarafından basılan bu kitap, gıda krizinin kapıda olduğunun devamlı hissedildiği ve ekoloji temelli sorunlarla kesiştiği bir zamanda, bu iki meseleyi bir arada tartışıyor. Gıda sorununun gezegenin doğasını gözeten bir yaklaşımla nasıl ele alınacağı hakkında düşündürüyor. Sabriye Ak Kuran’ın, endüstriyel tarım uygulamalarının ekolojik etkisini işe dâhil ederek geliştirdiği bu araştırmayı, konuya meraklı okurun ilgisine sunuyoruz.
Tanıtım bülteninden şu cümlelerin kitap hakkında fikir vereceğini umuyoruz: “ Türkiye tarımının yarattığı ekolojik etkileri değerlendirmek amacıyla yazılmış olan kitapta, hem üretim ve tüketim ilişkilerini doğrudan ilgilendiren temel bileşenler hem de bu ilişkileri yönlendiren çeşitli aktörler ekonomi-politik bir bağlam içerisinde ele alınıyor ve benimsenen endüstriyel tarım uygulamaları sonucunda ortaya çıkan ekolojik etkiler tartışılmaktadır.”
210
Sinan Aral, “Furya Makinesi ‘Sosyal Medya Seçimlerimizi, Ekonomimizi ve Sağlımızı Nasıl Bozuyor”
Sosyal medyanın yaşamı belirlediği bir dönemde yaşadığımız söylenebilir. Bu konudaki tartışmalar, olumlu yönleri ve olumsuz yönleri şeklinde ikili bir kutupta sürüp gitse de içinde bulunduğumuz çağda sosyal medya platformlarının dışında kalmak zor.
Sinan Aral’ın Sevgi Halime Özçelik çevirisiyle basılan bu kitabı da bu konudaki tartışmalara bir katkı olarak yorumlanabilir. Metin, Tellekt Yayınları tarafından basıldı.
Sinan Aral’a göre, “günümüzün sosyal teknolojisini kendi büyük vaadine doğru yönlendirmek ve bizi birbirimizden uzaklaştırabilecek yollardan kaçınmak için sosyal medyanın politika, ekonomi, toplum sağlığı, hatta kişisel sağlığımız üzerindeki büyük etkisinin farkına varmamız çok önemli.”
310
Larry Korn, “Fukuoka Üstat”
İnsanın tarihsel sürecine bakıldığında, Neolitik Dönem itibariyle, doğayla ilişkisinin genellikle ona egemen olmak üzerinden belirlendiği görülür. Permakültür, doğal tarım, sürdürülebilir çevre ve yerel gıda üretimi alanlarında eğitmen, danışman, yazar ve editör olarak tanınan, Larry Korn’un “Fukuoka Üstat” adlı bu kitabı, insanın doğayla eşit ilişki kurarak da yaşayabileceğini hatırlatan bir bakış sunuyor. Metin, Ezgi Yıldız çevirisiyle Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayımlandı.
Tanıtım Bülteninde kitaptan şöyle söz ediliyor: “İnsan doğaya hâkim olmak yerine, onunla yaşamayı öğrenmelidir. Doğanın, insanlara ihtiyacı yoktur. Biz olsak da olmasak da “doğa” kendini yeniler. Doğanın bize ne anlatmak istediğini anladığımız an bizler de özgürlüğümüze kavuşmuş olacağız.”
410
Thomas Nail, “Göçmen Figürü”
Göç, sınırlar, hareket felsefesi, iklim değişikliği gibi konular üzerine çalışmalarıyla bilinen Thomas Nail’in kitabı, İletişim Yayınları tarafından, Dılşa Ritsa Eşli çevirisiyle basıldı. Kriz kelimesinin göçmenlerin bedenine yapışıp kaldığı ve göçmen bedenlerinin düşmanlık siyasetinin hedefi hâline geldiği bir çağda, yazar; göçmen olarak doğulmadığını, bir özne olarak göçmenliğin nasıl kurulduğunu hatırlatıyor ve kelimenin kendi doğası itibariyle hareketliyken durağanlıkla tanımlanmasının sebeplerini sorguluyor.
