Kara para dosyası -1 | Kara para neden Türkiye’ye akıyor?

Türkiye, gri listeye alınması ve kamuoyu gündemine gelen bazı davalarla kara parayı konuşmaya başladı. Kara para neden Türkiye'ye geliyor, önlem alınmıyor mu?

FİLİZ GAZİ


Paranın gücü değerine inanmaktan gelir. Kitleleri inandırmak için tasarlanmış bir yalanın dünya üzerindeki suçluların en büyük motivasyon kaynağı olması ise insanlık tarihi açısından oldukça ironik.

Zenginliğin olduğu yerde suçun kokusunu almak, suçun olduğu yerde gösterişli hayatlara rastlamak… Tarihte, suça ilişkin emareler hiç değişmedi. Bir ekonomi terimi olan paranın kara paraya, kirli paraya dönüşmesi ise neredeyse paranın tarihi kadar eski.

Kara para denilince akla gelen en özet tanım; kara para eşittir suç geliridir. Türkiye’de her ne kadar “kara para” tanıma kullanılsa da dünyanın pek çok yerinde kullanılan “kirli para”dır. (dirty money)

Viyana Konvansiyonu olarak anılan Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (madde 1) ve Palermo Konvansiyonu olarak anılan Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde (madde 2) ise “suç geliri” kavramı tercih edilmiştir. (1)

Neden “kirli para?” Kanunlarda tanımlanmış bir suç fiili sonucunda elde edilen kazanç olması nedeniyle bu ifade kullanılır. Uyuşturucu, kadın ticareti, dolandırıcılık, kaçakçılık, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı, tefecilik, mala çökme, yolsuzluk ve rüşvet, şantaj, cinsel istismar gibi suçlardan kazanılan para “kirli” paradır. Tüm bu suç türleri kara paranın “öncül suçları” olarak adlandırılır.

Kirli para ve Al Capone’nin çamaşırhaneleri

Neden “kirli para?” Kirli çamaşır ve çamaşırhanelerle analoji kurulmuştur. Bunun dışında tarihi bir arka planı da vardır bu benzetmenin. Tarihte paraya takla attıran yani kara parayı aklayanlardan biri ünlü mafya lideri Al Capone’dur. 1920’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki alkol yasağı Al Capone tarafından delinir. İngiltere'den kaçak yollarla getirdiği alkolün satışından elde ettiği kazanç o kadar çoktur ki parayı yasallaştırması gerekir. Al Capone Amerika’da birbiri ardına açtığı çamaşırhaneler üzerinden kazancını aklar. İzleyenler hatırlayacaktır. Breaking Bad dizisinde de para aklamak için oto yıkama tesisleri kullanılmıştı.

“Kara para aklama” adından anlaşılacağı üzere parayı suçtan, yasa dışı kaynaktan uzaklaştırmaya çalışmaktır. Nakit para adeta suçun delili niteliğindedir. Suç geliri aklanarak yasal gelir görüntüsü kazandırılır ve kaynağı takip edilemez hale getirilir. Diğer ifadeyle paraya takla attırılır. Yani illegal yöntemlerle kazanılan para legal alana çekilir. Kara para aklama, suçtan elde edilen paranın yurt dışına çıkarılması veya paranın gayrimeşru kaynağını gizlemek için meşru bir yolla elde edildiği izlenimini uyandırmak amacıyla çeşitli işlemlere tabi tutulması anlamına gelir.

Örneğin kara para aklamanın çarpıcı örneğini hayata geçirin Al Capone’un kartvizitinde “İkinci el mobilya satıcısı” yazdığı bilinir.

Mücadelede temel ilke “Parayı takip et!” Türkiye’de uygulanmıyor

Kara para aklama, TCK’nın (Türk Ceza Kanunu) “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” başlıklı 282. maddesi uyarınca ayrıca cezalandırılır. Buna göre, alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini yurt dışına çıkarmak veya bu değerin kaynağını gizlemek veya meşru olduğu izlemini uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi tutmak 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Yine, bu malvarlığı değerini bir suçtan kaynaklandığını bilerek satın almanın, kabul etmenin, bulundurmanın veya kullanmanın cezası 5 yıla kadar hapis cezasıdır.

