HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “İktidarın dövize ihtiyacı o kadar fazla ki, sadece gerçek kişilerin değil tüzel kişilerin de döviz hesaplarını bozmalarını istiyorlar. Bu yasa çıkartıldıktan sonra, eğer şirketler kendi döviz hesaplarını Türk lirasına çevirmezlerse onların başında Demokles’in kılıcı gibi vergi teftişi sallanıyor olacak. Kredi onaylarının gerçekleşmemesi tehdidi sallanıyor olacak” dedi.
HDP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç, TBMM’de yaptığı basın toplantısında iktidarın ekonomi politikalarına ilişkin değerlendirmeler yaptı. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen 4 maddelik teklife ilişkin açıklama yapan Oluç şunları söyledi:
“Bütçe gerçekleşmeleri açıklandı az evvel, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından. Bu açıklamaya göre Türkiye’de 2021 yılı Ocak-Aralık döneminde bütçe giderleri ve gelirleri arasındaki fark, 192.2 milyar Türk lirası olarak belirlendi. Yani 192 milyar Türk lirası bütçe açığı, bütçenin yaklaşım yüzde 15’ini oluşturuyor ve bu son derece büyük bir bütçe açığı. Üstelik de özel sektörün borç içinde yüzdüğü ve pandemiden bu yana yurttaşlara yeterli kamu desteğinin sağlanmadığı bir dönemde bütçe açıklarının bu kadar büyük olması, kamu bütçesi açısından çanların çaldığını gösteriyor. Çok açık ve net bir biçimde. Yani bu iktidar, özel sektörü ve yurttaşları koruyamayan bir iktidar. Belli ki kamu bütçesini de artık koruyamaz vaziyete gelmiş. Bu bütçeden yandaşları gelir aktarılmaya devam ediliyor. Faiz lobisi diyerek halkın gözünü boyamaya çalıştığı lobilere bu iktidar inanılmaz faiz ödüyor. Bakın aralık ayı itibariyle merkezi yönetim bütçe giderindeki faiz harcamaları 8 milyar 960 milyon Türk lirası olmuş. Yani geçtiğimiz aralık ayı itibariyle. Peki biz yıllık faiz harcamaları ne kadar olmuş ? 180 milyar 850 milyon Türk lirası… Bu hani haramdır denilen faiz, 180 milyar 950 milyon Türk lirası 2021’de faiz harcaması yapmış iktidar. Bunun bir de helali nedir acaba? Hani haramı 180 milyar ediyorsa helalinden gerçekten korkmak gerekir.
“KALDIRIN ÖTV’Yİ, 84 MİLYON RAHATLASIN”
Şimdi bu iktidar, halkın tükettiği temel gıdadan alınan vergilerle; benzinden, mazottan, elektrikten vergilerle oluşan bütçeyi ne için kullanıyor? Ya yandaşlarını ihya etmek için, vergi muafiyeti sağlamak için ya da faiz lobilerine aktarmak için. Daha evvel söyledik, bir kez daha söylüyoruz. Bakın 2022 bütçesi için öngörülen ÖTV gelirleri 220 milyar Türk lirasıdır. 2022 bütçesinde yandaşlara, ‘5’li çeteye’, holdinglere vergi istisnası ve muafiyeti ise 335 milyar Türk lirasıdır. Yani, 220 milyar Türk lirası, ÖTV’den, halktan vergi toplanacak. Bu artı başka paralar 335 milyar Türk lirası, yandaşlara vergi muafiyeti olarak sağlanacak. Tekrar söylüyoruz. Kaldırın ÖTV’yi, 84 milyon rahatlasın. ÖTV’yi kaldırmakla yetinmeyin, yandaşlarınıza vergi muafiyeti ve istisnası sağlamaktan da vazgeçin. Dış borçlar, ciddi sorun oluşturmaya devam ediyor. Yine son rakamlara göre Kasım 2021 ile Kasım 2022 arasındaki 12 ayda Türkiye’den ödenmesi gereken dış borç miktarı 167,5 milyar dolar olmuştur. Bir yıl içinde ödenmesi gereken budur. Bunun 108 milyar doları, özel sektöre aittir. Merkez Bankası’nın 26 milyar dolardır. Swaplardan kaynaklanan. Kamu bankalarının 29 milyar dolardır. Durum bu… Döviz ihtiyacı işte burada kaynaklanıyor.
