Kısa Dalga kitap köşesinden merhaba, farklı tür ve kategorilerden oluşan seçkimizle bir kez daha karşınızdayız. Kitap seçimleriniz için küçük ipuçları sunmasını dileriz. Birlikte düşünmek başka olasılıkları unutmamak için.Bu haftanın konuk kitapları şöyle:
110
Sezgin Kaymaz, “Farfara”
Türkçe edebiyatın sevilen isimlerinden Sezgin Kaymaz’ın “Farfara” adlı kitabı, İletişim Yayınları tarafından basılıyor. Metnin hikâyesinden şöyle bahsediliyor: “Arkadaşlığın, dayanışmanın ve hayvanlarla öğrenilen insaniyetin hikâyesi. Masumiyetin kazanılabilir veya geri kazanılabilir olduğunu hissettiren bir hikâye.”
Türkçe edebiyat seven okur için seçtiğimiz bu metin hakkında ayrıca şu bilgiyi de paylaşabiliriz: "Sezgin Kaymaz’ın en sevilen eserlerinden Lucky, yavruluyor bu romanda. ‘Farfara’, o akıllı ve karizmatik Lucky’nin yavrularının romanı. Altına sevinç çişleri kaçırarak oynaşan altı yavrunun olduğu kadar, onları yaşatmak, büyütmek, memnun etmek üzere seferber olmuş birileri.Taksiciler, bir eski keraneci, yas tutan bir haza hanımefendi, bir kasap, evde boş boş dolanan bir herifle ‘soğuk makarnadan başka yemek yapmasını bilmeyen’ bir kadından oluşan saf bir çift. Bu acayip cemaat, 'Oy Farfara' gibi her kafadan bir ses çıkartarak, 'Oy Farfara' gibi neşeli, kıvrak, Ankara’da fink atıyor.”
David Farrier, “Ayak İzleri: Geleceğin Fosillerinin Peşinde”
“On bin yıl ya da on milyon yıl sonra dünya nasıl bir yer olacak? Bizim hakkımızda ne tür hikâyeler anlatılacak?” Sorusundan yola çıkarak oluşturulmuş, “Ayak İzleri: Geleceğin Fosillerinin Peşinde”de ödüllü yazar David Farrier, çok uzak bir geleceğe ne tür izler bırakacağımızı araştırıyor. Modern uygarlık olarak, okyanusları kirleten plastik maddeler, toprağın altına gömülen nükleer atıklar ya da gezegeni boydan boya kat eden milyonlarca kilometrelik yollar gibi zamanın etkisine direnebilecek pek çok şey yarattık. Ürettiğimiz karbon belki de atmosferde 100.000 yıl boyunca kalacak ve şehirlerimizin kalıntıları da bundan milyonlarca yıl sonra bile bir kaya katmanı olarak varlığını sürdürmeye devam edecek. Geleceğin fosilleri, yirmi birinci yüzyılda nasıl yaşadığımıza dair birçok gerçeği açığa çıkarabilir.
Minotor Kitap tarafından, Özlem Özarpacı çevirisiyle basılan metin, insan türünün geleceğe taşınan hikâyesini düşünmemizi sağlıyor. Konuyu merak eden okur için bu hafta gündeme taşıdık.
Daha çok edebiyat eleştirisi alanında verdiği eserlerle tanıdığımız Orhan Koçak’ın yeni kitabı, “Romanın Kaygısı” Metis Yayınları tarafından basılıyor. Yazar metninden şöyle söz etmiş: “Son yirmi yıl içinde çıkan ve beni etkileyen bazı romanlar ve öykü toplamları üzerine yazmaya başlamıştım, bunları belli bir tema üzerinden birbirine bağlamayı aklımdan geçirmeden. Ama yazdıkça hep belli bir soruna doğru çekildiğimi hissettim. Sonra bu sorun dikkatime el koymaya başladı ve artık başka kitapları da bu gözle okur oldum. Bu kitapların ortak noktası belirli bir kaygıydı, bazen alttan alta sürüp giden bazen de görünür bir ‘telaş’ veya ‘mecburiyet hissi’ biçiminde romancıyı / öykücüyü yakalayan bir sıkıntı: romancıdan çok önce oraya varıp da onu orada çoktan şekillenmiş (denebilirse ‘paketlenmiş’) olarak bekleyen bir konuyla uğraşma ihtiyacı, zorunluluğu, zorlanması…” Orhan Koçak takipçileri için seçtiğimiz bu kitabı da dikkatinize sunarız.