Tanıtım bülteninden şu cümleler fikir verebilir: “Kimileri için yer değiştirmek sadece geçici bir ihraçtır; yeni fırsatlar, dinlence ve kâr elde etmek demektir. Bazıları içinse bu hareket tehlikeli ve zorakidir, onların ihraçları çok daha ciddi ve kalıcıdır. Günümüzde çoğu insan göç yelpazesinin ‘elverişsizlik’ ile ‘acizlik’ kutupları arasında bir noktaya düşer. Ancak bu yelpazede yer alan bütün göçmenlerin ortak bir noktası vardır: hareketlilik sonucunda her birinin bölgesel, siyasi, hukuki ya da iktisadi statülerini kaybetmiş olmaları.”
510
Franz Boas, “İlkel İnsanın Zihni”
Modern antropolojinin kurucusu kabul edilen Boas’ın bu kitabı, DoğuBatı Yayınları tarafından, Dilek İşler Hayırlı - Onur Hayırlı çevirisiyle basıldı. Sosyal bilimler alanıyla ilgilenen okurun, bir antropoloji klasiği olarak yorumlanan bu kitabı dikkate alacağını düşünüyoruz.
Tanıtım bülteninde kitap hakkında şunlar söyleniyor: “Franz Boas, ilkel insan ile modern insanın düşünme biçimini belirlemeye çalışır, bunların çok da farklı olmadığı anlayışına ulaşır. İlkel İnsanın Zihni; antropoloji, tarih, sosyoloji, insan hakları, psikoloji gibi alanlar başta olmak üzere hemen her alandaki araştırmacıya hitap eder. Bu niteliğiyle antropolojinin alanını, kapsamını ve yaklaşımını anlamak, insanı ve toplumu açıklamak, günümüzde de üstün ırk, üstün ulus, üstün insan ve benzeri söylemlerle varlığını farklı biçimlerde sürdüren ırkçılığa karşı, tarafsız ve ciddi bir itiraz geliştirilir.”
Feminist iktisatçı Şemsa Özar’a, öğrencileri, yol arkadaşları ve meslektaşları tarafından armağan olarak, Handan Çağlayan ve Kaner Atakan Türker tarafından hazırlanan bu kitapta, Özar’ın çalışmaları feminist bakış açısıyla yorumlanıyor. Ekoloji ve feminizmi bir araya getiren bu çalışmayı konuya meraklı okurun dikkatine sunuyoruz.
Kitap hakkında: “Bu kitapta, kapitalizme, erkek egemenliğine, ana akım iktisat yaklaşımına ve tüm bunların elbirliği ile yol açtığı iklim krizine ilişkin eleştirel analizlere ve daha iyi bir dünya idealiyle oluşturulan alternatif yaklaşımlara mücadele pratikleri ve örgütlenme deneyimleriyle ilgili ufuk açıcı örnekler eşlik ediyor.”
710
Thomas Bernhard, “Oyunlar I: Boris İçin Bir Şölen, Av Meclisi, Minetti”
Thomas Bernhard’ın üç oyununu bir araya getiren metin, Fatih Özgüven çevirisiyle, Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı. Kitapta yer alan oyunların konuları kısaca şöyle:
Boris İçin Bir Şölen: İlk yazımı 1965’e kadar geri gittiğinden bahsedilen bu oyun aynı yılın yaz aylarında Salzburg Tiyatro Festivali için “fazla karanlık” bulunarak kabul görmemiştir. Bu oyunda, tıpkı kendisi gibi bacaklarını kaybetmiş İyi Kadın’ın yıllar önce evlenip Kötürümler Bakımevi’nden çıkardığı Boris’in doğum günü için düzenlenecek şölen konu edilir; şölene Bakımevi’nden on üç kötürüm konuk olacaktır.
