Kısa Dalga - İngiltere’de yapılan bir araştırma, İngilizlerin yüzde 55’inin kendilerini aşırı yorgun hissettiğini, 25-34 yaş arasındaki kişilerin yüzde 65’inin ise hiper yorgunluk yaşadığını ortaya koydu. Araştırmaya katılanların yüzde 23’ü bu durumu sürekli çalışmaya ve iş-yaşam dengesinin bozulmasına, yüzde 19’u ise sosyal medyada çok fazla vakit geçirmeye bağlıyor.
Hiper yorgunluk, tıbbi bir terim olmasa da son dönemde sıkça gündeme geliyor. Bu durum, kronik yorgunluğun ötesine geçerek dinlenmeyle iyileşmeyen, aşırı ve kalıcı bir bitkinlik olarak tanımlanıyor.
Prof. Dr. Siren Sezer, hiper yorgunluğun belirtilerini şöyle sıralayor: "Halsizlik, düşük enerji, konsantrasyon ve motivasyon kaybı, kas ve eklem ağrıları, baş ağrıları, uyku bozuklukları ve sinirlilik gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Yüksek stres, yoğun iş temposu, zorlaşan yaşam şartları, uzamış pandemi etkileri ve sosyal medya kullanımı durumu daha sık hale getiriyor.
Bu belirtiler, genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ile yönetilebilir. İyi bir uyku düzeni, düzenli egzersiz, stresten kaçınma ve dinlenme zamanları oluşturmak önemlidir.
Kronik yorgunluk, 6 aydan uzun süren, dinlenmeyle geçmeyen fiziksel bir yorgunluk olarak tanımlanır.
Sabahları enerjik uyanamama, boğaz, kas ve eklem ağrıları, bulantı ve konsantrasyon bozuklukları ile kendini gösterir.
Hiper yorgunluk ise bu durumun daha şiddetli bir hali olup, sürekli bir bitkinlik ve iyileşememe hissi yaratır. Sıklıkla bilişsel ve fiziksel işlevleri bozar ve kronik stres, tükenmişlik veya altta yatan sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilir. (Haber Merkezi)