“BİR TARAFTA İSRAF, ŞATAFAT ÖBÜR TARAFTA ZAMLARLA BOĞUŞAN BİR TOPLUM…”
Hazine ve Maliye Bakanı, diyor ki ‘enflasyon Ocak’ta pik yapacak. Ondan sonra düşecek. Sonra da 2023’e yani seçim yılına tek haneli enflasyon rakamıyla gideceğiz.’ Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, çok güzel açıklamalar yapıyor. Şimdi, soralım bu açıklamanın nedenleri nelerdir? A şıkkı, matematik bilmemekten kaynaklıdır. B şıkkı, halkı aldatmaya yöneliktir. C şıkkı, ‘TÜİK rakamlarıyla radikal biçimde oynama yapıp istediğimiz verileri sağlayacağız’ ilanıdır. D şıkkı, bütün şıklar geçerlidir. Buyurun. Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıklamasının anlamı budur esas itibariyle. Bütün bu koşullarda ekonomide herkes inim inim inlerken, elektrik doğalgaz zamları ardı ardına gelirken, saraya harcamaları ne kadar? 2022 öngörülen 400 milyon Türk lirasının üstünde. Bugüne kadar inşaat, tadilat, şu bu saray harcamalarına ne kadar ayrılmış? 4,5 milyar TL…
İşte bir tarafta israf, şatafat, her türlü harcamayı kendisi için yapmak öbür tarafta zamlarla boğuşan bir toplum… Emekçisiyle, emeklisiyle, kadınıyla, genciyle zamlarla boğuşan bir toplum…
“KİMSE DOLARINI BOZMUYOR. NİYE? ÇÜNKÜ BU İKTİDARA GÜVENMİYOR”
Şimdi bütün bunlar olurken biliyorsunuz bir icatta bulundular. Geçtiğimiz aralık ayında kur korumalı mevduat meselesi… İlgi olsun diye çırpınıyor iktidar. Başta Hazine ve Maliye Bakanı. Ama tabi veriler aslında dolar mevduatlarının bozulup Türk lirasına döndüğünü göstermiyor. Veriler çok açık ortada. Kimse dolarını bozmuyor. Niye? Çünkü bu iktidara güvenmiyor. Niye? Çünkü, Hazine ve Maliye Bakanı’na kimse güvenmiyor. Kıpır kıpır gözlerinde ışık saçan… Peki ne yapıyor şimdi iktidar? Türk lirasında olanlar bari dolara dönmeye devam etmesin, her ay herkes aldığı maaşının bir kısmını dolara çevirmesin diye önlemler almaya çalışıyor.
“KİŞİLER YETMEDİ, ŞİRKETLERİN DÖVİZLERİNİ DE ONLARA DA EL UZATMAMIZ LAZIM DİYOR”
Şimdi şu anda Plan ve Bütçe komisyonuna gelmiş dört maddelik bir vergi usul kanunu ve kurumlar vergisi kanununda değişiklik yapılmasına dair bir dört maddelik teklif var. Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta plan, bütçe komisyonuna bir teklif gelmişti 18 maddelik. Genel Kurul’da geçtiğimiz hafta görüşüldü. Bu hafta da görüşülmeye devam edecek. Ne hikmetse plan, bütçe komisyonuna o 18 maddenin içine dahil edilmemiş olan 4 madde daha geldi. İkisi yürütme maddesi… Çıkartalım, iki madde var burada. Şimdi, kimler talep etmiş bu iki maddeyi? Birincisini biliyoruz da ikincisini? İki maddelik aceleci bir teklif neden hazırlanmış? Alelacele niye plan, bütçeye getirilmiş? Bunları soruyoruz ama şunu söyleyelim, teklifin ilk maddesinde enflasyon muhasebesi uygulamasının 2023 yılına kadar uzatılması meselesi var. Daha önce 2022 sonuna kadar uzatalım denmişti. Şimdi 2023 sonuna kadar uzatalım deniyor.
Palyatif bir çözüm. Çok itiraz edilecek bir nokta değil. Ama palyatif olduğunu hem bu alandaki sivil toplum kuruluşları yani maliye alanındaki, vergi alanındaki sivil toplum kuruluşları söylüyor. Daha kalıcı çözümler, yapısal çözümler üretilmesi gerekir diyorlar.
