Haftanın seçkisi: 'Aşkı Yeniden İcat Etmek'ten 'Yaramız Derin'e...
Kısa Dalga kitap köşesinden bir kez daha merhaba. Yaz ağırlığını hissettirmiş olsa da metinler raflarda yerini almaya devam ediyor. Bu hafta da sizler yeni çıkan kitaplara göz attık ve bir liste hazırladık. Birlikte düşünmek, başka olasılıkları unutmamak için.Bu haftanın seçkisi şöyle:
110
Özgür Sevgi Göral, "Yaramız Derindir: Hafıza Sahası ve Sömürgeci Afazi"
Kısa Dalga kitap köşesinde bu haftaki ilk konuğumuz, Özgür Sevgi Göral. Göral’ın "Yaramız Derindir: Hafıza Sahası ve Sömürgeci Afazi" adlı, merak uyandıran bu kitabının çok yakında İstos Yayınları’nın yeni inceleme-eleştiri dizisi Akritika’dan basılacağı duyuruldu. Kitap hakkında henüz çok bilgiye ulaşamasak da duyuruda yer alan şu cümleden anlaşılan Göral: “Türkiye’deki (muhalif) hafıza sahasının yol ve yöntemlerini yeniden değerlendirme” konusunu tartışmaya açıyor. Bu taze haberi şimdiden sizlere duyurmak isteriz.
210
Marian Engel, “Ayı”
Kanada edebiyatının en önemli yazarlarından sayılan Marian Engel’in bu kitabı, Harfa Yayınları tarafından Duygu Akın çevirisiyle raflarda yerini alıyor. Yazarın bu metni, Engel’in en önemli eseri kabul ediliyor. Kitap, cinsellik ve insan-hayvan ilişkisini irdelemesiyle uluslararası beğeni toplasa da Kanada’da yazılmış en tartışmalı kitap olarak görülüyor. Bir kadının bir ayıyla karmaşık ilişkisini anlatan roman, Governor General’s Edebiyat Ödülü’nü kazanmış ve Engel’in Kanada edebiyatında cesur ve farklı bir ses olmasını sağlamış. Kitabın konusundan ise şöyle söz ediliyor: “Kuzey Kanada’nın yalnız ve vahşi doğasında, aşkın ve kendini keşfetmenin sınırları zorlayan hikâyesi… Utangaç ve kendi halinde bir kadın olan Lou, Tarih Enstitüsü’nde çalışan bir envanter sorumlusudur. Merhum Albay Jocelyn Cary’nin evindeki ve mülkündeki envanter dökümünü yapmak için uzak bir adaya çağrıldığında, bunu tozlu bodrum katındaki ofisinde haritalar ve el yazmaları arasında geçen günlerinden uzaklaşmak için bir fırsat olarak görür. Ne var ki orada karşılaşacağı gizemli ve görkemli bir ayının, hayatının akışını sonsuza dek değiştireceğini bilmiyordur…” Çağdaş dünya edebiyatı takipçisi okurlarımız için seçtiğimiz bu kitabı dikkatinize sunarız.
Kendi adıyla anıldığı eğitim yöntemiyle tanınan Montessori aynı zamanda kadın hakları alanında da öncü bir figür olarak biliniyor. “Kadınların Mücadelesi Yolunda” adlı bu kitabında, İtalya’da kadınların özgürleşmesinin ilk adımlarını anlatıyor ve bu metin bugün hâlâ toplumsal cinsiyet eşitliği ve feminizm tartışmalarına değerli bir katkı niteliği taşıyor. “Hareket zamanı geldi. Yeterince cefa çektik. Şimdi safları sıklaştırma, biraz kendi hesabımızı yapma ve harekete geçme zamanı” diyen, Maria Montessori’nin bu kitabı, Akademim Yayınları tarafından, Tuba Tek çevirisiyle yayımlandı. Feminizm ve toplumsal cinsiyet konularındaki tartışmalar için önemli olabilecek bu metni, konuya meraklı okurlarımız için seçtik.
Mona Chollet, “Aşkı Yeniden İcat Etmek: Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor?”