Elde edilen suç gelirinin illa "nakit para" formunda olması gerekmez. Para ya da para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değer, kara para tanımının kapsamına girer. En basit örnekle, uyuşturucunun kripto varlık karşılığında satılması durumunda kripto varlık karşılığında satılması durumunda kripto varlık kara para olmaktadır. (2)

Kara parayla mücadelede temel ilke “parayı takip et” yöntemidir. Yasal sisteme sokulan paranın geriye doğru takibi paranın kaynağına yani suça çıkar. Örneğin Richard Nixon’u istifaya zorlayan Watergate Skandalı hakkındaki 1976 yapımı “Başkanın Bütün Adamları” (Özgün adıyla All the President’s Men) filmindeki “Parayı takip et” tavsiyesi meşhurdur.

Kara para sınır tanımaz ama en çok da suç türlerine uygun zemin hazırlayan ülke şartları, mevzuat ve uygulamalarda hassasiyetin terk edilmesi kara para aklamanın yolunu açar. Bürokratlar, siyasetçiler, kolluk görevlileri, yargı mensupları, gazeteciler, bankacıların suçla ilişkilerinin bulanık hale geldiği, devlet kademelerinde suçun korunduğu, uyuşturucu trafiğine müsamaha edildiği, yargıdaki çürümenin, yolsuzluğun ve rüşvetin olağanlaştığı ülkelerde suçlular avantajlı konuma geçer. Dolayısıyla kirli paranın aklanma süreçleri kolaylaşır. Kirli parayı finansal sisteme sokmak ve yasal yollardan elde edilmiş bir kazanç, malvarlığı görüntüsü vermek Türkiye gibi ülkelerde bu sebeplerden dolayı ne yazık kolaylaşır.

Türkiye’de “parayı takip et” uygulanamıyor. Oysa kolay yoldan elde edilen para insanları hızlıca değiştirir. Sosyal medya çağında bu hızlı değişim görgüsüzce gösterilmek istenir. Suçla elde edilen gelirin nümayişi her şeyi unutturur. Hata yaptırır. Satın alınan lüks arabalar, sarayı andıran evler, yurt dışı seyahatleri hızını alamadan paylaşılır. Kahvesine altın tozu döken Dilan Polat örneğinde olduğu gibi yaşam tarzlarındaki hızlı değişim saklanacak suçun olduğunu unutturacak kadar şaşalı, insanın kendini kaybettiği bir süreçtir. İlgili birimlerin radarına takılmaması imkansızdır.

Türkiye’de nakit işlem bildirimi yok

Pek çok ülkede paranın takibine önem verilir. Belli tutarı aşan tüm işlemler ilgili birimlere bildirilir. Buna “nakit işlem bildirimi” denir. Örneğin ABD’de 10.000 dolar ve üzerindeki işlemler ABD’nin mali istihbarat birimi olan Fincen’e bildirilir. Avrupa Birliği’nde de 10.000 avro şeklinde bir sınır genel bir uygulama vardır. Türkiye’de ise nakit işlem bildirimi uygulanmıyor.

MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) eski Başkan Yardımcısı Ramazan Başak, dünyada suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi ile ilgili iki temel mücadele yöntemi olduğunu söylüyor: Devamlı bilgi verme ve şüpheli işlem bildirimleri. Ancak Türkiye’de uygulanan ise sadece şüpheli işlem bildirimleri.

