Haftanın seçkisi: Her Şey Yerli Yerinde – İlk Aşklar ve Son Öyküler...
Kısa Dalga kitap köşesinden merhaba. Çağdaş dünya edebiyatından seçtiğimiz metinlerin öne çıktığı listemizle bir kez daha karşınızdayız. Birlikte düşünmek başka olasılıkları unutmamak için. Bu haftanın kitapları şöyle:
110
Fikret Adaman, Sena Akkoç, “Gıdanın Politik Ekolojisi”
Kısa Dalga kitap köşesinde bu hafta gündeme aldığımız ilk metin, çağımızın önemli sorunlarından biri olarak değerlendirilebilecek gıda meselesine odaklanıyor. “Kapsayıcı ve dönüştürücü gıda politikaları nasıl olmalıdır? Farklı kavramsal ve politik çerçeveler kimler tarafından hangi politik arka planlardan beslenerek hangi tarihsel bağlamda geliştiriliyor? Bu farklı yaklaşımlar egemen gıda sistemini nasıl sorunsallaştırıyor? Bu yaklaşımların gıda sisteminin geleceğine dair görüşleri ve önerdikleri yol haritaları neler?” Şeklindeki soruları tartışmaya açan bu kitap, Metis Yayınları tarafından basıldı. Konuya meraklı okurun dikkatine sunarız.
Oliver Sacks, “Her Şey Yerli Yerinde – İlk Aşklar ve Son Öyküler”
“Oliver Sacks’ın ölümünden sonra yayımlanan üçüncü derlemesi ‘Her Şey Yerli Yerinde’, ünlü nörolog-yazarın ilgi alanının genişliğini gözler önüne seren yazılardan oluşuyor. Bunlardan bazılarında Sacks’ın yüzme tutkusundan bahçe sevgisine, kimya merakından dünya dışı yaşam ihtimallerine olan ilgisine, pek çok kişisel yanını görüyoruz. Bazılarında ise ilgilenmeyi hiç bırakmadığı hastalarına ilişkin –hıçkırık krizlerinden rüyalara, depresyondan demansa geniş bir yelpazeden örnekler sunan– son vaka öykülerini okuyor veya kendi ölümlülüğüyle yüzleşmesine tanık oluyoruz. ‘Her Şey Yerli Yerinde’ bilime, doğaya ve hayata karşı sınırsız bir merakın ve temelleri sağlam, sağlıklı bir iyimserliğin her yazıda hissedildiği bir veda kitabı.”
Oliver Sacs takipçileri açısından önemli bulduğumuz bu kitap haberini de sizlerle paylaşmak isteriz, Sacs’ı tanımaya biraz daha yaklaşabileceğimiz bu metin, Yapı Kredi Yayınları tarafından, Dürrin Tunç çevirisiyle basıldı.
Eva Haifa Giraud, “Veganlık: Siyaset, Pratik ve Kuram”
“Eva Haifa Giraud, gıda aktivizmi ve sosyal adaletten beslenen vegan politikalarının; argümanlarını, eleştirilerini ve etrafındaki tartışmaları ele alıyor. Edebiyat, hayvan çalışmaları ve coğrafyaları, ekofeminizm, posthümanizm, eleştirel ırk teorisi ve yeni materyalizm gibi alanlara temas eden Giraud, özgün bir teorik müdahale ile karşımıza çıkıyor.” Veganlığın politik tahayyülü açısından önemli bir metin olan, “Veganlık: Siyaset, Pratik ve Kuram” çok tartışılan etik ve siyasi bir meseleye kapsamlı bir bakış getiriyor ve “Veganlar tam olarak neye inanıyor ve veganlık neden eleştirilen bir toplumsal hareket hâline geldi? Veganlık; sürdürülebilirlik, hayvan çalışmaları ve medya hakkındaki daha kapsamlı tartışmalarla yolunu nasıl açıyor?” şeklindeki sorulara cevap arıyor. Akademim Yayınları tarafından basılan bu metin, Pınar Üzeltüzenci tarafından çevrildi.