Fakat teklifin ikinci maddesi esas ilginç olan. İkinci maddesinde kur korumalı Türk lirası mevduat hesabı finansal ürünüyle alakalı, hani bu aralık icat edilmiş olunan ürünle alakalı. Şimdi bu iktidarın dövize ihtiyacı o kadar fazla ki, -biraz evvel dış borç meselesinde de rakamları verdim. Sadece gerçek kişilerin değil tüzel kişilerin de döviz hesaplarını bozmalarını istiyorlar. İşte ikinci madde bunu içeriyor. Diyor ki ikinci madde, kur korumalı Türk lirası mevduat hesabı ve benzeri uygulamaları tüzel kişiler yani şirketler desteklerlerse yani şirketler döviz hesaplarını ve altın hesaplarını bozup kur korumalı Türk lirası mevduat hesabına geçerlerse diyor, onlara vergi indirimi yapacağız diyor. Yani kişiler yetmedi, şirketlerin dövizlerini de onlara da el uzatmamız lazım diyor.
“ŞİRKETLERİN BAŞINDA DEMOKLES’İN KILICI SALLANIYOR OLACAK”
Şimdi, gerçekten durum vahim. Durum neden vahim söyleyeyim. İktidar şirketlerin dövizlerine göz koymuş, sadece dövizlerine göz koymamış ama. Şimdi bu yasa çıkartıldıktan sonra, eğer şirketler kendi döviz hesaplarını Türk lirasına çevirmezlerse onların başında Demokles’in kılıcı gibi vergi teftişi sallanıyor olacak. Kredi onaylarının gerçekleşmemesi tehdidi sallanıyor olacak. Aslında iktidar, gerçek kişilerden sonra tüzel kişileri de şimdi tehdit etmektedir. ‘Döviz hesaplarını bozun’ diye. Ama yine söyleyeyim bütün veriler göstermektedir ki döviz mevduatlarında büyük bir oynama yoktur. İktidara güven olmadığı için döviz hesapları durduğu yerde durmaktadır. Sadece, Türk lirasından dövize geçiş engellenebilsin diye bankalar, önce kamu bankaları ardından da özel bankalar kur korumalı Türk lirası mevduat hesabı reklamını yapmaktadırlar. Telefonlara SMS’ler gelmektedir. Mailler atılmaktadır. Herkese telefon açılmaktadır. Acaba geçer misiniz buraya diye. Durum bu. Şimdi Hazine ve Maliye Bakan yardımcısı gelmişti Meclis’e Plan, bütçe komisyonuna. Demişti ki ‘Yahu dua edin de bu yeni sistem tutsun’ diye. Şimdi biz ona bir şey söyleyelim. Siz dua edin de FED faizleri, yani Amerikan Merkez Bankası, faizleri çok fazla yükseltmesin. Yoksa sizin bu politika anlayışınızla, ekonomi politikası anlayışınızla Türk lirasının ruhuna Fatiha okutacak duruma getireceksiniz hepimizi.
Ekonomiyle ilgili söylemek istediklerimiz bunlar. Plan Bütçe Komisyonu’nda bugün tartışılacak 4 maddeden sonra Genel Kurul’da da o konudaki eleştirilerimizi dile getireceğiz. Sürmekte olan kanun teklifi tartışmalarındaki eleştirilerimizi dile getirdik. Dile getirmeye devam edeceğiz. Emeklilerin maaşlarının 2500 liraya çıkartılması meselesinin son derece yanlış ve eksik bir adım olduğunu söylemeye devam edeceğiz. Emeklilerin en düşün emekli maaşının asgari ücret düzeyinde yani 4250 Türk lirası düzeyine çıkartılması gerektiği konusundaki tutumumuzu sürdüreceğiz ve çok büyük bir artış yapıyormuş gibi emeklilere bir lütufta bulunuluyormuş gibi iktidarın davranışlarını Genel Kurul’da bu hafta eleştirmeye devam edeceğiz.
“SEÇİMLERDE NASIL BİR TUTUM ALINMASI GEREKTİĞİ DE KONUŞULACAK”
Yarın Ankara’da bir toplantı gerçekleştirilecek. Bu toplantıya 8 siyasi parti ve HDP katılacak. Orada Türkiye’nin gündemi konuşulacak. Bu ekonomi politikalarının yarattığı sorunlar karşısındaki mücadelenin ve demokrasi eksikliğinin ve demokrasisizliğin yarattığı sorunlara karşı mücadelenin nasıl ele alınacağı tartışılacak. Elbette ki bu tartışmanın bir parçası da 2023’te yapılması gereken seçimler olacak. Seçimlerde nasıl bir tutum alınması gerektiği de konuşulacak. Yani Türkiye’nin bütün meseleleri konuşulacak. Sanıyorum ondan sonra katılan partilerle birlikte ortak bir açıklama yapılır. En azından sürecin nasıl devam edeceği konusunda bilgiler verilir.”
(ANKA)