“1997- 1998’de MASAK’tayken toplantı yaptık. 5 bin TL’nin üzerindeki bütün işlemler bildirilsin dediler. Ben itiraz ettim. Yeterli kadromuz yok, bilgisayarımız yok. Bildirimleri alsak bile depoya taşımakla baş edemeyiz. Ertesi gün haklısın denildi. Bizde şüpheli işlem bildirimlerine dayalı bir sistem benimsendi. Devamlı bilgi verme yetkisi de Maliye Bakanlığı’na verildi. Şu güne kadar bu yetki kullanılmadı. MASAK, değişik zamanlarda çeşitli gruplardan bilgi alıyor ama burada kast edilen başka.”

Aklamayla mücadelenin en önemli sacayaklarından bir diğerini “yükümlüler” tamamlıyor. Suç gelirlerinin aklanmasının engellenmesi için bazı meslek gruplarına şüpheli işlem bildirimi, bilge ve belge verme yükümlülüğü gibi görevler tabi kılınmıştır. Peki bu meslekler örneğin hangileri? Bankalar, döviz büroları, kıymetli maden, taş veya mücevher alım satımı yapanlar, spor kulüpleri, serbest muhasebeci, mali müşavirler, kripto varlık hizmet sağlayıcılar, tarihi eser, antika ve sanat eseri alım satımı ile uğraşanlar, şans ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler ilk akla gelenler.

‘Peki bu meslekler yükümlülüklerini yerine getiriyor mu?’ sorusunun peşine düşelim.

On binlerce galericiden gelen şüpheli bildirim sayısı sadece 42

Parayı takip etmenin bir diğer yöntemi dikkat çekecek kadar lüks harcamaları tespit etmek. Örneğin Türkiye'de lüks araç alımları her geçen yıl bir önceki yıla göre katlanarak artmasına rağmen MASAK'a yeterince şüpheli işlem bildirimi (ŞİB) gelmiyor. 2023 yılında on binlerce galericiden gelen şüpheli işlem bildirim sayısı sadece 42. Ayrıca, değerli taş, mücevher ve kuyum ticareti yapanlar tarafından da MASAK'a öyle hatırı sayılır şüpheli işlem bildirimi yapılmıyor. (3)

Eski MASAK Başkanı Başak konuyla ilgili şunları söylüyor:

“Kuyumculara, taşıt ticareti, tarihi eser ticareti yapanlara sorsanız yükümlü olduklarını bile bilmezler. Şöyle bir şey de var. Yükümlüler; başkası adına hareket edenleri bildirmediği takdirde ilgili yasa uyarınca hapis ve para cezası alacağına dair yazılı uyarıyı müşterilerin rahat görebileceği yerlere asmak zorundadırlar. Bankalar mesela, bütün şubelerinde müşterilerin rahatça görebildiği yerlere bunları asmak zorunda. Gidin bakalım kuyumculara, bankalara, taşıt ticareti yapan yerlere. Yoktur.

Zaten şüpheli işlem bildirimlerine baktığınızda son derece kadük bir sayı vardır. Buna karşın yasa dışı bahisten kaynaklı elektronik para ödeme kuruluşlarının bildirim sayısı bankacılık sektörünü bile geçmiştir. 2021'de tüm yükümlü grupları toplamda 515 bin bildiririm yaptı. Bunun 285 bini ödeme kuruluşları tarafından yapıldı. Yani ödeme kuruluşları bu yıl bankacılık sektöründen bile fazla bildirim yaptı.

2022 yılında ise toplamda 439 bin bildirim yapıldı, ödeme kuruluşlarının bildirim sayısı ise 74 bine geriledi. Ödeme kuruluşları 2013 tarihinde kuruldu. Bankacılık sektörünün yanında bir damla ama daha fazla bildirim yapılmış.
2022 de hem toplam bildirimde hemde ödeme kuruluşları tarafından yapılan bildirim sayılarında gerilemenin sebebi, yasadışı bahis ile yürütülen mücadeledir."

