Haftanın kitap seçkisi: Bir Zamanlar Hollywood’da, Açlık, SS...
Kısa Dalga kitap köşesinden yeniden merhaba. Bu hafta da farklı tür ve kategorilerden oluşan kitaplardan seçki hazırladık. Kitap seçimlerinizde küçük ipuçları sunabildiğimizi umarız. Birlikte düşünmek, başka olasılıkları unutmamak için.
110
Maurice Merleau-Ponty, “Görünür ile Görünmez”
Fransız felsefeci ve fenomenolog Merleau-Ponty, bu hafta kitap köşemizin ilk konuğu. “Görünür ile Görünmez” Merleau-Ponty’nin çalışma notlarıyla birlikte yarım kalmış son yapıtı ve düşünürün felsefesini yansıtan bir çalışma olarak biliniyor. Merleau-Ponty bu metinde yeni bir ontoloji öneriyor. Bunu felsefenin özcü kategorileri ve geleneksel düşüncenin buyurgan gramerinin dışına çıkarak yapıyor. İnsanın algısını, görme kabiliyetini, duyumsama gücünü ve varlığın ışıltısını son derece naif bir tutumla fenomenolojik bir zemine taşıyor. Bir sanat yapıtının ortaya koyduğu gibi kişinin algı ve deneyimlerindeki tamamen kendine özgü sese, mantık, uyum ve hayal gücüne ulaşmaya çalışıyor. Özellikle düşünürün beden yaklaşımı ve fenomenoloji çalışmaları açısından da önemli olan bu kitap, Doğu Batı Yayınları tarafından, Hanife Güven çevirisiyle basıldı.
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, “SS” adlı bu kitapta, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen Süleyman Soylu’nun bilinmeyenlerini araştırmacı gazetecilik perspektifinden değerlendiriyorlar. Kitabın cevabını aradığı bazı sorular şöyle:
“-Mafya hakkında rapor yazan emniyet müdürünün başına neler geldi?
- Süleyman Soylu ile Ekrem İmamoğlu arasındaki küfürlü konuşma neden yapıldı?
- AKP’li işadamının bilinmeyen tecavüz dosyasında neler var?
- Cumhurbaşkanlığı’ndaki kritik ismi kim gizlice fotoğrafladı?
- Sedat Peker’in Süleyman Soylu ile ilişkisindeki sırlar ne?
- Soylu, Erdoğan sonrasına hazırlanan bir proje mi?
- Devletten maaş alan troll yapılanması nasıl kuruldu?
- Soylu, finansörlerini kime nasıl açıkladı?”
Türkiye yakın tarihi açısından da önemli olan bu metin, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basıldı.
Jonathan Crary, “Yeryüzü Yakılıp Yıkılırken: “Dijital Çağdan Kapitalizm Sonrası Dünyaya”
“Gözlemcinin Teknikleri: On Dokuzuncu Yüzyılda Görme ve Modernite” (1990; Metis 2004) ve “7/24, Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu” (2013; Metis 2015) kitaplarıyla tanıdığımız Jonathan Crary’nin yeni kitabı, “Yeryüzü Yakılıp Yıkılırken”, Tuncay Birkan çevirisiyle Metis Yayınları tarafından basılacak, Metis Yayınları kitabın 14 Nisan’da raflarda yerini alacağını duyurdu. Geç kapitalizm eleştirileri açısından önemli bir yazar olan Crary’nin bu kitabının da merak uyandıracağını düşünüyoruz.
410
Ali Akay, “Savaş Ontolojisi”
Sosyolog, yazar ve küratör kimliğiyle tanıdığımız Ali Akay’ın “Savaş Ontolojisi” adlı kitabı, yeni baskısıyla Ayrıntı Yayınları tarafından okura ulaştırılıyor. “Savaş Ontolojisi”, sosyoloji ve felsefe literatürünün en önemli kalemlerinden Akay’ın Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde 2018-2019’da verdiği aynı başlıklı dersin notlarından oluşuyor. Teorik olarak tarihin verdiği anlatılardan yola çıkarak savaş meselesini ele alan ve günümüzdeki haliyle kıyaslayan Akay, kitapta kullandığı konuşma diliyle de okura meselesini anlaşılır bir dille anlatıyor.
Yavuz Ekinci, “Cennetin Kayıp Toprakları”nda, coğrafyanın kaderinden kaçamayanların, kendi dilinden, kimliğinden sürgün edilenlerin; kendi içine kanayan bir yarayla yaşayan üç kuşağın hikâyesini okurla buluşturuyor. Kitaptan alınan şu cümleler metin hakkında biraz daha bilgi sahibi olmamızı sağlayabilir: “Yara! Ben derisi yüzülmüş bir yarayım. Seksen yıldır yüreğimde açılan bu yara bugüne kadar ne iyileşti ne de kabuk bağlayabildi. Bu yara öyle bir yara ki kabuk bağlayıp iyileşeceğine, her geçen gün biraz daha derinleşip büyüdü. Yara büyüdükçe ben küçüldüm, ben küçüldükçe de yaram büyüdü.” Everest Yayınları tarafından basılan bu metni, Türkçe Edebiyat takipçileri için bu hafta köşemize taşıdık.
