Ekonomik krize ve pahalılığa dikkat çeken görsel tasarımları nedeniyle gözaltına alınan Mahir Akkoyun, Kısa Dalga’da Yeşim Özdemir’in konuğu oldu. Grafik Tasarımcı Mahir Akkoyun’un “Bu ürün size pahalı mı geldi? Erdoğan sayesinde” yazılı görsel tasarımları kısa sürede hızla yayıldı ve seçim gündemine damgasını vurdu.
Yoksulluğa dikkat çeken görsel tasarımları önce internet ortamında yayılmaya başladı daha sonra tasarımın sticker’ları marketlerde, mağazalarda ürünlerin üzerine yapıştırılmaya başlandı. Kısa sürede tasarımlarıyla milyonların ilgisini çekmeyi başaran Akkoyun, tasarımların yayılmasıyla ilgili “benim tahmin edebileceğimin fersah fersah ötesine geçti” dedi.
Önceki gün adli kontrol şartı olmaksızın serbest bırakılan Mahir Akkoyun, gözaltı sürecine ilişkin ise “gözaltına alınacağımı tahmin ediyordum, önemli olan şey, sticker’ların üzerinde yazan şeyin gündem olmasıydı, siyasetin gündemine oturması önemliydi” dedi.
Katıldığı yarışmalarda tasarımları değerli ödüllere layık görülen Grafik Tasarımcısı Mahir Akkoyun ile söyleşinin satır başları şöyle:
“Gözaltına alınmayı bekliyordum”
“Gözaltına alınmayı bekliyordum. Çünkü çok olumlu tepkinin yanında birçok kişinin ihbar ettiğini de gördüm. Böyle bir şey var, emniyeti etiketleyerek suç duyurunda bulunacağını söyleyen bir çok insan oldu. Aynı zamanda etiketlerin üzerindeki markalardan da yazanlar oldu. Yani işte bizim markamız görünüyor. Siz bunu yapıştırmışsınız ama dava konusu olur gibi. Ben kendilerini söyledim, bunu yapıştıran ben değilim. Haliyle tahmin edebildim yani bu sürecin gözaltına, hatta tutuklanmaya bile gidebileceğini tahmin ettim. Ama ses getireceğini de düşünüyorum. Fakat bu kadar getireceğini düşünüyorum. Gözaltı süreci de, saat yedi-yedi buçuk gibi sanırım. O esnada çok telefonuma bakamadım. Apar topar evden çıkınca sadece tweet atabildim. Saat on bir-on ikiye kadar ifade verdim. O ifade süreci devam ederken ayrıca yeni bir suçlama, ‘seçim kanuna muhalefet’ suçlaması, öyle bir iddia ortaya atıldı. Tekrardan ifade vermem, o suç için de ifade vermem istendi, onu da verdim. Saat on iki bir civarı emniyetten ayrılıp işte sağlık kontrolüne parmak izi vesaire derken adliyeye götürüldüm.
Açıkçası bu gibi şeyler yaptığımda böyle bir tepkinin gelebileceğini, böyle bir reaksiyon alınabileceğini tahmin ediyorum. H O açıdan bir şaşırmışlığım yok.”
“Siyasetin gündemine oturması önemliydi”
“Normalde bir birkaç bin kişinin görebileceği şeyler bir anda milyonlarca insanın gündemi haline gelmiş oluyor. Bu açıdan evet, yani benim için gözaltı suçları biraz can sıkıcı olabiliyor ama önemli olan seçim sürecinde olduğumuz için ve gerçekten büyük bir yoksullukla mücadele edildiği için, bu çok aleni bir gerçek olduğu için yayıldı.
İnsanların çok kolay benimseyebileceği herhangi bir parti fark etmeksizin ki buna AKP’ye ya da MHP’ye oy veren insanlar da dahil edebilir onların da sorunu, her ne kadar oy verecek olsalar da pahalılığın farkındalar. Herkesin aşina olduğu çok meşru bir konu aslında. Çok meşru bir söylem. Çok meşru söylem olduğu için de tabii ki yayıldı. Benim söylediğimin çok üstüne çıktı. Yani ben benim tahmin edebileceğimin fersah fersah ötesine geçti. Bu açıdan tabii ki önemli. Dediğim gibi seçim sürecinde olmamız ve bir çok etkenin aynı anda görünür olması bu işi, bu mesajı birçok insanın benimseyebilmesini sağladı. Ben de bunu amaçlıyordum açıkçası. Yoksa sadece yani sticker’ları alıp bir ürünün üzerine yatıştırmak insanların fikrini değiştirmeyebilir. En azından benim elimde böyle somut veri yok. Yani işte AKP ya da MHP oy veren bir insan, pahalı bulduğu bir ürün üzerinde bu sticker’ı gördüğünde ‘evet gerçekten de bunun sorumlusu bu insanlar’ deyip oy tercihinden vazgeçmeyibilir., vazgeçedebilir ama bilmiyorum yani benim elimde böyle bir somut veri yok. Sticker’ın üzerinde yazan şeyin gündem olması önemli. Siyasete dayatılması, siyasetin gündemine oturması önemliydi.”
