İstanbul'un geleceği: Bilimsel planlama ve sürdürülebilir kalkınma

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökçe, İstanbul’un yapısal sorunları, yeniden planlama ve gelişim süreçlerini anlattı.

Kısa Dalga - İstanbul, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve ekonomik anlamda Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biri. Ancak, modern zamanların getirdiği hızlı nüfus artışı ve şehirleşme ile birlikte, bu kadim kentin karşı karşıya olduğu zorluklar da arttır. Bu bağlamda, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İstanbul Planlama Ajansı'nın başkanı Buğra Gökçe'nin sunduğu vizyon, şehrin geleceği için hayati öneme sahip.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe'nin yaklaşımı, şehir planlamasında bilimsel ve katılımcı yöntemlerin öne çıktığı bir stratejiyi temel alıyor. Gökçe, İstanbul'un sadece mevcut sorunlarını değil, aynı zamanda gelecekte karşılaşabileceği potansiyel zorlukları da göz önünde bulundurarak uzun vadeli planlar yapıyor. Şehirdeki sosyal, ekonomik ve çevresel unsurları bütüncül bir şekilde ele alarak, sürdürülebilir bir gelişim hedefliyor.

Kısa Dalga Parantez’de, Berna Can'ın sorularını yanıtlayan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, İstanbul’un planlama ve gelişim süreçlerini anlattı. İstanbul’un neden bir planlama ajansına ihtiyaç duyduğundan başlayarak, nüfus, göçmen krizi ve kentsel dönüşüm gibi birçok önemli konuyu ele aldık.

İPA: İstanbul’un geleceği için bir yol haritası

İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en hızlı büyüyen şehirlerinden biri olarak, planlama ve sürdürülebilirlik açısından ciddi zorluklarla karşı karşıya. Bu bağlamda, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) kritik bir rol oynuyor. İPA, İstanbul'un geleceğini şekillendirmek için bilimsel verilerle desteklenen stratejik planlar oluşturuyor ve şehrin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlamayı hedefliyor. Buğra Gökçe, İPA'nın önemini şu sözlerle vurguluyor:

"İstanbul Planlama Ajansı, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul için öz çocuğu gibi gördüğü bir proje. Gökçe, "Ekrem Başkan, İstanbul'da kamu anlayışının ve planlama anlayışının hızla yok sayıldığı bir dönemde bir şeyler yapılması gerektiğini düşündü," diyerek ajansın kuruluş amacını vurguluyor. İstanbul Planlama Ajansı, şehrin ulaşım ana planından yeşil mutabakata kadar birçok alanda strateji geliştiriyor ve bilimsel altlıkla halkı bilgilendiriyor."

Florya'da bir bilim yuvası

Gökçe, ajansın misyonunu ve hedeflerini şu şekilde özetliyor:

Gökçe, Florya'da Atatürk Devlet Ormanı'nın içindeki yerin İstanbul Planlama Ajansı'nın merkezi haline getirildiğini anlatıyor. "Burası birilerinin özel evi olacağına bilim yuvası olsun," diyen Ekrem İmamoğlu'nun vizyonunu paylaşıyor. İmamoğlu’nun "Bu havuz birilerinin zevk havuzu, dinlenme havuzu olacağına bunu da değiştirin. Amfi yapın. Bu da bilim havuzu olsun," sözlerini aktaran Gökçe, ajansın vizyonunu ve çalışma ortamını detaylandırıyor.

Türkiye’nin planlama sorunu: "Bu ülkede ‘plan değil pilav yapın’ diyen bir anlayış hakim"

İPA Başkan Buğra Gökçe, Türkiye'de planlama teşkilatlarının kapatılması ve planlamanın göz ardı edilmesinin, İstanbul gibi büyük şehirlerde ciddi sorunlara yol açtığını söyledi. Gökçe, "Kalkınma Bakanlığı kapatılmış. Ülkede plan değil, bize pilav lazım diyen bir anlayış hakim" diyerek, planlama süreçlerinin önemine vurgu yaptı. Devlet Planlama Teşkilatı'nın kapatılmasının ardından, İstanbul'un planlama yetkilerinin merkezi hükümet tarafından kısıtlanmasının, şehrin geleceği için büyük bir engel olduğunu belirtti.