“‘Önce ben’ diyen, bir yanda tüketim ve teknolojik gelişmelerle sarhoş, öte yanda umutsuzluk ve kaybetmişlik duygusuyla sersemlemiş, siyasetten uzaklaşırken insanın insanla dayanışması gereğini uzun süredir bir kenara atmış insanların çoğu yaşadıklarına kör... Bundan yüz yıl sonra makine-insan karışımı bir siborg olmasının, çok uzun yaşamasının, Mars’ta yaşamaya başlamasının mümkün olduğunu görebiliyoruz ama ekonomik-teknolojik açıdan yaratıcılığı ve becerisi artarken, nasıl bir insan anlayışına ve nasıl bir insan dünyasına yol açacağını bilemiyoruz.” Teknolojinin ilerlediği ve hangi noktaya varacağı düşüncesi son zamanlarda çok tartışılıyor. Pek çok düşünür geleceğin siborglarla insanların bir arada yaşayabileceği bir dünya olacağını öngörüyor. Böyle bir durumda insan türü ne yapacak? Meryem Koray’ın kitabı, bu soruyu tartışıyor ve güncel tartışmalara katkı sağlıyor. Kitap, İletişim Yayınları tarafından basıldı.
Elif Demirel'e 2022 Everest İlk Roman Ödülü’nü kazandıran “Geceden Beri” Everest Yayınları tarafından basıldı. Kitapla ilgili dikkat çeken ayrıntılardan biri de metnin editörlüğünü Cemil Kavukçu'nun yapması. Kitabın konusundan şöyle söz edilmiş: “Geceden Beri, falcı, büyücü, cinli diye anılan bir 'kocakarının', Gece'nin; yaşadığı acılarla baş edemeyen insanların umudu haline gelmesinin hikâyesi. Yazar, şifa veren büyülü kadın mitini bambaşka bir yerden tutarak etkili bir şekilde ters köşeye yatırıyor.” Türkçe edebiyat takipçisi okurlar için, yeni bir yazar tanıma şansı olabilecek bu kitabı da gündemimize aldık.
“Yenilikçi, ezber bozan bir roman” olarak tanımlanan Ayfer Tunç’un yeni kitabı Can Yayınları tarafından basıldı. Kitabın konusundan şöyle söz edilmiş: “Ushuaia, Arjantin’in Tierra Del Fiego – Ateş Toprakları eyaletinin başkentidir. Dünyanın sonundaki şehirdir. Ushuaia’nın güneyinde sadece askerî üslerde insan varlığı bulunur. Antarktika’ya yakınlığı nedeniyle iklimi bir hayli serttir. 2013 sayımına göre nüfusu 60 bin olan Ushuaia’da bugün 70 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Son yıllarda turizmin gözde yerlerinden biri haline gelen şehirde, Dünyanın Sonu Müzesi, Dünyanın Sonu Deniz Feneri, Dünyanın Sonu Postanesi ve Dünyanın Sonu adını taşıyan pek çok otel, motel, restoran, kafe gibi çeşitli işletmeler bulunur. Antarktika yolculuklarının çıkış noktasıdır. Ushuaia’da isteyenlerin pasaportlarına “Fin Del Mundo – Dünyanın Sonu” damgası vurulur. Kimi turistler buna beş peso kimileri de on beş dolar ödediklerini söylerler. İkisi de doğrudur, damganın gerçek fiyatı belirsizdir. Dünya bir şaka olmalıdır ayrıca." Kitabın konusunda da görüldüğü gibi, Ayfer Tunç okurlarını bu metniyle de farklı bir dünyayla karşılaştıracak. Bu kitabı da Ayfer Tunç takipçileri ve Türkçe edebiyat meraklısı okur için seçtik.
