Kısa Dalga kitap köşesinden bir kez daha merhaba. Bu hafta da sizin için kitapların dünyasındaki gelişmeleri ve yeni çıkan metinleri takip ettik. İlginizi çekebileceğini sezdiğimiz metinlerden oluşturduğumuz seçkimizle karşınızdayız.Birlikte düşünmek, başka olasılıkları unutmamak için.Bu hafta heybemizde yer eden metinler şöyle:
110
Michaël Fœssel, “Gece ‘Tanıksız Yaşam’”
Michaël Fœssel “Gece ‘Tanıksız Yaşam” adlı kitabında, felsefede gündüzün hegemonyasını sarsmaya çabalıyor. Otonom Yayıncılık tarafından Alâra Kuset çevirisiyle basılan metni bu hafta felsefeye meraklı okurlar için gündemimize aldık.
Tanıtım bülteninde kitabın şu soruları dikkat çekiyor: “Felsefe için en güvenilir bilgi sığınağı olan görme duyusu, gündüze kıyasla gece bozulmuş, bulanıklaşmış haldedir. Peki görmeye değil de dokunmaya ve işitmeye güvenerek felsefe yapmak nasıl olur? Böyle bir felsefe, felsefenin sevdiği kesinliği ne kadar içerir? Ahlakın ve bilincin etkisinin en aza indiği gece, gündüz kurulan hiyerarşilerin dışındaki yaratıcılıklara ve farklanmalara gebe değil midir?”
Michael Wooldridge, “Bilinçli Makinelere Giden Yol ‘Yapay Zekânın Dünü, Bugünü, Yarını’”
Son yıllarda çok sık duyduğumuz, sanattan siyasete her alanda karşımıza çıkan, “yapay zekâ” teriminin tam olarak neyi kast ettiğini biliyor muyuz? Michael Wooldridge, “Bilinçli Makinelere Giden Yol ‘Yapay Zekânın Dünü, Bugünü, Yarını’” adlı kitabında bize “yapay zekâ”nın ne olduğunu ya da olmadığını anlatmaya çalışıyor. Kitap, Metis Yayınları tarafından, Özge Çelik çevirisiyle yayımlanıyor.
Metin hakkında biraz daha fikir için tanıtım bültenine bakabiliriz: “Bilgisayar teknolojilerinin hızla geliştiği şu günlerde “yapay zekâ” terimini giderek daha sık duyuyoruz; bilim, sağlık, eğitim, sanayi, eğlence, sanat ve daha nice alanda yapay zekâ uygulamaları gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Peki ama yapay zekâ (YZ) derken tam olarak ne kastediyoruz?”
Çağdaş İngiliz edebiyatının önde gelen isimlerinden kabul edilen Julian Barnes’in son romanı “Elizabeth Finch” Ayrıntı Yayınları tarafından, Serdar Rifat Kırkoğlu çevirisiyle basıldı. Yazar temel meselelerinden biri olan, aşk/gerçek (hakikat) ilişkisini bir kez daha anlatıya taşıyarak bizleri ahlaki bir sorgulamaya davet ediyor ve bu metniyle de Türkiyeli okurun ilgisini çekecek gibi görünüyor.
Tanıtım bülteninden şu cümlelere yer verelim: “Julian Barnes, bu son romanında, bir yandan geleneksel tarihsel anlatıların gündemine hiçbir zaman girmeyen kimi “varoluşsal” durumları gün ışığına çıkarma konusundaki ustalığını gösterirken, bir yandan da sürükleyici ve eğlenceli bir kurmaca yazarlığı ortaya koyuyor. “Elizabeth Finch” sadece çarpıcı bir hikâye değil, aynı zamanda sanatın sahiciliği ve edebiyatın ufku üzerine girişilen zorlu bir arayış çabası.”
Olga Ravn’ın Danimarka’da 2020’de yayımlanan “Personel” adlı bu romanı farklı dillere çevrilmiş. Ayrıca, 2021 Uluslararası Booker Ödülü ile Ursula K. Le Guin Ödülü finalistleri arasında da kendine yer bulmuş. Gül Çakıroğlu çevirisiyle, Can Yayınları tarafından basılan bu kitabı okurlarımızın dikkatine sunarız.
Tanıtım bülteninde eleştirmen Mark Haddon’un şu cümleleri dikkat çekiyor: “Eleştirmenlerin tümü romanın nihayetinde insan olmanın anlamı üzerine olduğuna hemfikir. Oysa asıl fevkaladeliği, insan olmayanın zenginlik ve başkalığını sergilemesinde yatıyor.”
Jaguar Kitap, daha önce “Emanet Çocuk” adlı kitabını yayımladığı Claire Keegan ile okuru bir kez daha buluşturuyor. Yazarın, “Böyle Küçük Şeyler” adlı metni, Umay Öze çevirisiyle basıldı. Yazarın bu metninin de dikkat çekeceğini düşünerek sizlerle paylaşmak istedik.
Daha fazla fikir için tanıtım bülteninin şu cümlelerine de bakabiliriz: “Bill Furlong, babasının kim olduğunu bilmeden büyüyen, karısıyla birlikte beş kızını borç harca batmadan okutup büyütmeye çalışan bir odun ve kömür tüccarıdır. Hayatın ağır yükü altında zaman zaman ezilse de Bill etrafında gördüğü meseleleri içten içe dert edinir. O yılın Noel’i yaklaşırken de kafalarını kaldıracak vakitleri yoktur; fakat Bill bir sabah manastıra siparişleri götürdüğünde, kömürlüğe kapatılmış bir genç kıza rastlar. Bu karşılaşma sadece ikisinin değil, belki de tüm kasaba halkının kaderini değiştirecektir.”
Zafer Yılmaz, “Erdoğan’ın Başkanlık Rejimi ‘İstisnai Cumhuriyetten Parsellenmiş Devlete’”
Zafer Yılmaz, “Erdoğan’ın Başkanlık Rejimi: İstisnai Cumhuriyetten Parsellenmiş Devlete” adlı kitabında, Erdoğan rejimini çelişkileriyle birlikte anlamanın yollarını arıyor. Yazarın, farklı yerlerde yayımlanmış yazılarından derlenen bu kitap, İletişim Yayınları tarafından basıldı.
Tanıtım bülteninden şu cümleleri dikkat çekiyor: “Her başlangıç, geriye doğru bir sıçramayı ve geçmişle yeniden hesaplaşmayı, bir başka deyişle geleceğe uzanmak için geçmişin mirasıyla yeniden ilişkilenmeyi gerektirir. Bu başlangıcı bize sunacak miras, belki de Türkiye’de en az anlaşılmış siyasal düşünce olan cumhuriyetçi geleneğin demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yatıyor.”
Nurhan Şahinkaya’nın uzun süre üzerine çalıştığı öykülerinden oluşan “Bir Yerden Kırılır” Notos Kitap tarafından basıldı. Türkçe edebiyat takipçisi okurların ilgisini çekeceğini düşündüğümüz metni, bu hafta köşemize taşıdık.
Tanıtım bülteninin şu cümleleri metne daha yakından bakmamızı sağlayabilir: “Bu dünyada çok farklı kişiler var. Öykü kişilerinin çeşitliliğine bakınca, yaşananlar üstüne uzun uzun düşünülüp yakın gözlemler yapıldığı belli oluyor. Yaşadığımız şu hayattan bildiğimiz kişiler bize bambaşka yüzlerini gösteriyor. Yaşlıların sıradan hayatlarını zenginleştirmek için yaptığı küçük değişiklikler, ışıksız hayatlar içinde kendilerini değiştirmek isteyen kadınlar, gösterilerin ortasında kalan gençler, birbirinden farklı hayatlarda var olmaya çalışan insanlar. Sevgi, sevgisizlik, çaresizlik, çıkmaz sokağa savrulan ilişkiler, ayrıntıların içinden çıkmanın güçlüğü ve her öyküde farklı yaşantılar.”
Haldun Taner, “Zamanın Getirdiği Perspektifler ‘Dünya Edebiyatı ve Edebiyatçıları’”
Tuncay Birkan’ın derleyip hazırladığı “Zamanın Getirdiği Perspektifler ‘Dünya Edebiyatı ve Edebiyatçıları’” adlı kitap, Taner’in dünya edebiyatının seçkin yazarları ve yapıtları üstüne gazete ve dergilerde çıkmış yazılarından oluşuyor. Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan metinde Taner, Shakespeare’den Céline’e, Flaubert’den Kafka ve Faulkner’a pek çok yazarı; Vişne Bahçesi’nden Güneş de Doğar’a Türkçeye çevrilmiş onlarca kitabı yorumluyor.
Ayrıca, tanıtım bülteninden şu cümlelere de bakabiliriz: “Okumak, insanı megalomanlıktan, narsisizmden, kendi fikirlerine hayranlıktan kurtarır. Alçakgönüllü olmaya, dengeli olmaya, ölçülü olmaya götürür. Megalomaniye yakalanmaya en yatkın kişiler içinde sanatçılarla politikacılar sanırım en başta gelir. Bu virüse karşı en dayanıklılar, en bağışık olanlar ise bilim adamlarıdırlar. Bilim adamları bütün edindikleri bilgiyi başka kitaplara, başkalarının bu alandaki çalışmalarına ve tüm insanlığın bu alandaki birikimine borçlu olduklarını bilirler.”
2011 Yunus Nadi Öykü Ödülü sahibi Fadime Uslu’nun 8-12 yaş okur grubu için yazdığı bu romanı okurlarımıza hatırlatmak istedik. Metin, Gün Işığı kitaplığı tarafından basıldı.
Tanıtım bülteninde kitaptan şöyle bahsediliyor: “Yazar okurlarını, elle dokunulabilecek kadar gerçek, ama zihinlerde canlandıkları için bir o kadar da gerçeküstü olan roman kahramanlarının duygu dünyasına davet ediyor. Edebiyat sevgisi, yazarların yazma macerası, yaratıcılığın sınırları gibi birçok konuyu, incelikle işlenmiş, macera dolu bir kurguyla aktaran kitap, çocukların edebiyata yakınlaşmasını sağlayacak nitelikte. İlgi çekici karakterleri, merak uyandırıcı öyküsü ve mizah yüklü satırlarıyla, roman içinde bir roman bekliyor okuru.”
Bu hafta sizlere bir de dergi haberimiz var. 1+1 Express’in güz sayısı çıktı, bu sayı aynı zamanda derginin son matbu sayısı olarak raflarda yerini aldı, dergi bundan sonra e-dergi formatıyla okurla buluşmaya devam edecek.
Tanıtım bülteninde derginin bu sayısında yer alan içeriklerden kısaca şöyle bahsediliyor: “Osman Kavala ve Asena Günal’la Anadolu Kültür’ün 20. yılı, Hülya Gülbahar, Yelda Koçak ve Berrin Sönmez’le Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararı ve kadın hareketinin yol haritası, Siyasi Ekoloji kitabının dört yazarıyla yuvarlak masa, Ceren Ergenç’le Çin kapitalizminin kısa tarihi, Hiphopçu Pera’yla “Esenyurt füzyonu”, İtalya futbolunda Lebowski vakası…”