"Bu mevcut mevzuat içerisinde belediyelerin imar dairesinde götürülecek bir şey değil. Ama orası da gündelik rutinlerin içerisinde o kadar... Gündelik rutinlere teslim olmuş bir şekilde çalışmak zorunda ki koca bir kentin binlerce dosyasını hazırlamak zorunda."

İstanbul'un nüfusu ve demografik değişimi: 'İstanbul’da nüfus yaşlanıyor, doğum oranları düşüyor'

Gökçe, İstanbul'un nüfusunun hızla yaşlandığını ve doğurganlık oranlarının düştüğünü ifade etti. Bunun nedenlerinin ekonomik sıkıntılar, yaşam koşullarının zorluğu ve artan boşanma oranları olduğunu dile getirdi. Ayrıca, aile yapısındaki değişimlere dikkat çekerek şunları söyledi:

"Artık aileler, o ataerkil aileden daha çekirdek aileye dönüyor. İki, anne babalar daha az çocuk yapma eğiliminde. Üç, boşanma istatistiklerine bakarsanız boşanma oranları arttı."

Dr. Buğra Gökçe, İstanbul'da nüfusun yaşlanması ve doğum oranlarının düşmesinin, kentin demografik yapısını değiştirdiğini ve bu durumun uzun vadede ciddi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabileceğini belirtti. Gökçe, nüfusun yaşlanmasının, sağlık ve sosyal hizmetlere olan talebi artıracağını ve bu durumun şehir yönetimi için ek bir yük oluşturacağını vurguladı.

Gökçe, hane halkı büyüklüğünün de küçüldüğüne dikkat çekerek, "2002'de dört civarı olan hane halkı büyüklüğü şu an üç nokta bir kişi. Artık aileler, o ataerkil aileden daha çekirdek aileye dönüyor" dedi. Bu durumun, ekonomik ve sosyal dinamikleri nasıl etkilediğini anlattı.

Kadın değişen rolü

Kadınların toplumdaki ve ailedeki rollerinin değişmesinin de demografik yapıyı etkilediğine değinen Gökçe, kadınların artık daha özgür olduğunu ve eskisi gibi şiddete ve ayrımcılığa göz yummadıklarını belirtti. Gökçe, bu değişimin kadınların ekonomik bağımsızlıklarını artırdığını ve aile yapısının dönüşümünde önemli bir rol oynadığını ifade etti:

"Kadın daha özgürleşti. Kadın artık eskisi gibi gördüğü şiddete bir bölümü açısından söylüyorum; seyirci kalmamaya, ayrımcılığa seyirci kalmamaya başladı. Ve ‘ben ayaklarımın üstünde dururum, kendi yaşamımı sürdürürüm’ demeye başladı."

‘Kadınlar artık sosyal haklarından haberdar’

İPA başkanı Buğra Gökçe, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmasının, boşanma oranlarının artmasına ve doğum oranlarının düşmesine neden olduğunu belirtti. Ayrıca, bilgi teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, kadınların dünya genelindeki sosyal hareketlerden ve hak mücadelelerinden daha fazla haberdar olduklarını ve bu durumun da davranışlarını etkilediğini söyledi:

"Yirmi sene önce internetin bu kadar yaygın olmadığı, sosyal medya ağlarının bu kadar popüler olmadığı bir durumda, dünyada ne olduğunu, bir başka kadının ne yaşadığını göremeyen kadın, şimdi bunları da görüyor. Dolayısıyla bu onun hareket biçimini de, bu onun davranış biçimini de belirliyor."

Gökçe, kadınların daha az çocuk yapma eğiliminde olmasının ekonomik sebeplerle de ilişkili olduğunu vurguladı. Kadınların, çocuk yetiştirmenin getirdiği mali yükler ve kariyer hedefleri nedeniyle daha az çocuk sahibi olmayı tercih ettiklerini belirtti:

"Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanması ve kariyer hedefleri, daha az çocuk yapma eğilimlerini artırıyor. Ayrıca, çocuk yetiştirmenin getirdiği mali yükler de bu kararı etkiliyor."

İPA Başkanı Buğra Gökçe, kadınların toplumdaki ve ailedeki rollerinin değişmesinin, İstanbul'un demografik yapısındaki dönüşümü hızlandırdığını ve bu durumun uzun vadede sosyal ve ekonomik politikalarda köklü değişiklikler gerektireceğini ifade etti.

