Haftanın kitap seçkisi: 'Nereden Nereye'den 'Çalınan Dikkat'e
Kısa Dalga Kitap bülteninden merhabalar. Farklı tür ve konulardan oluşturduğumuz seçkimizle bir kez daha karşınızdayız. Johann Hari, Nikos Kazancakis, Oscar Wilde, Gökhan Yavuz Demir, Yuval Noah Harari bu haftaki konuklarımız arasında. Birlikte düşünmek başka olasılıkları unutmamak için.Bu haftanın kitapları şöyle:
110
Hraç Kırmızıyan (Anuşavan), “Nereden Nereye”
Hraç Kırmızıyan’ın, “Nereden Nereye” adlı kitabı bu hafta bültenimizin ilk konuğu. Farklı ülkelerde, farklı kültürler arasında hayata tutunan bir ailenin hikâyesini anlatıya taşıyan metin, Romanya’da doğup büyüyen ve ilkgençlik yıllarını burada geçiren Kırmızıyan kardeşlerin hikâyesiyle okuru buluşturmayı amaçlıyor. Kitap, Armen Tanikyan çevirisiyle, Aras Yayıncılık tarafından basılıyor.
Tanıtım bülteninde şöyle bir bilgi notuna yer verilmiş: “Baskı öncesi hazırlık sürecine ve dağıtımına katkıda bulunduğumuz bu çalışma Hraç Kırmızıyan’ın kendi yayımıdır. Kitabın satışından elde edilecek gelir Kalfayan, Getronagan ve Hrant Dink okullarına bağışlanacaktır.”
Türkiyeli okurun, “Kaybolan Bağlar” kitabıyla tanıdığı Hari’nin yine oldukça ses getireceğini düşündüğümüz, “Çalınan Dikkat” adlı kitabı Metis Yayıncılık tarafından, Barış Engin Aksoy çevirisiyle basılıyor. Gittikçe dikkatimiz toplamakta zorlandığımız bir zamanda yaşarken, yazarın bu kitabının da zihin açıcı olabileceğini ve farklı şekillerde tartışılabileceğini düşünüyoruz.
Biraz daha fikir için, tanıtım bültenine bakabiliriz: “Gazeteci-yazar Johann Hari, son yıllarda bir şeylere odaklanmakta ne kadar zorlandığını fark ettiğinde suçu önce kendisinde aramış. Ama sonra aslında çoğu insanın aynı sorundan muzdarip olduğunu görmüş. Böylece meseleyi araştırmaya, uzmanlarla görüşmeye başladığında çok daha derin ve kapsamlı nedenlerin söz konusu olduğunu keşfetmiş. ‘Çalınan Dikkat’te Hari bu nedenleri detaylarıyla ele almanın yanı sıra, dikkatimizi geri kazanmanın yollarına kafa yoruyor.”
Eserlerinde ünlü düşünür Henri Bergson’un etkisini hissettiren Kazancakis’in “Yokuş” adlı kitabı, Can Yayınları tarafından, Harun Ömer Tarhan çevirisiyle basıldı. Dünyada oldukça ilgi gören “Zorba” kitabının yazarının metnini, bu hafta meraklı okur için gündemimize aldık.
Tanıtım bülteninin şu cümleleri kitap hakkında fikir veriyor: “‘Kötülüğün tırnakları arasında çırpınan bütün dünyayı düşünüyordu; açgözlülük, inançsızlık, kin salıverilmişti; halklar açlık çekiyor ve üşüyordu, bitip tükenmişlerdi ve artık ölüm istemiyorlardı ancak onları yeni kıyımlar için hazırlıyorlardı yine, yabanlaşsınlar diye korkunç yalanlarla doldurup kızıştırıyorlardı; üstlerinde çıldırmışlığın ve yıkımın yelleri esiyordu... ‘Yok mu?’ diye haykırıyordu içinden Kosmas. ‘Sevgiyi getirecek yalın ve güzel bir söz yok mu?’”