Yükümlü olan gruplardan biri bankacılar ve Erzan dosyası

Türkiye’de nakit işlem bildirimi olmadığını, şüpheli işlem bildirimi olduğunu yazmıştık. Bankacıların yükümlü olduğunu da keza. Ama işlerin tersine yönde işlediğine en iyi örneklerden biri Seçik Erzan dosyası. Erzan; şüpheli işlem bildirimi, banka hareketlerini değil MASAK’a bildirmek, kendisi dolandırıcılık yapmıştı.

Eski Denizbank Levent Büyükdere Caddesi şube müdürü Seçil Erzan, bazı sporcu ve iş insanlarını ‘yüksek kârlı fon vaadiyle’ dolandırdı. Davanın iddianamesinde yer alan bilgilere göre, Erzan yaklaşık 10 yıl Çorlu’da Denizbank Şube müdürü olarak çalıştıktan sonra 2011 yılında aynı bankanın İstanbul Bahçeşehir şube müdürlüğüne, kısa süre sonra da Florya şube müdürlüğüne atandı. Son görev yeri ise Levent Büyükdere Caddesi şube müdürlüğüydü.

Florya’da olduğu dönemde Galatasaray Futbol Kulübü’ne ait Metin Oktay Tesisleri'nin orada olması nedeniyle Galatasaraylı sporcularla yakın ilişki kurdu. Tanıştığı futbolculara "bankada gizli bir fon bulunduğunu, yüksek getiri getirdiğini, Galatasaray eski teknik direktörü Fatih Terim ve Denizbank CEO’su Hakan Ateş’in de bu fonun içinde olduğunu" belirterek yüksek miktarlarda para almaya başladı.
Ancak gerçekte böyle bir fon yoktu. Erzan birinin borcunu başka birinden aldığı parayla kapatma üzerinden çalışan "bir sistem" kurmuştu. Üstelik belge isteyenlere, üzerinde Denizbank kaşesi ve ıslak imzasının da bulunduğu belgeler verdiği öne sürüldü.

Ulaştığımız Denizbank Kurumsal İletişim ve Medya İlişkileri Emek Kaplangil, Deniz Bank’a açılmış herhangi bir kamu davası olmadığı bilgisini paylaştı.

Emek Kaplangil

Peki kamu davası açılması gerekiyor muydu? Tüketici Konfederasyonu Hukuk Komisyonu Başkan vekili Dr. Mücahit Saraçlı sorumuza “Evet, elbette” yanıtını verdi:

“TCK’da ceza bireyseldir ama burada esas ana fiili işleyen, suçun doğmasına neden olan taraf Denizbank. Bütün işlemler bu bankadan yapılıyor. Bankaya kamu davası açılması gerekiyordu. Ben başka bir şey daha iddia ediyorum. Örneğin Seçil Erzan’ın bana göre piyon olmaktan başka hiçbir suçu yok. Olayın en ince detaylarını bilmeme rağmen susuyorum.”

Mücahit Saraçlı

MASAK’ın önüne gönderilmeyen ŞİB’ler

Ayrıca, kamuoyuna yansıyan pek çok olaya bakınca, şüpheli işlem bildirim sisteminin çok da iyi çalışmadığı anlaşılıyor.

Ozan Bingöl, Kara Para ve Aklama “Bir Türkiye Portresi” adlı kitabında şuna dikkat çekiyor:

“Polatların para hareketlerine bakın. İlgili bankaların uyum görevlileri tarafından gönderilmiş ŞİB var mı acaba? Polatlar içerdeyken, onların abuk sabuk pek çok banka hareketini MASAK'a bildirmeyen yükümlü nerede? Bu yükümlünün uyum görevlisi, işlemi yapan memuru nerede? Yoksa, bankanın yıl sonu performansı adına, her şeye göz yumuluyor da gerçek şüpheli işlemler yerine MASAK'ın önüne işe yaramaz yığınla ŞİB mi gönderiliyor?”

