Son yıllarda muhafazakâr çevreler tarafından sık sık hedef gösterilen, yürüyüşleri yasaklanan LGBTİ+ topluluğu da yerel seçimler için çalışmalarını sürdürüyor. 31 Mart'ta gerçekleşecek yerel seçimler için açık kimlikli yaklaşık 10 LGBTİ+ aday farklı partilerden yerel seçimlere giriyor. Belediye meclis üyeliklerine talip olan adaylar, CHP ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) listelerinden seçimlere katılıyor.
Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) de hazırladığı LGBTİ+ Dostu Belediye Protokolü'nü bu yıl ilk kez hem belediye başkan adayları hem de belediye meclis üyesi adaylarının imzasına açtı. 1 Mart Cuma günü yerel adayların katılımıyla İstanbul, Ankara ve İzmir'de imzalanan protokole şimdiye kadar TİP, TKP ve DEM'den 20 belediye başkan adayı ve TİP, CHP, TKP, DEM Parti ve BTP'den 50 belediye meclis üyesi adayı imza attı.
Peki protokolde ifade edilen LGBTİ+ dostu belediyecilik ne demek? LGBTİ+ topluluğu yerel yönetimlerden ne bekliyor?
"Hem iktidar hem muhalefet çekingen davranıyor"
DW Türkçe'ye konuşan SPoD Siyasal Katılım Ekip Sorumlusu Yunus Emre Demir, LGBTİ+ dostu belediyeciliğin insan haklarından yana olan belediyecilik anlamına geldiğini belirterek belediyenin sınırlarında yaşayan tüm yurttaşların belediye imkanlarından eşit olarak faydalanabileceği bir anlayışı savunduklarını ifade ediyor. Bu protokolle birlikte belediye başkan adayları ve belediye meclis üyesi adaylarından kenti eşit, özgürlükçü ve şeffaf bir şekilde yöneteceklerine dair bir söz istediklerini söyleyen Demir, "Yaşlı, engelli, genç, kadın, mülteci, LGBTİ+ aklımıza gelebilecek tüm dezavantajlı gruplar için kentlerin daha eşit, daha adil, daha erişilebilir olmasını istiyoruz" diyor.
Seçimlere günler kala İstanbul'da transların yaşadığı Bayram Sokak'taki trans kadınların evlerinin mühürlenmesini hatırlatan Demir, iktidarın LGBTİ+'lar üzerinde baskı yarattığını, ancak belediyelerin isterse bu sorunu çözebileceği görüşünde. Demir, belediyelerin evlerinden ve işlerinden edilen trans kadınların daha özgür, daha hijyenik daha güvenli koşullarda yaşayıp çalışmaları için birçok çalışma yapabileceğini söylüyor.
İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde trans kadınların yaşadığı Bayram Sokak'taki 12 No'lu bina Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından mühürlenmişti. Sokaktaki üç bina ve bazı dükkanlar da mühürlenirken mühürleme sonrası LGBTİ+ aktivistleri ve insan hakları savunucuları kararı alkışlarla protesto etmişti.
Şu an için muhalefetin yönettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de iktidar partisinin yönettiği Beyoğlu Belediyesi'nin de Bayram Sokak'ta yerinden edilen trans kadınlar için yeterince sorumluluk almadığını dile getiren Demir, SPoD olarak seçim için başlattıkları kampanyanın ismini "Bu işi belediye çözer" şeklinde belirlediklerini anlatıyor. Bunu sadece bir slogan olarak değil inandıkları için seçtiklerini ifade eden Demir, günlük yaşamda LGBTİ+'ların yaşadığı pek çok sorunun yerel yönetimlerin toplumsal cinsiyet ayrımını dikkate alarak hizmet vermesi halinde çözülebileceğini düşünüyor.
İmzaya açtıkları protokole en rahat destek alabildikleri partinin TİP oluğunu aktaran Demir, DEM Parti'den de pek çok adaydan destek gördüklerini ekliyor. CHP'deki sosyal demokrat adayların kendileriyle "utangaç" bir dayanışma içerisinde olduğunu söyleyen Demir, daha önceki seçimlerde açıkça LGBTİ+'larla dayanışma içerisinde olan kişi ve kurumların bu seçimlerde iktidarın baskılarına boyun eğen bir tavır sergilediğini belirtiyor.