Göçmen krizi ve İstanbul: Resmi rakamların ötesinde bir gerçek: 'İstanbul’un demografik yapısı değişti’

Buğra Gökçe, İstanbul'daki göçmen nüfusunun resmi rakamların çok üzerinde olduğunu ve bunun şehirde ciddi sorunlara yol açtığını belirtti. Göçmenlerin sağlık, eğitim ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasının belediyelerin omuzlarına ek bir yük getirdiğini söyledi.

Göçmen nüfusun şehir üzerindeki etkisini vurgulayan Gökçe, bu durumun İstanbul'un kaynaklarını zorladığını ve yerel yönetimlerin bu durumu yönetmekte zorluklar yaşadığını ifade etti.

"İstanbul'un demografik yapısı değişti. Yüz yetmiş beşten yüz seksene, yüz seksenden yüz yetmiş seksene çıkan nüfus, iki ila iki buçuk milyon fazla."

‘Su tüketimindeki artış kayıt dışı nüfusu gösteriyor’

Buğra Gökçe, İstanbul'daki göçmen nüfusunun artışının, şehirde su tüketimi gibi temel hizmetler üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu belirtti. "İSKİ'nin verilerine göre, İstanbul'da su tüketimi son yıllarda düzenli olarak artıyor. Bu, şehirde kayıtlı olmayan çok sayıda insanın yaşadığını gösteriyor" dedi.

İPA Başkanı şunları kaydetti:

"Göç idaresinin açıklamasına bakıyorsunuz. Bir milyon yüz bin kim? Bir milyon yüz bin. Birincisi geçici koruma statüsü verdikleriniz. Bir statü oluşturdular. Bizim için bunlar göçmen de değil, yasa hukuki terim olarak. Bunlar mülteci de değil. Mülteci tanımı Birleşmiş Milletler Anlaşması gereği 51'den sonrakiler için kullanıyor. Türkiye'de savaş sonrası başka ülkeye geçmek isteyenler için, 2. Dünya Savaşı sonrası dünyanın bulduğu çözüm. Türkiye buna kayıt düşüyor."

Gökçe, göçmen nüfusun İstanbul'un demografik yapısını değiştirdiğini ve bu durumun sosyal ve ekonomik dengeleri bozduğunu ifade etti. Göçmenlerin entegrasyonu ve bu nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması konusunda daha etkili politikalar geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

İstanbullunun sosyal konut ihtiyacı ve TOKİ'nin etkisi

Gökçe, sosyal konut projelerinin önemine değinerek, TOKİ'nin bu konudaki rolünü eleştirdi. TOKİ'nin kuruluş amacından saptığını belirten Gökçe, dar gelirli vatandaşlar için yeterli sayıda sosyal konut yapılmadığını söyledi.

'TOKİ’nin yaptığı konutların yalnızca yüzde 10’u sosyal konut’

TOKİ'nin kuruluş amacının sosyal konut üretmek olduğunu hatırlatan Gökçe, ancak bu amacın dışına çıkılarak zenginlere yönelik projeler geliştirildiğini ifade etti:

"TOKİ'nin yaptığı konutların sadece yüzde 10'u sosyal konut. Yüzde 90'ı orta üst gelir gruplarına, üst gelir gruplarına kaynak geliştirme projesi. Yani kuruluş amacı neydi bu bankotokinin? Sosyal konut yapmaktı. Çünkü zaten zengin kendi evini yapıyor. Sana ihtiyaç yok ki."

Gökçe, TOKİ'nin sosyal konut üretme amacıyla kurulduğunu ancak bu amacın dışına çıkarak zenginlere yönelik projeler geliştirdiğini belirtti. Bu durumun dar gelirli vatandaşların konut ihtiyacını karşılamadığını söyledi:

"Ama sen dedin ki ben kamu kaynaklarından bir kaynak yaratayım. Hazine arazilerini, ars ofisini kapattık, TOKİ'ye bağladık. Hazine arazilerini TOKİ al, buraları planla imara aç diye. TOKİ her tür istisnayı kullandı buralara, plan da yaptı. Yüksek yoğunluk da verdi, imara açtı."

