İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Kent Gündemine Bakış serisi kapsamında “Ekonomik Krizin Eğitim Maliyeti” raporunu yayımladı.
Türkiye’deki okullaşma oranı, uluslararası göstergelerle karşılaştırmalı olarak verilirken, araştırma kapsamında ayrıca ekonomik krizin eğitime erişime etkisi incelendi. Buna göre yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele eden ailelerin temel ihtiyaçların yanı sıra eğitim ve sağlık harcamalarından vazgeçtiği belirtildi.
Kamu kemer sıkmaya eğitimden başladı
Rapora göre, 2016’da GSYH içerisindeki payı yüzde 4,21 olan eğitim bütçesinin 2023 yılı içindeki payı yüzde 3,48’e gerilerken, 2016 yılında eğitime merkezi yönetim bütçesi içinde yüzde 19,24 olarak ayrılan pay 2023’te yüzde 14,53’e geriledi.
Merkezi bütçe yatırım ödeneğinden 2022’de MEB yatırımlarına yüzde 22,34 oranında pay ayrılırken bu oran 2023’te yüzde 12,65’e geriledi.
Örgün eğitim çözülüyor: 2,5 milyona yakın öğrenci açık öğretimde
2021 yılında 1 milyon 452 bin 331 olan açık öğretimde okuyan öğrenci sayısı 2022 yılında 1 milyon 738 bin 198’e yükselmişti. 2022-2023 eğitim öğretim yılında 608 bin kişi daha artarak 2 milyon 346 bin 654’e ulaştı.
2022-2023 eğitim-öğretim yılında okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde toplam 19 milyon 904 bin 679 öğrenci örgün eğitim aldı. Toplam 75 bin 19 eğitim kurumu içinde devlete ait okul sayısı 60 bin 734 (yüzde 81) iken, özel okulların sayısı 14 bin 281 (yüzde 19) olarak kaydedildi.
Raporda, “Kamu yatırımlarında eğitim alanına ayrılan paydaki düşüş eğilimi eğitimi, “anayasal hak olarak parasız sağlanması gereken bir kamu hizmeti” olmaktan çıkardı. Sonuç olarak nitelikli eğitime erişim ve eğitimde başarı çoğunlukla özel okulları tercih eden üst orta sınıf ailelerin çocuklarına ait hale geldi” yorumu yapıldı.
Yoksul çocuklar okulu bırakıyor
2020’de yapılan eğitim harcamalarının yüzde 74,7’si devlet tarafından finanse edilirken bu oran 2021 yılına gelindiğinde yüzde 72,5’e geriledi. 2020 yılında eğitim harcamaları içinde hanelerin yaptığı harcamaların payı yüzde 20 iken 2021 yılında yüzde 22’ye çıktı. Bu da zorunlu eğitimin maliyetinin beşte birinden fazlasının ailelerin bütçesi üzerinden karşılandığına işaret ediyor.
2011 yılında hanehalklarının eğitime yaptığı harcama 13 milyar 782 milyon iken, 2021 yılına gelindiğinde 75 milyar 774 milyon TL’ye yükselerek 5,5 kat arttı. Raporda, devletin eğitime harcadığı bütçe nominal olarak artmış olsa da GSYH içindeki oranın düzenli olarak düştüğü aktarıldı.
Raporda, “Altını çizmek gerekir ki derinleşen yoksulluğun da etkisiyle, eğitimin hanelerin sırtına binen bu mali yükü her geçen gün çok daha fazla öğrencinin çocuk işçiliği ve/veya çocuk evliliği gibi sorunlarla karşı karşıya kalmasına, dolayısıyla da okul terklerine yol açıyor” denildi.
Dört çocuktan biri okula aç gidiyor
Raporda, gıda enflasyonunun bir sonucu olarak çocukların yalnızca evde değil okulda da yetersiz beslendiği ya da beslenemeyip derslere aç girdiği belirtildi.
Rapora göre, okul çağındaki çocukların en az dörtte birinin okula aç gittiği tahmin ediliyor. (Kısa Dalga)