HDP İstanbul İl Örgütü'nün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı Duhok vilayetinin Zaho kentinde 9 kişinin öldürüldüğü saldırıya ilişkin Beyoğlu'nda bulunan il binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
+Gerçek'in haberine göre, basın açıklamasında Kürtçe ve Türkçe yazılan "Em komkujıya lı zaxoyê şermezar dıkın ! Zaho'da yaşanan katliamı kınıyoruz” pankartı açıldı.
Açıklamaya Özgür Kadın Hareketi (TJA), HDP İstanbul il yöneticileri, Barış Anneleri İnisiyatifi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İstanbul Büro Eşsözcüsü Atilla Özdoğan, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) ile çok sayıda kişi katıldı.
Gazete Duvar'ın haberine göre, HDP İstanbul İl Binasının bulunduğu Kalyoncukulluğu Caddesi'ne yüzlerce polis ve çok sayıda gözaltı aracı getirildi.
HDP İstanbul İl Teşkilatı, Zaho’da 9 sivilin ölümüne 22 kişinin ise yaralanmasına neden olan saldırıyı saat 19.00’da protesto etmek için çağrı yapmıştı.
"HALKLAR BARIŞ İÇİN KARARLI BİR ŞEKİLDE MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEKTİR"
HDP İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol'un okuduğu basın metni şöyle:
"Çatışma ve savaş girdabında boğulan halkların ölüm, katliam, yoksulluk ve sürekli çatışma iklimine mahkum edildikleri bu politik iklimi reddediyoruz. Küresel güçlerin ve bu güçlerle bağlı bölge iktidar bloklarının Birleşmiş Milletler savaş hukukunu göz ardı eden iktisadi ve siyasi egemenlik çıkarları uğruna her türlü hukuksuzluğu dayattıkları herkesin malumudur. Son olarak Irak Kürdistan Federe Bölgesi’nin Zaho ilçesinin Perex köyünde gerçekleşen katliam aralarında 8'i çocuk 9 kişinin ölümüne ve 23 kişinin yaralanmasına yol açmıştır. Bu açık katliamın sorumluları sadece günümüz iktidarı değildir. Ortadoğu ve Kürdistan halkları üzerinde pazarlıklar ve anlaşmalar yapan küresel kapitalist-emperyalist devletler, kendi çıkarları için sömürgeci politikalara alan açan bölgesel güçler ve katliamlar olduğunda ise sessizliğe gömülen tüm siyasi çevrelerdir.
Zilan, Dersim, Roboski, Şengal, Qamışlo ve daha nice katliamların hesabını görmeyen-göremeyen 'ulusal-uluslararası hukuk' düzeneği Zaxo katliamının baş müsebbiplerindendir.
Şu çok açık ki, Zaxo Katliamı, bölgede nüfuz alanı geliştirmek isteyen, bölge halklarının özgür ve eşit varlık mücadelesini imha etmek isteyen, bölge kaynaklarını bir avuç sermayedara peşkeş çekmek isteyen, bölgesel tüm planlarını savaşa dayandıran bir zihniyetin ürünüdür.
AKP-MHP iktidarının ve Kürt inkarcılığının geldiği nokta büyük acımasızlığa ve insanlık suçuna dönüşen eylemlerin artmasına yol açmaktadır. İnsan hakları kuruluşlarının raporlarında da açıklandığı gibi çoğu çocuk, kadın ve yaşlı insanlar her gün öldürülüyor. Militarist güçler tarafından güvenlik gerekçesi ile doğa talan ediliyor, bölgede çevre dengesi bozuluyor. Bunların hepsi halklarımızın ortak ve eşit yaşama iradesine; halkların demokrasi, özgürlük ve eşitlik taleplerine indirilmiş darbelerdir.
Bizler biliyoruz ki, insanlık dışı uygulamaları yok saymak, unutturmak ya da üstünü kapatmak mümkün değildir. Sadece geçmişle değil, bugün yaşananlarla da yüzleşmek zamanıdır. Hakikatleri ortaya çıkarmadan, sorumluları yargılanmadan, topyekun bir yüzleşmeye girmeden süreç iyileşemeyecek, kalıcı, adil ve onarıcı bir barış ve toplumsal huzur sağlanamayacaktır.
Türkiye halkları, demokrasi ve barış güçleri bölgede halkların birlikte yaşamı ve barışı için kararlı bir şekilde mücadeleyi sürdürecektir. Aynen bugün devletin hiçbir yasa tanımadan uyguladığı saldırılar karşısında susmadığımız gibi bu gelişmelere de susmayacağız.
Zaho katliamının gösterdiği gerçek çıplaktır. Savaş ve çatışma, işgal ve yayılmacılık bölge halklarının bir arada yaşamını dinamitliyor ve topyekun yoksulluk ve yoksunluğa mahkum ediyor. Türkiye de AKP-MHP iktidarının dayandığı inkarcılık ve yayılmacılık fikri büyük tehlikelerin, büyük düşmanlıkların, büyük yoksullukların yaşanacağı bir gelecek dışında sonuç üretmeyecektir.
Tüm toplumu böylesine karanlık bir geleceğe doludizgin götürmeye çalışan iktidar başta olmak üzere tüm ilgili güçlere sesleniyoruz.
Artık vazgeçin! Çatışma ve savaş seviciliğinden vazgeçin. Düşman hukuku uygulamaktan, inkara dayalı, hakikatten uzaklaşan bölge siyasetinden vazgeçin. Yayılmacı çizgiden vazgeçin. Demokrasi ve barış fikrine dayalı gelecek ülkenin ve bölgenin tüm halkları için tek seçenektir.
Toplumsal muhalefet güçlerini, tüm siyasi partileri ve tabi ki toplumumuzu bölgeyi tam bir cendereye almış savaş siyasetinin karşısında durmaya, ses çıkarmaya, barış söylemini güçlendirmeye çağırıyoruz. Uluslararası toplumu ve ilgili tüm kuruluşları bölgede barışın hâkim kılınması noktasında sorumluluğa davet ediyoruz.
Bu vesileyle iktisadi ve siyasi egemenlik çıkarları için halkları katletmekte bir an için bile tereddüt etmeyen soykırımcı zihniyeti bir kez daha lanetliyor; Irak ve Federe Kürdistan halklarına başsağlığı diliyoruz."