Hazine arazilerinin kullanımı

Buğra Gökçe, hazine arazilerinin TOKİ tarafından yüksek yoğunlukta imara açılmasının, sosyal konut ihtiyacını karşılamadığını ve kentlerin daha da yoğunlaşmasına neden olduğunu belirtti. Ayrıca, bu tür projelerin dar gelirli vatandaşların konut sahibi olmasını zorlaştırdığını vurguladı.

"Yeşil alanları açtınız, askeri alanları açtınız, hazine arazilerini sattınız ama bunlarla yoksula, ihtiyaç sahibine, çalışan kesimlere konut yaptınız mı? Yapmadınız."

Gökçe, sosyal konut projelerinin, dar gelirli vatandaşların yaşam koşullarını iyileştirmesi gerektiğini belirtti. Ancak, mevcut durumda, bu projelerin hedeflenen amaca ulaşmadığını ve konut sorununun çözülmediğini ifade etti.

"Konut piyasasında yaşanan fiyat artışları, dar gelirli vatandaşların ev sahibi olmasını daha da zorlaştırıyor. Sosyal konut projeleri, gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşmalı."

TOKİ mağdurları

Gökçe, TOKİ'nin sabit taksit uygulamasıyla vatandaşları mağdur ettiğini belirterek, bu uygulamanın ekonomik kriz döneminde daha da büyük sorunlara yol açtığını ifade etti. TOKİ'nin sabit taksit uygulamasının, enflasyon oranlarındaki artış nedeniyle vatandaşları daha da zor duruma soktuğunu belirtti. Bu durumun, birçok vatandaşın ev sahibi olma hayalini suya düşürdüğünü ifade etti:

"İnsanlar size güvendi TOKİ'ye, sabit taksit verdi. Seçim kampanyası boyunca... TOKİ mağdurları diye dolaşanlar bunlar. O sabit taksit sonra enflasyon oranını da artırdınız. İnsanlar maaşından fazla taksit ödemek zorunda kaldı. Ödeyemedi. Onlar ödemedi diye evleri yapmadınız. Adamlar beş sene önce evimiz teslim edilecek diye beklerken... Beş yıldır... Fahiş bir kira şeyiyle karşı karşıya."

Sosyal devlet anlayışından kopuş vurgusu

İPA Başkanı Buğra Gökçe, sosyal devlet anlayışının gereği olarak, devletin vatandaşlarının konut ihtiyacını karşılaması gerektiğini belirtti. Ancak, mevcut durumda, devletin bu görevini yerine getirmediğini ve dar gelirli vatandaşların konut sorununun çözülmediğini vurguladı:

"Sosyal devlet, anayasada tarif edilen sosyal devlet vazifemizi yerine getirmeyelim. Ama siz üç çocuk yapın, bizim nüfusumuz geride kalmasın. Bu hakikaten bu halkı da, halkın dinamiklerini de, yaşadığı sorunları da anlamamak demek."

Gökçe, sosyal devlet anlayışının gereği olarak, devletin dar gelirli vatandaşların konut ihtiyacını karşılaması gerektiğini belirtti. Ancak, mevcut durumda, bu ihtiyacın karşılanmadığını ve konut sorununun devam ettiğini ifade etti:

"Bu en çarpıcı şekilde son bir yıldır, bir buçuk yıldır yüzleştiğimiz bir şey. Ama bu son bir yılın konusu değil. Yani esasında yaklaşık on yıldır... Zengin daha zenginleşiyor."

İBB’den kentsel dönüşümde vatandaşa destek projesi

İstanbul'daki kentsel dönüşüm çalışmalarının önemine değinen Gökçe, İBB' nin kentsel dönüşüm projelerinde vatandaşlara yüzde 60'a kadar destek verdiğini belirtti. Ayrıca, İstanbul'un deprem riski altında olduğunu ve bu nedenle kentsel dönüşüm projelerinin hızla tamamlanmasının gerektiğini vurguladı:

"İstanbul'da gıda maliyetleri çok büyüyor. İstanbul'un kuzeyi, İstanbul'un aynı zamanda gıdasının güvenli şekilde üretilebileceği, ormanının korunabileceği, su kaynaklarının olduğu bir havzadır."

İPA Başkanı Gökçe, İstanbul'un kuzey bölgelerinin korunması gerektiğini ve bu bölgelerde yeni inşaat projelerine izin verilmemesi gerektiğini belirtti. İstanbul'un daha güvenli ve sürdürülebilir bir şehir haline gelmesi için, mevcut yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesinin önemini vurguladı.