“Adil ve güvenli bir seçim olsaydı gözaltına alınmazdım”
“Adil ve güvenli bir seçim olsaydı zaten gözaltına alınmazdım. Veya benim gibi birçok insan gözaltına alınmıyor olurdu. Bu açıdan tabii ki güvenmiyorum böyle bir şey olacağına. Diğer yandan da tabii ki çok önemli bir seçim. Önemli seçim olduğu için zaten bu kadar bir şey yapma gayesindeyim. Ben de birçok insan gibi çalışıyorum. Bir vaktim var, o vakti iyi değerlendirmek zorundayım, işlerimi yetiştirmek zorundayım. Bunun yanında arta kalan vaktimde bazı şeyleri basitçe anlatmaya çalışıyorum. Hilenin, hurdanın olmadığı, olağan bir seçim olacağını düşünmüyorum. Ama zaten yani bu süreç gösteriyor ki bu seçim herkes açısından, yani benim açımdan da benimle çok zıt fikirde olan başka birisi açısından da önemli olmasını sağlayacak olan birçok yansıması var. O yüzden herkes için farklı nedenlerle çok önemli seçim diyebilirim. Temennim bu iktidarın gitmesi. Çünkü bütün bahsettiğimiz bu problemlerin ana kaynağı orada. Yani şöyle bir iddiam yok şahsi olarak bu iktidar gittiğinde her şeyin günlük-güneşlik olacağına dair bir iddiam yok ama en azından birçok önemli sorunun çözülebilmesi anlamında yol açılabilmiş olacak, önemli olan şey de bu.”
“Otuz yıl çalışmış bir insanın cebinde bir kilo kıyma alacak parası yok”
“Bence bu tür tek yönlü bir ilişki değil. Yani şu ayrımı yapmamaya çalışıyorum, ben kendi adıma; gençler ya da yaşlılar ya da genç olmayanlar gibi bir ayrım yapmamak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sonuç olarak yaşanan birçok şey gençleri etkilediği gibi aslında hayatının büyük bölümünü çalışmakla geçirmiş olan bir emekliyi de ilgilendiriyor. Yani şöyle düşünün, otuz yıl çalışmış bir insanın şu anda bir kilo kıyma alacak parası yok cebinde. Bir yandan evet gençler de birçok baskıyla ve yasaklarla karşı karşıya oluyor. Aynı zamanda tabi geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısı da var. Burada yapılan ayrımının ben problemli olduğunu, siyaseten en azından çok doğru olmadığını, yanlış sonuçlar verebileceğini düşünüyorum. Bir gençle, bir üniversite çağındaki bir gençle, lise çağındaki bir gençle, gencin sorunuyla-gencin mücadelesiyle bir emeklinin mücadelesi ya da bir işçinin mücadelesi ortak bir zeminde yürütülebilir, bağdaştırılabilir. Yani baktığımızda gençlerin birçok sorunu var aslında. Hem üniversitede hem işte… Birçok sorunu var ama gençlerin önemli bir kısmı adam dans etti diye, mesela ona sempati duyabiliyor. Bir siyasetçi dans etti diye ona sempati duyabiliyor. Bu gençlerin içinde bulunduğu apolitik bir yapının sonucu. Asıl önemli olan da bunu değiştirmek. Gençleri bu apolitiklik bataklığından çekme ve gerçekten politika yapabilecekleri bir ortamı oluşturma... Yani sticker meselesi böyle bir mesele aslında. Birçok genç bana mesaj attı ve sticker’ları yapıştırmak istediğini, nasıl temin edebileceğini sordular. Bu mesela daha politik bir yaklaşım, oy vermekten daha politik bir yaklaşım bana göre. Yani evet herkes birine oy verecek ama politika yapmanın oy vermenin dışında da seçenekleri var. İnsanlar buna yönelmiş durumda şu anda. Politika yapma istekleri var. Doğru politika yaptıkları zaman da gençler kendi sorunlarını çözebilecekleri bir alan açacaklar kendilerine. Yoksa bunun tam tersi şekilde hareket ederlerse, birkaç siyasi figürün hareketlerini, birkaç siyasi figürün söylemlerini yedeklenirlerse, onların yaptıklarından veya yapmadıklarından bir şey kendilerine bir konumlanma biçerlerse kendileri de bir çözümsüzlük içerisinde olacaklar.”
“Sermaye rejiminin bir şekilde değişmesi lazım”
“Şöyle bir gerçek var; Türkiye ve ucuz işçi cennetine dönüştü. Birçok insan nitelikli bölümlerde okumasına, nitelikli işlere sahip olmasına rağmen iş bulamadı, iş bulsa dahi düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldı. Ülke böyle bir ülkeye dönüştü. Haliyle bu insanların göç etmesine, iş bulamadığı için ya da iş bulsa daha çok düşük ücretle çalışan ve kötü koşullarda çalışmaları nedeniyle göç etmelerini engellemek için bu koşulları tabii ki ortadan kaldırmak lazım. Yani insanlar şimdi çok sevdikleri için gitmiyorlar sonuç olarak, yani buradaki koşullara adapte olamadıkları için, bir şekilde buradaki ağır koşullarda çalışmak istemedikleri için yurtdışına gidiyorlar. Orada karşılaştıkları tablo da çok iyi değil. Yani benim en azından duyduğum kadarıyla bir seçeneksizlik içerisindeler. Bu iktidar gittikten sonraki beklentim; insanların daha iyi koşullarla, daha iyi ücretlerle çalışabildiği örgütlenme hakkına sahip olabildiği, hem mesleki anlamda hem de eğitim anlamında, örgütlenme hakkına sahip olabildiği bir gelecek düşünüyorum. Sonuç olarak bu beyin göçünün önüne geçebilmeniz için insanları iyi yaşam koşulları sunmanız lazım. Bunun için de şu andaki sermaye rejiminin bir şekilde değişmesi lazım. Bunun başka bir şekilde önüne geçmek mümkün değil. Göç meselesine de tek yönlü bakmamak lazım. Çünkü Türkiye de çok büyük göç aldı. Göç aldığı kadar göç de veren bir ülke. Göç almasının nedeni neyse göç vermesinin nedeni de aynı.”