Bram Stoker, “Dracula’nın Konuğu ve Diğer Tuhaf Öyküler”
Bram Stoker, 1897’de yayımlanan başyapıtı Dracula ile korku edebiyatının yol gösterici isimlerinden birine dönüşen yazarın, ölümünden iki yıl sonra, 1914’te yayımlanan ‘Dracula’nın Konuğu ve Diğer Tuhaf Öyküler’ başlıklı derlemesi, onun vampir öyküsü dışında da anlatacakları olduğunu gösteren, karakter yaratımı ve olay örgüsü konusunda ustalığını sergilediği öykülerin toplandığı bir kitap olarak biliniyor. Stoker’a aşina olan okurun, onun farklı öykülerini merak edebileceklerini düşünerek bu kitaba dikkat çekmek istedik. Metin, İthaki Yayınları tarafından, Kerem Burhan Çiftçi çevirisiyle basıldı.
Gaston Bachelard, “Mumun Alevi”“Mumun Alevi”, alev imgeleri üstüne, yer yer değme şairi kıskandıracak güzellikte, felsefi bir metin olarak karşımıza çıkıyor ve filozof bu metnini “düşünceyle yazılmış” bir şiir olarak tanımlıyor. Ayrıca kitap hakkında şu bilgiye ulaşıyoruz: “Bachelard’ın kendi benliğini gizlemediği, hülyalarını olmasa bile, başkalarının hülyaları karşısında hissettiklerini yazmaktan çekinmediği, az çok kişisel bir yapıt; bu yönüyle de sistematik incelemeden ziyade deneme sayılabilecek bir metin.” Minotor Kitap tarafından, Işık Ergüden çevirisiyle basılan bu kitabı da Bachelard meraklıları için bu hafta gündeme aldık.
Deniz T. Kılınçoğlu, “Osmanlı İmparatorluğu’nda İktisat ve Kapitalizm”
“Bu kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılında yaşanan düşünsel ve kültürel dönüşüme yeni bir bakış açısı getiriyor. Dönemin iktisadi düşünce atmosferini inceleyen çalışma, iktisat biliminin Osmanlı’ya girişi, bu yeni disiplinlerden alınan kavramların geleneksel iktisadi değerlerle harmanlanarak yerlileştirilmesi ve edebi eserler gibi popüler araçlarla hayatın her alanına yayılmasının dinamiklerini ele alıyor.” İktisat biliminin dünyayı algılayış ve yorumlayışta Osmanlı toplumuna ne getirdiğini, edebi eserleri ve popüler araçları devreye sokarak tartışan bu metin, Heretik Yayınları tarafından basıldı. Tarihe meraklı okurun dikkatine sunarız.
Lewis Carroll'ın, klasiği kitabı, “Alis Harikalar Diyarında”nın devamı niteliğindeki “Aynanın İçinden”, Güzin Öztürk'ün anlatımıyla “Sen de Oku Klasikler” koleksiyonu kapsamında yeniden okurla buluşuyor. Sekiz- on iki yaş arası için önerilen bu kitabı resimleyen ise Zeynep Özatalay.
Kitabın konusu ise şöyle: “Alis, Harikalar Diyarı'ndaki fantastik serüveninin ardından günlük yaşamına geri dönmüştür. Yağmurlu bir günde, evde canı çok sıkılınca çareyi kedileriyle türlü oyunlar icat etmekte bulur. Derken, odasındaki aynanın dalgalandığını ve hatta yüzeyinin kabardığını görür. Karşısına geçip kendi donuk suretiyle göz göze geldiğinde ise dayanamayıp aynanın içinden diğer tarafa, Ayna-Ev'e geçer. Adımını attığı bu yeni evrende herkes ve her şey bir başkadır. Çok geçmeden Alis, aslen devasa bir satranç oyununun tam ortasında olduğunu fark eder. Evine geri dönebilmesi içinse karanlık basmadan sekizinci kareye varması gerekmektedir. Piyonluktan kraliçeliğe uzanan çetrefilli yolculuğunda birbirinden garip karakterlerle tanışacak, dinlediği şiirlerdeki ipuçlarını takip ederek yönünü bulmaya çalışacaktır. Acaba Alis yolun sonunda kraliçe olabilecek midir?”