KAVEL ALPASLAN
İran’da ‘başörtüsü’ gerekçe gösterilerek ahlak polisi tarafından gözaltında karşılaştığı işkence nedeniyle Mahsa Amini geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirdi. Ancak 22 yaşındaki Amini’nin ölümü ülkede geniş çaplı bir ayaklanmayı da beraberinde getirdi. İran’ın pek çok kentinde baş örtüleri ve ruhani liderlerin posterleri ateşe atılıyor. Rejim karşıtı gösterilerde en az 5 kişinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor.
‘İNSANLAR UĞRUNA YAŞAMAYA DEĞECEK BİR GELECEK İSTİYOR’
Protestoların boyutunu ve arka planını daha iyi anlayabilmek için merak ettiğimiz konuları İran’da yaşananları takip eden gazeteci Sholeh Irani ile konuştuk. Öncelikle sahadaki durumun nasıl olduğunu sorduk, ‘insanların gururlu hissederek sokakta olduğunu söyleyen Irani, “Kadınlar direniyor ve protestolara öncülük ediyor. Tabii Kürt halkı da öyle, çünkü Mahsa Amini Tahran’ı ziyareti sırasında ahlak polisi devriyesi tarafından öldürülen bir Kürt’tü” ifadelerini kullandı.
Irani, ‘geçtiğimiz on yıl içerisinde benzer, hatta daha büyük gösterilere tanık olduklarını’ hatırlattı ve sahada kökten bir değişim talebi olduğunu söyledi: “İranlılar öfkeli ve değişim talep ediyor. Sokaklarda ruhani liderin ta kendisine ve bir bütün olarak rejime karşı slogan atıyor. “Ekmek, İş, Özgürlük” diye bağırıyorlar! Kürtçe bir slogan olan “Jîn, Jiyan, Azadi” (Kadın, Yaşam, Özgürlük) diyorlar. İnsanlar özgürlük ve adalet istiyor. İnsanlar uğruna yaşamaya değecek bir gelecek ve onlara umut veren toplumsal, siyasi ve ekonomik bir sistem istiyor. Değişim istiyorlar.”
KADINLAR TOPLUMSAL HAREKETE İVME KAZANDIRIYOR
Değişim talebinin büyüklüğü, bize yaşanan eylemlerin bir patlama noktası olup olmadığı sorusunu sorduruyor. Irani, Amini’nin ölümünün ‘bugünlerde bardağı taşıran son damla olduğunu’ söylüyor ve bu durumu şöyle açıklıyor: “Geçtiğimiz günlerde pek çok kadının başörtüsü olmadığı için sokakta özel kuvvetlerce dövüldüğüne şahit olduk. Daha küçük çaplı gösteriler zaten düzenleniyordu. Evet, bu pek çok noktanın birikiminden kaynaklanıyor. Hayatın her alanına yansıyan özgürlük eksikliği ve elbette zengin bir ülkenin yurttaşlarına dayatılan aşırı yoksulluk ve işsizlik. İran’ın genç nüfusu bir gelecek görmüyor ve ‘artık kaybedecek başka bir şeyleri olmadığı’ noktasına geliyor. Yöneticiler ise her zaman olduğu gibi düzenlerini korumada giderek daha da başarısız oluyor.”
Kadınların rolüne dairse şunları ekliyor: “İran’da kadınların rolü toplumsal hareketlere ivme kazandırıyor. Genç kuşaklar kuralları takip etmiyor, özellikle de zorunlu başörtüsünü, bugünlerde çoğu genç dışarıya başörtüsüz çıkıyor. Öncelikli hedef rejimin güçleri ve kanunları olduğu için kadınlar İran’daki tüm toplumsal hareketlerin içerisinde.”
‘REJİMİ DESTEKLEYENLER BİLE BIKTI’
İran’da görkemli gösterileri takip ediyor olsak da kimilerinin endişeleri de mevcut. Rejim yanlısı kesimlerin dahi özellikle ekonomik nedenlerden dolayı gösterileri desteklediğini söyleyen Irani korkuların özellikle orta sınıf kesimlerde yoğunlaştığını dile getiriyor: “Elbette, hâlâ orta sınıftan pek çok kişi durumun mevcut halden daha kötüye gidebileceğinden korkuyor. Kimileri ‘iç ya da dış savaş’ veya ‘kaos’ endişesini taşıyor… Ama veriler rejimi destekleyenlerin bile artık bıktığını ve bazen protesto gösterilerine katıldığını gösteriyor. Özellikle konut ve gıda fiyatlarındaki artışlara karşı yapılan gösterilere…”
Peki değişim ihtimali yakın mı? Ülkede bu yönde bir havanın olduğunu -erken de olsa- öngörebilir miyiz? Irani sohbetimizin sonunda değişim olasılığına dair şunları söylüyor: “Elimizdeki veriler o yönde ilerlediğimizi gösteriyor. Ancak İran’daki toplumsal hareketler daha önce şiddet ve toplu tutuklamalar, infazlarla bastırıldı. Bildiğimiz üzere bu insanların pek çoğu siyasi görüşleri nedeniyle hâlâ cezaevinde: Sendikacı öğretmenler, işçiler, öğrenciler, avukatlar ve son on yıl içerisinde toplumsal ayaklanmalara katılmış tüm sıradan insanlar… Dolayısıyla üzerinde yürümenin kolay olmadığı bir yol bu. Ancak yine de binlerce kişinin dışarıya çıktığını ve protesto ettiğini görüyoruz. Bu bile başlı başına umut verici bir işaret!”