George Woodcock’un: “Anarşist yazına 1890’lardaki en önemli katkıyı şüphesiz ki Sosyalizm ve İnsan Ruhu’yla Oscar Wilde yapmıştır” diyerek övgülere boğduğu, Wilde’ın “Sosyalizm ve İnsan Ruhu” adlı kitabı, İthaki Yayınları tarafından, Fuat Sevimay çevirisiyle yayımlandı. Pek çok açıdan bir klasik olarak değerlendirilebilecek bu kitabı meraklı okura hatırlatmak istedik.
Tanıtım bülteninden şu cümleleri de ekleyebiliriz: “Gelmiş geçmiş en etkili yazarlardan biri olarak görülen Oscar Wilde, günümüz düşünür ve tarihçilerinin öne sürdüğü fikirlerin tohumlarını bu kitabında atıyor. Ona göre yapılması gereken toplumu yeniden kurarak yoksulluğun bir daha ortaya çıkmasını tamamen engellemek. Bu da sadece bireysellik ve sosyalizmle mümkün.”
“Dilin Belirsizliği” (Pinhan, 2018), “Borges’in Dediği Gibi” (Pinhan, 2022) ve “Anlamak İçin Yaşamak” (Pinhan, 2022) kitaplarıyla da tanıdığımız Gökhan Yavuz Demir’in bu metni de Pinhan Yayıncılık tarafından basıldı. Yazarın takipçileri için bu hafta kitabı köşemize taşıdık.
Tanıtım bülteninden şu cümleler dikkat çekiyor: “İnsanoğlu günahkârdır. Ama insanoğlu adını hak etmeye layık her fani, kefaret arayışına ve kendi iç dünyasındaki Golgota’nın yokuşunu kendi çarmıhıyla çıkmaya mecburdur. Oysa bunu çok azımız başarabilir. Bütün bir ömür acıyan canıyla böylesi nadir ve asil bir ruh karşımıza tarih boyu pek çok isimle çıkabilir: Odysseus, Buddha, İsa, Ali, Assissili Francesco, Don Quijote, Lenin, Nietzsche, Bolivar, Zweig ve Kazancakis. Her güçlü ruhun, kefaret öderken ifa ettiği kendine has bir vazifesi vardır: çarmıha gerilmek, taşlanmak, yollara düşmek, alay edilmek, bir atın boynuna sarılıp hıçkırarak ağlamak, devrim yapmak, lanetlenmek, kovulmak, aforoz edilmek ve tebliğ ve itiraf etmenin zirvesi olarak yazmak—hepsi de aynı arayış çilesini çekmeye taliptir.”
Tarihçi ve filozof Yuval Noah Harari, kendisini dünyada üne kavuşturan, “Sapiens: İnsan Türünün Kısa bir Tarihi”, “Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi” ve “21. Yüzyıl için 21 Ders” adlı metinleriyle tanınıyor. Yazarın insan türünün dünyayı nasıl tahakküm altına aldığını sorguladığı bu metni de, Kolektif Kitap tarafından, Çiğdem Şentuğ çevirisiyle basıldı.
Tanıtım bülteninde şu cümleler dikkat çekiyor: “Afrika savanlarından Grönland buzullarına kadar tüm dünyaya biz insanlar hükmediyoruz. Peki bu büyük ve gizemli gücü nasıl elde ettik? Durdurulamayan İnsanlık hayaletlerden ruhlara, hükümetlerden şirketlere, tuhaf ve gizemli şeyler hakkında hikâyeler yazmak için bu gücü nasıl kullandığımızı anlatıyor.”