Av Meclisi: Yazarın, en başarılı eseri olarak tanımladığı bu oyunda, general ve eşinin av köşkünde bir oyun yazarı konuktur. Av köşkünü çevreleyen ormanı bütünüyle kabuk böceği sarmıştır ve Stalingrad muharebesinde tek kolunu kaybetmiş General ölümcül bir hastalığın pençesindedir.
Minetti: Bu oyun Bernhard tarafından, ünlü Alman tiyatro oyuncusu Bernhard Minetti’ye ithafen kaleme alınmış.
810
A. S. Byatt, “Oyun”
İngiliz şair, romancı ve yazar A. S Byatt, Tutku adlı kitabıyla dünyada tanınıyor. Bu kitap 1990 yılında yayımlanarak yazara, Man Booker Ödülünü kazandırıyor. 2002 yılında ise Amerikalı yönetmen Neil LaBute tarafından beyazperdeye uyarlanıyor. Everest Yayınları tarafından basılan, “Oyun” adlı kitabı ise, İpek Babacan çevirisiyle raflarda yerini aldı.
Tanıtım bülteninde kitap hakkında şunlar söyleniyor: “A. S. Byatt’ın Oyun adlı romanı, iki kız kardeş arasındaki gelgitlerle dolu, karmaşık ilişkiler üzerine kuruludur. Julia popüler aşk romanlarıyla tanınan bir yazar, Cassandra ise Oxford’da öğretim görevlisi ve Ortaçağ bilimleri uzmanıdır. Babalarının hastalanması ve ardından vefatı, kardeşleri baba evinde bir araya getirir. Bu buluşma, çocukluklarında yarattıkları, etkisinden çıkamadıkları bir Ortaçağ oyununu hatırlatır…”
910
Alex Thomson, “Kafası Karışmışlar İçin Adorno”
Edebiyat ve özel olarak İskoç Edebiyatı üzerine çalışmalarının yanı sıra Derrida, Rancière, Frankfurt Okulu, kitle kültürü, özerklik ve ütopya gibi konular üzerine yazdığı metinlerle tanınan Thomson, bu kitabında Adorno metinlerini anlamak üzerine kafa yoruyor. Yer yer anlaşılması zor kabul edilen düşünürün metinlerine nasıl yaklaşmamız gerektiği hakkında, onun etkilendiği düşünürleri de işin içine katan bir tartışma sunuyor.
“Kafası Karışmışlar İçin Adorno” kitabı, Dipnot Yayınları tarafından, Arif Geniş çevirisiyle basıldı. Düşünürün takipçileri veya Adorno ile yeni tanışan okur açısından önemli olduğunu düşündüğümüz bu kitabı, meraklısına hatırlatmak istedik.
1010
Kirsten Boie, “Kuzeyde Bir Yaz”
Alman çocuk kitapları yazarı ve aktivist Kirsten Boie’nin “Kuzeyde Bir Yaz” adlı kitabı, 10 ve üzeri okurun ilgisini çekebilecek bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Metin, Aylin Gergin çevirisiyle Günışığı Kitaplığı tarafından basıldı.
Kitabın konusu şöyle: “Üç kardeş hiç tanımadıkları anneannelerinin kırsaldaki evine gitmek zorunda kaldıklarında, yaşamlarının en sıkıcı yaz mevsimini geçireceklerini düşünüyorlardı. Telefon yoktu, internet yoktu, televizyon yoktu. Dahası, evin yolu bile yoktu! Ebeveynlerinin korunaklı düzeni içinde kentte yaşamaya alışmış kardeşler, aksi anneanneye ve çiftlik yaşamına uyum sağlamaya çalışırken, tuhaf şeyler olmaya başladı. Esrarengiz biri onları izlemekteydi…”