İPA Başkanı Gökçe, İstanbul'da kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini belirterek, "Bu kentte depreme dayanıklı olmayan binaların yenilenmesi hayati önem taşıyor. Vatandaşlarımızın güvenliği için bu projeleri hızla tamamlamalıyız" dedi.

'Emekliler hayattan emekli edildi'

Buğra Gökçe, İstanbul'da emeklilerin yaşadığı ekonomik zorluklara da dikkat çekti. Emeklilerin maaşlarının yetersiz olduğunu ve bu nedenle yaşamlarını sürdürmekte zorlandıklarını belirtti. "Emekliler hayattan emekli ediliyor" diyerek, emeklilerin ekonomik sıkıntılarını şu sözlerle dile getirdi:

"Altı sene önce asgari ücretin bir buçuk katı emekli aylığı. Şimdi asgari ücretin yüzde elli sekizi. Emekli on bin liraya. Şimdi Lütuf aman on iki bin lira olacakmış da... On iki bin beş yüz olsun demiş be Allah bin kere razı olsun. Bir kilo, iki kilo bamya parasından falan bahsediyoruz."

İstanbul ve emeklilerin artan yaşam maliyetleri

Buğra Gökçe, İstanbul'da yaşam maliyetlerinin hızla arttığını ve bu durumun emekliler için büyük bir yük oluşturduğunu ifade etti. "Bir evi var. Bir de kiralık evi var. Buna yüzde yirmi beş arttır dediğinizde, bu da ağır bir dram yaşıyor. Çünkü evinde oturuyor, on iki bin beş yüz lira maaş alıyor, on bin lira maaş alıyor. İkinci geliri o evden aldığı kira, mutfak masrafı üç katına çıkmış. Ama siz buna diyorsunuz ki buradaki kirayı arttırma. Arttıramazsın yüzde yirmi beşten fazla. E bunun kendisinin hane halkı gideri yüzde yirmi beş değil, yüzde yüz yirmi beş arttı" dedi.

Kur Korumalı Mevduatın yaşam koşullarına etkisi

İPA Başkanı Gökçe, kur korumalı mevduat sisteminin de ekonomiye olumsuz etkilerinden bahsetti. Bu sistemin, zenginlerin daha fazla zenginleşmesine yol açarken, emekliler ve düşük gelirli vatandaşların yaşam koşullarını daha da zorlaştırdığını belirtti:

"Kur korumalı mevduata kaç milyar dolar harcandı? Bu eğer faizi indirerek bir politika uyguladık ve bu para bizim cebimizden çıktı. O doğruysa şu anda yaptığımız faizi yükseltmek anlamındaki iş yanlış.

'Emekliye, çalışana para verirken elleri titriyor'

O yanlışsa, şu anda yaptığımız doğruysa daha önce yaptığımız yanlış. Kur korumalı mevduatı getirdik, bu milyar dolarları aldık, birilerinin cebine verdik, o zaman o yanlış. Onun hesabını niye kimse sormuyor?

Şimdi şunu soruyoruz. Bu ülkede bir toplam milli gelir vardı. Bir pasta vardı. Bu pastanın içerisinden bankada parası olanlara bir faiz verildi. İlave kur karımalı döviz artacak. Döviz getirinin daha fazlası kadarında her türlü ben sana vereceğim bir faiz dünyada terk edilmiş. Asla kabul edilmez bir yaklaşımla."

Buğra Gökçe, bu sistemin sosyal adaleti zedelediğini ve ekonomik dengesizlikleri artırdığını belirtti. "Emekliye çalışana parayı verirken... Elimiz titriyor... Ekonomi batıyor. Yük. Yük oluyor. Bu kur korumalı mevduatı kime verdik kardeşim? Bu kimin parasıydı? Bu ülkenin milli geliri değil miydi?" diyerek, bu durumun ekonomik adaletsizliği daha da derinleştirdiğini vurguladı.

İstanbul’un gelecek vizyonu: Raylı sistemlerin yaygınlaştırılması

İPA Başkanı Buğra Gökçe, İstanbul'un daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir şehir haline gelmesi için uzun vadeli planlar yapıldığını söyledi. Raylı sistemlerin yaygınlaştırılması, yeşil alanların korunması ve karbon nötr bölgelerin oluşturulması gibi projelerin bu planların bir parçası olduğunu belirtti ve "Raylı sisteme geçmek zorundayız. Bütün kaynağını, bütün bütçesini, bütün önceliğini metro yapmak üzere harcıyoruz" dedi.

