Hazine ve Maliye Bakanlığı: Dünya Bankası kredilerinin İstanbul Sözleşmesi, LGBTİ ve sığınmacılarla ilgisi yoktur

Dünya Bankası ve Türkiye arasında ülke işbirliği anlaşması imzalanmış ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in aktarılacak kaynaklar konusu kamuoyunda gündem olmuştu. Medyaya yansıyan bilgiler arasında Dünya Bankası'ndan gelecek kredinin büyük bir kısmının ''kırılgan gruplar'' vurgusu altında başta sığınmacılar olmak üzere ayrılması iddiasına Hazine ve Maliye Bakanlığından yazılı bir açıklama geldi.

Geçtiğimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası ile yürütülen işbirliği kapsamında gelecek 5 yıllık döneme ilişkin mali işbirliği programı oluşturulduğunu belirterek, "Dünya Bankasının ilk 3 yıl içinde ülkemize ilave 18 milyar dolarlık finansman sağlayacağı Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı, Bankanın İcra Direktörleri Kurulunda görüşülerek yürürlüğe girdi." duyurulmuştu.

Dünya Bankasından kısa süre önce 3 ayrı proje için 1,5 milyar dolarlık finansman temin edildiğini anımsatan Şimşek, bu kaynağın Türkiye'nin enerji arz güvenliğinin sağlanması ve işletmelerin yeşil dönüşüm sürecinin desteklenmesi için kullanılacağını aktardı. Ancak bazı kaynaklardan aktarılan bilgilere göre alınan bu kredilerin büyük bir kısmının sığınmacıların kalıcılığına harcanacağı bilgileri kamuoyu ve medyada yer bulmuştu.

Zorlu: Sığınmacıların kalıcılığını sağlamaya dönük hiçbir mali destek kabul edilmemelidir

İYİ Parti Sözcüsü Prof. Dr. Kürsat Zorlu X Hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer vermişti:

''Dünya Bankası ya da bir başka kuruluş fark etmez…Sığınmacıların kalıcılığını sağlamaya dönük hiçbir mali destek kabul edilmemelidir.
Sorunun çözümü, kalıcılığın artırılması değil, geri dönüşün imkan ve koşullarının hızla hazırlanmasıdır.
Daha önce de BM destekli bir proje kapsamında hazine arazilerinin kullandırılma iddiasını yazılı soru önergesiyle sormuştum. Maalesef hala cevap verilmemiştir. Milletimiz bu sorunu çözme kararlılığının ortaya konulmasını beklerken, demografik geleceğimizin daha da savunmasız bırakılması kabul edilemez."

"İddialar asılsız ve mesnetsizdir"

Hazine ve Ticaret Bakanlığı'ndan iddialara yanıt geldi. Bakanlığın remi sayfasından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Dünya Bankası (DB) ve Türkiye arasındaki beş yıllık işbirliğinin yol haritası niteliğindeki Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF) dokümanına ilişkin sosyal medyada dolaşan iddialar asılsız ve mesnetsizdir.

1947 yılında üye olduğumuz Dünya Bankası’ndan bugüne kadar toplamda 52 milyar dolar finansman sağlanmıştır. Söz konusu finansman kalkınma önceliklerimiz kapsamında ilgili kuruluşlarımız ve DB tarafından ortaklaşa geliştirilen projeler kapsamında kullanılmaktadır.

DB’den sağlanan kaynakların proje amacının dışında kullanımı söz konusu değildir.

"İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ ile ilişkisi yoktur" vurgusu

"DB kredileri yoksulluğun azaltılması ve refahın eşit paylaşılması odağında sürdürülebilir büyümeyi hedeflemekte olup; bu kaynakların kullanımında toplumun ortak çıkarı gözetilmektedir.

CPF programında geçen 'kırılgan gruplar' esas itibarıyla yeşil dönüşümden olumsuz etkilenecek meslek gruplarında çalışanlar ile finansmana erişimde zorluklarla karşılaşanları ifade etmektedir. DB projeleri ile söz konusu gruplara beceri kazandırılarak üretime dahil edilmesi ve böylece istihdamın artırılarak yoksulluğun azaltılması hedeflenmektedir. Dolayısıyla bu kredilerin İstanbul Sözleşmesi ve LGBT ile ilişkisi yoktur.

Avrupa Birliği’nden sığınmacılar için Mali Yardım Programı (FRIT) kapsamında sağlanan hibe desteğinin kullanımında Dünya Bankası önemli bir rol oynamaktadır. CPF dokümanında bu gibi desteklere ilişkin göstergeler de takip edilmektedir. Ancak yeni CPF dokümanında sığınmacılar özelinde DB’den sağlanacak herhangi bir kredi bulunmamaktadır.

Geçmişte olduğu gibi Dünya Bankası ile kalkınma hedeflerimizin desteklenmesinde birlikte çalışmaya ve geliştirdiğimiz büyük projelerimiz ile katma değer üretmeye devam edeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." (Kısa Dalga)

Ekonomi Haberleri