Ozan Bingöl

Türkiye’de her yurttaşın kimlik numarası, şirketlerin MERSİS numarası, vergi kimlik numaraları gibi belirleyiciler kara paranın aklanmasında ya da suçla elde edilen milyonları tespit etmede kolay imkân sunar. Fakat yükümlüden yetkili makamlara bu imkanlar kullanılmaz. Siyasi niyet, çeşitli çıkar ilişkileri buna izin vermez. Organize suç örgütleri ile iç içe olan bürokratlar ve siyasiler bunun en baş nedenidir.

Savunma: Döviz bürosu görüşmediğim dayıma ait

MASAK yükümlüsü olan döviz bürolarına bakacak olursak. Bu yerlerde, her bir para makinesinin koyulacağı yer için dahi Hazine ve Maliye Bakanlığından ayrıca izin alınması zorunlu. Ancak bu bürolar kara para aklayıcıları tarafından sıklıkla kullanılan “yetkili müesseseler” olarak bilinir. Milyarlarca kara para döviz büroları aracılığıyla sisteme sokulur.

Şubat ayında "Türk Escobar" lakaplı Ürfi Çetinkaya ve çetesi 9 ilde eş zamanlı düzenlenen bir operasyonla yakalanmıştı. Bu operasyonda; Ürfi Çetinkaya’nın, halen İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanlığı görevini yürüten oğlu Rüstem Çetinkaya da gözaltına alınmıştı. İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılan Rüstem Çetinkaya kimlik sorgusunda madenci olduğunu söylemişti. İstanbul Ataköy’deki Atrium Alışveriş Merkezi’ndeki döviz bürosunun görüşmediği dayısına ait olduğunu iddia etmişti:

“Benim hissedar olduğum döviz bürosu 20 sene önce zaten kara para operasyonu sonucu kapanmış ve ihtiyadi tedbirli olduğu için kapatılamamış ve bu yüzden 20 senedir tasfiye halindedir. Basında adı geçen döviz bürosu görüşmediğim dayıma aittir.”

Ataköy’deki bahsi geçen döviz bürosunu aradık. Konuştuğumuz kişi patronlarının Ş. S. adlı kişi olduğunu ve bahsi geçen operasyon sırasında tutuklandığı bilgisini paylaştı. Ş.S kimdir diye baktığımızda ise Urfi Çetinkaya'nın kayınbiraderi olan şüpheli Ş. S. olduğunu öğrendik. Ş.S. ifadesinde döviz ticareti yaptığını, 70 bin liralık aylık geliri olduğunu, asla kripto bir şey kullanmadığını, 1985'ten bu yana Kapalıçarşı'da esnaflık yaptığını söyleyerek suçlamaları reddetti.

Ş.S. halen tutuklu. Sahibi olduğu döviz bürosuna ise devletin ilgili makamlarının kayyum atamadığı anlaşılıyor.

Urfi Çetinkaya

“Nereden Buldun” düzenlemesi 1 Ocak 2003’te yürürlüğe girdi, 7 Ocak’ta kaldırıldı

4369 sayılı Kanunla Ecevit hükümeti tarafından getirilen ve 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe giren “Nereden Buldun?” düzenlemesi daha yürürlüğe giremeden AKP iktidarının çıkardığı ilk kanunlardan biriyle, 7 Ocak 2003 tarih ve 4783 sayılı Kanunla uygulamadan kaldırıldı.

Nerden buldun yasası, 1997- 1998 yılları arasında Maliye Bakanı Zekeriya Temizel döneminde Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle getirildi. Taslak onun tarafından hazırlandı.

Eski MASAK Başkanı Ramazan Başak’a sözkonusu yasanın yürürlüğe girmeden kaldırılma sebebini sorduğumuzda ise şöyle yanıtladı:

“Niçin kaldırıldı? Kaldıranlara sorarsanız, ‘Sermayeyi ürkütmemek için’ diyeceklerdir. Sermayeye ihtiyaç olduğu bir dönemde yatırımcıların Türkiye’ye gelmesini engelleyeceğini söyleyeceklerdir. Evet, böyle bir yasa çıkartılması gerekir. Çünkü kaynağı belirsiz para var, insanlar çok ciddi anlamda bir servet sahibi ama baktığınızda ne vergi ödüyorlar ne de bunlar kayıtta. Çoğu zaman göz yumuluyor. Çünkü kaynağa, sermayeye ihtiyaç var.”