Gazeteci yazar Chollet Türkiyeli okur tarafından, “Bugünün Cadıları: Kadınların Yenilmez Gücü” kitabıyla tanınıyor. Mona Chollet, “Aşkı Yeniden İcat Etmek” adlı bu yeni kitabında, “patriyarkanın heteroseksüel ilişkileri nasıl manipüle ettiğini, hem kadınları hem de erkekleri koşullandırdığını, aşkı ve arzuyu yaşamamıza engel olduğunu anlatıyor. Kadın-erkek ilişkisinin hakiki ve eşit bir ilişkiye dönüşebilmesi için öncelikle kadınların kendi seslerini bulması gerektiğini söylüyor.” Yazarın bu metni de İletişim Yayınları tarafından basılırken, çevirisi Z. Hazal Louze’ye ait. Kitap hakkında ayrıca şu bilgiyi de ekleyebiliriz: “Aşkı Yeniden İcat Etmek, hem eleştirel üslubuyla hem de yüreklendirici bakış açısıyla aşkın gücüne duyulan inancın manifestosu âdeta. ‘Kadınların kimliklerine, kıymetlerine dair çok güçlü ve sağlam hisleri olması, her alandaki egemenliklerinden emin olmaları gerekir. İşte tüm bu ögeler kadınların sahip olmakta çok az şanslı oldukları noktalar; ama onları beslemeye kararlı olmak da bizim elimizde.’”
Robert Sasso- Arnaud Villani, “Gilles Deleuze Sözlüğü”
Gilles Deleuze düşüncesi filozofa temas edenlerin bildiği gibi kavramlardan oluşur. Deleuze çatlaklardan sızar, meselesini anlatabilmek için kelimeleri eğer büker. Bu nedenle yazarı takip edenler ve düşüncesini anlama çabası verenler için “Gilles Deleuze Sözlüğü” epey önemli. Otonom Yayınları tarafından, İrem Güven çevirisiyle basılan metni bu nedenle gündeme aldık. Kitap hakkında şu bilgilere de ulaşabiliyoruz: “Gilles Deleuze’ün felsefesinde, bireyler ve gruplar gibi, kavramlar da kompozisyonlarını sürekli değiştiren farklılaşma çizgilerinden oluşur. Bu felsefenin baş döndürücü kavram yaratımı, aynı kavramın başka başka terimlerle ifade edilmesine yol açar. Bazen de ifade edilen kavramın anlamı esner ve başka kavramlarla başka kompozisyonlar oluşturur. Üstelik bunların hepsi aynı anda olur. Bu durumda, kavram ile tanımı bile mutlu bir beraberlik içinde değilken, kavram ile kelimenin nasıl bir mutlu beraberliği olabilir ki? Böyle bir beraberliği varsaymadan, bir felsefenin sözdağarını oluşturmak hâlâ mümkün olabilir mi? Olabilir. İşte elinizdeki sözlük, bunun da yeterli bir kanıtı olabilir.”
Psikanalitik teorinin önde gelen isimlerinden kabul edilen Adam Phillips bu kitabında, “Kendimiz için isteyebileceğimiz değişim türlerini nasıl keşfedeceğiz? Ve eğer mümkünse, bu mevcut değişim biçimlerini diğer insanların bizi ikna etmeye hevesli olduğu değişimlerden nasıl ayırabiliriz?” sorularına yanıt ararken, değişimle ilgili eğilimlerimizi, değişmeyi isterken gerçekte ne yönde değiştiğimizi, ne ölçüde istediğimiz yönde değişebileceğimizi tartışmaya açıyor. Ayrıntı Yayınları tarafından, Aydın Çavdar çevirisiyle basılan “Değişmeyi İstemek Üzerine”yi, konuya meraklı okur için köşemize taşıdık.
Bu haftanın bir başka konuğu Devran Kaya’nın “Annemin Kasetleri”, metin bir ilk roman olarak karşımıza çıkıyor. Yazar kitapta, kendi yaşamına dair izleri ilahi ezgilerinin, tekinsiz fısıltıların, şifalı otların, hurafelerin kol gezdiği bir evrenle yoğuruyor. Kitap hakkında şu bilgiye de ulaşabiliyoruz: “Gerçek hayatta da bir ikiz kardeşi olan Kaya, çocukluk fotoğraflarının yanı sıra, hikâyenin ilham kaynağı annesinin ve teybinin görsellerini de sayfalara ekleyerek kendi gerçekliğine paralel bir kurgu evreni yaratıyor.” Everest Yayınları tarafından basılan bu kitabı da Türkçe edebiyat meraklısı okur için gündeme taşıdık.
