“Hititler’in tarım ürünlerinin başlıcaları buğday ve arpa olup, bunun yanı sıra bezelye, fasulye, soğan, keten, incir, zeytin, üzüm, elma ve nar da yetiştiriliyordu.
Frigler, bağcılıkta oldukça önemli bir yere sahiptirler. Apameia'da yetiştirilen üzümden yapılan şarap oldukça ünlüdür.
Urartuların yetiştirdiği tarım ürünleri buğday, arpa, mısır, bezelye, fasulye, üzüm, armut ve kızılcık ağacıdır.
Lidyalılar da şarap üretiminde oldukça iyi bir düzeydeydi. Tmolos dağlarında, kestane, ceviz elma gibi meyve ağaçları ile parfüm ve krem yapımında kullanılan safran da yetişmekteydi. (Pınar Bülbül/ Tarihin Peşinde – Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi – 2017 / Sayı: 17 Sayfa: 269-282)
Anadolu toprakları yüzyıllarca bolluğun simgesi oldu. Akarsuların, nehirlerin, çayların suladığı geniş topraklar, mevsiminde ısıtan güneş, yağan yağmur, kar yüzyıllarca tükenmeyecek sanılan bir bereket saçıyordu…
Nüfusun kontrolsüz artışı, endüstriyel tarım uygulamaları, toprağa saçılan zehirli ilaçlar, vahşi sulama yöntemleri ve iklim kriziyle birleşince ortaya büyük bir gıda krizi çıkardı.
Ve günümüz… Topraktan ürün alınamıyor. Gıda fiyatlarındaki artışla birlikte, temel tüketim ürünleri marketlerde artık alarm takılarak satılmaya başlandı.
Çiftçi isyanda, tüketici isyanda. Alarm takılı ürünlerin ne kadar temiz olup olmadığı bile bilinmiyor.
Böyle bir tablo içinde temiz tarım için uğraşanlar, üreticiyi desteklemek, tüketiciye de güvenli gıda sunmak için uğraşanlar var. Bunun da başında kooperatifler geliyor.
İlham Verisi’nde konuğumuz topluluk destekli bir tüketim kooperatifi olan Temiz Hasat’ın kurucularından ve sözcüsü Kerem Avcıergun.
Temiz Hasat, 27 sivil toplum gönüllüsüyle 2017'nin sonlarında kuruldu.
Kooperatifin önceliği, kadın merkezli küçük çiftçi ailelerin kendi topraklarında ürettikleri temiz ve sağlıklı ürünleri şehirde yaşayıp sofrasına güvenilir gıda koymak isteyenlerle buluşturmak.
Erkeklerin gelmediği o derste, kadınlar destan yazdı
Avcıergun’la sohbetimize, kendilerine ilham veren kadınların kahramanı olduğu hikayeyle başlıyoruz:
“Bize ilham veren, Sürmeli köyünden bir hikayeyle başlamak istiyorum. Sürmeli, Samsun Bafra’da orman altı köylerden biri. Eskiden tütünle uğraşıyorlardı ancak tütün bitiyor ve köy tarım gelirini kaybediyor.
Ekolojik tarıma geçelim diyorlar. Köyün önde gelenleri, bölgedeki akademisyenler bir araya geliyor. “Eğitim verelim” diyorlar. Erkekleri çağırıyorlar. Ekolojik eğitim alıyorlar. İkinci derse gelmiyorlar. Lider ekip bu kez kadınları çağırıyor. 30 kadın geliyor eğitime ve sekiz dokuz yıldır devam ediyor.
Kadınlar ekolojik tarımı ve köydeki tüm tarım faaliyetlerini üstleniyor. Dernek kuruyor. Pazarda hep kadınların tezgahları var. Hatta kadınlar bir zamanlar önünden geçemedikleri kahvehanede şimdi dernek toplantıları yapıyor, yönetim kurulu kararları alıyoruz. Biz, bu örnekleri çoğaltmak isteyen bir grubuz.”
El işi robotlara kalınca...
Avcıergun’un hikayesi ise 1999 Gölcük depremiyle başlıyor. Deprem bölgesindeki gönüllü çalışmalara katıldıktan sonra bu tür faaliyetlerine devam ediyor. Avcıergun, kadın odaklı çalışmaların önemine değinirken, kadının sadece sosyal olarak değil ekonomik olarak da gelişmesi gerektiğini söylüyor:
“Ülkenin yarısı kadın ve yüzde 40’ı ekonomiye doğrudan katlı sağlamıyor. Bu, hayata dahil olmaması demek. Kadını nasıl güçlendireceğiz? Kadın tarımda var. Tekstilde var. Özetle el işi olan işlerde var. Ama teknoloji ilerliyor. Otomasyon gelişiyor. Robotlara hangi istihdam alanları kaybedilecek? El işi kendini başka kaynaklara bırakacaksa insanlar ne iş yapacak? Bunun üzerinde çalıştık ve doğru modelleri Türkiye gerçeklerine nasıl uygun hale getireceğimize baktık.
Çiftçiye satış desteği
Topluluk destekli tarım modeli dediğimiz model bu. Üretici değil tüketici kooperatif kurduk. Çitfçi üretiyor ama satış konusunda eli kolu bağlı. Biz çiftçiye gidiyoruz. Bakliyat, tahıl, reçel, pekmez, turşu gibi neyi iyi yapıyor, bulunduğu toprakta ne iyi yetişiyorsa alıyoruz. Ama oradaki tarımı; toprağı, suyu test ediyoruz. Çünkü temiz tarım önemli.
Biz kadın ağırlıklı bakıyoruz ama bazı yöre ve ürünler illa kadınla olmuyor. Kadının önde olduğu üreten bir aile ön plana çıkıyor. Bizim önceliğimiz kadın öncelikli üreten aileler. Ödemelerimizi de kadınlara yapıyoruz. Ve banka hesabı açmalarını istiyoruz. Doğrudan onların adına ödeme yapıyoruz.
Bölgenin toprağı suyu önemli
Bölgenin toprağına suya bakıyoruz. Bazı bölgeler çok kirlendi. Böyle yörelerle çalışmıyor. Ürünleri biz getirtiyoruz. Ambalaj desteği veriyoruz. Kar payını da ortaklara dağıtmıyoruz biriktiriyoruz. Tekrar üretime döndürmek için… Aileler toprağa sahip çıkıyorsa, üretime devam ediyorsa yatırımlarla destekleme planı yapıyoruz. Özetle kâr, üreticiye yatırım olarak geri dönüyor.”
HABERİMİZİN PODCASTİNİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN