Kısa Dalga kitap köşesiyle bir kez daha karşınızdayız. Her türden metni okuruyla buluşturmayı amaçladığımız seçkimizin, küçük fikirler verebilmesini umuyoruz. Birlikte düşünmek başka olasılıkları unutmamak için.Bu hafta sizler için seçtiğimiz kitaplar şöyle:
Bu hafta Kısa Dalga kitap bülteninde ele aldığımız ilk metin bir kolektif kitap. TODAP çalışma grubu tarafından oluşturulan bu metin, eleştirel psikolojiyi, Marksizm-psikanaliz diyaloguyla, postkolonyal teoriyle ve Fanon’la, Foucault’yla, feminizmle, neoliberalizm eleştirisiyle düşünsel ilişkiler üzerinden ele alıyor. Metin iletişim Yayınları tarafından basıldı ve konuya meraklı okur için farklı bakış açıları sunabilecek potansiyele sahip.
Kitaba katkı veren isimler şöyle: Doğa Eroğlu, Aysel Gürel Kayaoğlu, Baran Gürsel, Eser Sandıkçı ve Umut Şah’ın hazırladığı ve yazdığı derlemede ayrıca Yasemin Gülsüm Acar, Ege Akpınar, Kenan Alparslan, Ersin Aslıtürk, İdil Atabinen, Aydın Bayad, Ümit Eser, Erica Burman, N. Ekrem Düzen, Olga S. Hünler, İdil Işık, Buket Kılıçer, Athanasios Marvakis, Barış Özgen Şensoy, Ian Parker, Ercan Şen, Mete Sefa Uysal, Şanser Yener, Ayçe Feride Yılmaz ve İlham Yılmaz.
Kitaplarında, kendi yaşantısına yaptığı dolaysız göndermeler nedeniyle otobiyografik roman yazarı olarak tanınan Philippe Dijan, “2030” adlı kitabında, Küresel ısınmanın tehdidi altındaki, distopyaya yaklaşmasına ramak kalmış bir dünyayı tasvir ediyor ve böylesi bir dünyada yerini bulmaya ya da korumaya çalışan altı karakter üzerinden hem keyifli hem de dikkat çekici bir hikâye anlatıyor. Küresel ısınmanın yol açabileceği olumsuzlukların çok uzağında olmadığımız bir dünyada yaşarken, Dijan’ın metni bu konuda düşünmeye vesile olacak gibi görünüyor. Metin, Düşbaz Kitaplar tarafından, Seda Ağar çevirisiyle basıldı.
Tanıtım bülteninden şu cümleleri de ekleyebiliriz: “Yıl 2030… Saçları örgülü küçük bir kızın küresel ısınmaya ve çevre sorunlarına dikkat çekmek için okulu kırıp ülke ülke dolaştığı günler geride kalmış, aradan on yılı aşkın bir süre geçmiş. Altı ay süren bunaltıcı yazlar, aniden bastıran dondurucu soğuklar, seller, orman yangınları, uzun süren elektrik kesintileri ve daha nice ürkütücü gerçeklik gündelik yaşamın bir parçası haline dönüşmüş. Çanlar on yıllardır çalıyor ama ancak küçük bir azınlık tarafından duyuluyor ya da dikkate alınıyor. Djian’ın roman kahramanlarını işte böylesi bir atmosferde var olmaya çalışırken tanıyoruz.”
Edebiyat ve sanat dünyasında “İlahi Komedya” ve Beatrice’ye duyduğu dillere destan aşkıyla tanınan Dante Alighieri “Yeni Hayat”ta, bu ölümsüz aşkı dizelere döküyor. Şiir-metin formundaki bu kitap, Fatih demirci çevirisiyle, Can Yayınları tarafından basıldı. Konuya meraklı okur için kitabı bu hafta gündemimize aldık.
Tanıtım bülteninden şu cümlelere de bakabiliriz: “Dante, Beatrice’yi ilk kez gördüğünde dokuz yaşındadır, on sekiz yaşındayken ise onu ikinci kez görecektir. Bu karşılaşma şairin ifadesiyle yeni bir hayatın başlangıcıdır aynı zamanda: ‘O dakikadan itibaren Aşk tüm ruhuma hâkim oldu.’ Ne var ki şairin aşkı bu dünyada karşılık bulamaz, Beatrice’nin ölümüyle ise ruhani bir boyuta evrilir. Sevdiği kadına İlahi Komedya’nın Cennet kitabında kavuşacak olan şairin gençlik yıllarında kaleme aldığı bu lirik aşk ilanı sonraki yıllarda yazacağı başyapıtının temelini oluşturur.”
Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk kadın yazar olan Pearl S. Buck’ın, “Edebi Mucize” adlı kitabı, Mehmet Gürsel çevirisiyle Kafka Kitap tarafından yayımlandı. Buck’ın yeni keşfedilen son romanı olarak bilinen, “Ebedi Mucize” Türkçede ilk kez yayımlanıyor. Edebiyat meraklısı okur için kitabı bu hafta köşemize taşıdık.
Tanıtım bülteninde kitabın konusundan şöyle söz ediliyor: “Nobel Ödüllü Ana ve Mübarek Toprak kitaplarıyla tanınan Pearl S. Buck’ın son romanı Ebedi Mucize, alışılmadık bir karakter olan Randolp Colfax’ın hayatını anlatıyor.”
Türkiyeli okurun, “Dersim’in Kayıp Kızları–Tertele Çeneku”, “Keşiş’in Torunları” kitaplarıyla tanıdığı Kâzım Gündoğan bu kitabında, Dersim coğrafyasında bir bellek çalışması yürüterek, resmi tarih anlatılarının dışında kalmış konulardan birini daha gün yüzüne çıkarıyor. Ayrıntı Yayınları’nın yakın tarih dizisinden çıkan kitap genel, Dersimli Ermenilerin öldürülmekten kurtulmak için yaşadıklarına odaklanıyor.
Tanıtım bülteninden Hüseyin Irmak’ın şu cümlelerine yer verelim: “Uzun sözün kısası; devletin, yerel mütegallibenin, kilisenin ve diasporanın ayrı ayrı vurduğu bu ‘kuyruklu Ermeniler’in kuşaklar boyu acının imbiğinden geçirdiği kırılgan hikâyesinin üzerine cesaretle giden duyarlı ve açıkyürekli bir kitaptır elinizdeki...”
Avustralya edebiyatının yaşayan en önemli yazarlarından sayılan Gerald Murnane’nin bu kitabı, Türkçede ilk kez yayımlanıyor. Bir romandan ziyade manzaralar, hatıralar, aşk ve hafıza üzerine bir serap olarak tanımlanan metin, Roza Hakmen çevirisiyle, Harfa Kitap tarafından basıldı.
Tanıtım bülteninden J.M. Coetzee’nin şu cümlelerinden biraz daha fikir alabiliriz: “Duygusal kanaati öylesine yoğun, kasvetli şiirselliği öylesine dokunaklı ve büyük bir ustalık gerektiren cümlelerin ardındaki deha öylesine inkâr edilemez ki, tüm kuşkularımızı bir kenara atıp her şeye inanacak hale geliyoruz.”
2003 yılından bu yana kent yoksulluğu üzerine çalışmalar yapan Hacer Foggo, Türkiye’de “derin yoksulluğu” gözler önüne seren çalışmalarıyla; tanıklık ettiğimiz, sürüp giden hakikate dokunan bir isim. Foggo, “Askıda Hayatlar” adlı kitabında, “yokluğa” hapsedilmiş, görünmez kılınmış yaşamlara dikkat çekerken, sorgulatacak, düşündürecek hayatın içinden yoksulluk hikâyelerine dikkat çekiyor.
Tanıtım bülteninin şu cümlelerine kulak verelim: “Derin yoksulluk aynı zamanda bir sosyal dışlanma sorunu. Susan Sontag’ın Başkalarının Acısına Bakmak adlı kitabında söylediği gibi, ‘gerçekliğin, seyirlik bir manzaraya dönüşmesi’ hali bütün bu yaşananlar. Patates, soğan kuyruğu, ekmek kuyruğu ve sonunda da yokluk/yoksunluk, sizi ‘Askıda ne var?’ arayışına kadar götürüyor.”
Adonis adıyla bilinen Arap şair ve düşünür Ali Ahmed Said’in kutsal metin, dini söylem, tasavvuf, siyaset, edebiyat, yaratıcılık ekseninde iktidarıyla, muhalefetiyle, toplumuyla ve kültürel dokusuyla Arap toplumlarının geçmiş mirasından kaynaklı krizlerini çözümleyip eleştirdiği eseri olarak tanımlanan, “Kitap, Hitap, Hakikat”, Mehmet Hakkı Suçin çevirisiyle, Everest Yayınları tarafından basıldı.
Tanıtım bülteninden şu cümlelere bakabiliriz: “’Belli Belirsiz Şeyler Anısına’ ve ‘İşte Budur Benim Adım’ adlı şiir kitaplarından sonra yine Mehmet Hakkı Suçin’in çevirisiyle yayımlanan bu kitapta, Adonis’in kitaplara, söylemlere ve hakikatlere dair sorgulamalarını ve cesurca ortaya attığı soruları bulacaksınız.”
Rus tiyatro yazarı ve modern öykünün en önemli ustalarından kabul edilen Çehov 1891 yılında Novoye Vremya gazetesinde tefrika edilen “Düello” adlı bu kitabında, insanın zaaflarına, başkalarını bağışlama ve kendini değiştirip geliştirme yetisine işaret ederken, mekân olarak Kafkasya’yı, Karadeniz kıyısındaki küçük bir kenti seçmiş. Metin, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından, Barış Zeren çevirisiyle basıldı.
Çehov’un bu öyküsünde meselesini anlatan tanıtım bülteninin şu cümlesini de ekleyebiliriz: “Tanıdığı bir zoologla dönemin popüler meselelerinden biri olan “en güçlünün ayakta kalması” üzerine tartışmaları epistemolojik ve etik çatışmalar ekseninde yapıtın temelini oluşturmuştur.”
Düşünme eylemini çocuklar için eğlenceli bir serüvene dönüştüren Oscar Brenifier, ''Filozof Çocuk'' serisindeki her kitapta üç büyük soruyu, düşüncelerle oynamayı ve görünenin arkasına çocuk gözüyle bakmayı hedefliyor. 8-12 yaş grubu okurlar için seçtiğimiz, “Gerçek Nedir” adlı kitabın çizimleri Zelda Zonk tarafından yapılmış, çevirisi ise, Zeynep Büşra Bölükbaşı’na ait. Çocuklara erken yaşta felsefi düşünme yeteneği kazandırmayı amaçlayan serinin kitabını bu hafta gündemimize aldık.