Quentin Tarantino’nun uzun zamandır beklenen ilk romanı, “Bir Zamanlar Hollywood’da” aynı adı taşıyan Oscar ödüllü filmin olaylarına dayanan incelikli, acımasız, komik, sürprizlerle ve dehşetlerle dolu bir eser olarak tanımlanıyor. The New York Times, kitap hakkında şu değerlendirmeyi yapmış: “Tarantino’nun ilk romanını kendi külliyatından bir göndermeyle özetlemek gerekirse: Lezzetli bir içecek... Bir Zamanlar Hollywood’da’da Tarantino, akıcı hikâye anlatmayı -ki yapması en zor numaralardan biridir- kolaylıkla başarıyor.” İthaki Yayınları tarafından, N. Can Kantarcı çevirisiyle basılan bu metni de dikkatinize sunarız.
Yapıtlarında Rus yazarlarının, özellikle de Dostoyevski’nin ruhsal yaklaşımı ile Amerikan edebiyatının etkilerini taşıyan kara mizahı birleştirmesiyle ünlü Knut Hamsun’un klasik kitabı “Açlık” Can Yayınları tarafından, Deniz Canefe ve Haydar Şahin çevirisiyle tekrar basılıyor. Kitabın konusu kısaca şöyle: “O sıralar Kristiania’da, gelip geçende izler bırakan bu ilginç kentte, başıboş dolanıyor ve açlık çekiyordum... Adı yahut geçmişi olmayan, içler acısı bir odada yaşayan, geçimini sağlamak için gazetelere yazılar yazan genç ve idealist bir adam, arta kalan zamanında başkenti adımlamakta ve çoğunlukla açlık çekmektedir. Haysiyetini belki de hayatın kendisinden çok önemseyen ve her şeyin bir şekilde yoluna gireceğine inanan bu adam çok geçmeden kendini bir başına, sokaklarda bulacaktır.” Dünya Edebiyatı takipçisi okurlarımız için bu kitabı da gündemimize aldık.
Neil Shubin, “Canlılığın Tarihi: Fosillerden DNA'ya Dört Milyar Yıllık Karnaval”
Shubin, “Canlılığın Tarihi: Fosillerden DNA'ya Dört Milyar Yıllık Karnaval” adlı bu kitabında, olağanüstü yaratıkların öyküleri eşliğinde evrimin kalbindeki sırrı, doğanın icat mekanizmalarını çözümlüyor. Bakterilerden beyinlere, balık akciğerlerinden semenderlerin mermi gibi fırlayan dillerine kadar yaşamın çeşitlilik karnavalını yönlendiren sıradışı araçların şaşılası kökenlerini aydınlatıyor. Zeynep Arık Tozar çevirisiyle Domingo Kitap tarafından basılan ve bizi yeryüzünün çeşitliliğiyle buluşturan bu ilginç kitaba dikkatinizi çekmek isteriz.
Necmi Erdoğan, “Kayıp Halk: Günümüzde Yoksulluk Halleri”
Yoksulluk çalışmaları alanında yaptığı araştırmalarla, konuyu derinlemesine tartışmaya vesile olan Necmi Erdoğan bu kitabında, yoksulları “yeniden dinliyor” ve 2001’deki Yoksulluk Halleri çalışmasıyla mukayese içinde, Türkiye’de yoksulluğun değişen ve değişmeyen çehrelerine dair gözlemlerini sunuyor. Necmi Erdoğan, “kayıp halk” kavramıyla da “muktedirlere karşı bir başka hayat ve dünyanın mümkün olduğunu gösteren ve bunu bağrında cisimleştiren bir kolektif ‘gelecek olan halk’”a işaret ediyor... “Halkın kendi kendini yaratması, pay verilmeyenlerin paylarını alması, söz verilemeyenlerin söz alması, susturulanların konuşması, üretenlerin yönetmesi üzerine kurulu bir siyasal perspektif” arayışıyla...
Günümüz yoksulluğuna farklı açılardan bakmak, sorunu konunun öznesi olanların gözünden değerlendirmek açısından kıymetli gördüğümüz bu kitap, İletişim Yayınları tarafından basılıyor.
Katherine Woodfine'ın, gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenerek kaleme aldığı Gül'ün Hayalindeki Elbise; okurları 18. yüzyıl Fransa'sına doğru rengârenk bir moda yolculuğuna çıkarıyor. Sekiz-on iki yaş okurlar için tavsiye edilen romanı, bu hafta çocuk okurlarımız için seçtik. Kitap, Yağmur Yavaş Aydın çevirisiyle, Tudem Yayınları basıldı.
Kitabın konusu şöyle: “Gül'ün hayatta en sevdiği şey, güzel elbiseler düşlemekti! Ders çalışması gerekirken, gün boyunca harika elbiselerin hayalini kurar, hatta resimlerini çizerdi. Ah, hele geceleri rüyalarını süsleyen o elbiseler yok muydu... Ay ışığı ve yıldızların parıltılarından oluşan gümüş renkli elbiseler... Gül, rüzgârda uçuşan kumaşlarla, renkli püsküllerle, göz alıcı boncuklarla her gece yeni baştan işlerdi düşlerini, ilmek ilmek. Akranlarının aksine güzel giyinmek değil, başkalarını güzel giydirmekti tek arzusu. Evet, ileride bir gün öyle bir elbise dikmeliydi ki, onu giyecek kişi kendini âdeta kraliçe gibi hissetmeliydi!