Aday olarak seçimlere katılan LGBTİ+ bireyler
Türkiye'nin şimdiye kadar açık kimlikli ilk belediye meclis üyesi 2014 yerel seçimlerinde CHP'den Beşiktaş belediye meclis üyesi olarak seçilen Sedef Çakmak oldu. Aynı seçimde aday olan Boysan Yakar seçilememiş, ancak seçimden hemen sonra Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü'nün danışmanı olmuştu.
Açık kimliği ile 31 Mart seçimlerinde aday olanlardan isimlerden biri de Talya Aydın. DW Türkçe'ye konuşan TİP'in Kadıköy Belediye Meclis üyesi adayı olan Aydın, sözlerine LGBTİ+'lar için kent yaşamındaki gündemin eşit yurttaşlık ilkesinin uygulamaya geçmesi olduğunu söyleyerek başlıyor. Yerel yönetimlerin sorumluluğunda olan hizmetlere eşit erişim konusunda hem mevzuat tabanlı hem de uygulamada haksızlık ve ayrımcılıklar yapılmaması gerektiğini belirten Aydın, gelir ve servet adaletsizliğinin sonucu olarak ortaya çıkan barınma krizinin LGBTİ+'ları etkilediğini söylüyor.
Özellikle genç öğrencilerin ve yaşlı LGBTİ+'ların barınma krizinden dolayı sıkıntı çektiğini belirten Aydın, "Belediyenin, halkçı, emekçiden yana bir tutum ile yurt ya da konukevi açma politikaları var ancak bunların uygulanmasında cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelim temelli bir ayrımcılık yaşanmaması için, LGBTİ+'ların belediyenin karar alma mekanizmalarına dahil olması gerekiyor" diyor.
İşçi Partisi olarak yerel seçimler sonrası için ilçelerde, mahallelerde sorunlara ortak çözümler üretilebilen kaynakların ortak kullanıldığı imece bilincini kapsayan bir ufukları olduğunu belirten Aydın, LGBTİ+'lara yönelik artan nefret söyleminin panzehrinin "tanışıklık" olduğunu söylüyor. Aydın, insanı var eden tek şeyin doğrudan cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliği olmadığını vurguluyor:
"Emek verdiğimiz mücadele alanları, kaygılarımız, topluma ve çevremize katkımız ve komşularımız ile bir şeyleri birlikte yapma arzumuz bizim kim olduğumuzu oluşturuyor. Komşularımız da bizi aslında böyle tanıyor, biliyor."
Manavda "Günaydın amca" diye her sabah selamlaştığımız kişinin biseksüel, terzimizin lezbiyen, spor antrenörümüzün trans erkek olabileceğini söyleyen Aydın, "Birlikte yaşama prensiplerimize sıkı sıkı sarıldıkça, kent yaşamını eşit yurttaşlar olarak kurma isteğimizde inat ettikçe, toplum olarak bu ayrımcılık ve nefret dilinin bünyemize girmesini zorlaştırıyoruz, bunu amaçlayanların planlarını da boşa çıkarıyoruz" diyor.
Niler Albayrak: Temel talebimiz barınma
CHP'den Avcılar Belediye Meclis üyesi adayı olan Niler Albayrak aynı zamanda Türkiye'nin ilk açık kimlikli trans belediye personeli. Bir dönem Avcılar Belediyesi'nde makam şoförü olarak çalışan Albayrak, LGBTİ+'ların hayatlarının zor olduğunu ve yerel yönetimlerden çok sayıda talepleri olduğunu söylüyor.
Özellikle yaşam hakkı olan barınma hakkının temel bir talep olduğunu ifade eden Albayrak, LGBTİ+'ların barınma ve iş bulamama sorunu yaşadıklarını ve bu yüzden de zorunlu seks işçiliğine mahkum edildiklerini söylüyor. Son yıllarda LGBTİ+ adayların arttığını ancak sayının yine de yetersiz olduğunu ifade eden Albayrak LGBTİ+'ların hâlâ toplumda görünür olmaktan korktuğunu vurguluyor. 2015 yılından beri açık kimlikli bir trans olarak siyasette mücadele verdiğini belirten Albayrak, şimdiye kadar bu mücadelede pek çok kazanım elde ettiklerini, daha güçlü mücadeleyle çok daha fazla başarıya ulaşacaklarını söylüyor.