Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve o süreçte yaşananlarla ilgili Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuştu.
"Susmayı tercih ediyorum"
İYİ Parti'lilerin Cumhurbaşkanlığı sürecindeki Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun tutumlarına dair açıklamalarına değinen Yavaş, "Ben bütün yaşananları 1 Nisan’dan sonra açıklayacağım. Haksız bir şekilde üstümüze geliniyor. Bizim gündemimiz şu anda yerel seçimler. Yerel seçimlerin dışına çıkmak ya da çıkılmasında payım olsun istemiyorum. Susmayı tercih ediyorum. Ama inşallah nisan ayında, seçildikten sonra açıklama yapmamız gerekirse bunları da kamuoyuna anlatacağım" dedi.
Yavaş’ın açıklamaları şöyle:
“Gittiğim köyden kime ne kadar oy çıktığına bakmadım”
“5 yıldır Ankara’nın ilçelerine önemli hizmetler götürdük. Benim önceliğim kanalizasyon ve su olamazsa olmaz. Pandemi döneminde köy köy gezdim. Vatandaşlarla, muhtarlarla, dernek başkanlarıyla görüştüm. Ama gittiğim köyden kime ne kadar oy çıktığına bakmadım. Başkanlığı, Ankara’ya hizmet için fırsat olarak gördüm. Bu nedenle de insanlar bendeki samimiyeti, tavrı görünce örneğin bir köyde bana hiç oy vermemişler kendilerini de mahcup hissediyorlar. Kendi akrabamı görmüş gibi özellikle dış ilçelerde hep bu davranışla karşılaşıyorum. Yüz yıllık tanıdıkları birisi varmış gibi irtibat kuruyoruz. Hiçbirisinden şimdiye kadar ters bir şey duymadım. Köylere, ilçelere tek arabayla gittim. ‘Bir Büyükşehir Belediye Başkanını şimdiye kadar bu köyde görmedik bir de üstelik bu şekilde geldiğini de görmedik’ diyorlar.
“Kamu imkanlarından asla yararlanmıyorum”
“Ben kamu imkanlarından asla yararlanmıyorum. Kişisel harcamaları, hatta belediye adına gittiğim yerlerde de ben karşılıyorum. Hem vicdanen hem de belediye çalışanlarımız da bunu görüyorlar. Örneğin bir harcama varsa, aslında ödememem gerekirken ödediğimi görünce en azından şöyle düşünüyorlar, ‘sade yaşıyor’. Onların da öyle olmasını istiyorum. Avrupa’da bir bakanın kızı, bakanın odasına geldiğinde tabletinden internet kullanmış. Bakan istifa etti. Artık buralara bu işlerin gelmesi lazım.
"Türkiye’de bu tarzın ve şeffaflığın yerleşmesi lazım"
Bunun için en güzel örneklerinden birinin kendim olduğunu düşünüyorum. Çünkü herhangi birisi fabrikasına müdür tayin eder, personel alır, ondan iş bekler. Beğenirse devam eder, beğenmezse sonlanır. Kendimi o durumda görüyorum. Hükmetmek değil, Ankara halkının bana 5 yıl boyunca ‘Gel bütçemi yönet’ dediği insanım. Daha ötesi değilim ama maalesef vatandaşımız da belki eskiden gelen alışkanlıklarla kendisini yönetenlere karşı davranışları oluyor. Ben öyle rahatsız oluyorum ki bana bu tür davranışlarda bulunanlardan. Plaket verilmesinden, abartılı şekilde bir yere koymalarından rahatsız oluyorum. Sadece ilçesindeki kaymakam gibi o neyse ben de o durumdayım. Görevini yapacaksın ama onun haricinde yaptığın işi ne başa kakacaksın ne de övünülme vesilesi çıkaracaksın. Türkiye’de bu tarzın ve şeffaflığın yerleşmesi lazım. Bu Ankara’da tuttu. Üzüldüğüm şu: Ankara’da tuttu ama normalde olması gereken şey bile ilgiyle karşılanıyorsa burada bir yanlışlık var. Türkiye’deki gelir gider uçurumunun hem şatafattan hem yolsuzluktan kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanlar kuyruklarda bekliyorlarsa bunun sorumlusu bir an evvel israf ve yolsuzlukları bitirmeyen yöneticilerdir.
“Bu benim son başkanlık dönemim olacak” açıklaması
(“Bu benim son başkanlık dönemim olacak” açıklaması) “Bunu söyleme ihtiyacını şu nedenle hissettim: Belediye meclisinde bu sefer çoğunluğumuzun sağlanması için hem de bize dirsek gösteren, elimizi tutmayan ilçe belediye başkanları da seçildikleri takdirde aynı tutumu sergileyecekleri için, bize yakın belediye başkanları seçip doya doya hizmet etmek istiyoruz. Yine aynı engellemelerle karşılaşmamak için onlara bir şey sunuyorum: Bu benim son dönemim. Fırsat bilin diyorum. İnşallah bu da gerçekleşecek gibi. Ben siyasi hayatım boyunca, belediye başkanlığım sonlandığında da Ankara’dan aday olmayı düşünerek bunu söylememiştim: Kendi işime dönmek, mesleğimi yapmak istiyordum. Şimdi de aynı şekilde kendi hayatımı da yaşamak istiyorum, ailemle, çocuklarımla, torunlarımla beraber. Öyle ki bazı şeyler sizin elinizde olmuyor. Bazen içinde buluyorsunuz kendinizi. Bunu taahhüt veya beklenti olarak da söylemiyorum. Kesin konuşmamak gerektiğini öğrendim tecrübelerimden. Bir hedefe dayanarak bunu söylemedim.
“Bütün yaşananları 1 Nisan’dan sonra açıklayacağım
“(Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve o süreçte yaşananlar) Ben bütün yaşananları 1 Nisan’dan sonra açıklayacağım. Haksız bir şekilde üstümüze geliniyor. Bizim gündemimiz şu anda yerel seçimler. Yerel seçimlerin dışına çıkmak ya da çıkılmasında payım olsun istemiyorum. Susmayı tercih ediyorum. Ama inşallah nisan ayında, seçildikten sonra açıklama yapmamız gerekirse bunları da kamuoyuna anlatacağım.”
“Ben siyaset yapmam, ben muhatap değilim, belediye başkanıyım”
“Hiç bu konuya girmiyorum. Çünkü her verdiğiniz cevap bir karşı cevabı gerektiriyor mutlaka. Ben Belediye Başkanı seçildiğimde de bir-iki kez bazı Genel Başkanların açıklamaları olmuştu. Ben siyaset yapmam. Çünkü ben muhatap değilim, belediye başkanıyım. Cevap vermemiştim, aynı bu şekilde devam edeceğim” karşılığını verdi. (Kısa Dalga)