Gökçe, raylı sistemlerin İstanbul'un ulaşım sorunlarını çözmekte önemli bir rol oynayacağını ve çevre dostu bir ulaşım sistemi kurarak, şehrin sürdürülebilirliğini artıracağını ifade etti, "İstanbul'da toplu taşımayı teşvik ederek, bireysel araç kullanımını azaltmayı hedefliyoruz. Bu, hem trafik sorununu çözecek hem de çevresel etkileri azaltacak" dedi.

Yeşil alanların korunması

Gökçe, İstanbul'un geleceği için yeşil alanların korunmasının ve artırılmasının önemine de dikkat çekti. "İstanbul'un daha yeşil ve yaşanabilir bir şehir haline gelmesi için, yeşil alanlarımızı korumalı ve artırmalıyız. Bu, şehrin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip" dedi.

Gökçe, İstanbul'un geleceği için yaptığı çalışmaların, şehrin sürdürülebilirliği ve yaşanabilirliği açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. "İstanbul'un geleceği için çalışmaya devam edeceğiz. Halkımızın desteği ile bu hedeflere ulaşacağımıza inanıyorum" diye konuştu.

Yerel yönetimlerde halkla işbirliği ve katılımcılık

Gökçe, İstanbul halkının planlama süreçlerine katılımının önemine dikkat çekti. Halkın, belediye projelerinde daha aktif rol alarak, şehrin geleceğini şekillendirmede katkıda bulunmasının teşvik edilmesi gerektiğini ifade etti.

"İstanbullulara hakikaten bu kadim kentin eşsiz kültürüne sahip çıkma ve birbirlerine saygı duyma mesajı vermek isterim."

Şehir yönetiminde katılımcı bütçe projeleri

Gökçe, İstanbulluların kentlerine ve birbirlerine saygı göstererek, daha yaşanabilir bir şehir yaratabileceklerini belirtti. Ayrıca, halkın belediye projelerine katılımının önemini vurgulayarak, "Karar verme süreçlerinde kendini daha aktif var etsin" dedi:

"İstanbul'da karar alma süreçlerine halkın katılımını artırmak için çalışıyoruz. Katılımcı bütçe projeleri ile vatandaşlarımızın önerilerini ve taleplerini dikkate alıyoruz."

Gökçe, halkın katılımının, projelerin başarısı için kritik olduğunu belirterek, "İstanbul'da karar alma süreçlerine halkın katılımını artırmak için çalışıyoruz. Katılımcı bütçe projeleri ile vatandaşlarımızın önerilerini ve taleplerini dikkate alıyoruz" dedi.

'Bu kentte daha çok yabancılaşma var'

İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökçe, İstanbul’un geleceği için planlama ve bilimsel yaklaşımların önemini vurguladı. Ajansın, İstanbul’u daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir şehir haline getirmek için yaptığı çalışmaları anlattı ve halkın desteği ile bu hedeflere ulaşılabileceğini belirtti.

"Biz birbirimizden selama esirger olduk. Merhabayla, güler yüzle bakılan bir şeyi esirger olduk. Ben bunu İzmir'den, Ankara'dan İstanbul'a geldiğimde daha iyi hissediyorum. Bu kentte daha çok yabancılaşma var bu anlamda."

'İstanbul hedeflerine halkımızın desteğiyle ulaşacak’

Gökçe, İstanbullulara, birbirlerine daha fazla saygı göstermeleri ve kentin kadim kültürüne sahip çıkmaları çağrısında bulundu. "Bu kentte bir arada yaşama kültürünü korumak için, birbirimize saygı göstermeliyiz. Bu, İstanbul'un daha yaşanabilir bir şehir olmasını sağlayacak" dedi.

Gökçe, İstanbul'un geleceği için yaptığı çalışmaların, şehrin sürdürülebilirliği ve yaşanabilirliği açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. "İstanbul'un geleceği için çalışmaya devam edeceğiz. Halkımızın desteği ile bu hedeflere ulaşacağımıza inanıyorum" dedi. (Haber Merkezi)

Podcast Haberleri