Tülin Ural, “Sofranın Sergüzeşti: Türkiye'de ve Dünyada Yeme-İçme Kültürü”
Tülin Ural’ın “Sofranın Sergüzeşti” adlı bu kitabında yer alan denemelerden şöyle bahsediliyor: “Yeryüzündeki varlığımıza mutfaktan ve sofradan başlayarak bakarken yeme-içmenin geçmişine, Türkiye’de aldığı kimi biçimlere ve çeşitli kültürel ürünlerde nasıl temsil edildiğine tarihsel ve sosyolojik açılardan yaklaşıyor. Bu denemelerde, adabımuaşeretin olası dönemeçleri ve anlamları, lezzet standardımızdaki dönüşümler, modernleşmenin ve küreselleşme sürecinin mutfak üzerindeki etkilerine dair ipuçları bulacak ve sofranın tarihinde bir yolculuğa çıkacaksınız.” Yeme içme kültürüne meraklı okur için seçtiğimiz bu kitap, Everest Yayınları tarafından yayımlandı.
Romanlarında işlediği yerler, karakterler, konular, küçük toprak sahipleri ve taşralı din adamlarına özgü, köyden, komşulardan, taşra yaşamından oluşan bir dünyanın yansıması olan Austen’ın, “Akıl ve Tutku” adlı bu metni hakkında şu bilgilere ulaşıyoruz:
“Akıl ve sağduyu timsali on dokuz yaşındaki Elinor ve tüm duyguları en yoğun haliyle yaşayan, duyarlılığıyla çoğu zaman en çok kendini harap eden on yedi yaşındaki kardeşi Marianne babalarının kaybının ardından yabancısı oldukları yeni bir hayata adım atarlar. Paragöz abilerinin onları sürüklediği yoksulluk, annelerinin kimi zaman hastalıklı bir hal alan duygusallığı, sonradan görme akrabalarının sığlığı ve karşı cinsin neden olduğu kalp kırıklıkları arasında genç birer kadına dönüşen iki kız kardeşin hikâyesi, zengin karakter çözümlemeleri ve Austen’ın zekâ pırıltısıyla süslenince edebiyat tarihinin en sevilen eserlerinden biri haline gelir.”
Ayrıca, Virginia Woolf metin için şöyle bir yorumda bulunmuş: “Jane Austen’ın kıvrak zekâsı, üslubunun kusursuzluğuyla el ele tutuşuyor.”
Klasik dünya edebiyatı meraklısı okur için seçtiğimiz bu metin, Can Yayınları tarafından, Suat Ertüzün çevirisiyle basıldı.
Acayip Yaratıklar Sözlüğü: “Acâyibü’l-Mahlûkât ve Garâyibü’l-Mevcûdât”
Yazarı ve mütercimi belirsiz olan, Acâyibü’l-Mahlûkât ve Garâyibü’l-Mevcûdât 15.yüzyılda Eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış. Bu türe dair yazılmış pek çok daha önce transkribe edilmiş olsa da ilk kez bu denli kapsamlı bir biçimde günümüz Türkçesine aktarıldı. Öğretim görevlisi Gamze Çelik Başaran tarafından günümüz Türkçesine aktarılan bu eser, özel bir edisyondan geçerek sözlük formatına getirildi. Holden Kitap tarafından basılan bu sözlük kültür dünyasına oldukça önemli bir katkı olarak yorumlanabilir. Metin şu şiarla hazırlanmış: “Biz, okuyana ve işitene, dünyanın dört bir yanını gezmeden bütün yaratılanların acayipliklerini aktarmak için bu kitabı hazırladık.” Meraklısı için bu hafta seçkimize ekledik.
