Gazeteci Murat Yetkin, Yetkinreport’taki yazısında, Türkiye'nin Suriye'ye yapacağı olası kara harekatını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşme ihtimalini ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yaptığı ziyareti değerlendirdi.
Yetkin'in yazısından ilgili bölüm şöyle:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’la nerede, ne zaman, hangi koşullarla görüşecek?” sorularının yanıtı henüz yok. Geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) 15 Temmuz darbesini Fethullahçılar üzerinden ABD ile birlikte desteklemekle suçlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi aleyhinde yayınlar yapan Sedat Peker’i getirmek için mi Abu Dabi’ye gidip “darbeci” Muhammed bin Zeyid tarafından kabul edildiği sorusunun da henüz yanıtı yok.
Anlaşılan Soylu da Erdoğan’ın “siyasette küslük olmaz” sözüne birkaç gün gecikmeyle de olsa de olsa uyum sağladı; yakında ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake ile buluşmasını da haber yapabiliriz. Ama izninizle İngiliz siyasetinin temeli olan “ebedi dostluklar ve ezeli düşmanlıklar yoktur, çıkarlar vardır” ilkesini muhalefet hatırlatınca ihanet, iktidar uygulayınca fazilet sayılmasındaki iki yüzlüğe dokunup konumuza dönelim.
...
Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev “Kara harekâtı olmaması için Türkiye’yi ikna etmeye çalıştıklarını” açıkça söylemiş. 30 kilometre sınırındaki “bütün Kürt oluşumlarını çekemeyiz” derken sivil yerleşimleri kast ediyor ama Türkiye’ye saldırıların önlenmesi gereğine işaret ediyor. O arada İdlib konusuna değiniyor ve Türkiye’nin HTŞ güçlerini M-4 (Lazkiye-Halrp) karayolundan çekme sözünü yerine getirmediğinden söz ediyor. “Esad’la uzlaşmaya henüz vakit var” demesi bunu gösteriyor. Yani o da iki konuyu birleştirip Türkiye’ye “savaşmadan kazanma” seçeneği sunuyor.
Oysa ABD’nin şu ana kadar “saldırma” demek dışında sunabildiği bir seçenek yok. O yüzden de harekât ihtimali masada duruyor.
Erdoğan’ın Mayıs’tan bu yana “Bir gece ansızın” diyerek işaretini verdiği kara harekâtını başlatmamasındaki ABD ve Rusya engelleri dışında bu dediğini savaşmadan yaptırma seçeneği de etken olabilir mi? Orası henüz açık değil ama Erdoğan’ın şimdiye dek iyi kullandığı Ukrayna manivelasını kullanmayı sürdürmek istediği görülebiliyor."