Erdem Yörük, “Türkiye’de Refah Devleti ve Siyaset”
Sosyal refah ve sosyal politika, toplumsal hareketler, siyaset sosyolojisi ve hesaplamalı sosyal bilimler alanlarında çalışmalar yürüten Erdem Yörük, “Türkiye’de Refah Devleti ve Siyaset” adlı kitabında, İstihdam temelli sosyal güvenlik politikalarından gelir temelli sosyal yardım politikalarına doğru bir geçişi tespit ediyor. Fakat bunu tespit ederken refah politikalarının anlamlandırılmasında taban siyasetini merkeze alan akademik geleneğe yaslanıyor. Metin, İletişim Yayınları tarafından, Turgay Sivrikaya çevirisiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden şu cümleleri de ekleyebiliriz: “Yoksullar, uğruna mücadele ettikleri şeylerin niyetlenilmemiş bir sonucu olarak sosyal yardımlara erişim sağlamışlardır. Türkiye hükümetlerinin yeni sosyal yardımları sağlamasının arkasında, yalnızca yapısal sebepler ya da bu yardımları talep eden yoksulların örgütlü hareketleri değil, ayrıca başka siyasi, etnik ya da dinî gerekçelerle radikalleşen ve kendi safına dahil etme stratejileriyle içerilen ‘yoksul halk hareketleri’ vardı.”
İspanyol şiirinin 20. yüzyıldaki önemli temsilcilerinden, Miguel Hernández, iç savaşın getirdiği yıkımlardan payını almış bir isim. Ayrıca, şiirini büyük şiddet dalgasının getirdiği tematik çeperlerde derinleştirerek olgunlaştırmış bir şair olarak da tanınıyor. Şairin bu metni Ayrıntı Yayınları tarafından, Anne Nihal Akbulut çevirisiyle basıldı.
Biraz daha bilgi için tanıtım bültenine başvurabiliriz: “’Üç Yaranın Şarkıları’, İç Savaş sonrasında tecrit edildiği hapishanede gördüğü zulme karşın yazmayı sürdüren Hernández’in, çağın tüm ezilen ve baş kaldıranlarına miras bıraktığı ‘yaşam, aşk ve ölüm yaraları’ndan önemli bir bölümü bir araya getiriyor.”
Santur ustası, besteci Sedat Anar, bu kitabında müzik yaşamı boyunca karşılaştığı isimleri, müzik serüvenini, yaşamının önemli noktalarını anlatıya taşıyor ve okuru müzikli bir yolculuğa çıkarıyor. “Bir Müzisyenin Arayışı”, Everest Kitap tarafından basıldı.
Tanıtım bülteninin şu cümlelerine de bakabiliriz: “Sedat Anar, ‘Bir Müzisyenin Arayışı’nda müzik yolculuğundaki isimleri, uğrakları anlatıyor: Çocukluğunda, işitme engelli kuzeniyle sesi ve sessizliği kavramaya çalışması; yaşadığı köyde, yolunun gitar virtüözü Ahmet Kanneci ile kesişmesi; köydeki öğretmeninin aracılığıyla öğrendiği, Metin ve Kemal Kahraman kardeşlerin Ferfecir albümü; üniversite okumak için gittiği Ankara’da santurla tanışması; sokak müzisyenliği; Kemal Dinç, Evrim Demirel, Anouar Brahem, Keith Jarett, John Cage, Joep Beving, Gürciyev gibi kendi seslerini bulmuş, sıradışı bestecilerle karşılaşması...”
Luca Doninelli, "Dedektif Vardayok Ne Var Ne Yok!"
İtalyan yazar Luca Doninelli'nin, ülkesinin en prestijli ödüllerinden Premio Strega’yı kazanan eseri "Dedektif Vardayok Ne Var Ne Yok!", Berk Cankurt'un çevirisiyle Domingo Kitap’ın çocuk dizisinden yayımlandı. Görünmez dedektif Wickson Vardayok’un maceralarını çocuk okurlarımızın dikkatine sunarız.
Tanıtım bülteninden şu cümlelere bakalım: “Wickson Vardayok dünyanın hem en sıra dışı hem de en sıradan dedektifi! Onun olağanüstü özelliği, hiçbir özelliğinin olmaması. O kadar normal ki kimse onu fark etmiyor. Mesela sağınıza mı baktınız, o hep biraz daha sağda kalıp görünmüyor. Bir dedektif görünmez olmaktan başka ne ister!”