Bölgede incelemelerde bulunan heyette yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, madende yaklaşık 800 metre uzunluğunda, 30 metre derinliğinde ve 50 metre genişliğinde alanın kaydığını söyledi.
AA'nın aktardığına göre Kumral hem Sabırlı Deresi'ne hem de arka tarafta yer alan terk edilmiş maden sahasının içine doğru kaymanın yaşandığını bildirdi.
"Heyelan riski göz önünde bulundurulup çalışmaların bitmesi gerekiyor"
Kumral, "AFAD oldukça geniş alanda çalışma yapıyor. Gözlemlediğimiz, mümkün olduğu kadar teknoloji kullanılıyor. Uzaktan, dronlarla manyetik olarak yer altındaki alanlara yönelik tarama yapılıyor. Aynı zamanda da geniş çalışma ekibiyle hatta kendi canlarını da tehlikeye atarak toprakların üzerinde fiziksel arama gerçekleştiriyorlar" diye konuştu.
"Bazı çatlamalar olduğunu gözlemledik"
Bir basın mensubunun "Yeni bir heyelan riski var mı?" sorusu üzerine Kumral, heyelan riskinin sürdüğünü, kayan bölgenin hem arka kısmında hem önünde atık sahasının bulunduğunu söyledi.
Kumral, şöyle devam etti:
"Bazı çatlamalar olduğunu gözlemledik. Bu riski de göz önüne alarak bu çalışmaların bir an önce bitmesi gerekiyor, bu risk var. Ondan dolayı da siyanür gibi konular biraz daha ikinci plana atılmış vaziyette ama heyelanı da göz önüne getirdiğimiz zaman AFAD çalışanlarını da düşünmemiz gerekiyor. Yani öyle bir kontrolde gitmesi gerekiyor ki bu işin... Bir işi yapalım derken başka kötü sonuca sebebiyet vermemek için son derece tedbirli davranılıyor."
Siyanür
Mustafa Kumral, şunları kaydetti:
"Tabii ki burada bir siyanür olayı var ama çevreye ne kadar etki yapar bunun araştırmaları devam ediyor. Kendilerinin buldukları ilk verilere göre şu anda düşük seviyede devam ediyor ama DSİ, bu siyanürün ortamdan uzaklaştırılması veya akarsuya, yer altı suyuna ulaşmaması için gerekli tedbirleri kısa, orta ve uzun vadede almaya çalışıyor. Kısa vadede aldıkları tedbir, hemen o atığın alt tarafında set oluşturdular. Bu setin amacı hem kaymanın içinde bulunduğu sıvıların ortamdan uzaklaştırılması çünkü orada birikecek. Onu da sonra iç havuzlara geri pompalıyorlar. Orta vadede madenin etrafında oradaki suyu ortamdan uzaklaştıracak şekilde set kurmaya çalışıyor. Bu şekilde atıktan gelecek suların temiz şekilde başka taraftan deşarjı söz konusu olacak. Bu da bizim için son derece önemli."
Madene dair "Burada insan etkisiyle yapılan bazı olumsuz şeyler var, bunu gözlemledik. Bunlar artık yargıya taşınmış vaziyette. Yargı bunu bilirkişilerle ortaya koyacaktır ama biz burada bazı olumsuzlukların olduğunu görüyoruz" diyen Kumral çalışmalara dair sürecin ise şefaf olarak yürütüldüğünü iddia etti.
Ancak Dün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, toprak ve sudan alınan numunelerde siyanür çıkmadığını ve bölgede siyanür açısından kirlilik olmadığını söylemişti.
Bakanlığının daveti üzerine bölgeye gelip maden sahasında incelemelerini sürdüren heyette Prof. Dr. Mustafa Kumral'ın yanı sıra İTÜ Maden Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Atilla Öztürk, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Görüm, Jeoloji Mühendisliği öğretim üyeleri Prof. Dr. İrfan Yolcubal, Doç. Dr. Ömer Ündül ve Doç. Dr. Yılmaz Mahmutoğlu, Cevher Hazırlama Mühendisliği öğretim üyeleri Doç. Dr. Hüseyin Baştürkcü ve Doç. Dr. Mustafa Özer, Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Atilla Arıkan, İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsünden Doç. Dr. Ömer Ekmekcioğlu, Çorum Hitit Üniversitesinden Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dursun Ali Köse, araştırma görevlisi Ömer Yurdakul ve öğretim görevlisi Tuğrul Yıldırım da yer aldı. (Kısa Dalga)