“Kızarız çalışırız, haksızlığa uğrarız çalışırız, ağlarız çalışırız. Biz çalışırız. 7/24 çalışırız. Uykularımızı feda ederiz. Zamanımızı, mekânımızı, hayatımızı armağan ederiz sorgusuz sualsiz. Hele ki lehimize bir kolaylık olursa daha da çok çalışırız. Zam alırsak iki kat, takdir görürsek üç kat fazla çalışırız. Az çalışmayı beceremeyiz, biz eğitimimizle emeğimizle geldiğimiz işin hakkını verme derdindeyiz; minnetle, tutkuyla, hırsla çalışırız” diyor Erdem Aksakal ve bu kitabında çağımızın önemli görülebilecek meselelerinden çalışmayı tartışmaya açıyor. Tüm zamanımızın neredeyse iş zamanı olarak biçimlendiği bir çağda kitabın tartışmasına kulak verilebilir bu nedenle Doğan Kitap tarafından basılan bu metni hatırlatmak isteriz.
Brad Evans-Terrell Carver, “Şiddet ve Eleştirel Düşünce”
Brad Evans ve Terrell Carver tarafından derlenen “Şiddet ve Eleştirel Düşünce” adlı bu metinde, “Şiddet siyasal anlamda nasıl işler? Meşru ve gayrimeşru şiddet biçimlerini birbirlerinden düzgünce ayırabilir miyiz? Şiddet, iktidar ve güç arasında farklar var mıdır? Şiddetsizlik ulaşılabilir bir siyasal amaç mıdır? Şiddet herhangi bir şekilde haklılaştırılabilir mi? Şiddet muhakkak fiziksel zararı mı gerektirir? Yapısal eşitsizlikleri şiddet biçimleri olarak tanımlamalı mıyız? Şiddet, baskı ve savaş arasında anlamlı ayrımlar yapılabilir mi? Şiddet özellikle insani nitelikli bir sorun mudur? Günümüzde çevreye yönelik yıkıcılık veya önlenebilir hastalıklardan dolayı yaşanan ölümler neden şiddet terimleriyle ifade edilmektedir? Bugün varoluşun kıyısında, bitmek bilmez bir olağanüstülük ve kırılganlık durumunda yaşamak zorunda bırakılanlara nasıl daha iyi kulak kabartabiliriz?” şeklindeki sorulara cevap aranıyor. Dipnot Yayınları tarafından, Çiğdem Çidamlı çevirisiyle basılan kitap, “şiddet konusuyla ilgili eleştirel düşünceye anlaşılabilir bir giriş” olarak tanımlanmış, konuya meraklı okur için kitabı köşemize taşıdık.
Doğa üzerine öyküleriyle tanınan Selda Yaşar, Can Çocuk Yayınları’ndaki bu ilk kitabında, “küçük bir şakanın yol açtığı yanılgıyla başlayan heyecanlı arayışa” okurlarını ortak ediyor. Anlatıya, hem Ay’ın evreleri hem de Gözde Bitir’in desenleri eşlik ediyor. Kitap, 6-8 yaş arası çocuklar için öneriliyor. Can Çocuk Yayınları tarafından basılan bu metni de “küçük” okurlarımız için seçtik. Kitabın açıklaması şöyle: “Küçük fare, yattığı yerde bir oraya dönüyordu bir buraya. Karnı öyle bir gurulduyordu ki... Kiler olarak kullandığı kovuğu, en az midesi kadar boştu. Baktı ki uyuyamıyor, gece vakti yiyecek bir şeyler bulmak için yola koyuldu. O sırada baykuşla karşılaştı. Bilgelikten sıkılan baykuş biraz eğlenmek istedi ve fareciğe gökyüzündeki dolunayı gösterdi. Artık küçük farenin tek bir amacı vardı: Ay peynirine ulaşmak!”