Ramazan Başak

MASAK’a personel istihdamı sıfırlandı

Teknolojiyi en üst seviyede kullanan kara para aklayıcılarına karşı mücadelede de aynı oranla teknolojiye hâkim ekip gerekliliği zorunlu.

MASAK gibi malî istihbarat birimlerinin, analiz ve mali istihbarat üretim çalışmalarında kapsamlı analiz programları kullanması, yapay zekâ imkânlarını değerlendirmesi, açık kaynak ve veri madenciliği konusuna önem vermesi bir zorunluluk. Ancak MASAK'ın bütçesine bakıldığında yıldan yıla yatırım için bir kuruş bile harcanmadığını görüyoruz. 2018 yılında MASAK'ta toplam 26 bilgi teknolojileri personeli istihdam edildi. Bu sayı 2019 yılında ikiye düşürüldü. Sonra da sıfırlandı. (4)

2023 Mayıs ayında açıklanan MASAK faaliyet raporuna baktığımızda ise en son personel sayısı 362 olduğunu görüyoruz. Yine bu raporda “tehditler” başlığı altında şu ifadeler yer bulmuş:

“Başkanlığımızca yapılan bilgi taleplerinin zamanında ve eksiksiz olarak karşılanmaması nedeniyle zaman kaybı, suçun araştırılmasında birden fazla uzmanlık alanının bulunması nedeniyle işbirliği ve eşgüdüm konusundaki güçlük."

Türkiye, 2021 yılı Ekim ayında yapılan FATF (Financial Action Taks Force, FATF) Genel Kurul toplantısında Gri Liste’ye alındı.

Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Eylem Görev Gücü (FATF), G7 ülkeleri tarafından kara para aklamanın ulusal ve uluslararası ciddi bir tehdit oluşturması nedeniyle 1989 yılında kuruldu. Bu platforma Türkiye 24 Eylül 1991 tarihinde üye oldu. Günümüzde 37’si ülke ve ikisi bölgesel kuruluş olmak üzere 39 üyesi bulunuyor.

Eski MASAK Başkanı: Dilim varmıyor ama gri listeye alınmak istiyoruz gibi bir durum oldu

2019’un sonunda FATF Türkiye ile ilgili 238 sayfalık bir değerlendirme raporu hazırladı. Bu raporda Türkiye’de eksikliği olduğu belirtilen birtakım kritikler getirildi. Bunlardan biri denetimlerin zayıf olmasıydı.

Eski MASAK Başkanı Başak, bu değerlendirme raporunu sorduğumuzda ise şunları söyledi:

“FATF’ın Türkiye’yi değerlendirdiği dönem 2019’un sonu. Devamında hem denetimler hem denetlenen işlemler hem denetlenen kurumlar hem de personel sayısında ciddi bir azalma var. Dilim varmıyor ama sanki gri listeye alınmak istiyoruz gibi olmuş. Eksiklikler giderilmedi. Gri listede üçüncü dünya ülkesi bile diyemeyeceğiniz ülkeler var. Güney Sudan, Etiyopya, Suriye… Bu ülkeler arasına bu gereklilikleri yapamadığımız için alındık.”

1- Ozan Bingöl, Kara Para ve Aklama- Bir Türkiye Portresi, Sia Kitap, 1. Basım, 2024, s. 17.
2- Bingöl, 2024, s. 16.
3- Bingöl, 2024, s. 217.
4- Bingöl, 2024, s.182.

YARIN...

Kara para dosyası- 2

Kara para aklamada hayalgücü

Türkiye’de kara para aklamada sofistike yöntemlere gerek yok

(Haber Merkezi)

Araştırma Haberleri