Çağdaş Türk şiirinin en özgün isimlerinden biri kabul edilen Asaf’ın 100. doğum yıldönümü için hazırlanan ve seçme şiirlerini içeren “Ben Pırıl Pırıl Bir Gemiydim Eskiden” kitabı, Eren Caner Polat tarafından resimlenmiş. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan bu kitaptan şu şiire de ulaşabiliyoruz, şiir meraklısı okura kitabı hatırlatmak isteriz.
Charlotte Perkins Gilman, “Ev: İşleri ve Etkileri”
Felsefesini, kadınların sosyal statüsünün ekonomik temeli üzerine inşa eden Gilman bu kitabında ev konusunu ele alırken onun meseleye yaklaşımından şöyle söz ediliyor: “Toplumsal ilerlemenin, ev dışında tamamen erkekler tarafından sağlandığına yönelik eleştirisiyle müdahil oluyor. Kadının ev yaşamından özgürleşmesi yalnızca bir eşitlik mücadelesi değil aynı zamanda evin savurganlığı ve verimsizliği nedeniyle bir tür zihniyet meselesi olarak gündeme getirilmelidir. Kadının evdeki yeri, bu yüzyılda da çok az değişmişken, gündelik yaşamdaki erkek formlarını yeniden tasarlayarak tüm insanlığa uygun hâle getirmeye çalışan Gilman’ın ev teorisi ve meydan okuyuşu şu soruda kendini bulur: “Ev mi dünyamız olsun yoksa dünya mı evimiz?” Feminist teori açısından her dönem tartışma konusu olmayı sürdüren ev meselesine Gilman’ın gözünden bakmak isteyen okur için gündeme aldığımız bu kitap, Akademim Yayınları tarafından, Zeynep Elife Sunar çevirisiyle basıldı.
Enrique Vila-Matas metinlerarasılığı kullanarak, kurmacanın tabiatını sorgulayan ve kendine özgü eserleriyle öne çıkan, İspanyol edebiyatının ilginç olarak tanımlanabilecek yazarlarından birisidir. Yirmiden fazla romanı, pek çok öykü kitabı olan Vila-Matas’ın 2010 yılında yayımlanan, en kişisel eserlerinden sayılabilecek “Dublinesk” ise yazarın başyapıtı kabul ediliyor.
Kitabın konusu kısaca şöyle: Yayınevi iflas eden edebiyat yayıncısı Samuel Riba, hiç gitmediği Dublin’de geçen bir rüya görür. Bu rüyanın etkisiyle, James Joyce’un Ulysses’inde Paddy Dignam’ın gömüldüğü mezarlığa üç yazar arkadaşıyla beraber gidip Gutenberg Çağı için gıyaben bir cenaze düzenlemeyi planlar. Bir süredir hayatı bilgisayar başında geçen Riba, bir yandan içkiyi bırakmanın dertleriyle ve sorunlu evliliğiyle boğuşacak, bir yandan da hayatını ele geçiren edebiyatın labirentlerinde yolunu bulmaya çalışacaktır.” Çağdaş Dünya Edebiyatı meraklısı okur için seçtiğimiz bu kitap, İthaki Yayınları tarafından, Pınar Aslan çevirisiyle basılıyor.
Lindsey Kelk’in “Küllü ve Tüylü: Ormandaki Periler” adlı bu kitabının konusundan şöyle söz ediliyor: “Küllü birazcık sihir yaptığı için herkes onun bir cadı olduğunu düşünür. Bu macerada Küllü ve konuşan köpeği Tüylü’nün fişek gibi kaçtığına şahit oluyoruz. Bu kaçışa gerçek bir cadının zencefilli çörek evinden biraz yediği için cadıdan kaçmak zorunda kalan Hansel de katılıyor. Periler ülkesine ulaşıp Küllü’nün annesini bulabilirlerse, belki de hepsi güvende olacaktır ya da sonları tamamen hayal kırıklığı…” “Küçük” okurlarımız için seçtiğimiz bu kitap, Dinozor Genç tarafından, Cansu Akkoyun çevrisiyle basılırken, metnin resimleri Pippa Curnick’e ait.